20 Kasım 2009
Sayı: SİKB 2009/45

  Kızıl Bayrak'tan
  Süresiz iş bırakma
eylemi örgütlenmelidir!
  Düzenin çözümsüz denklemleri
Sermaye devletinin kulakları: “Telekulak”!
“Ücretsiz ulaşım hakkı için
mücadeleye!”.
Metal işçileri Netaş grevinin
yıldönümünde MESS önündeydi!
  25 Kasım uyarı grevi hazırlıklarından.
  25 Kasım üzerine konuştuk.
  Sınıf hareketinden…
  Küçükçekmece’de eğitim seminerleri sürüyor
  Yaşasın Karahan Tekstil
direnişimiz!
  TKİP III. Kongresi toplandı!
  III. Parti Kongresi Gündemi
  Kapitalist kriz tipleri
- Volkan Yaraşır
  25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’de emekçi kadınlar bir adım öne
  “Mühendislik, Mimarlık ve Şehir Planlamada Toplumcu Eksen”
çıkarken...
  Öğrenci gençlik neoliberal
saldırılara başkaldırdı!
  Pentagon’un savaş baronları namluları yeniden Latin Amerika halklarına çeviriyor...
  Ulusal soruna devrimci yaklaşımın paradoksları - 2 - M. Can Yüce.
  Zere’den mektup var!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü..

Susmayalım, şiddet üreten sömürü düzeninden hesap soralım!

25 Kasım, emperyalist-kapitalist sistemin şiddetine uğrayan kadınların tepkilerini dile getirdikleri, öfkelerini eyleme döktükleri bir gündür.

25 Kasım 1960, Latin Amerika’da Dominik Cumhuriyeti’nde, Trujillo diktatörlüğüne karşı özgürlük mücadelesi veren Patria, Minerva ve Maria adlı Mirabel kardeşlerin egemenlerce tecavüz edilerek katledildiği tarihtir. “Kelebekler” olarak anılan ve özgürlük mücadelesinin simgesi olan Mirabel kardeşlerin anısına 25 Kasım tarihi, Latin Amerika Kadın Kurultayı’nda alınan bir kararla “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak kabul edilmiştir.

Emekçi kadınlar!

İnsanın insan tarafından sömürüsü üzerine kurulu bu düzende egemen güçler, ancak şiddetle ayakta durmaktadır. Dünyanın her yerinde işçiler, emekçiler ve tüm ezilenler bu şekilde sindirilmek, susturulmak istenmektedir. Şiddetten en fazla emekçi kadınlar etkilenmekte, fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik şiddet biçimlerine maruz kalmaktadırlar.

Bu düzende şiddet her yerdedir…

Şiddet, belki yolda yürürken, belki de en güvenilir sandığın evinde gelip seni bulur. Tacizdir, tecavüzdür, dayaktır, başlık parasına satılmaktır, töre adı altında katledilmektir şiddet.

Şiddet, bir sabah işe giderken gelip seni bulur. Servis niyetine bir yük aracına tıkıştırılarak sel sularında boğulan 8 Pameks tekstil işçisi kadın gibi… Ya da bir gece mesaisinde Bursa’da tekstil fabrikasında yanarak can veren 5 tekstil işçisi kadın gibi… Daha fazla kâr için servisi bile çok gören ya da kapıları işçilerin üzerinden kilitleyerek zorla gece mesaiye bırakan patronlardır şiddetin görünen yüzü…

Şiddet, birileri lüks içinde yaşasın diye krizin faturasını ödemektir. Düşük ücrete emeğinin karşılığını alamadan çalışmaktır, işsizliktir, yoksulluktur, açlıktır. Hastane kapılarında sürünmek, paran olmadığı için tedavi olamamaktır.

Şiddet, bu düzende, sömürüsüz, özgür ve eşit bir dünya istemenin, hak-hukuk aramanın karşılığıdır… Gözaltıdır, işkencedir, hapishanedir, tecrittir, hasta tutsakların tedavilerinin engellenmesidir. Alevi kimliğinden dolayı baskıya uğramak, yok sayılmaktır. Kürt kimliğinden dolayı ezilmek, inkar ve imha edilmektir. 14 yaşındaki Ceylan, 12 yaşındaki Uğur Kaymaz gibi daha çocukken katledilmektir.

Şiddet, emperyalistlerin, siyonistlerin işgal ve talanları sonucu Irak’ta, Afganistan’da Filistin’de olduğu gibi bombadır, katliamlardır, işgalci askerlerin tecavüzüdür, ilaçlara, besin maddelerine uygulanan ambargodur, açlık ve yoksulluktur.

Şiddetin kaynağı kapitalizme karşı mücadele edelim!

Dünyanın neresinde olursa olsun şiddeti yaratan ve uygulayan emperyalist-kapitalist sistemin kendisidir. İnsanın insan tarafından sömürüsü üzerine kurulu bu barbarlık düzeni son bulmadıkça şiddeti yok etmek de mümkün değildir. Ancak örgütlü mücadele ile şiddetten ve onu üreten bu sömürü düzeninden kurtulabiliriz. Kapitalist sistemin, sermaye devletinin ve patronların şiddetine her gün ve her yerde tıpkı kadın işçiler gibi uğrayan erkek işçi ve emekçi kardeşlerimizle birlikte aynı saflarda örgütlenelim. Mücadelenin en ön safında omuz omuza şiddetin kaynağı kapitalist sisteme karşı başkaldıralım!

Emekçi kadınlar!

Örgütlenerek güçlenelim! 25 Kasım’da mücadele alanlarında olalım. Susmayalım, tepkimizi ve öfkemizi eyleme dökelim. Şiddet üreten bu sistemden hesap soralım!

Emekçi Kadın Komisyonları

 


Novamed’te baskılar sürüyor

Novamed Greviyle Dayanışma Kadın Platformu, 15 Kasım Pazar günü, Novamed fabrikasında yaşanan yeni hak ihlallerine ilişkin Taksim Tramvay Durağı’nda basın açıklaması gerçekleştirerek, “Novamed fabrikasında yaşananların takipçisiyiz” dediler.

“Novamed’li kadınların yanındayız!”, “Yaşasın kadın dayanışması!” dövizlerinin açıldığı eylemde 26 Eylül 2006 tarihinde Petrol-İş Sendikası’na üye 81 kadın işçinin saldırılara karşı sendikalaşma hakları için greve gittikleri, 448 günlük direnişleri sonucunda üç yıllık toplu iş sözleşmesi imzalayarak grevin sonlandırıldığı hatırlatıldı.

Sendika üyesi kadın işçilerin aynı vardiyaya toplandığı ve diğer işçilerle iletişimlerinin kesildiği, bu yolla sendikal örgütlenme çalışmalarının engellendiği söylenen açıklamada ayrıca, Temmuz ayında hatalı üretim yaptığı gerekçesiyle yeni örgütlenmelerde adı öne çıkan Münevver Demir’in işten çıkarıldığı, yeni üye işçilerin çoğunluğunun ise işten atılma korkusuyla istifa ettikleri söylendi.

“Novamed’de maske yine takılmıyor, şefler yine işçileri aşağılamaya devam ediyor” denilen açıklamada, sözleşmenin bitmesine bir yıl kaldığı, işverenin sendikalaşmaya karşı işçilere baskı yapmayı sürdürdüğü ifade edildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


 

Kadınlar boyun eğmiyor

Ev işçisi bir kadın 5 Kasım 2009 tarihinde hiçbir gerekçe gösterilmeden ve kendisine haber verilmeden işten çıkarılmıştı. İşten çıkarılan kadın işçi ve ev işçisi kadınlar yaşanan haksızlığa karşı 15 Kasım Pazar günü işten çıkarmanın yaşandığı yer olan Sarıyer İntes Park Sitesi’nin önünde basın açıklaması yaptılar. Eyleme Entes direnişçisi Gülistan Kobatan ve Yörsan işçisi de destek verdi.

Aylar önce Genel-İş Konut İşçileri bünyesinde yaşadıkları sorunlara karşı örgütleme çalışması yürüten ev işçisi kadınlar bugün yapılan eylemle birlikte ilk eylemlerini de gerçekleştirmiş oldular.

“Köle değil ev işçisiyiz / can güvencesi, iş güvencesi, sağlık güvencesi istiyoruz, alacağız!” pankartını açan ev işçisi kadınlar sloganlarla sitenin önüne yürüyüşe geçtiler.

Eylemde okunan basın metninde, işten çıkartılan ev işçisi kadının 24 saatlik iznini tamamlayarak işyerine döndüğünde çalıştığı sitenin görevlisi tarafından “sizi içeri alamayız, Zeynep Aslan’ın kesin talimatı var” denilerek kapıdan çevrildiği söylendi. Karşı karşıya kalınan haksız uygulama teşhir edildi.

Emekçi kadınlar son olarak, güçlerini sendikayla birleştirdiklerini ev işçisi kadınların yılmadan usanmadan sendikalarına sahip çıkacaklarını ifade ettiler.

Emekçi Kadın Komisyonları da eyleme “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!”, “İşten atılmalar yasaklansın!” şiarlarının olduğu dövizlerle destek verdi.

Eylemin bitiminde polisler keyfi bir şekilde GBT kontrolü yapmak istediler fakat kadın işçiler yapılan bu haksız uygulamaya karşı kimliklerini göstermediler. Alınan net tutum nedeniyle polisler geri çekilmek zorunda kaldı.

Kızıl Bayrak / Ümraniye