- Kızıl Bayrak'tan
- Sınıf hareketinin güncel sorunları
- İşsizlik sigortası
- İMF memuru hükümet
- KESK
- Kamu emekçilerine ek zam
- "Norm Kadro Yönetmeliği"
- Enerji emekçileri iş bıraktı
- Sermaye medyası
- SASA grevi MHP'li...
- İEP 2. Temsilciler Kurulu
- İEP toplantısında yapılan konuşmalar
- İEP -sonuç ve kararlar-
- "Umut" operasyonu
- Tarıma dönük yıkım saldırısı
- Avrupa Ordusu
- F- Tipi cezaevlerine karşı
- İşkenceci devleti aklama operasyonu
- "Yeni Gündem"
- Bogaziçi Üniversitesi...
- Siyonizmin Lübnan yenilğisi
- Komünist militanlardan
- Nazım Hikmet
- Devrimin şairi
- Umut...
- Ülkeyi emekçiler için cehenneme



 
 
Teslimiyet sürecinin basındaki yansıması:
“Özgür basın geleneği”nden kopuş...

"Yeni Gündem" yeni misyonuyla yayın hayatına başladı!


2000’de Yeni Gündem” 27 Mayıs’ta yayın hayatına başladı. Yayını geniş bir reklam kampanyasıyla duyurulan “Yeni Gündem”, “yeni bir doğum” olarak tanıtıldı. Bilindiği üzere “Yeni Gündem”, “Özgür Bakış” gazetesinin yayınına son vermesinden sonra, “yeni sürece” yanıt verecek bir yayın olarak tasarlanıyordu. Gazetenin ilk sayıları bu misyonuna uygun bir biçim ve içeriğe sahip olduğunu gösteriyor.

“Yeni Gündem”in misyonu
Yeni Gündem”in misyonu, çizgisini taşıdığı hareketin yaşadığı süreçten ayrı tutulamaz. Zira onun sürdürücüsü olduğunu iddia ettiği “özgür basın geleneği”ni aynı hareketin bugünkü durumu ve çizgisinden koparmak mümkün değildir. “Özgür basın geleneği”nin her parçası Kürt ulusal hareketin yaşadığı sürecin doğrudan aynasıdır. Hareketin devrimci mücadeleyi yoğunlaştırdığı, sömürgeci devlet karşısında mevziler kazandığı dönemlerde, “özgür basın” da bu gelişim sürecine uygun bir biçim ve içeriğe sahipti. Sayfaları rejime karşı cepheden savaşın soluğunu taşıyor, Kürt halkının özlemlerinin ve özgürlük haykırışının bayrağı oluyordu. Sayfaları devrim ve sosyalizme de açık, devrimci grupların bir ölçüde de olsa sesini taşıyabiliyordu. Bu süreç “özgür basın”ın ilk dönemlerine denk geliyor.

“Özgür basın” nitelemesi bu dönem gazetelerin içeriğine uygun bir biçimi ifade etmekteydi.

“Özgür basın geleneği”nin bu duruşu, beraberinde yoğun bir devlet terörüyle yüzyüze kalmasını getirdi. Toplatmalar, kapatmalar, yazarları ve yazı işleri müdürleri hakkında açılan yüzlerce yıllık davalar, muhabirler ve dağıtımcılara yönelik katliamlar, kaybettirmeler, işkenceler, bombalamalar vs. yoğun bir şekilde uygulandı. Ancak hiçbir saldırı Kürt halkının özgür sesini susturamadı. Kürt halkı büyük bedeller ödeyerek sesine sahip çıktı.

Kürt ulusal hareketinin ‘92 sonrasında gelip dayandığı yol ayrımında “siyasal çözüm” eksenine kayması ve bunu kendi içinde amaçlaştırması, beraberinde buna uygun politikaları ve ittifakları da getirdi. TC’yi barış masasına oturtmaya, bu yönde sıkıştırmaya dayalı mutlaklaştırılmış politika, tersinden, devrimci mücadeleden ve devrimci ittifak arayışlarından uzaklaşmayı getiriyordu beraberinde.

Böyle bir süreç, “özgür basın geleneği”ni, savaşın atmosferini sayfalarına taşımakla beraber, politik açıdan liberalizm ve burjuva ideolojisinin değişik tonlarına açılışa yönelmeye götürdü. Çeşitli burjuva “aydın”lar gazetede kendilerine birer köşe edindiler. Bu yöneliş, “Demokrasi” gazetesi döneminde, reformist rotada alınan yol ve çeşitli reformist-liberal partilerle girilen ittifaklarla beraber, yeni bir çehre kazandı. “Demokrasi”, adeta bütün reformist-liberal parti sözcülerinin sesi oldu. “Siyasal çözüm” çizgisi, gazeteye gerek biçim gerekse içerik yönünden damgasını vurdu. Gazetenin dili yumuşatıldı, eski coşku ve kararlılıktan eser kalmadı.

Demokrasi” gazetesinin kapatılmasıyla “Ülkede Gündem”, bu gazetenin kapatılmasıyla da “Özgür Bakış”, bu çizginin devamı oldular.

Özgür Bakış”ın çıkışı “Roma süreci”ne denk geliyordu. “Roma Süreci”, Kürt ulusal hareketi için trajik gelişmelerle karakterize oldu. “Siyasal çözüm” adına Emperyalist merkezlerde aranan çözüm, Öcalan’ın yakalanıp Türkiye’ye getirilmesiyle yeni bir evreye ulaştı. “Özgür Bakış” bu dönem bu çizgiyle paralel bir biçimde savruldu, durdu. Öcalan şahsında saldırılan Kürt halkının devrimci değerleriydi; Kürt halkı bu değerlerine sahip çıktıkça, “Özgür Bakış” sayfaları bu direnişe sahne oldu. Dolayısıyla da devlet terörüne hedef oldu.

Ancak girilen trajik teslimiyet ve topyekûn tasfiye yolu, bu gazeteyi de “Özgür basın geleneği”nden gerçekte tamamen kopardı. O artık teslimiyetin ve tasfiyenin sesiydi. Doğaldır ki, kendi içerisinde bulunan her türlü devrimci değeri de tasfiyeye yöneldi. Yeni dönemi kabullenmeyen aydınlara acımısızca saldırıldı. Geçmiş ne kadar devrimci değer ve birikim varsa sırt çevrildi. “Demokratik cumhuriyet”e meşruluk kazandırmak, Kürt halkını yeniden düzene bağlamak için, burjuva medyaya özgü ne kadar yol ve yöntem varsa kullanılmaktan kaçınılmadı. Bazen gerçekler çarpıtıldı, bazense yok sayıldı. “Özgür basın geleneği”den eser kalmadı, yerini bildiğimiz burjuva basının kendine özgü bir versiyonu aldı.

Devrimci olan ne varsa tasfiye edilip, düzenle bütünleşme yolunda hızlı atımlar atılırken, düzen de her adımda yeni tavizler istedi, tam bir teslimiyeti dayattı. Teslimiyetin aldığı düzeyin en çarpıcı örneklerinden biri de “Özgür Bakış”ın kapatılması oldu. Düzen yeni dönemde artık eskinin içi boşaltılmış kurumlarına dahi tahammül göstermiyordu. “Özgür Bakış”ın kapatılması, teslimiyette alınan mesafenin bir göstergesi oldu.

Yeni Gündem”, biçimiyle ve içeriğiyle, tam anlamıyla bir “yeni dönem” gazetesidir. İşlevi, Kürt halkının düzenin bataklığına kanalize edilmesidir, düzenin yaydığı sahte beklentilerle uyutulmasına hizmettir. O “özgür basın geleneği”nin bir devamı değil, tam anlamıyla düzen cephesinden yapılmış bir inkarıdır.

Ulusal özgürlükten “çöp tenekelerine”
Yeni Gündem” gazetesinin ilk sayısı bu açıdan oldukça çarpıcı veriler içermektedir. “Kutu tamam sıra çöpte” manşetini taşıyan “Yeni Gündem”in ilk sayısı, yeni rolünü yeterli berraklıkta anlatmaktadır. “Kutu tamam sıra çöpte” haberi tam anlamıyla Kürt halkı üzerinde yaratılmak istenen hayalleri beslemeye dönüktür.

Habere göre, Diyarbakır’da yıllar öncesinde bomba tehlikesiyle kaldırılmış olan çöp kutuları, artık yeniden serbest bırakılıyormuş. “Yeni Gündem” gazetesi bu haberi, bölgede yaşanan “büyük değişim”e kanıt olarak veriyor. Gazete tamamıyla bu türden “yeni dönem” ve “değişim” haberleriyle dolu.

Yeni Gündem”in yaymaya çalıştığı bu türden beklentilerin gerçek dışılığı ise, ilk sayısının çıktığı bu aynı günlerde Kürdistan’a yapılan “basın turu”yla bir kez daha teyit edilmişti. Bu “basın turu”nda generallerin verdikleri en önemli mesajların başında, Kürtçe gazete ve televizyona kesinlikle izin verilmeyeceği gelmekteydi. “Yeni Gündem”, üstlendiği yeni misyon gereği, bu açıklamaların üstünden atlıyor. Ama asıl misyonunu yerine getirmekten de geri durmayarak, “çöp kutuları”na sarılıyor. Bu da gösteriyor ki onda, eski “özgür basın geleneği”nin izi yok.

Gazetede öne çıkan konuların başında çevre geliyor. Gazetenin birçok sayfası çevre haberlerine ayrılmış durumda. Özellikle 3. sayfa bu açıdan dikkat çekici. Geçmişte geleneksel bir biçimde savaş, gözaltı, işkence ve zindan haberlerine ayrılan bu sayfa, artık tamamıyla çevre sayfası olarak düzenleniyor. ‘80 sonrasında ve neo-liberal saldırı dalgası karşısında düzene karşı mücadeleyi bırakıp teslim olanlar çevrecilik vb. gibi alanlarda, düzenin kendisinden ziyade sonuçlarıyla sınırlı bir muhaliflik oynuyorlardı. Anlaşılan o ki, düzene karşı en küçük bir muhalif tavır gösterme iradesinden yoksun olan bu yeni gazete de, kendisini hala da “muhalif” ve “özgür basın geleneği”nin sürdürücüsü olarak gösterebilmek için, bu tür sefil sığınaklara başvurmaktadır.

Yeni Gündem” yaratmaya çalıştığı hayal dünyasında yaşayadursun, “bölge”de sermaye devletinin baskı ve terörü sürmekte, Kürt halkı emperyalist-kapitalist oyunlar ve saldırılar altında acı çekmeye devam etmektedir. Kürt halkı bugün için savunmasız ve silahsız bırakılmıştır.

Kürt halkının artık gerçek sesi, sosyalist basın geleneğidir. Özgürlük ve eşitlik özlemlerinin tek gerçek temsilcisi, işçi sınıfının devrimci partisidir. Başta işçiler olmak üzere Kürt emekçileri kendi sesine sahip çıkmalı, özgürlüğün ve eşitliğin gerçek bayrağı olan kızıl bayrak altında birleşmeli ve savaşmalıdırlar.


ARSIV ANA SAYFA