|
Zaferi Türkiyenin işçileri, emekçileri ve gerçek devrimcileri kazanacaktır!
|
Ölüm Orucu ile dayanışma komiteleri ve Açlık Grevindeki dayanışmacılara...
Yoldaşlar, siper yoldaşlarımız;
Yoldaşlarımızın 20 Ekimden itibaren başlattıkları ve 30. gününde Ölüm Orucuna çevirdikleri direniş büyük bir kararlılık, cesaret ve tam bir birliktelikle sürüyor.
Direniş tartışmasız bir biçimde zamanında başlatılmıştır. Talepleri, amaç ve hedefleri ile tamamıyla haklı ve meşru bir direniştir. Ve dahası, direnişimiz bugünkü konjonktürde yüklendiği misyonla ve daha şimdiden yarattığı sarsıntıyla, en başta sermayenin faşist diktatörlüğünün ve onun ölüm kusan politikalarının, öte yandan PKKyi esaret altına alıp kötürümleştiren teslimiyetçiliğinin ve devrimci hareketin saflarında belli bir süreden beridir içten içe gelişen açık-gizli zaaf ve zayıflıkların, bunların ifadesi oportünizmin yüzüne vurulmuş bir tokat niteliğindedir.
Öyle ve o kadar ki, daha şimdiden yarattığı etkiyle kana ve katliama doymayan korkak, sinsi ve kalleş sermaye devletinin tüm manevralarının iç yüzünü açığa çıkarmış ve orta yere sermiştir. Diğer şeyler bir yana yıldırım hızıyla meclis gündemine getirmeye çalıştıkları af silahı dahi tek başına, Ölüm Orucu Direnişinin etkisinden duyulan korku ve telaşın ifadesir. Dolaysız olarak direnişimizin etkisini ve gücünü sınırlama ve kırma amacını taşımaktadır.
Ama boşuna!
Yoldaşlarımızın ve siper yoldaşlarımızın sürdürdükleri bu tarihsel önemdeki direniş, haklılığından ve meşruiyetinden aldığı gücünü daha da büyütecektir. Başta Türkiyenin işçi ve emekçilerinin, fedakar ve militan gençliğinin, namuslu aydınlarının her dönem ve her koşulda içerdeki yoldaşlarımızla etle tırnak gibi bütünleşen tutsak yakınlarının ve nihayet yurtdışındaki bizlerin halka halka genişlettiği destek ve dayanışma umut vericidir, cesaretlendiricidir, zafere olan inancımızı daha da güçlendirmektedir.
Şuna kesin inanıyoruz; Mazlum Doğanların, Haydar, Hasan, Abdullah ve Fatih Öktülmüşlerin, Buca, Ümraniye, 96 SAG ve ÖO şehitlerinin, destansı Ulucanlar direnişinin ve son olarak Burdur ve Bergama direnişinin ruhunu kuşanan Ölüm Orucu Direnişimiz zafere doğru ilerlemektedir. Şu ya da bu biçimde sermayenin faşist diktatörlüğünün tüm manevralarını boşa çıkaracaktır.
Bir kez daha zaferi hep birlikte biz kazanacağız. Türkiyenin işçileri, emekçileri ve gerçek devrimcileri kazanacaktır. Devrim kazanacaktır.
Hepinizi en içten devrimci duygularımızla kucaklıyoruz.
Kahrolsun sermayenin faşist diktatörlüğü!
Kahrolsun oportünizm ve teslimiyet!
Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!
ÖO Direnişi ile dayanışma faaliyetimizi yoğunlaştırarak sürdürüyoruz
Ölüm Orucu ile dayanışma amaçlı açlık grevimiz devam ediyor.
Alman polisi sudan bahaneler ileri sürerek açlık grevi çadırımızı bulunduğumuz alandan sökmeye çalıştı. Polisin provokasyonlarını boşa çıkardık ve alanı terketmedik. Ölüm Orucu ile dayanışma komitesi olarak yoğun bir faaliyete başladık.
İlk önce 100 kişinin katıldığı bir basın açıklaması yaptık. Basın açıklamamız önden çeşitli yerel gazete bürolarına, kurum ve kuruluşlara fakslanmıştı. Buna rağmen Özgür Politika dışında geleceklerini söyledikleri halde toplantımıza katılan olmadı. Yerel basın ve medya, cezaevlerindeki Ölüm Orucu Direnişi konusunda Alman devletinden kaynaklı politik tutumunu sürdürüyor. Deyim uygunsa halihazırda sağır ve dilsizleri oynuyor.
Bu suskunluk fesadını parçalamak ve sesimizi duyurmak için geçtiğimiz Pazar günü yaklaşık 300 kişinin katıldığı bir etkinlik gerçekleştirdik. Davul-zurna eşliğinde açlık grevcileriyle birlikte halay çektik. Almanca izolasyon ölümdür!, Yaşasın enternasyonal dayanışma! sloganlarımızla Dom Kilisesi meydanını inlettik. Davullu-zurnalı ve halaylı bu etkinliğimize çevredeki kitle hayli ilgi gösterdi. Bunu fırsat bilerek birçok insana niçin bu alanda bulunduğumuzu, açlık grevimizin neden ve amaçlarını anlattık, destek talep ettik. Grup Kardelen dayanışma amaçlı müzik dinletisiyle etkinliğimizi daha da güçlendirdi. Etkinliğimizde çeşitli yerlerden gelen destek ve dayanışma mesajları da okundu.
Bilgilendirme standımız her geçen gün artan bir ilgi görüyor. İmza vermek, bağışta bulunmak ve bilgilenmek için standımıza uğrayanların sayısı katlanarak artıyor. Öte yandan hergün düzenli bir biçimde bulunduğumuz alanda ve bu alana geliş ve gidiş güzergahlarına binleri bulan bildiri, açıklama ve el ilanları dağıtıyoruz. Almanların dışında Dom Kilisesini ziyaret amacıyla alana gelen Fransız, İngiliz, Japon vb. çeşitli uluslardan turistler de standımıza uğrayıp materyallerimizi alıyorlar. Böylece direnişimizin sesini her tarafa duyurma fırsatını buluyoruz.
Açlık grevi çadırımız gündüz, ama özellikle de akşam saatlerinde yoğun bir ziyaretçi akınına uğruyor. Ziyaretçilere direnişin haklılığını ve meşruiyetini anlatıyoruz. O günkü gelişmeler hakkında bilgiler veriyor ve desteklerini artırmalarını, sözgelimi elimizdeki materyalleri dağıtmalarını talep ediyoruz.
Hemen her gün cezaevlerindeki yoldaşlarımızdan ve siper yoldaşlarımızdan mesajlar geliyor. Bu mesajlar çadırımızın özellikle kalabalık oduğu saatlerde okunuyor. Mesajlar okunurken her defasında yoldaşlarımızla yakınlaşmanın coşkusunu yaşıyoruz.
İçinde bulunduğumuz hafta sermaye devletine ait yeni bir suç dosyası hazırladık. Devletin kinci, kalleş ve katil kimliğinin çarpıcı fotoğrafı niteliğindeki bu dosyamıza çeşitli basın ve medya kuruluşlarına götürdük. Uğradığımız kurumların bazıları, çadırımıza gelip röportaj yapacaklarını ve eylemimizin amaçlarını duyuracaklarını söylediler. Hazırladığımız çok sayıda dosya var ve kurum ve kuruluşlara döne döne gitmeye devam edeceğiz.
Bu arada Türkiyeli devrimci gruplar çadırımızı ziyaret edip mesajlarını ilettiler. Bu gruplar sürecin gerisinde, daha doğru bir deyişle sürecin dışında kalmanın ezikliğini yaşıyorlar. Ancak açık ve elle tutulur bir destek sunmaktan da özenle kaçınıyorlar. Biz bu ruh halini ve bunun ifadesi davranışı çok iyi anlıyoruz. Bugünkü konumlarını izah edemeyecekler, sıkıntıları budur. Tasfiyecelik kokan oportünizmi bir yana bırakmazlarsa eğer, sonları iflastır, bu konumdaki herkese açıkça hatırlatıyoruz.
1 Aralıkta Brükselde Avrupa Parlamentosu önünde bir miting yapacağız. Şimdi bu mitinge hazırlanıyoruz.
Kölnden TKİP taraftarları
Kavgayı her alanda büyütelim!
Türkiye zindanlarının karanlığında devrimci tutsakların yaktıkları isyan ateşini yaymak için, Almanyanın Nürnberg şehrinde yaşayan TKİP taraftarları işçiler olarak, tam bir seferberlik ruhuyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
1- SAG ve ÖOlarıyla ilgili çıkan parti materyallerinin (afiş, pul, ilan, bildiri) hepsini kullandık; tüm kahve, lokal, dernek, kurum ve kuruluşlara bildirilerimizi bıraktık. İlan ve afişlerimizi astık.
2- Enternasyonel dayanışmayı örgütlemek için yoğun çaba sarfettik. Bölgemizde her yıl düzenlenen Alman sol kitap fuarına gittik. İki gün boyunca ilanlarımızı ve bildirilerimizi yaygın bir biçimde dağıttık. Birçok standa bildirilerimizi bıraktık. Alman anti-faşistleri partimizin Almanca afişini kendi standlarına astılar, bildirilerimizi standlarına koydular.
Alman ilerici kurum ve kuruluşlarını ziyaret ettik, bildirilerimizi bıraktık. Toplatılarına katıldık. Üniversite gençliğine bildirilerimizi ulaştırdık. Lauffeuer adlı Alman üniversite gençliğinin çıkardığı bir gazete üç sayfa F tipi cezaevleri sorununu işledi, protesto için İçişleri ve Adalet Bakanlığının faks numalarını verdi.
3- 25 Kasım tarihinde Nürnbergde yapacağımız yürüyüş ve miting için yoğun bir çalışma yürüttük. Bu çalışma için Alman anti-faşistleriyle iki toplantı yaptık ve onlardan katılım ve teknik konularda destek istedik. Her iki konuda da bize tam desteklerini sundular.
4- Türkiyeli örgütler ve DETUDAK cephesi:
3 Aralık tarihli DETUDAK toplantısında üç yapı (Kızıl Bayrak, Devrimci Demokrasi, Kurtuluş) 25 Kasım tarihinde miting ve yürüyüş yapma konusunda karar aldık. Biz yürüyüş ve mitingin duyurusunu bin civarında Almanca ve Türkçe bildiriyle yaptık.
25 Kasım günü saat 12:00de Nürnberg şehir merkezinde Türk Konsolosluğuna kadar yürüdük ve Konsolosluğa siyeh çelenk bıraktık. Çelenkte Almanca olarak 36 gündür Türkiye cezaevlerinde Ölüm Orucundayız! yazılıydı.
Yürüyüşe saygı duruşu ve Almanca konuşmamızdan sonra başladık. Bir minübüsün üstünde dört adet ses cihazı yerleştirmiştik. Kasette marşlarımız gür bir şekilde çalıyordu. Türkiyelilerin yoğun olduğu yerde ajitatif konuşmalar yaptık. En önde Almanca Hücreler ölümdür, işkencedir!, ardında Türkçe Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz! yazılı İKM, BİR-KAR imzalı pankartlar yer alıyordu. TKİP imzalı Almanca dövizlerimizi taşıdık. 100 kişilik bir katılım oldu. Çoğunluğu Alman anti-faşistleri, ilericileri ve Rote Hilfeden arkadaşlardan oluşuyordu. MLPDden de birkaç arkadaş destek verdi. Eylemimiz 2-3 saat sürdü. Coşku ve moralimiz çok iyiydi. Türkiyeli ve Kürdistanlı örgüt ve partilerden fazla katılım sağlayan olmadı. Bu ilkti, ikincisine daha iyi hazırlanacağız.
Yaşasın SAG ve ÖO Direnişimiz!
Hücreler ölümdür izin vermeyeceğiz!
Devrimci tutsaklar onurumuzdur!
Nürnbergden TKİP taraftarları
|