21 Eylül 2007 Sayı: 2007/37(37)

  Kızıl Bayrak'tan
   ABD-Türkiye ilişkilerinde “yeni dönem”...
  Anayasa tartışmaları ve liberal sol...
Gül’ün büyük Kürdistan seferi...
Küreselleşen dünya “küreselleşen yoksulluk” demektir...
Cezaevlerinde hak ihlalleri ve keyfi uygulamalar sürüyor…
Temelinde mülk olan adalet kardeşliğe düşman, katillere kalkandır!
  Kamu emekçileri hareketinin sorunları,
imkanlar ve devrimci müdahale ihtiyacı
  İttifak politikasını düşünmek - Haluk Gerger
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Novamed grevi 1. yılında...
  Haber-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Akcan’la TİS süreci üzerine konuştuk...
  DİSK/Emekli-Sen yöneticileriyle kapatma saldırısı üzerine konuştuk...
  Sabra-Şatila katliamının 25. yıldönümü...
  Fransa da saldırgan koroya katıldı!
  Ortadoğu’dan...
  Dünyadan...
  Kavganın sürdüğü her yerde Neruda ve şiiri yaşıyor!
  Ulucanlar katliamı ve direnişinin 8. yılında...
  Partinin düşünen önderleri ve savaşan
neferleri önünde saygıyla eğiliyoruz...
  2. Enternasyonal Gençlik Buluşması başarıyla gerçekleşti...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ücret hakkını isteyen tersane işçileri önce gözaltına alındı, sonra taşeronun silahlı saldırısına uğradı...

“Rüzgar ekenler fırtına biçecekler!”

Anadolu Tersanesi bünyesindeki Cebeci taşeronunun ücretleri ödememesi üzerine, işçiler Tersane İşçileri Birliği Derneği’ne başvurmuşlardı.

TİB-DER, toplam 10 işçinin 15 bin YTL alacağı için defalarca tersane yönetimiyle görüşmüştü. Buna rağmen taşeron ödeme konusunda bir adım atmamış ve TİB-DER çalışanlarına tehditler savurmuştu.

TİB-DER’in yapmış olduğu çağrı üzerine işçiler 13 Eylül günü Anadolu Tersanesi önünde direnişe geçtiler. Yolu trafiğe kapatarak araç girişini engellediler. Bu sırada kolluk güçleri tersane önüne robokop yığmaya başladı. TİB-DER Başkanı Zeynel Nihadioğlu ile konuşma yapan polis şefi “Trafiği derhal açın, yoksa 10 dakika içerisinde müdahale edeceğiz” tehdidi savurdu.

Tersane patronu ve taşeronla yapılan görüşmeler sonucunda, taşeron ücretleri ödeyeceğini söyledi. Bunun üzerine TİB-DER üyesi tersane işçileri trafiği açtılar ve beklemeye başladılar. Ancak aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen ücretlerin ödenmemesi üzerine tersane işçileri tekrar yolu trafiğe kapadılar. Gergin geçen bekleyişin sonunda patronun bekçiliğini yapan kolluk güçleri tersane işçilerinin eylemlerini sürdürmekte ısrar etmesi üzerine eyleme saldırdı, işçileri gözaltına aldı. Tuzla Emniyeti’ne götürülen işçilere yönelik polis terörü burada da devam etti.

Cebeci Denizcilik işçileri ve dernek yöneticileri ertesi gün tekrar Anadolu Tersanesi önünde eylem yaptılar.

“Üretimi durdurmak”, “trafiği engellemek” bahanesi ile gözaltına alınan Cebeci Denizcilik işçileri ve dernek yöneticileri Anadolu Tersanesi önünde toplandılar. Burada açıklama yapan işçiler haklarını alıncaya kadar direnişe devam edeceklerini vurguladılar. Polis copu, biber gazı ile haklı mücadelelerinden alıkonulamayacaklarını ifade ettiler. İşçiler açıklamanın ardından ifade vermek üzere Tuzla Adliyesi’ne hareket ettiler.

İşçiler Tuzla Adliyesi önünde işkenceci polisler hakkında suç duyurusunda bulundular. Burada bir açıklama yapan Tersane İşçileri Birliği Derneği Başkanı Zeynel Nihadioğlu şunları söyledi: “Bizler TİB-DER olarak diyoruz ki; uzun süredir tersaneler havzasında mücadele yürütüyoruz. Bir müddet önce iş cinayetleriyle gündemde olan Tuzla cehennemi şimdi Anadolu Tersanesi’nin ücret gaspıyla gündemde. Bizler polisin bu tutumunu protesto etmeye devam edeceğiz ve bugün Tuzla Adliyesi’nde suç duyurusunda bulunacağız. Bizler tersane işçileri olarak diyoruz ki; ne biber gazları, ne copları, ne tekmeleri, ne tehditleri bizleri haklı mücadelemizden alıkoyamayacak. Ücretlerimiz ödenene kadar direnişimizi sürdüreceğiz. Bizler eylemlerimizi sadece tersaneler havzasıyla sınırlı tutmayacağız. Demokratik kitle örgütlerini, meslek odalarını, sendikaları harekete geçirebilecek tarzda eylemler örgütleyeceğiz. Anadolu Tersanesi patronunu rahatsız etmeye devam edeceğiz.”

Eylemlerine devam eden Tersane İşçileri Birliği Derneği yöneticileri ve işkenceye uğrayan tersane işçileri, saldırılara karşı 15 Eylül günü Tuzla Tersanesi önünde saat 07:30’da biraraya geldiler. Tuzla Tersanesi önünde mücadeleye çağrı yapıldıktan sonra “Baskılar, gözaltılar bizi yıldıramaz!/TİB-DER” ve “İş cinayetlerine, ücret gasplarına karşı direniyoruz!/TİB-DER” imzalı pankart ve “Katil GİSBİR hesap verecek!”, “Sigortasız tek bir işçi kalmayacak!”, “Sigorta primi ana firma tarafından ödensin!”, “Tersanelerde iş cinayetlerine son!” dövizleri açarak sloganlarla Anadolu Tersanesi’ne doğru yolu trafiğe kapatarak yürüyüşe geçtiler.

Yürüyüş boyunca “Ücret hakkı gaspedilemez!”, “Sigorta hakkı gaspedilemez!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Katil GİSBİR hesap verecek!”, “İşkenceci polis hesap verecek!”, “Yaşasın TİB-DER, yaşasın birlik!”, “Tersaneler cehennem, işçiler köle kalmayacak!”, “Tersane işçisi köle değildir!”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!” ve “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!” sloganları gür ve coşkulu bir şekilde atıldı. Yürüyüş esnasında tersaneler havzasında bulunan diğer tersane işçileri de alkışlayarak eyleme destek verdiler.

Anadolu Tersanesi önüne gelindiğinde gözaltına alınan tersane işçilerinden biri konuşma yaptı. “İki gün önce bizler burada yaşanan ücret gasplarına karşı eylem yaparken tersane patronlarının çağrısıyla, Tuzla polisi işkence yaparak bizi gözaltına aldı. Ve karakolda da işkence devam etti. Gözaltına aldıklarında bizlere ‘işçilerin hakları için mücadele etmeyin’ diyorlar, ama şunu bilsinler ki hiçbir baskı ve işkence bizleri yıldıramaz, mücadele etmekten vazgeçiremez” dedi.

Ardından TİB-DER Başkanı Zeynel Nihadioğlu konuştu: “Eylemlerimizin artması üzerine GİSBİR’in talimatıyla eylemimize saldırmışlardır. Bu havzada sömürü devam ettikçe, iş cinayetleri devam ettikçe eylemlerimiz devam edecektir. Tersane patronları şunu bilsinler ki, ne gözaltılar, ne işkenceler bizleri yıldıramayacak” dedi.

İşçiler ve dernek yöneticileri aynı gün saat 13:00’te İHD İstanbul Şubesi’nde bir basın toplantısı düzenlediler. Basın açıklamasını TİB-DER adına Yönetim Kurulu Üyesi Cahit Atalay okudu. Tersane patronlarının emriyle yaşanan polis terörünün tersane işçilerinin mücadelesine dönük korkunun ifadesi olduğunu söyleyen Atalay; 40’tan fazla işletmede ücret gasplarına karşı yürüttükleri ve başarılı oldukları mücadelede işçilerin kararlı tutumu karşısında patronlara diz çöktürüldüğünü belirtti.

Atalay açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı: “Hiçbir şeyin peşini bırakmayacağımızı kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz. Ücret alacaklarımızı son kuruşuna kadar alacağız. İki gündür yaptığımız gibi mücadelemize devam edeceğiz. Biz ‘tersaneler cehennem işçiler köle kalmayacak!’ şiarı ile kurulmuş bir derneğiz. Bunu başarıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Kamuoyunun ilgi ve desteğini beklediğimizi hatırlatırken, kapısında ‘polis insan haklarının en büyük teminatıdır‘ yazan Tuzla Emniyeti Müdür ve Müdür Yardımcıları’nın istifasını, olay günü görevli polisler hakkında soruşturma açılmasını istiyoruz.”

Atalay’ın açıklamasının ardından BDSP temsilcisi tersane işçileriyle dayanışma içinde olduklarını ifade eden bir konuşma yaptı. Toplantıda söz alan DİSK/Sine-Sen Genel Sekreteri S. Ahmet Keskin de bundan sonraki süreçte tersane işçileriyle dayanışmayı büyüteceklerini, yaşanan polis terörünü kınadıklarını söyledi. Tüm duyarlı kişileri tersane işçileriyle dayanışmaya çağırdı. Açıklamaya HKM de katılarak destek verdi.

Ücret alacakları için kararlılıkla mücadelelerine devam eden Cebeci Denizcilik’e bağlı tersane işçilerinin eylemleri sonucunda Anadolu Tersanesi’nin sahibi 17 Eylül günü dernek yöneticileriyle görüşme talebinde bulundu. Görüşmede Anadolu Tersanesi avukatı bütün alacakları 18 Eylül’de ödeyeceği taahhütünde bulundu.

18 Eylül günü saat 16:00 civarında işçilerin bir kısmının ücretleri ödendi. Diğer işçiler ücretlerini almak üzere beklediği sırada, Tersane İşçileri Birliği Derneği yöneticilerinin bir süre için tersanenin önünden ayrılmasını fırsat bilen taşeron Fatih Bayraktar, işçilere silah çekerek rastgele ateş etti. Vurulmaktan şans eseri kurtulan işçiler daha sonra polis tarafından gözaltına alındılar.

Dernek adına yapılan açıklamada şunlar söylendi: “Daha önce de ilan ettiğimiz gibi bu tür zorbaca yöntemler bizi haklı mücadelemizden alıkoyamaz. Mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Rüzgar ekenler fırtına biçecekler! Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

Tersane patronları ve taşeronlar ücretlerimizin ve haklarımızın gaspından, iş cinayetlerinden sonra şimdi de doğrudan canımıza kastetmişlerdir.”

19 Eylül günü silahlı saldırıyı protesto etmek için Tuzla Gemi önünde toplanan işçiler yolun tek tarafını araç trafiğine kapatarak Anadolu Tersanesi’ne doğru yürüyüşe geçtiler. “Hak arama mücadelesine kurşun sıktılar! Baskılar bizi yıldıramaz!/TİB-DER” imzalı pankart açan işçiler ve dernek yöneticileri yürüyüş boyunca “Direne direne kazanacağız!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Ücret haktır gaspedilemez!”, “Sigorta haktır gaspedilemez!”, “Tersane işçisi köle değildir!”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!”, “İşkenceci polis hesap verecek!” sloganlarını attılar.

Yürüyüş boyunca baskılara karşı mücadele çağrısı yapan tersane işçileri, Tersane İşçileri Birliği Derneği öncülüğünde gerçekleştirdikleri hak arama mücadelesinin önünü hiçbir gücün kesemeyeceğini haykırdılar.

Pankart ve sloganlarla Anadolu Tersanesi önüne gelen işçiler burada basın açıklaması gerçekleştirdiler. Basın metnini TİB-DER Başkanı Zeynel Nihadioğlu’nun okuduğu eylemde silahlı saldırıya kadar yaşanan direniş süreci anlatıldı.

Ücret alacakları konusunda işçilerle tersane arasında “aracılık” yapan tersane avukatı Mesut Düzgün’ün patronun safında olduğu, silahlı saldırıyı “işçiler taşkınlık yaptı” diyerek açıklamaya çalıştığı dile getirildi. İşçilere ve dernek yöneticilerine yönelik saldırılardan ilk elden tersane avukatı Mesut Düzgün, Cebeci Denizcilik taşeronu Fatih Bayraktar, Anadolu Tersanesi İdari Müdürü Tamer Tüfekçi ve Emniyet Müdürlüğü sorumlu tutuldu.

Açıklamada şunlar söylendi: “Kuşkusuz bu yaşananlar ilk değil son da olmayacak. Bu ülkede demokrasi havarisi kesilenler, bu ülkenin gerçek sahipleri olan biz işçilerin hak arama mücadelesine benzer yöntemlerle saldırmışlardır. Gemileri bakanlarla, milletvekilleriyle denize indiren tersane patronları gemiciliğin ne kadar geliştiğinden, ülke ekonomisine ne kadar katkıları olduğundan dem vuruyorlar. Oysa bu ‘ekonomik büyümenin’ gerisinde işçilere reva görülen ücret gaspları, sigortasız çalışma, iş cinayetleri ve nihayet hak arama mücadelesine yönelik biber gazı, cop ve kurşun var. Servet içerisinde yüzenler sefaletle boğuşan tersane işçisine kurşun sıkmıştır. Bu saldırı kendi başına bir taşeronun fevri davranışı değildir. Patronlar örgütü GİSBİR‘in sistematik tutumudur. Bu saldırgan tutumun hedefinde havzada oldukça yaygınlaşan ücret gaspları ve iş cinayetlerine karşı gelişen mücadele ve o mücadelenin simgesi haline gelen Tersane İşçileri Birliği Derneği vardır.”

Eylem sırasında içeride çalışan Anadolu Tersanesi işçilerine hitaben yapılan konuşmada da ücret gasplarına, iş cinayetlerine karşı TİB-DER çatısı altında örgütlenme ve mücadele çağrısı yapıldı. Eyleme BDSP ve Alınteri okurları da destek verdi.

Kızıl Bayrak/İstanbul

Adana’da tersane işçileriyle dayanışma eylemi...

“Yaşasın sınıf dayanışması!”


Adana BDSP, son dönemde Tuzla Tersaneler bölgesinde peşpeşe yaşanan iş cinayetlerini ve ücretlerini alamadıkları için Anadolu Tersanesi önünde TİB-DER öncülüğünde direnişe geçen işçilere polisin azgınca saldırısını protesto etti. 16 Eylül günü İnönü Parkı’nda gerçekleşen eylemde “Tersaneler cehennem, işçiler köle kalmayacak! İşçilerin birliği sermeyeyi yenecek!/BDSP” pankartı açıldı, çeşitli dövizler taşındı.

Son dönemde Tuzla tersanelerinde yaşanan iş cinayetleri ve kölece çalışma koşullarının dile getirildiği açıklamada şunlar söylendi: “Biz Adana Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu olarak tersane işçilerinin ve onun mücadele mevzisi olan TİB-DER şahsında işçi sınıfının hak alma mücadelesine yapılan bu vahşi saldırıyı kınıyoruz. Sömürücü asalaklar tersane işçilerinin yalnız olduğunu sanmasınlar. Binlerce sınıf kardeşimizin yüreği tersane işçileri ile ve onların onurlu mücadelesi içinde atmaktadır.

Adana BDSP olarak yürüttükleri hak alma mücadelesinde tersane işçilerinin ve TİB-DER’in yanındayız. Tüm sınıf örgütlerini de tersane işçilerinin mücadelesine sahip çıkmaya, tersane işçileri ve TİB-DER ile dayanışmaya çağırıyoruz.”

ÇHKM’nin de katılarak destek verdiği eylemde “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Tersaneler cehennem, işçiler köle kalmayacak!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak/Adana




--------------

BDSP: “Bu karakolda işkence var!”


13 Eylül günü Anadolu Tersanesi önünde ücret gaspına karşı direnişe geçen Tersane İşçileri Birliği Derneği üye ve yöneticisi tersane işçileri kolluk güçlerinin azgın saldırısına maruz kaldılar. Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), Tersane İşçileri Birliği Derneği öncülüğünde Tuzla Tersaneler havzasında yürütülen fiili-meşru mücadelenin yanında olduğunu duyurmak, yaşanan polis terörünü teşhir etmek için 17 Eylül günü Tuzla İlçe Emniyet Müdürlüğü önünde eylem gerçekleştirdi.

Eylem öncesinde İlçe Emniyeti önünü abluka altına alan kolluk güçleri haberi takip etmek üzere bekleyen Kızıl Bayrak gazetesi ve DİHA muhabirlerini GBT kontrolünden geçirdiler.

Emniyet önünde toplanan BDSP’liler “Bu karakolda işkence var!/BDSP” pankartı açtılar. Komünistler eylem boyunca; “Direne direne kazanacağız!”, “Tersane işçisi köle değildir!”, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!”, “İşkenceci polis hesap verecek!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!” sloganlarını haykırdılar.

BDSP adına yapılan açıklamada, Tuzla tersanelerdeki azgın sömürü koşullarına karşı mücadeleyi yükselten Tersane İşçileri Birliği Derneği’nin asalak patronları rahatsız ettiği söylendi, karakollarda süren baskı ve işkencenin bir devlet politikası olduğu vurgulandı.

Açıklama, “Evet bu karakolda işkence var! Tıpkı tüm diğer karakollarda olduğu gibi. Çünkü bu ülkede sömürü var, açlık var, yoksulluk var, sefalet var, işsizlik var, kölece çalışma koşulları var. Çünkü bu devlet tersane patronlarının olduğu gibi tüm asalak sömürücülerin devleti. Bu sistem sürdüğü sürece devletin baskı ve terörü de devam edecektir. Polisin baskı ve işkencesine rağmen tersane işçilerinin mücadelesi devam edecektir. Baskılar, işkenceler, gözaltılar bizleri yıldıramayacaktır. Sömürücüler, işkenceciler yenilecek, mücadele eden ve direnen işçiler kazanacak!” sözleriyle son buldu.

Eyleme katılan Tersane İşçileri Birliği Derneği Başkanı Zeynel Nihadioğlu da şunları söyledi: “Her tersanede olduğu gibi geçtiğimiz günlerde Anadolu Tersanesi’nde de ücret gaspı yaşandı. Ücret gaspına karşı tersane patronuyla görüşme içerisindeydik ancak o güne kadar bir sonuç alamadık. Biz de tersane önünde direnişe geçtik. Patronların sözünden çıkmayan emniyet müdürlüğü kısa süre sonra ‘üretimi durdurduğumuz’ gerekçesiyle bizlere vahşi bir şekilde, tekmelerle, yumruklarla, coplarla ve biber gazlarıyla saldırdı. Anadolu Tersanesi önünde başlayan işkence araçlarda sürdü. Araçlara biber gazı sıkarak pencereleri kapattılar. Daha sonra aynı işkenceler Tuzla Emniyet Müdürlüğü’nde de sürdü. Asıl mesele burada ücret gaspları değildir. Mesele 12 gün içinde 5 işçiyi kaybeden tersane işçilerinin, TİB-DER önderliğinde yürüttüğü mücadeledir. Asıl olarak 12 gün içerisinde yaşanan işçi ölümlerine karşı işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınması için GİSBİR’e karşı başlattığımız eylemlilik süreci hedef alınmıştır...”

“Tersane işçisi yalnız değildir!”, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!”, “Baskılar, gözaltılar, işkenceler sökmedi, sökmeyecek!”, “Direne direne kazanacağız!” dövizlerinin taşındığı eylem sloganlarla sona erdi.

Kızıl Bayrak/İstanbul

Veysel Demir: “Sıkılan kurşun hak arama mücadelesine!”

Tuzla tersaneler havzasında hak arama mücadelesi çerçevesinde ücretlerini almak için mücadele eden işçilere işveren tarafından silahlı saldırı yapılmıştır. Bilindiği üzere, tersane havzasında işverenler iş sağlığı ve iş güvenliği konusunda tedbir almadıklarından dolayı iş ölümleri de gerçekleşmektedir. Bu ülkenin gerçek sahipleri olan biz işçilerin hak arama mücadelesine patronlar tarafından benzer yöntemlerle saldırılarda bulunulmuştur. Bu yaşananlar son da olmayacaktır.

Önümüzdeki süreçte egemenlerin emekçilere yönelik saldırıları daha da artarak devam edecektir. Sıkılan bu kurşunu sırf oradaki işçilere değil, Türkiye ve dünya işçi sınıfına sıkılmış kurşun olarak kabul ediyor, bu ve bu tür olayları şiddetle kınıyoruz.

Tersane işçisi yalnız değildir!

Yaşasın sınıf dayanışması!

Veysel Demir

Genel-İş 3 No’lu Bölge Başkanı


Tersane İşçileri Birliği: “Baskı ve zorbalık mücadelemizi engelleyemez!”

Bugün (13 Eylül) öğleden sonra aralarında TİB-DER Başkanı Zeynel Nihadioğlu ve yönetim kurulu üyesi Cahit Atalay’ın da bulunduğu 14 üyemiz Anadolu Tersanesi önünde gözaltına alındı. Polisin üyelerimize şiddet kullandığı, dernek başkanımızın kaburgasının kırıldığı ilk gelen bilgiler arasında yer alıyor.

Anadolu Tersanesi bünyesinde iş yapan Cebeci Denizcilik uzun süredir işçilerin paralarını ödemiyordu. Ücreti ödenmeyen diğer işçiler gibi Cebeci Denizcilik işçileri de derneğimize başvurdular. Taşeronla ve tersane ile yapılan görüşmelerden bir sonuç çıkmayınca Cebeci Denizcilik işçileri en meşru haklarını kullandılar. Alınterlerinin karşılığını almak için direnişe geçtiler. Hakları için direnişe geçen işçiler coplarla ve tekmelerle dövülerek gözaltına alındılar.

Biz işçiler en basit güvenlik tedbirleri alınmadığı için peşpeşe ölürüz. Sigortasız çalıştırılırız, geleceğimiz çalınır. Ücretlerimiz ödenmez, insanlık dışı koşullara mahkum ediliriz. Mimar Sinan Mahallesi’nde olduğu gibi evlerimiz bir gece yarısı başımıza yıkılır. Ayağa kalktığımızda, hakkımızı isteğimizde sömürü düzeninin polisi, devleti, kanunu karşımıza dikilir.

Eğer üç kuruşluk kablo alınmadığı için işçilerin ölmesine neden olmak suç değil de hakkının, alınterinin karşılığını almak için tersane önünde beklemek suçsa biz böyle kanunu tanımıyoruz. Patronlar kanuna, devlete, polis copuna dayanarak çocuklarımızın ekmeğini, geleceğimizi çalabileceğini sanıyorlarsa yanılıyorlar. Bu yolu daha önce de deneyenler oldu. Daha sonra yanlış kapı çaldıklarının farkına vardılar.

Ama biliyoruz ki sorun tek başına Cebeci Denizcilik kemiricisinin en sonunda ödemek zorunda kalacağı para değildir. Onların asıl sorun olarak gördüğü büyüyen ve genişleyen tersanedeki hak alma mücadelesinde bir mevzi ve umut ışığı haline gelen derneğimizin kendisidir.

Bu saldırının tek sorumlusu Cebeci Denizcilik taşeronu kenesi ile Anadolu Tersanesi patronu kan emicisi değildir.

Dün biz CHP milletvekilerini sınıf disiplinimize uygun olarak “karşılarken” yanlarında olan ama bizi görünce birden soluğu arabasında alan Murat Bayrak ve onun şahsında tüm GİS-BİR yönetimi asıl sorumlulardır. Amaç iş kazalarına, ücret gasplarına, sigortasız çalıştırmaya karşı dernek bünyesinde mücadele eden işçileri polis copu, devlet zoru ile yıldırmaya çalışmaktır.

Baskı ve zorbalıkla bizi yıldıracağını sananlar belli ki bizi tanımamaktadırlar. Bu saldırılar ancak öfkemizi artırır, sınıf kinimizi daha fazla biler.

Gözaltına alınan arkadaşlarımız hala Tuzla Emniyeti’nde tutulmaktadırlar. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdırlar. Uygulanan ve uygulanabilecek her türlü kötü muameleden Tuzla Emniyeti’nin yanı sıra Anadolu Tersanesi patronu, asalak Cebeci taşeronu ve GİS-BİR yöneticileri sorumlu tutulacaktır.

Tüm ilerici, devrimci güçleri, sendikaları, demokratik kitle örgütlerini gözaltındaki arkadaşlarımız şahsında tersanelerde yürüyen hak alma mücadelesine sahip çıkmaya, destek vermeye çağırıyoruz.

Tersane İşçileri Birliği


BDSP: “Devletin baskı ve terörüne karşı tersane işçileriyle dayanışmaya!”

“Son günlerde peşpeşe yaşanan iş cinayetleriyle gündeme gelen Tuzla tersaneler, işçilerin yaşamını öğüten bir sömürü cehennemi. Tersane patronlarının ve taşeronların kuralsızlığı kural haline getirmeye çalıştığı, yoğun hak gasplarının yaşandığı bir cehennem. Ödenmeyen ücretler, sigortasız çalıştırma, azgın sömürü koşulları, alınmayan iş güvenliği tedbirleri tersanelerde yaygın uygulamalar arasında. Gözünü aşırı kâr hırsı bürümüş tersane patronları ve onların örgütü GİS-BİR, işçinin akan kanının, sömürülen emeğinin, gaspedilen haklarının baş sorumlusudur.

Tersane patronlarının direktifi doğrultusunda hareket eden kolluk güçlerinin gözaltındaki işçilere uyguladığı terör korkularının ürünü. Tersane işçilerinin eylemlerinin yaygınlaşmasından, örgütlü mücadelelerinin gelişmesinden, işçilerin bilinçlenmesinden ve hakları için birleşik bir güç olarak karşılarına dikilmesinden korkuyorlar. Tersanelerden yayılan mücadele ateşinin sınıfın diğer bölüklerine örnek olmasından korkuyorlar.

Bu nedenle saldırı sadece ücret hakkı için Anadolu Tersanesi önünde eylem yapan işçilere değil özünde tüm tersane işçilerine yöneliktir. Hakkını aramaya kalkışan, örgütlülüğe inanan, mücadeleyi yükseltme kararlılığında olan sınıfın bütün bölüklerine yöneliktir. Çünkü patronların ve devletin asıl hedefi tersane işçilerinin mücadele inancını yoketmek, örgütlü gücünü ezmek, hak alma bilincini köreltmektir. Saldırının eylem yapan tersane işçilerine yönelik kısmını aşan boyutu bugün tersane işçileriyle dayanışmayı daha fazla yükseltmeyi zorunlu kılmaktadır.

Bu nedenle bugün tersane işçilerinin hak alma mücadelesini baskıyla, gözaltılarla, devlet terörüyle ezmeye yönelik saldırılar karşısında tersane işçileriyle dayanışmayı yükseltmek, eylemli tepkiler örgütlemek tüm sınıf bölüklerinin, ilerici, devrimci güçlerin, sendikacıların, demokratik kitle örgütlerinin ertelenemez görev ve sorumluluğudur.

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu

OSİM-DER: Tersane işçilerinin ve TİB-DER’in yanındayız!

Tuzla tersaneler havzası son haftalarda yaşanan iş cinayetleri ile tüm toplumun gündemine oturdu. Bu sömürü havzasında işçi kanıyla beslenen patronların sömürü çarkı bir kez daha gün yüzüne çıktı.

Ancak sadece iş cinayetleri de değil. Bu sömürü havzasında iş güvenliğinin yanı sıra sigortasız çalıştırmadan taşeronlaştırmaya, ücret gasplarına kadar onlarca sorun yaşanıyor. “Bizim kârımız tamamen işçilikten, işçilik fiyatları da Avrupa’nın fiyatlarına gelirse, Türkiye’deki gemi inşa sanayisinin avantajları yavaş yavaş ortadan kalkar” diyebilecek kadar pervasız olan bu sömürücü asalaklar tersane işçilerine üç kuruş ücretlerini ödemeyi bile bir yük olarak görüyorlar.

Son yaşanan iş cinayetlerinde tersaneler havzasından Taksim’e kadar her yeri eylem alanına çeviren TİB-DER, yaşanılan tüm sorunlar karşısında tersane işçilerin mücadele merkezi durumuna gelmiştir. TİB-DER’li sınıf kardeşlerimiz tersane işçilerinin sesi soluğu olmuştur.

Bu gözaltı saldırısı haftalardır eylem alanına dönen Tuzla Tersaneler havzasında GİSBİR patronlarının ve onların ücretli uşaklarının işçilerin örgütlü tepkisinden ne kadar korktuğunu göstermektedir. Anadolu Tersanesi işçileri ve TİB-DER yöneticileri şahsında yapılmış olan bu saldırı tersanelerde yükselen örgütlü mücadeleyi bastırmayı amaçlamaktadır.

OSİM-DER olarak yürüttükleri hak alma mücadelesinde tersane işçilerinin ve TİB-DER’in yanındayız. Tüm sınıf örgütlerini de tersane işçilerinin mücadelesine sahip çıkmaya, tersane işçileri ve TİB-DER ile dayanışmaya çağırıyoruz.

OSB-İMES İşçileri Derneği (OSİM-DER)


Tİ-DER: “Tersane işçilerinin yanındayız!”

Anadolu Tersanesi önünde hakları için eylem yapan tersane işçisi kardeşlerimize yönelik saldırıyı kınıyoruz.

Bu, işçiler için cehennem haline gelen, onlarca işçi arkadaşımızın ölümüne, yüzlercesinin yaralanmasına yolaçan tersane patronları ve onların örgütü GİS-BİR’in, birleşen ve biraraya gelen tersane işçilerine yönelik saldırısıdır. GİS-BİR patronları ve onlara bekçi köpekliği yapan kolluk güçleri işçilere saldırarak örgütlülüğünü dağıtmak istemiştir.

Ama ne onların baskıları ne de kapılarında besledikleri elleri kanlı bekçileri, tersane işçilerinin haklı mücadelesini engelleyebilecektir. TİB-DER tersane işçilerinin sıkılmış yumruğu, bilenmiş kini olacak ve GİS-BİR patronlarına hadlerini bildirecektir.

Tersane işçileri yalnız değildir. Bugün tersanelerde yaşanan sorunlar bütün işçi sınıfının sorunlarıdır. Dolayısıyla, tersanedeki sınıf kardeşlerimizin direnişi ve mücadelesi, her birimizin direnişi ve mücadelesidir.

Topkapı işçileri olarak tersanelerde sömürüye başkaldıran sınıf kardeşlerimize bir kez daha sesleniyoruz; Sonuna kadar yanınızdayız.

İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!

Tersaneler cehennem, işçiler köle kalmayacak!

Topkapı İşçi Derneği (Tİ-DER)