KTÜde ÖTK seçimlerinin gösterdikleri..
Düzenin aldatmacası devam ediyor
KTÜde YÖKün anti-demokratik uygulamalarından biri olan ÖTK (Öğrenci Temsilcisi Konseyi) seçimleri yapıldı. 18 Ekim 2002 tarihinde yapılan Öğrenci Temsilcisi seçimleri üniversitenin kendine uygun adaylarının seçtirmesiyle sonuçlandı.
Öğrenci Temsilcisi aday başvurularının koşullarına baktığımızda, üniversitenin seçtirdiği kendine uygun adayların özelliklerini daha iyi anlayabiliriz:
-Alt dönemden dersi olmamak.
-Normal eğitim süresini aşmamış olmak.
-Siyasi parti veya yan kuruluşlara üye olmamak.
-Herhangi bir ceza almamış olmak.
Görüldüğü üzere YÖK, apolitik, yönetimle sorunu olmayan, söyleneni yapan, eleştiride bulunmayan, işbirlikçi öğrenciler aramaktadır. Ayrıca YÖK, yaratmak istediği öğrenci tipini de bu koşullarla ortaya koymuştur.
Nerede demokrasi?
Bu koşulları taşımayan öğrencilerin aday olamaması anti-demokratik bir uygulamadır. Fakat okul yönetimince, kendilerine yakın olup, konseye getirmek istedikleri öğrencilerin yukarıda saydığımız koşullara uyup uymadığı hiç de önem arz etmiyor.
Bu iki yüzlü okul yönetimi bununla da kalmıyor. Öğrenci Temsilcisi seçilen insanların, çoğunun Ülkü Ocaklarının arka bahçesi durumundaki Öğrenci Derneğinin üyesi olması bir rastlantı mıdır? Hayır! Herhangi bir yasal dayanağı olmayan, faşist uygulamalarıyla tanınan Öğrenci Derneği Öğrenci Temsilcisi yasal çerçevesi içinde karşımıza çıkmıştır. Birkaç sessiz temsilciyi de aralara serpiştirip Öğrenci Temsilcilerinin demokrat insanlar olduğunu gösterip gözlerimizi boyamaya çalışıyorlar. Tam da bu uygulama içerisindeki ajanları (Ö.T.) bireylerin gözünü korkutarak, insanları sindirmeye, yani toplumsal mücadeleden soyutlamaya çalışmaktadır.
Her vesileyle öğrencilere ceza yağdıran, kolluk kuvvetlerine öğrencileri coplatan, öğrenci düşmanı okul yönetimi, bu cezaları her uygulamada olduğu gibi bunda da kullanmıştır. Öğrencileri F tipi üniversitelere hapseden YÖK, yönetimi yandaşlarıyla bu hiyerarşide at koşturmaya çalışıyor.
Sorunlarımızı çözeceklermiş!
Güya Öğrenci Temsilcileri sorunlarımızı yönetime götürecek, çözümü için uğraşacak, haklarımızı savunacak (d)elikanlı kahramanlarmış. Yanılgıya düşmeyin! Bizlere sorun çıkaran, eğitim haklarımızı her geçen gün elimizden alan YÖKte somutlaşan sermaye düzenidir. Mücadele etmeden hiçbir hak kazanamayacağımız açıktır.
İşte gençliğin gerçek çözümü
Düzenin, YÖK aracılığıyla getirdiği bu aldatmacaya kanmayacağız. Bu giriş koşulları altında ÖTKların sorunlarımıza hiçbir çözüm getiremeyeceğini, düzenin boş vaatlerle bizleri oyalamaya, sindirmeye çalıştığını çok iyi görmekteyiz. Bu haliyle düzenin Öğrenci Temsilcilerinden beklediği, yönetimin sınıflarımızdaki muhbirleri olmalarıdır, yönetimden aldıkları emirleri öğrencilere dayatan faşist bir baskı aracı haline gelmeleridir. Bizlerin temsilcileri devrimci önderlerdir. Sorunlarımızı, meydanlarda haykırarak dile getirmeliyiz. Hakların verilmediğini, meydanlarda mücadeleyle alındığını, çözümün devrimde, sosyalizmde olduğunu bilmekteyiz.
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
Harçlara %30-40 zam geldi!
Paralı eğitimde bir adım daha
Üniversitelerde yıllardır hayata geçirilmeye çalışılan paralı eğitim uygulaması yeni adımlarla güçlenerek sürdürülüyor.
Üniversite gençliği açısından yaşanan bu süreç hiç de yeni değil. Bunun ilk adımı 1980 askeri darbesi ardından kurulan YÖK ile atıldı. YÖKün kurulması ile beraber üniversitelerde sermayenin çıkarları doğrultusunda bir dönüşüm süreci yaşanmaya başladı. Bunun sonuçlarından biri de üniversite harçlarıdır. Başlangıçta sembolik miktarlarda alınan harçlar giderek üniversiteyi ticari bir kurum haline dönüştüren bir rol oynadı. Toplanan bu paralar ile sermaye eğitimi ticari bir süreç haline sokmakta ve harçları ise bunun ilk meşru zemini haline getirmektedir. İkinci önemli yanı ise harçlarda yıllardır yaşanan artışlarla bu paralar artık sembolik olmaktan çıkmış, üniversiteler parası olananın okuyacağı ticari kurumlar haline gelmiştir. İlk başta masum miktarlarda olan har&ccedl;lar bugün yüzmilyonlarla ifade edilen miktarlara ulaşmıştır.
Bugün üniversitelerimizin birçoğunda bu ticarileşme sürecinin sonuçları ile karşılaşıyoruz. Birçok üniversitenin kantini fast-food restorantlarını andıran bir şekle sokulmuş durumda. Yine birçok üniversitede yemek ücretleri 1-2 milyon arasında değişiyor. Transkript ve öğrenci belgeleri paralı, yaz okulu ücretleri inanılmaz düzeylerde...
Ve son olarak harçlara %30-40 artış yapıldı. Buna göre öğrenci harçları 30-100 milyon arası artmış olacak.
Eğitimi ticarileştirme, üniversite kapılarını işçi-emekçi çocuklarına tümüyle kapatma doğrultusunda atılan adımlar mecliste bekleyen YÖK yasası ile yeni bir düzeye çıkacak. Sermayenin kendi cephesinden adım adım inşa ettiği duvarları parçalamak ve üniversitelerimize sahip çıkmak için mücadeleyi yükseltmeliyiz.
|