Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
15 Kasım-15 Aralık '02
Sayı: 55
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  6 Kasım'ın gösterdikleri...
  Gençlik hareketinin gündemi.
  İstanbul'da 6 Kasım protestosu
  Ankara'da 6 Kasım protestosu
  6 Kasım protestoları...
  Savaşa karşı mücadeleyi yükseltelim!
  Floransa'da yüzbinlerce kişi kızıl bayraklar ve savaş karşıtı pankartlarla yürüdü
  Savaş partileri mecliste...
  ABD askeri olmayacağız!
  Savaş ve faiz bütçesi yıkım getirecek!
  Savaş karşıtı eylem ve etkinliklerden...
  Amerikan askeri olmamak, kardeş halkların kanını dökmemek için görev başına!
  Yeni hükümet kuruluyor!
  BDSP'nin Esenyurt mitingi...
  Düzen saldırılarına devam ediyor!
  KTÜ'de ÖTK seçimlerinin gösterdikleri...
  Büyük Zindan Direnişi'nin 3. yılı...
  ÖO direnişçisi Muharrem Kurşun'la konuştuk...
  ÖO direnişçisi Fatime Akalın ile konuştuk...
  Susurluk ve çete devleti
  Çocuk emeği sömürüsü
  "Stalingrad'dan Son Mektuplar"
  Avrupa'daki göçmen işçiler ve sorunları
  Alman Kasım Devrimi yol gösteriyor
  Saraylara savaş, kulübelere barış!
  Okur mektupları



 
 
Yeni hükümet kuruluyor!

Gençliğe vaadedilen emperyalist savaş,
paralı eğitim ve geleceksizlik...

AKP ve CHP efendilerine itaatte sınır tanımıyorlar

Siyasete İMF-TÜSİAD müdahalesi ile başlayan süreç seçimlerle nihayet sona erdi. Ortaya çıkan sonuç ise, 1987 genel seçimlerinden bu yana ilk defa tek partili hükümetin işbaşına gelecek olmasıdır. Böylece sermaye, uzun zamandır “siyasal istikrar”ının temel koşulu olarak gördüğü tek başına iktidarına kavuşmuş oldu. Yeni hükümet sermayenin emekçilere yoksulluk ve açlıktan başka bir şey getirmeyen yıkım programlarını daha sorunsuz ve kararlı bir şekilde uygulayabilecek.

Muhalefette kalan CHP’nin de hükümet olacak olan AKP’den hiçbir farkı bulunmuyor. Çünkü bu parti de diğer burjuva partileri gibi İMF’ye yıkım programlarını uygulayacağına dair söz vermiştir. Nitekim seçim sonuçları açıklandıktan sonra fevri bir çıkış yaparak "sert muhalefetten" söz eden Deniz Baykal da sermayenin memnuniyetsizliği karşısında hızla çarkederek “yıkıcı değil yapıcı muhalefet” olacaklarını belirtti. Bu da düzenin onlara biçtiği rolü oynayacakları anlamına geliyor. Sistemden rahatsız olan muhalefeti tekrar düzen içinde eritmek görevi muhalefetteki tek parti olarak CHP’ye kalıyor.

Düzen dışı unsurların düzene yedeklenmesi işi, AKP’nin tabanından kaynaklı, devletin yüksek katlarınca hoş görülmeyecek bir takım radikal söylemler kullanması ya da türban sorununu çözme girişimde bulunması koşullarında estirilecek “laiklik elden gidiyor” rüzgarıyla gerçekleştirilmeye çalışılacaktır. CHP ve devlet partisi ordu elele vererek, emekçilerin ileri kesimlerini ve gençliği bu yapay gündem etrafında düzene bağlama girişiminde bulunacaktır. Elbette bazı reformist akımlar da bir kez daha estirilen bu rüzgara kapılacaklardır.

Oyların %46.5’inin meclis dışında kalması nedeniyle düzen medyası tarafından yapay bir meşruiyet tartışması yaratıldı. Sonrasında bu tartışma bir kenara itildi. Çünkü sermayenin has temsilcileri kurulacak hükümeti onaylayan açıklamalar yaptılar. Bu arada TÜSİAD da tek parti iktidarını sevinçle karşıladı. Böylece piyasalara şimdilik olumlu bir hava hakim oldu. Bütün bunlar olurken sistem de AKP ve Tayyip Erdoğan üzerinden çeşitli gerilimler yaratarak onu hizaya getirmeye çalışıyor. AKP döne döne sistemle uyum içinde olacağının mesajını veriyor. Nitekim Erdoğan, seçim sonuçları belli olur olmaz yaptığı ilk konuşmasında, İMF ile ilişkilerin devam edeceği, AB’ye girmek için her türlü gayretin gösterileceği ve yabancı sermayenın ülkeye çekilebilmesi için tüm olanakların sağlanacağı yönuuml;nde açıklamalar yaptı. Sonunda başbakanlık tartışmasından da geri adım atarak güven vermeye çalıştı.

İMF’nin yıkım programı
önceki meclisi sandığa gömdü

Sermayenin öteki partileri ise baraj altında bırakılarak halk tarafından cezalandırıldılar. Bu sadece iktidar ortaklarını değil tüm meclisi kapsadı. Bunun temel nedeni, İMF programlarıyla açlık ve sefalete mahkum edilen emekçi kitlelerin öfkesini kazanmış olmalarıdır. Bu durum gelecekte de AKP ve CHP’nin aynı akibeti yaşayacaklarının somut bir göstergesidir.

AKP ve CHP dışındaki partilerin silinmeleri, işçilerin, emekçilerin ve gençliğin sistem partileri nezdinde düzene duyduğu öfkeyi gösterdi. Bu partilerin bir kısmı efendilerinin kendilerine görev vermeleri için bir kenarda bekleyecekler. Asli görevine dönen faşist MHP ise daha şimdiden saldırılarına başladı. Hükümet zincirlerinden kurtulmasıyla gerçek yüzünü bir kez daha gösterecek olan bu it sürüsünün saldırılarına karşı gençliği bekleyen iki görev var. Gençlik hem bu gözü dönmüş katillere gerekli yanıtı vermeli, hem de düellocu mantığa düşmemeli, bunların arkasındaki sistemi hedef almalıdır.

Barajı geçen diğer iki sermaye partisi yaşanan yıkımın sorumluluğundan sıyrılarak seçimlerden başarılı çıkabildiler. Ancak uygulanacak İMF programı ve Irak’a yönelik emperyalist savaşa onay, işsizliği, yoksulluğu ve emekçilerin yaşadığı yıkımı arttıracaktır. Kardeş bir halkın kırımında oynanacak maşalık rolü, emekçilerin ve gençliğin sisteme karşı varolan güvensizliğini besleyecektir. Bu işçilerin, emekçilerin ve gençliğin işçi sınıfının devrimci programı altında birleşip mücadele etmesinin koşullarını olgunlaştıracaktır. Bu, biz genç komünistlere özel sorumluluklar yüklemektedir.

Boş hayaller ve gerçekler

Değerlendirilmesi gereken bir diğer nokta ise, parlamenterist hayallerle yatıp kalkan reformist soldur. Bu partiler işçiler, emekçiler ve gençliğin öfkesini, parlamenter hayaller yayarak, gerisin geri düzene bağlamaktadırlar. Hepsi politika yapmanın tek ve meşru ortamını parlamento olarak görmektedirler. Bunun en güzel örneğini son seçim çalışmaları vesilesi ile gördük. Parlamentoya girmek için türlü şaklabanlıklar yaptılar. İlkeden en çok bahsedip de “ilkelerini” en çok çiğneyenler yine bu partiler oldular. Bir kısmı blok etrafında toplandı. Kendilerini ciddi ciddi barajı geçeceklerine inandırdılar. Seçim çalışmaları boyunca işçilere, emekçilere ve gençliğe dönük propagandalarında parlamentoyu bir kurtuluş yeri olarak göstermeye çalıştılar. İşçi ve emekçilerin sorunlaının ancak kendilerinin parlamentoya girmesi ile aşılacağını söylediler.

Gençliğin kurtuluşu mücadelede

Seçim sonuçlarının işçiler, emekçiler ve gençlik cephesinden hangi sonuçları yaratacağı açıktır. Yenilenen hükümet saldırılara kalan yerden devam edecektir. Sermayenin seçim sonucunu büyük bir sevinçle karşılamasının temel nedeni budur. Hükümetin yeni ve tek partiden oluşması, saldırı programlarını daha rahat uygulamasını sağlayacaktır. Böylece sermaye her alanda istediği gibi at koşturacak, ihtiyaçlarına uygun düzenlemeleri daha rahat yapacaktır.

Bu durumun gençlik cephesinden daha bir dikkatle gözetilmesi gerekiyor. 57. hükümetten kalan saldırılar bir yana, yeni kurulacak olan hükümetin aynı zamanda bir savaş hükümeti olacağı kesinlik kazanmıştır. Bu savaşta pazarlık konusu olan gençliğin kanı olduğuna göre, gençlik cephesinden saldırılar tok bir şekilde karşılanmak zorundadır.

Sermaye düzeninin gençliğe güven duymadığını ve ona gelecek sağlama imkanlarından yoksun olduğunu biliyoruz. Mevcut ekonomik kriz koşullarındra kurulacak hükümetin de gençliğin taleplerini karşılayamayacağı açıktır. Gençlik meşru talepleri uğruna mücadele ettiğinde terör sopası gösterilecek ve daha fazla baskı uygulanacaktır.

Zaten burjuva partileri de gençliğin temel sorunlarını çözme iddasında değiller. Seçim öncesinde Amerikancı düzen partilerinin hepsi yıkım programlarını uygulayacaklarını içtenlikle ifade ettiler. YÖK yasa tasarısı da İMF programının temel bir parçasıdır. Bu partilerin hiçbiri YÖK yasa tasarısına ve paralı eğitime karşı çıkmadıkları gibi, bu saldırıları gayretkeşlikle desteklediler. Gelinen yerde ise gençliğe geleceksizlik ve emperyalist savaşta kırmak ve kırılmak dayatılıyor.

Gençliğin önünde iki seçenek bulunmaktadır. Ya geleceksizliğe mahkum olup karanlık dehlizlerde boğulacak ve emperyalisterin, yerli işbirlikçilerinin çıkarları uğruna haksız bir savaşta ölecek ve öldürülecek ya da özgür ve aydınlık gelecek mücadelesinin onurlu neferleri olacaklardır.



Seçim çalışmamız üzerine

Komünistler seçimlere; seçimlerin varolan çözümsüzlüğün bir sonucu olarak gündeme getirildiğini, taleplerimizi kazanmak için örgütlenmek ve mücadele etmek dışında bir çözüm yolunun bulunmadığını, gerçek kurtuluşun devrim ve sosyalizm mücadelesi ile mümkün olduğunu propaganda eden, kazanmak için örgütlenmek ve mücadele etmek gerektiğini ortaya koyan bir politik tutumla, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformları ile katıldılar.

Politik platformumuzun bir yansıması olarak seçim sürecini yaygın bir çalışma dönemi olarak geçirdik. Bu dönemin bize yüklediği sorumluluğun bilinciyle yoğun bir teşhir ve propaganda-ajitasyon faaliyeti örgütledik. Amerikancı düzen partilerini teşhir eden binlerce bildiri ve afişi üniversitelerimizde yaygın bir şekilde kullandık. Özellikle üniversite kampüsü sınırlarının dışına çıkan afiş çalışmamız ve bir dizi mahallede dağıttığımız Ekim Gençliği imzalı seçim bildirimizle etkili bir çalışma yürüttük. Sahte vaad ve yalanlarla işçi, emekçi ve gençlikten oy isteyen düzen partilerinin onlarca çeşit afişinin yanına gençliğin çözüm yolunun devrimde olduğunu ifade eden binlerce afiş yaptık.

Üniversiteler cephesinden ördüğümüz faaliyetteki temel bakışımız çalışmayı örgütsel ayakları ile beraber ele almak ve bu ayakları oluşturacak çalışma temposu içerisine girmekti. Her yerelde istenilen karşılığı yaratmasa da, bakış planında tokluğun ve iddianın ifadesi olarak oldukça anlamlıydı. Bir dizi üniversitede istenilen sonuçları kendi sınırları içinde yarattı.

Çeşitli mahallelerde ve fabrikalarda BDSP’nin politik platformunu anlatmamız ve bu alanlarda örülen çalışmaya katılımımız oldukça anlamlı idi. Gençliği üniversite sınırlarına sıkıştıran bir çalışma hattı yerine işçi ve emekçilerle buluşturan bir çalışma tarzı ortaya konuldu.

Seçim dönemi çalışmamızı gençliğin temel taleplerini ve mücadele şiarlarını en geniş gençlik kesimlerine yaymaya çalışan bir çalışma olarak ele almamız diğer önemli bir noktaydı. Çıkarttığımız her bildiri ve afişte seçim, savaş, paralı eğitim vb. gündemlerini birlikte ele aldık.

Ortaya konulan çalışma tüm pratik eksikliklerine karşılık oldukça anlamlı idi. Güçlerimizin sınırlılığına rağmen seçim döneminin yarattığı politik atmosferden iyi bir şekilde yararlandık. Politik şiarlarımız üzerinden yaygın bir politik faaliyet yürüttük.

K. Boran



Seçim çalışmalarından...

Kitlelerle kazanacağız!

Ankara’daki BDSP çalışmaları genç komünistlere birçok imkan sağladı. Ankara’nın birçok semtine BDSP materyallerini yoğun bir biçimde götüren dağıtım ekibimizin ısrarlı çalışmaları sayesinde geniş kitlelere ulaşmayı başardık. Yaygın bildiri dağıtımı ve afiş çalışmalarımız sırasında pek çok insanla konuşma, düzeni ve Amerikancı düzen partilerini teşhir etme fırsatı bulduk. İnsanların sıkça sorular sormaları, birçok konu hakkında görüşlerimizi öğrenmek istemeleri vb. birçok anlamlı tepkiyle karşılaştık.

İnsanların en çok sordukları sorulardan biri “neden meclisten bir şey beklemediğiniz halde seçimlere katılıyorsunuz?” sorusuydu. Her seferinde aynı hassasiyetle seçim taktiğimizi anlattık. Sömürü düzenini, düzen partilerini teşhir etmek, onların bu seçim oyununu boşa çıkarmak için seçimlere katıldığımızı; işçi ve emekçilerin, gençlerin, kadınların kurtuluşlarının ancak kendi mücadelelerinden geçtiğini, çözümün mecliste olmadığını uzun uzun anlattık. İnsanlar anlattıklarımızı ilgiyle dinlediler, söylediklerimizi ve düzenin çürümüşlüğünü onayladılar.

Konuşmalarımızın temel odağı seçimler olurken, öte yandan savaş, F tipi cezaevleri, YÖK yasa tasarısı vb.’ni de teşhir etmeye çalıştık. Bugüne kadar bizlere bu saldırıları yapanların seçimlerden sonra da sırça saraylarına geri dönüp işçi ve emekçilerin karşılarına yeni yıkım programlarıyla çıkacaklarını anlattık. Çalışmalar sırasında en fazla ilgi ve soru işçi ve emekçilerden geldi. Gençlerle yakalamakta zorlandığımız havayı onlarla yakalayabildik. Gençlerin çoğunun sandığa gitmeyecek olması nedeniyle ilgi zayıftı.

İki hafta boyunca yoğun olarak süren bildiri dağıtımı ve afişleme çalışması bize önemli imkanlar sağladı. Herşeyden önce Ankara’nın farklı semtlerindeki emekçilere ulaştık. Onlara işçi sınıfının devrimci programını anlatma fırsatı bulduk.

Bu çalışma genç komünistler için oldukça eğitici ve geliştirici oldu. Devrimcilerin kitlelere ulaşarak onlar içinde erimesinin önemini, devrimcilerle kitleler arasındaki bağı kopararak aralarında uçurum yaratmaya, devrimcileri kitlelerden yalıtmaya çalışan düzenin planlarının boşa çıkarılması gerektiğini tekrar gördük.

Devletin tüm baskı ve yıldırma çabalarına, gözaltı ve tutuklama terörüne rağmen güçlenerek devam eden çalışmalarımızda, işçi ve emekçileri, düzen partilerinin tekleşen programlarına karşı işçi sınıfının devrimci programı altında birleşmeye çağırdık.

Ankara’dan genç bir komünist