Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
15 Kasım-15 Aralık '02
Sayı: 55
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  6 Kasım'ın gösterdikleri...
  Gençlik hareketinin gündemi.
  İstanbul'da 6 Kasım protestosu
  Ankara'da 6 Kasım protestosu
  6 Kasım protestoları...
  Savaşa karşı mücadeleyi yükseltelim!
  Floransa'da yüzbinlerce kişi kızıl bayraklar ve savaş karşıtı pankartlarla yürüdü
  Savaş partileri mecliste...
  ABD askeri olmayacağız!
  Savaş ve faiz bütçesi yıkım getirecek!
  Savaş karşıtı eylem ve etkinliklerden...
  Amerikan askeri olmamak, kardeş halkların kanını dökmemek için görev başına!
  Yeni hükümet kuruluyor!
  BDSP'nin Esenyurt mitingi...
  Düzen saldırılarına devam ediyor!
  KTÜ'de ÖTK seçimlerinin gösterdikleri...
  Büyük Zindan Direnişi'nin 3. yılı...
  ÖO direnişçisi Muharrem Kurşun'la konuştuk...
  ÖO direnişçisi Fatime Akalın ile konuştuk...
  Susurluk ve çete devleti
  Çocuk emeği sömürüsü
  "Stalingrad'dan Son Mektuplar"
  Avrupa'daki göçmen işçiler ve sorunları
  Alman Kasım Devrimi yol gösteriyor
  Saraylara savaş, kulübelere barış!
  Okur mektupları



 
 
Alman Kasım Devrimi yol gösteriyor

Bundan 84 yıl önce Alman işçi sınıfı görkemli bir ayaklanma ile imparatorluk rejimini devirmiş, Alman Kasım devrimine imza atmıştı. Bu devrim daha sonrasında sosyal demokrat SPD’nin ihanetine uğrayacak ve işçi sınıfının yiğit önderleri Karl Liebknecht ve Rosa Luxemburg’un karşı devrimciler tarafından katledilişlerine tanık olacaktı.

1. Dünya Savaşı başlamadan savaşa karşı olduğunu söyleyen SPD, savaş başladığında savaş kredilerine onay vererek emperyalist saldırganlığa destek çıkar. Bu sırada mecliste 110 sandalye ile temsil edilen SPD’de yalnızca 14 kişi savaş kredilerine oy vermez. Bunlardan birisi de Karl Liebknecht’dir.

Daha sonra savaş karşıtları SPD’den atılırlar. Karl ve Rosa savaşa karşı mücadele çağrısı yapan gösteriler ve toplantılar düzenlerler. Bu yüzden 1916 yılında peşpeşe hapse atılırlar ve Liebknecht’in milletvekilliği de düşürülür.

Yıl 1918 olduğunda işçi sınıfının sabrı artık taşmaktadır. “Savaşa son!” çağrısıyla 28 Ocak’ta görkemli bir genel grev başlar. Grevci işçiler bütün fabrikaların temsil edildiği 418 kişilik bir konsey seçerler. Konsey 11 kişilik bir Eylem Komitesi kurarak Berlin ve çevresindeki eylemleri örgütlemeye başlar. Bunun üzerine Berlin çevresindeki kışlalardan 5 bin asker getirilir ve birçok yerde çatışmalar başlar. Direniş bu seferlik bastırılmıştır. Bunda SPD’nin eylem komitesi ile görüşmeleri de etkili olmuştur. Greve önderlik ettiği saptananlar tutuklanır ya da savaşta cepheye sürülür.

Direnişte yeralan işçiler yeniden örgütlenme faaliyetine başlar ve bu sefer çıkardıkları ders sonucu silahlanmaya da girişirler. Silah üreten fabrikalardan silah ve mermi çıkarıp depolamaya başlarlar. Birçok fabrikada işçi birlikleri oluşturulmaya başlanır.

İşçi ve emekçilerin yoğun basıncı ile Karl Liebknecht salıverilir. 23 Ekim’de Berlin istasyonuna geldiğinde 20 bini aşkın işçi ve emekçi onu karşılar. Liebknecht burada işçilere devrim çağrısında bulunur.

3 Kasım’da Kiel’de tayfalar ayaklanır ve bir anda devrim ateşi tüm ülkeyi sarar. 7 Kasım’da "Bavyera Konseyler Cumhuriyeti" ilan edilir. Berlin 9 Kasım’da ayaklanır ve tüm askeri birlikler işçilerle beraber davranarak Asker Konseyi’ni kurarlar ve İşçi Konseyi ile beraber çalışmaya başlarlar. Alman İmparatoru Kayzer’in tahttan çekildiği açıklanır. Alman işçi sınıfı birçok önemli şehirde iktidarı almıştır. Ama işçi sınıfı önderlik sorunu yaşamaktadır. Karl ve Rosa’nın örgütlediği Spartaküs grubu Rote Fahne’yi (Kızıl Bayrak) yayınlamaya başlar.

11 Kasım’da Lenin devrimi selamlar ve burjuvazi ile işbirliği yapmadan, işçi ve askerlerin temsilcilerinin yer aldığı bir iktidar önerir.

SPD bir yandan devrim hükümeti kurmak için görüşmelere katılırken, bir yandan da gerici generalleri örgütleyerek bir karşı-devrim başlatmaya çalışmaktadır. Spartaküsler önderlik ihtiyacının farkında olarak KPD’yi (Alman Komünist Partisi) kurarlar. Bu, karşı-devrimcilerin korkusunu daha da büyütür. Emperyalizmin de desteğiyle saldırı başlar ve işçiler birçok bölgede katledilir. Bu şekilde devrim bastırılır.

15 Ocak gecesi Karl Liebknecht ve Rosa Luxemburg SPD’li birliklerce ele geçirilir ve katledilirler. KPD kurulduktan 15 gün sonra önderlerini yitirir.

Proleteryanın bu iki yiğit önderi hala bir kızıl bayrak gibi dalgalanıyor.

“Sıkı durun! Kaçmadık. Yenilmedik... Çünkü Spartaküs ateş ve ruh demektir, yürek ve can demektir, proleter devrimin iradesi ve eylemi demektir. Çünkü Spartaküs zafer özlemini, sınıf bilinçli proletaryanın mücadele azmini temsil etmektedir... Bunlar elde edildiği zaman, biz ister yaşayalım, ister yaşamayalım, programımız yaşayacaktır ve kurtulan halkların dünyasına egemen olacaktır. Herşeye rağmen."

Yaşasın devrim ve sosyalizm!
Vardık, varız, varolacağız!



Fransa’da öğretmenler grevde

Gerici hükümetin eğitim politikalarını protesto etmek için geçtiğimiz hafta tüm Fransa’da onbinlerce öğretmen greve gitti. Okul personelinin üçte ikisinin greve katıldığı ifade ediliyor. Eğitim Bakanlığı da greve katılımın yüzde 44 olduğundan sözediyor.

5 sendikanın çağrı yaptığı bu eylemle 5 bin 600 gözcü personele ait işyerlerinin yokedilmesi protesto edildi. Eğitim bakanı buna karşı 25 bin 600 sözleşmeli personelin anlaşmasını uzatmak istemiyor. Bunların yerine hükümet daha az ücret ödeyeceği 11 bin ev kadını ve emekli yerleştirmek istiyor.

Protestolar ayrıca eğitim alanında düşünülen değişiklikleri de hedef aldı. Öğretmene hakaret eden öğrenciye 6 ay ceza verilmesi öngörülürken, cezaya çarptırılma yaşının 13’e indirilmesi isteniyor.

Eğitim sektöründe saldırılar sürüyor. Buna karşı geçtiğimiz hafta sadece Paris’de 15 bin öğretmen yürüdü.



Afganistan’da 3 öğrenci katledildi!

Afganistan’daki ABD müdahalesinden sonra günlerce medyada Afganistan’ın barbarlıktan nasıl kurtulduğu ve ABD’nin oraya nasıl demokrasi götürdüğü anlatılmıştı. Dün medeniyet ve insan hakları götürmek için ülkeyi işgal edenlerin bugün emperyalist barbarlık dışında bir şey götürmedikleri tüm açıklığıyla görülüyor

Afgan öğrencilerin yurtlarındaki kalorifer, içme suyu vb. sorunlardan kaynaklı olarak yaptıkları ve yaklaşık 1000 kişinin katıldığı eylemin bilançosu: 4 ölü ve 30 yaralı. ABD’nin artık daha demokratik bir toplum yarattık dediği Afganistan’da ısınma ve içme suyu gibi en insani talepleri dahi emperyalistlerin güdümünde kurulan hükümet tarafından barbarca bastırılmaktadır. “Demokratik” hükümet konuya açıklık getirdi; “hükümete karşı yapılan siyasi bir eylem”di!

Ancak Afgan öğrenciler tüm bu devlet terörüne karşı ertesi gün onu kat kat aşan bir eylem düzenlediler. Öldürülen öğrencilerin sahipsiz olmadıklarını emperyalistlere ve onların yerli işbirlikçilerine haykırdılar.

Ekim Gençliği/İstanbul