21 Eylül 2007 Sayı: 2007/37(37)

  Kızıl Bayrak'tan
   ABD-Türkiye ilişkilerinde “yeni dönem”...
  Anayasa tartışmaları ve liberal sol...
Gül’ün büyük Kürdistan seferi...
Küreselleşen dünya “küreselleşen yoksulluk” demektir...
Cezaevlerinde hak ihlalleri ve keyfi uygulamalar sürüyor…
Temelinde mülk olan adalet kardeşliğe düşman, katillere kalkandır!
  Kamu emekçileri hareketinin sorunları,
imkanlar ve devrimci müdahale ihtiyacı
  İttifak politikasını düşünmek - Haluk Gerger
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Novamed grevi 1. yılında...
  Haber-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Akcan’la TİS süreci üzerine konuştuk...
  DİSK/Emekli-Sen yöneticileriyle kapatma saldırısı üzerine konuştuk...
  Sabra-Şatila katliamının 25. yıldönümü...
  Fransa da saldırgan koroya katıldı!
  Ortadoğu’dan...
  Dünyadan...
  Kavganın sürdüğü her yerde Neruda ve şiiri yaşıyor!
  Ulucanlar katliamı ve direnişinin 8. yılında...
  Partinin düşünen önderleri ve savaşan
neferleri önünde saygıyla eğiliyoruz...
  2. Enternasyonal Gençlik Buluşması başarıyla gerçekleşti...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Küresel ısınma BM gündeminde!

Küresel ısınmanın dünya ölçeğinde ortaya çıkan etkileri, bilim insanlarının uyarıları ve yayımladıkları raporlar sonunda Birleşmiş Milletler de konuyu masaya yatırmaya karar verdi. 24 Eylül’deki oturumlarında bu konuyu gündeme alacak olan Birleşmiş Milletler, küresel ısınmaya karşı neler yapılabileceğini tartışacak. Tayyip Erdoğan da dahil olmak üzere 80 devlet ve hükümet başkanının katılacağı toplantıdan iklim değişikliği ile mücadele kararının çıkması bekleniyor.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun yeni başkanı Makedonyalı diplomat Srgjan Kerim, BM’nin iklim değişikliğine verdiği önemi belirterek, “Vakit kaybetmeden ele almamız gereken öncelikli konuları, iklim değişiklikleri, 1000 yıllık kalkınma hedefleri, Birleşmiş Milletler idari reformu ve terörle mücadele olarak belirledik” dedi.

Bilim insanları ise konunun çok geç gündeme alındığı görüşünde birleşiyorlar. Küresel ısınmanın etkilerinin beklendiğinden erken ve güçlü bir biçimde hissedildiğini belirten bilim insanlarına göre artık küresel ısınmanın önüne geçmek neredeyse imkansız, bu şartlarla nasıl yaşanılacağının öğrenilmesi gerekiyor.

Bilim insanlarınca hazırlanmış olan yeni rapora göre; önümüzdeki birkaç yıl içerisinde sıcaklıklar daha da artacak, ani hava değişimlerine rastlanacak, su sıkıntısı yaşanacak ve bununla beraber tarımda verim düşecek. Eğer sıcaklık artışı 1.5 ila 2.5 dereceyi geçerse bitkilerle canlı türlerinin yüzde 30’u yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalacak. Bu değişimlerin en çok etkileyeceği yaş grubu yaşlılarken, en çok etkilenecek gelir grubu ise yoksullar olacak.

Birleşmiş Milletler, küresel ısınmanın etkilerini bugün bu ölçüde yaşamımıza sokan, canlı türlerini tehdit eden bu sürecin hızlanmasına göz göre göre yol açan devletlerin birliği olarak iklim değişikliği ile mücadele etme kararı alacakmış! Küresel ısınmanın en ciddi tetikleyeni olan sanayileşmenin yarattığı sorunların önüne mi geçecekler! Yıllarca bu alanda alabilecekleri önlemleri maliyetleri yüksek olduğu için almamış kapitalist devletler mi yapacak bunu? Ya da nükleer santral, nükleer enerji gibi uluslararası üstünlüklerinin belirleyicisi olan ama doğal yaşamın ve dünyanın katili yönelimlerini bir kalemde çizebilecekler mi? Elbette hayır! Belki Birleşmiş Milletler oturumundan Türkiye’deki “sifon çekmeyin, su damlatmayın” benzeri önlemlerden daha güçlüsü çıkacaktır. Ancak dünyamızı yok edenlerin onu kurtarmaya da niyetleri yok! Çünkü onların tek derdi kârları…

Küresel ısınma sorunu orta vadede insanlığın ve dünyanın varlık-yokluk sorunudur. Ve bugün bu tehdidi karşımıza çıkartan ise kapitalistler ve onların kâr hırsıdır. Bu durumda küresel ısınmanın bundan sonra daha vahim sonuçlar yaratmasının önüne geçebilmenin tek yolu soruna kaynaklık eden üretim biçimlerinin önünü kesmek, üretimi insanlığın ihtiyaçlarının gözetildiği bir biçimde yeniden düzenlemektir. Birleşmiş Milletler’in böyle bir uğraşı olmayacağı ise açıktır!

Biyolojik çeşitlik tehdit altında!

Dünya Doğayı Koruma Birliği’nin Cenevre’de yaptığı açıklamaya göre, dünya üzerinde 16 bin 306 canlı türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Her 4 memeliden 1’i, her 8 kuştan 1’i, amfibyenlerin 3’te 1’i ve bitkilerin % 70’i tükenme tehdidi altında.

Canlı türlerinin tükenmesine yol açan en temel faktör ise insan faaliyetleri. Ormanların yok edilmesi, küresel ısınma ve küresel ısınmayı tetikleyen faaliyetler canlı türlerinin dünya coğrafyasından silinmeye yüz tutmasına yol açıyor.

Birliğin hazırladığı rapora göre; ormanların yok edilmesinin ardından Sumatro Orangutan’ı ile Borneo Orangutan’ı ise “tehlike altında”. Hindistan ve Nepal timsahları ise son 9 senede sayıları %58 azalmış durumda.

Daha önce El Nino’dan kaynaklı kırılan, şimdi ise küresel ısınma kurbanı olan mercanlar da soylarının tükenmesi tehditi ile karşı karşıya.

Ayrıca 1217 kuş da tükenme tehdidi altında. Bunların başında kızıl başlı akbaba ile Mısır akbabası denilen kuş türleri geliyor.

Birlik Genel Müdürü Julia Marton-Lefevre, biyojik çeşitliliğin her geçen gün daha hızlı bir biçimde ortadan kalktığını, soyu tükenen canlı sayısının bugüne kadar 785’i bulduğunu ifade ediyor.


ABD’de işgale karşı gösteri!

15 Eylül günü ABD’nin Irak işgaline karşı 5 bin kadar kişi Beyaz Saray önünde toplandı. Üzerlerine “Birliklerimizi destekleyelim, savaşı durduralım” ve “Bush’u görevden alın!” yazılı t-shirtler giydiler.

Binlerce göstericinin 3 kilometrelik yolu katettiği eylemde, bazı göstericilerin bariyerleri aşmaya çalışmaları üzerine polisle çatışma çıktı, 200 gösterici gözaltına alındı.

İşgal karşıtı gösteriyi örgütleyenlerden Brian Becker; Washington ve diğer kentlerde binlerce kişinin savaşın durmasını istediğini, 4,5 yılda 3 bin 760 ABD askerinin öldüğünü, artık buna bir son verilmesi gerektiği söyledi.

Gösteriye katılanlar arasında öğrenciler, aileler, emekli askerlere Irak’ta ölen kimi askerlerin aileleri ve Irak’ta görev yapmış askerler bulunuyordu. Bunlardan biri olan ve gösteriye kamuflaj elbisesi ile katılan Phil Aliff, bir yıl Ebu Garib ve Felluce’de kaldığını açıkladı. Kendisine görevlerinin Irak’ta istikrarı sağlamak olduğunun söylendiğini, ancak oraya gidince tek bir şey inşa etmediklerini ve Irak halkının tepkisini çektiklerini söyledi.

Oğlunu işgalde yitiren bir anne ise ABD Kongresi’nden işgale maddi destek sunmayı kesmesini istemek için gösteriye katıldığını söyledi. ABD’nin İran’ı tehdit eden açıklamalarından dolayı korkuya kapıldığını belirtti.

Beyaz Saray önünde toplanan göstericiler çeşitli konuşmalar ve görsel araçlarla ABD’nin işgal politikalarının karşısında durduklarını gösterdiler. Gösteride öne çıkan mesajlardan biri ise ABD’deki işgal karşıtlığının sadece bu eyleme katılanlarla sınırlı olmadığıydı. Konuşmalarda bu sürekli vurgulandı.


MOAB’dan 4 kat etkili bomba!

Rusya şu ana kadar bilinen en güçlü konvansiyonel bomba olan MOAB’tan 4 kat daha etkili bir bomba üretti. Termobarik bomba, “bombaların anası” olarak adlandırılan MOAB’a atıf yapması amacıyla bombaların babası olarak adlandırılıyor. Yeraltı hedeflerini imha için üretilen ve oksijeni yakarak vakum oluşturan bu bombalar, yaydıkları basınçla genelde akciğerleri patlatarak öldürüyorlar. Nükleer olmayan ve radyasyon yaymadığı söylenen bu bomba 10 ton ağırlığında.

Televizyonlarda yayınlanan deneme görüntülerinde uçağın bıraktığı bir bomba alev topu olarak patlayıp dört katlı bir binayı enkaza çeviriyor. Görüntüler ile beraber verilen bilgilere göre, bu bombanın atıldığı anda açığa çıkan ısıdan etraftaki bütün canlılar buharlaşıyor.

Büyük buluş olarak lanse edilen bu bombanın insanlığın çıkarları için değil yıkım için kullanılacağı yeterince açık.


Kenya’da çay işçilerinin grevi

Kenya’da 10 bin çay işçisi Kenya Tarım İşçileri Sendikası önderliğinde 11 Eylül günü daha fazla ücret taleplerini yükselterek greve gittiler. Grev yapan çay işçileri Unilever tekeline ait 18 çiftlikte üretimi durdurdu.


Guyana’da 12 bin şeker işçisi grevde

Güney Amerika’da Atlantik okyanusu kenarında bulunan Guyana’da 1 Eylül günü Guyana Sugar Corpoation’da çalışan 12 bin şeker işçisi greve gitti. Greve katılım %82 oranında oldu. Sendika %12 ücret artışı talebine karşı işveren %6,5 önermişti.


Jose Maria Sison serbest bırakıldı!

Filipinler Komünist Partisi’nin kurucusu ve Halkların Uluslararası Mücadele Ligi’nin (ILPS) başkanı Prof. Jose Maria Sison, 28 Ağustos 2007 tarihinde, olağan bir görüşme süsü verilerek çağrıldığı Hollanda’nın Utrecht kenti savcılığınca gözaltına alınıp tutuklanmıştı.

Ağustos 2002’den itibaren “terörizmi destekleyen şahıs” nitelemesiyle ABD ve Avrupa Birliği’nin “terör listesi”ne alınan Sison’un politik iltica başvurusu kabul edilmemiş, eşinden dolayı Hollanda’da kalma izni verilmişti.

Tutuklanmasının ardından Den Haag’da bulunan “ünlü” cezaevine konulan Sison bugün serbest bırakıldı. Den Haag mahkemesi, Jose Maria Sison’un iki FKP liderinin öldürülmesi olayına karıştığına ilişkin iddiaların kanıtlanmadığını belirterek serbest bırakılmasına karar verdi.

 

Almanya’da “KİBİZ” yasası karşıtı yürüyüş

Almanya’da sosyal hak gasplarının yeni hedefinde çocuklar bulunuyor. Almanca kısaltması ‘’KİBİZ’’ olan yeni çocuk yuvaları yasası, çocuklar ve emekçiler aleyhine değişiklikler içeriyor.

Eğitime yapılan harcamalarda tasarrufa gidilmesi ve eğitim kalitesinin yükseltilmesi yalanlarıyla gündeme getirilen yeni yasa, çocuk yuvaları için ailelerden yapılan kesintilerin %13’ten %19’a çıkarılmasını, öğretmen sayısının azaltılmasını, sınıfların kalabalıklaştırılmasını ve okula yeni kaydolan yabancı çocukların Almanca bilmesi şartı gibi maddeler içeriyor.

Bu yasanın gündeme geldiği günden bu yana, Eğitim ve Bilim Sendikası (GEW) ve Hizmet Sektörü Sendikası Ver.di ile onlara bağlı kuruluşların çağrısı ile Almanya’nın birçok kentinde yaygın ve kitlesel eylemler yapıldı.

Bu eylemlerden biri de 15 Eylül günü Düsseldorf’ta yapıldı. Kuzey Ren Festfalya (NRW) eyaleti çapında katılımın olduğu eylem, yine Ver.di ve ona bağlı sendikaları çağrısı ile gerçekleşti. Eyleme çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu 10 binin üzerinde bir kitle katıldı.

Eylem saat 12:00’de kitlenin DGB binası önünde toplanması ile başladı. Toplanma yerinde yapılan konuşmaların ardından saat 13:00’e doğru kitle, yasayı protesto eden yüzlerce pankart, döviz ve düdük sesleri eşliğinde eyalet meclisine doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş boyunca sloganlar ve düdük sesleri hiç susmadı.

Yürüyüş kolu, uzun bir güzergahtan sonra eyalet meclisi önünde tekrar toplandı. Burada da sendika temsilcileri tarafından konuşmalar yapıldı. Yasanın geri alınmaması durumunda eylem sürecini derinleştireceklerini ve daha etkili eylemlere başvuracaklarını dile getirdiler.

Eyleme Bir-Kar olarak, Almanca ‘’Eğitim sadece zenginlerin faydalandığı bir ayrıcalık değildir!’’ yazılı pankartımız ve çeşitli taleplerin yazılı olduğu dövizlerimizle katıldık. Bir-Kar imzalı, “Çocuklarımız geleceğimizdir, geleceğimize sahip çıkalım!” başlıklı bildirilerimizi yaygınca dağıttık.

Bir-Kar/Köln