- Kızıl Bayrak'tan
- Sınıf hareketinin güncel sorunları
- İşsizlik sigortası
- İMF memuru hükümet
- KESK
- Kamu emekçilerine ek zam
- "Norm Kadro Yönetmeliği"
- Enerji emekçileri iş bıraktı
- Sermaye medyası
- SASA grevi MHP'li...
- İEP 2. Temsilciler Kurulu
- İEP toplantısında yapılan konuşmalar
- İEP -sonuç ve kararlar-
- "Umut" operasyonu
- Tarıma dönük yıkım saldırısı
- Avrupa Ordusu
- F- Tipi cezaevlerine karşı
- İşkenceci devleti aklama operasyonu
- "Yeni Gündem"
- Bogaziçi Üniversitesi...
- Siyonizmin Lübnan yenilğisi
- Komünist militanlardan
- Nazım Hikmet
- Devrimin şairi
- Umut...
- Ülkeyi emekçiler için cehenneme



 
 
Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!
Tüm çalışanlar için genel sigorta!

“İşsizlik sigortası” aldatmacasıyla
amaçlanan nedir?


1 Haziran 2000’den itibaren ZTF (Zorunlu Tasarruf Fonu) kesintileri kaldırılıyor. Yerini bir aldatmacadan ibaret olan işsizlik sigortası kesintileri alacak. Buna göre, her ay işçiden yüzde 2, işverenden yüzde 3 oranında kesinti yapılarak bir fon oluşturulacak. İşsizlik sigortası uygulaması ise 2002 yılında başlayacak. Son 120 gün prim ödeyenler, eğer 3 yıl içinde 600 gün prim ödemişlerse, işten atıldıklarında 6 ay boyunca işsizlik parası alacaklar. Ancak bu para ücretin yarısını geçemeyecek ve asgari ücretin netini aşamayacak. Getirilen bir dizi sınırlama nedeniyle, sigortalı işçilerin bile ancak yarısı bu uygulamadan yararlanabilecek. Ayrıca, işveren işten atarken “haklı nedenlere” sahipse işsizlik sigortasından yararlanılamayacak. İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun bulduğu işi reddedenlere de ödeme yapılmayacak.

Kısacası, işten atılan bir işçi, eğer işveren “haklı olarak işten attım” demezse, primleri tam olarak ödenmişse, yasal sınırlamalara uyuyorsa, sonunda işsizlik parası almayı başarabilecek. Sadaka niyetine verilmiş bu para iş ararken harcayacağı yol parasına bile yetmeyecek. Kendisine İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun bulacağı sefalet koşullarındaki bir işi kabul etmezse, bu para da kesilecek.

İşçi sınıfı tüm çalışanlara genel sigorta istiyor, aldatmaca değil!
“Tüm çalışanlar için genel sigorta!”, işçi sınıfının acil sosyal taleplerinden biridir. Sermaye devletinin işsizlik sigortası adıyla ortaya sürdüğü uygulama ise tam bir aldatmacadır. Arkasında sınıfın talebini karşılama değil, saldırı programını hayata geçirme hesapları vardır.

Sermaye devleti son yıllarda bütün saldırılarını “reform” adı altında kitlelere sunuyor. Tarımda yıkıma yol açacak programı “tarım reformu”, zindanlarda tecrite, katliamlara yol açacak F tipi hücre saldırısını “cezaevi reformu” olarak sunuyor. İşsizlik sigortası da farklı bir özellik taşımıyor. İşçi sınıfının bir istemini hayata geçiriyormuş gibi göstererek, kitleleri aldatmaya çalışıyor.

İşsizlik sigortası aldatmacası işten atmaları meşrulaştırmayı amaçlıyor
İşsizlik sigortası dünyada işten atılmalara karşı bir önlem olarak geliştirilmiş ve işçi sınıfının yıllar boyu verdiği mücadelelerle elde edilmiştir. Ancak bugün sermaye devleti işsizlik sigortası aldatmacasıyla sadece işten atmaları kolaylaştırıyor. İşveren işten atmakta “haklı”ysa, zaten işsizlik sigortası alınamıyor. “Haklı” değilse, işsizlik sigortası var! O halde işten atmalara kim karşı çıkabilir? Nasıl olsa işsizlik sigortası ödenecek.

Bugüne kadar işverenler, işten atmaya mecbur olduklarını, yoksa işyerini kapatmak zorunda kalacaklarını, ücretlerin yüksekliğini, vb. gerekçe gösteriyorlardı. Şimdi bir de işsizlik sigortasını kullanacak. Daha ne istiyorsunuz, işsizlik sigortası verdik denilecek. İşsizlik sigortasının bir aldatmaca olduğu, sadakadan başka bir anlamı olmadığı ise gizlenecek.

İşsizlik sigortası aldatmacası özelleştirmeyi kolaylaştırmayı amaçlıyor
Bugüne kadar yapılan özelleştirmelerle onbinlerce işçi sokağa atıldı. Sermayenin özelleştirme programı yüzbinlerce işçinin daha sokağa atılmasını gerektiriyor. Özelleştirmeci akıl hocaları, özelleştirmenin yaratacağı sosyal sonuçlardan korktuklarını, bunun için önlem alınması gerektiğini söylüyorlar. Tabii ki bahsettikleri, işçilerin haklarını korumak değil. Sadece yükselecek tepkileri bastıracak bir takım aldatmacaların gerektiğini anlatmak istiyorlar. İşte işsizlik sigortası yalanı da bu aldatmacalardan biri.

Özelleştirilecek kuruluşların önemli bir kısmı sendikalı ve yıllardır yapılan toplusözleşmelerle ücretler bir miktar da olsa yükseltilebilmiş. Yoksulluk sınırının 500 milyona dayandığı bir ülkede KİT’lerdeki işçilerin aldıkları ücretler yoksulluk sınırının çok altında olsa da, 80 milyon liralık asgari ücretin üstündedir. Özelleştirilecek kuruluşlardaki işçiler için işsizlik sigortası eski ücretlerinin yanında hiçbir anlam taşımayacaktır.

İşsizlik sigortası aldatmacası kıdem tazminatlarını gaspetmeyi amaçlıyor
İşsizlik sigortası 2 yıl sonra ödenmeye başlanacak. Bu 2 yıl boyunca prim kesintileri yapılacak. Ancak patronlar daha bugünden kıdem tazminatlarını ağızlarına doladılar bile. TÜSİAD, TOBB gibi sermaye kuruluşları diyorlar ki, “madem işsizlik sigortası vereceğiz, kıdem tazminatlarını kaldıralım”.

Herşeyden önce, işsizlik sigortası fonu için işverenin vereceği yüzde 3 gerçekte yine işçinin cebinden çıkmaktadır. İşverenler yaptıkları bütün harcamaları işçi maliyeti olarak hesaplamaktadır. Kaldı ki, daha önce oluşturulan ZTF ve Toplu Konut Fonu gibi fonların başına ne geldiğini biliyoruz. Çalışanlardan kesilen paralar, yüzde 100 enflasyon yaşanırken, yüzde 5-10 faizle iç edildi. Özelleştirmelere, banka ve şirket kurtarmalara, sermaye teşviklerine harcandı. İşsizlik sigortasının geleceği de farklı olmayacaktır.

Kıdem tazminatı ve ihbar ödentileri işçilerin işgüvenliği araçlarından biridir. İşten atılan işçiye çalıştığı yıla göre kıdem tazminatı, iş bulma süresi için de ihbar ödentisi ödenir. Bunlar, özellikle kıdem tazminatları, işverenlerin yıllardır çalışan işçileri istedikleri zaman kolundan tutup sokağa atmalarını önleyen bir araçtır. Aynı zamanda işten atıldığında bir süre yaşamasını sağlayan bir birikimdir.

Patronlar işçilere çalışmalarını sürdürebilmek için kuru ekmek veriyorlar, bu arada önlerine bir avuç küspe atıyorlar. Sonra da “madem sana bu küspeyi veriyoruz, o zaman kuru ekmek vermemize gerek yok” diyorlar. “Bir avuç küspeyle hayvanlar bile yaşayamaz” denecektir. Ama patronlar için işçilerin hayvandan daha değerli olduğunu kim iddia edebilir ki? Köpeklerine yedirdikleri mamalar bile bizim yediklerimizden daha pahalı değil mi?

“İşsizlik sigortası” gibi cazip görünen bir uygulamanın, ancak alçakça bir aldatma yöntemi olduğunu işverenler kendi ağızlarıyla söylemiş oluyorlar. İşsizlik sigortasını ver, kıdem tazminatını geri al. Yani küspeyi ver, kuru ekmeği geri al.

İşsizlik sigortası aldatmacası zorunlu tasarruf nemalarını gaspetmeyi amaçlıyor
“İşsizlik sigortası” fonunun oluşturulması ile zorunlu tasarruf fonu kaldırılıyor. Böylece zorunlu tasarruf kesintileri yerine işsizlik sigortası kesintileri başlıyor. “İşsizlik sigortası” fonunun dolması için 2 yıl bekleneceğine, ödemeler iki yıl sonra yapılacağına göre, ZTF’de biriken paraların da işçilere geri ödenmesi gerekir değil mi? Ama, hayır? Devlet Bakanı Recep Önal “nemaların ödenmesini aklınıza bile getirmeyin” Hem de bunu Türk-İş’in düzenlediği bir panelde söyleyebiliyor.

Eğer ZTF işsizlik sigortası fonuna aktarılacaksa, neden işsizlik sigortası ödemeleri için iki yıl bekleniyor. Yıllardır işçilerin alınteri bu fona aktarılmadı mı? Yıllardır işçilerin paraları çarçur edilmedi mi? Eğer işsizlik sigortası ödemeleri iki yıl sonra başlayacaksa, neden nemalar dağıtılmıyor? Nedeni açıktır; eğer işçilerin sesi çıkmaz ya da kısılırsa, nemalar gaspedilecektir.

Recep Önal’ın “aklınıza bile getirmeyin” dediği ZTF’deki nemalar 6 milyon dolar tutuyor. Zaten işçilere ait olan bu paranın dağıtılmasının mümkün olmadığı söylenirken, bankanın kurtarılması için devlet 5 milyar dolarlık tahvil çıkarıp, elde ettiği parayı bu bankaların kasasına koymayı planlıyor. Yani kurdukları bankaları soyup soğana çevirenlere para bulmak için devlet borç alacak. Tabii bu borcu da işçilere ödettirecek. İşçilere ise kendi paralarını bile geri ödemeyecek. 8 bankaya ödeyeceği para, işçilere geri vermesi gerekenin tam 800 katı. Bunun adı haramiliktir, haydutluktur.

İşsizlik sigortası aldatmacası sefalet ücretlerini amaçlıyor
Patronlar her zaman işçilik maliyetlerini düşürme amacıyla hareket ederler. Bunun işçiler için anlamı, eğer mücadele etmezlerse sefalet içinde yaşama mahkum olmaktır. İşçilik maliyetini düşürmenin en kolay yollarından biri, ücreti bir parça yükselen işçileri işten atıp asgari ücretle işçi almaktır. İşsizlik sigortası aldatmacası ile işten atmalar kolaylaştırılarak işçilik maliyeti de düşürülecektir.

“İşsizlik sigortası” işçiler için değil, tersine patronlar için bir cennet sunuyor. İstediğini işten at, işsizlik sigortası ödemelerini işçilerden kestiğin paralarla yap, yerine düşük ücretle işçi al. “İşsizlik sigortası” işçilerin işten atılmaları durumunda onlara yapılacak bir ödeme gibi görünürken, gerçekte işçi sınıfının yaşam düzeyini giderek düşürecek, her geçen gün daha ağır sefalet koşullarını getirecek bir uygulamadır.

İşsizlik sigortası aldatmacasına karşı neleri talep ediyoruz?
“İşsizlik sigortası” aldatmacası herşeyden önce işgüvenliğini tehdit etmektedir. İşçi sınıfı “Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi” talebini yükselterek saldırının karşısına çıkmalıdır. Bunun için “Tüm çalışanlar için genel sigorta” talep edilmeli, bütün çalışanlar işsizlik, sağlık, kaza, yaşlılık gibi sigortalardan yararlanmalıdır. İşsizlik sigortası tarım işçileri gibi kapsam dışı bırakılan bütün çalışanları kapsamalıdır. Prim ödemeleri işçiler tarafından değil, devlet ve işveren tarafından yapılmalıdır. İşçilerden bugüne kadar yapılan bütün kesintiler ve çarçur edilen paralar, devletin değil işçilerin belirleyeceği gerçek faizleriyle birlikte derhal ödenmelidir. İşsizlik sigortasının yönetim ve denetimi işçilerin eline verilmelidir.


ARSIV ANA SAYFA