Emperyalist savaş kapımızda...
Savaşa karşı mücadeleyi yükseltelim!
BM tasarısı neyi amaçlıyor
Savaş gündemi kendisini yoğun bir şekilde dayatıyor. ABD Iraka yönelik müdahalede gün sayarken, dünya çapında ve ülkemizde önemli gelişmeler yaşanıyor.
ABD Iraka yönelik saldırısında BMnin desteğini arkasına alabilmek için daha önce iki kez tasarı sunmuştu. Tehditler savurarak bu tasarıları geçirmeye çalışmış, ama başarılı olamamıştı. Son tasarısı ise kabul edildi. Peki bu tasarıda değişik olan ne? Özde bir değişiklik yok, sadece diğer ülkeler ABDnin gücüne bir kez daha boyun eğmişlerdir. Tasarı Irakın BM denetçilerine kapısını açmasını, Saddamın sarayları dahil her tarafın aranmasına izin verilmesini dayatıyor. Tasarı bununla da kalmıyor. Denetçilerin bulunduğu yerde Irakın hava ve kara gücü istek üzerine çekilmek zorunda. Ayrıca denetçileri BMye bağlı kuvvetler koruyacak. Dahası denetçiler Iraklı bilim adamları ve ailelerinden ülkeyi terketmelerini isteyebilecek. Bunlar yapılmadığı takdirde Irak ağır sonuçlara katlanacak. Bu tasarıyı Irak kabul etse de etmese de ABDnin istediği olacak ve iki durumda da ABD bölgeye müdahale edecek. Burjuva medyanın yansıttığı gibi tasarı Iraka verilmiş bir fırsat değil, kölece bir teslimiyet anlaşmasıdır.
Üstelik ABD ve İngiltere Irakla zaten şu anda fiili olarak savaş halindeler. 7 Kasım Perşembe günü Bağdat yakınındaki El Kut ve Tallil bölgeleri vuruldu. Irak sivil insanların da saldırıda yaralandığını açıkladı.
Leş kargaları pay kapma yarışında
Irak Ulusal Kongresi adlı Amerikan güdümlü işbirlikçi oluşum ise pastadan pay kapma yarışında birbirine düştü. ABDye uşaklıkta sınır tanımayanlar daha şimdiden Irakı kendi aralarında paylaşamıyorlar. Şiiler ve Kürtler kendilerine parlamentoda daha az sandalye verildiği üzerinden birbirleriyle çekişiyorlar. Bu durum ABDnin bölgeye müdahalesinin nasıl bir kargaşa ve kaos ortamı yaratacağının bir göstergesidir.
Amerikancı AKP tavrını açıkladı
Bu tabloda Türkiyenin payı da ABDye kölece uşaklık etmek oluyor. Sandıktan tek başına iktidar olarak çıkan AKPnin başbakan adayı Abdullah Gül, Der Spiegel dergisine yaptığı açıklamada, Irakın kitle imha silahları Türkiyeyi doğrudan tehdit ediyor. Bu nedenle BMnin kararı olursa, Iraka yönelik olası bir askeri harekatı destekleyebiliriz dedi. Bu da demektir ki, Türkiye bundan sonra göstermelik olarak bile Iraka yönelik saldırganlığa muhalefet etmeyecektir. AKP tek başına iktidar olarak içte savaşın yıkımını, dışta ise saldırganlığı tam da burjuvazinin istediği şekilde dayatacaktır. Onun tek başına iktidarı, burjuvazi için istikrar, işçi ve emekçiler için ise daha fazla kan ve gözyaşı anlamına gelecektir.
Savaşa karşı muhalefet yükseliyor
9 Kasım günü İtalyanın Floransa kentinde devasa bir savaş karşıtı gösteri yapıldı. Bir milyon civarında insan Iraka yönelik saldırganlığı ve BMnin onayladığı tasarıyı protesto etti. Ayrıca Amerika da dahil olmak üzere irili ufaklı onlarca gösteri düzenleniyor. Bir grup gösterici Caterpillar fabrikasını işgal ederek Filistine yönelik İsrail saldırısını protesto etti. İsrailin Filistinde ev yıkımında kullandığı buldozerleri üreten firmayı, buldozerlerin üzerine Filistinli kanını temsil eden kırmızı boyalar atarak teşhir ettiler. Tüm bu olaylar savaş karşıtı hareketin giderek yaygınlaştığını, geliştiğini ve sertleştiğini gösteriyor.
Türkiyede üniversiteli gençlik de emperyalist savaşa duyarlı bir kesimi oluşturuyor. Okulların açılmasıyla beraber savaş karşıtı eylemler gerçekleştirildi. Belli bir kitlesellikle gerçekleşen 6 Kasım eylemlerinin temel gündemi de emperyalist savaştı. Gençlik 6 Kasımda ABD saldırganlığına karşı öfkesini ortaya koydu.
Emperyalist savaşa karşı olan tepkimizi gür bir şekilde haykırabilmeliyiz. Adım adım savaş yaklaşırken, gençlik cephesinden buna karşı yapılacak her hazırlık, savaş gelip çattığında düzenin korkusunu büyütecektir. Korkularını gerçeğe çevirmek için harekete geçelim, tüm güç ve olanaklarımızı savaşa karşı tepkiyi örgütlemede yoğunlaştıralım.
Amerikan askeri olmayacağız!
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
|