Savaş partileri mecliste...
Gençlik, savaş çığırtkanlarından hesabı
alanlarda soracak!
Ülke gündeminin son iki ayına oturan 3 Kasım erken seçimlerini geride bıraktık. İcraatlarından dolayı işçi ve emekçilerin gözünde hiçbir meşruluğu kalmayan 57. hükümet emperyalistler ve yerli işbirlikçilerinin hazırladığı bir darbe ile yıkılmış, yerine yarıda kalmış işleri aynı uşaklıkla tamamlayacak başka bir hükümet kurulmuş bulunuyor.
Görünen o ki, AKP hükümetini ve muhalefet partisi CHPyi zor görevler bekliyor. Gerçi daha seçimler öncesinde yapılan açıklamalarda İMF, DB, AB ve TÜSİADa istenilenleri tam olarak yapacaklarına dair teminat vermiş bulunuyorlar. Bu çevrelerden gereken icazet alınmış ve yapılan açıklamalar emperyalistler cephesinden olumlu bulunmuştur.
Seçim sonuçlarının hemen ardından yapılan açıklamalar, ABye ve İMFye uşaklıkta kalınan yerden tam hızla devam edileceği biçimindeydi. Ve seçim öncesinde sesiz kalınmaya çalışılan ABDnin Iraka müdahalesine destek mesajları verildi. Yeni Başbakan Abdullah Gül daha seçim sonuçları netleşmeden ayağının tozuyla yaptığı açıklamada BM kararlarına uygun olursa Iraka müdahaleyi destekleriz mesajını verdi.
Seçimler öncesinde tabanda oluşabilecek ters tepkiler nedeniyle, Irak konusunda askere sorarız sözleri ile geçiştirilmeye çalışılan savaş konusundaki tutum artık AKP tarafından açık açık dillendirilmeye başlanıldı.
Soracaklarını ifade ettikleri asker kanadı açısından zaten sorun yok. Oyunu kullanır kullanmaz ABDye koşan Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, yaptığı görüşmelerden sonra, BM kararı uygun olursa müdahaleyı destekleriz açıklamasında bulundu. Daha sonra CİA Başkan Yardımcısı ve Pentagondan yetkililer Ankaraya gelerek İncirlikte incelemelerde bulundular.
İki partili meclisin muhalefet partisi CHP de AKPden farklı bir tutuma sahip değil. Daha seçim sonuçlarının yaratığı olumsuz hava dağılmadan, Deniz Baykal yaptığı açıklamada, BM denetçilerinin olumsuz bir sonuca varmaları halinde hep beraber Iraka gireriz deme pervasızlığını gösterebildi.
ABDnin petrol ve hegemonya mücadelesinin bir sonucu olan savaşta biz gençlerin kanı üç-beş kuruş krediye satılmış durumda. Bu kirli savaşta biz gençleri Amerikan askeri yapabilmek için yasalar, kararnameler çıkartılacak. Savaşın bir sonucu olarak gençlik daha da ağırlaşan yaşam koşullarına mahkum edilecek. İşçi ve emekçiler açısından daha fazla ekonomik yıkım ve sosyal hak gaspı anlamına gelen savaş, genç işçileri de etkileyecek. 1991 Körfez krizinde yüzbinlerce kişi savaş bahanesiyle işten çıkarılmıştı.
Bu hak gasplarının üniversitelerimizde de yansımaları olacak. Yıllardır devam eden üniversitelerin özelleştirilmesi-ticarileştirilmesi, savaş koşullarında çok daha hızlı bir biçimde hayata geçirilecek. Bekletilen YÖK yasa tasarısı hızlı bir şekilde meclisten geçirilecek. Savaşın bir başka sonucu, yaygınlaşan faşist terör dalgasının daha da boyutlanması olacak. Bugün üniversitelerimizde yaygınlaşan soruşturmalar da savaşın etkisiyle yeni bir boyut kazanacak.
Gençlik, bu kadar çok kapsamlı sonuçları olan savaşa, tüm savaş çığırtkanlıklarına, gerekirse birlikte gireriz laflarına, biz kredilerle Türkiyeyi satın aldık dedirten emperyalizm uşaklığına karşı sözünü yine mücadele alanlarında söyleyecek. 6 Kasımda coşkuyla atılan Kahrolsun emperyalizm!, Emperyalist savaşa hayır! vb. şiarlar bunun bir göstergesi.
DEÜTF'de savaş karşıtı etkinlik
ABDnin Iraka yönelik saldırı hazırlığına ve sürmekte olan siyonist saldırganlığa karşı Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinde 25 Ekim günü savaş karşıtı bir etkinlik düzenledik. Duyarlı öğrencilerin biraraya gelerek yürüttüğü bu çalışmada Yurtsever Gençlik yer almadı.
Etkinliğimiz çerçevesinde bir hafta boyunca emperyalist savaşı kınayan bildirilerimizi dağıtırken, Cuma günü yapılacak tiyatro gösterisi ve fotoğraf sergisi için çağrı yaptık. Etkinlik günü duyarlı öğrenci arkadaşlar, öğretim üyeleri ve çalışan işçiler toplanmaya başladılar. Güvenlik güçleri etkinliğin izinsiz olduğunu, dekanlıktan izin alınması gerektiğini söylediler. Okulun gerçek sahiplerinin öğrenciler olduğunu, izin almamız gerekmediğini söyleyerek etkinliği başlattık.
Bu esnada katılım yaklaşık 150 kişiyi bulmuştu. Tiyatro gösterisi başladığında, dekan ve dekan yardımcısı duyarlı öğretim görevlilerine bu etkinliğin izinsiz olduğunu söyleyerek müdahale edilmesini istediler. Gösterdiğimiz kararlılık karşısında herhangi bir müdahalede bulunulmadı. Oyuncu arkadaşların Savaşa hayır de! diyerek oyunu bitirmeleriyle etkinliğimiz herkesin alkışlarla destek verdiği bir eyleme dönüştü. Ön hazırlık çalışmalarının yetersizliğine rağmen anlamlı bir etkinlik gerçekleşmiş oldu.
Ekim Gençliği okurları/İzmir
|