21 Eylül 2007 Sayı: 2007/37(37)

  Kızıl Bayrak'tan
   ABD-Türkiye ilişkilerinde “yeni dönem”...
  Anayasa tartışmaları ve liberal sol...
Gül’ün büyük Kürdistan seferi...
Küreselleşen dünya “küreselleşen yoksulluk” demektir...
Cezaevlerinde hak ihlalleri ve keyfi uygulamalar sürüyor…
Temelinde mülk olan adalet kardeşliğe düşman, katillere kalkandır!
  Kamu emekçileri hareketinin sorunları,
imkanlar ve devrimci müdahale ihtiyacı
  İttifak politikasını düşünmek - Haluk Gerger
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Novamed grevi 1. yılında...
  Haber-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Akcan’la TİS süreci üzerine konuştuk...
  DİSK/Emekli-Sen yöneticileriyle kapatma saldırısı üzerine konuştuk...
  Sabra-Şatila katliamının 25. yıldönümü...
  Fransa da saldırgan koroya katıldı!
  Ortadoğu’dan...
  Dünyadan...
  Kavganın sürdüğü her yerde Neruda ve şiiri yaşıyor!
  Ulucanlar katliamı ve direnişinin 8. yılında...
  Partinin düşünen önderleri ve savaşan
neferleri önünde saygıyla eğiliyoruz...
  2. Enternasyonal Gençlik Buluşması başarıyla gerçekleşti...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

DİSK/Emekli-Sen yöneticileriyle kapatma saldırısı üzerine konuştuk...

“Mücadeleden emekli olunmaz, Emekli-Sen kapatılamaz!”

- 12 yıl önce kurulan DİSK/Emekli-Sen bugün gelinen noktada kapatılma saldırısıyla karşı karşıya. Bu sürece ilişkin ne düşünüyorsunuz?

Emekli-Sen İstanbul 3 No’lu Şube Başkanı Rahime Bayrak: Sendikamıza kapatma davası açıldı ve dava 20 Eylül günü saat 10.00’da Ankara’da görülecek. Bununla ilgili Türkiye genelinde illerdeki şubelerimiz tarafından çeşitli etkinlik ve eylemler yapıyoruz. Bu etkinlikleri ve taleplerimizi basına ve kamuoyuna duyurmak, kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla kahve toplantıları, basın açıklamaları, esnaf ziyaretleri yapıyoruz. Tüm demokratik kitle örgütlerinden, emekten, demokrasiden yana tüm siyasi partilerden gerçekleştirdiğimiz basın açıklamalarına destek vermelerini talep ettik.

“Yasal olmadığı”, “emeklilerin sendika kuramayacağı” gerekçesiyle sendikamıza kapatma davası açıldı. Anayasanın 90. Maddesi’nde olduğu gibi emekliler sendika kurabilir. Bizim ILO’ya göre de sendika kurma hakkımız var. Biz bu hak için mücadele ediyoruz ve sendikamızı kapatamazlar. Bizleri bıktırmak ve oyalamak niyetindeler. Bu karar siyasi bir karardır. Kapatma kararı çıkması durumunda da AİHM’e başvuracağız. Arkasını bırakmayacağız, mücadelemize devam edeceğiz.


Emekli-Sen İstanbul 3 No’lu Şube Yönetim Kurulu üyesi Cuma Yılmaz: Emekli-Sen 1995 yılında kurulan bir sendikadır ve bu dava Emekli-Sen’e açılan ilk dava değildir. Açılan 4. davadır ve Emekli-Sen önceki 3 davayı da kazanmıştır.

Asıl olarak Emekli-Sen’in sorunu davayla ilgili değildir. Bugünkü hükümet diğer hükümetler gibi Emekli-Sen’in karşısına devlet yanlısı bir sendika kurmayı hedefliyor. Sürecin gelişimine baktığımızda anayasal olarak onaylanmış kararlar var. Yargıtay tarafından 4. Hukuk Mahkemesi’nde bir karar var. Anayasanın 90. Maddesi ve 1944’te Türkiye’nin de imza attığı ILO Sözleşmesi’ni örnek göstermiyorlar. Bütün siyasi iktidarlar sendikal örgütlülük ve örgütlü bir toplum istemiyorlar. Emekli-Sen’i bu şekilde yıpratmaya çalışıyorlar. Bireylerin hak arama özgürlüğü de toplumsal hareketlerle olur. Emekli-Sen’i kapatma şansları yoktur. Önceki kapatma kararlarına karşı AİHM’e aykırı olan bir sözleşme var. Emekli-Sen’i yasal olarak kapatabilirler de... Ancak biz başka bir örgütlenme alanında yine devam ederiz.

Biliyorsunuz Eğitim-Sen de bundan yıllar önce sokakta kuruldu, kitlesel bir örgüte dönüştü. 20 Eylül’de Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde kapatma davası görülecek. Haftalardır bildiriler dağıtıyoruz, açıklamalar yapıyoruz. Bütün katmanları, arkadaşları ve tüm emekçileri 20 Eylül günü Ankara’da görülecek olan davada yanımızda görmek istiyoruz.


Emekli-Sen İstanbul 5 No’lu (Kartal) Şube Başkanı Yılmaz Gündoğdu: Emekli-Sen’e dava açılması yeni bir olgu değil, şimdiye kadar sendikamıza defalarca dava açıldı. Biz bu davaların keyfi ve hukuk dışı olduğunu söylüyoruz, 12 yıldır da Emekli-Sen faaliyetini kesintisiz olarak sürdürüyoruz. Yani şöyle bir şey yok: “Emekli-Sen’i kapatsınlar!” Tabii, eğer bu kadar güçleri varsa. Bunu da yapamıyorlar. Mahkemeler de lehimize sonuçlanıyor. Ama onlar bu konudaki ısrarlarını sürdürmeye devam ediyorlar. Neden böyle bir şey yaparlar? Biz niçin sendika kuruyoruz?

Bizler emeklileriz, bu ülkenin 25-30 yıl çalışmış, vergisini ödemiş, bütün yaratılan değerlerde alınteri ve emeği olan insanlarıyız. Emekli maaşı her dönemde sefalet ücreti olmuştur. Bizim söylediğimiz insanca yaşama talebimiz sadece kendimiz için istediğimiz bir şey değil. Tüm toplumun insanca yaşama hakkı vardır. Ama ne yazık ki Türkiye’de bunun için bile zorlu mücadelelere girişmek gerekiyor.

Bir de emeklileri şöyle sunmaya çalışıyorlar: “Ülkede 350 YTL asgari ücretle ve kayıt dışı çalışan yüzbinlerce insan varken emekliler, 600-700 YTL civarında maaş alıyorlar.” Bu, ayrıcalık gibi gösteriliyor. Sanki bu paraları devlet kendi ödüyormuş gibi toplumsal algıda da sağlıklı olmayan bir anlayış var. “Yattıkları yerden maaş alıyorlar, bir de bunu beğenmiyorlar!” deniyor. Oysa bu paralar bizim paralarımızdır. Bizler 25-30 yıl prim ödedik. Bilim insanları “emeklilerin 400 milyar dolar parası kayıp” diyor. Yani “bu para kasaya girdiğinde, emeklilerin bunun iki katı maaş alması gerekiyor” diyorlar. Ayrıca TÜFE alacaklarımız var ve bu paranın keyfi bir biçimde üzerine yattılar. Bu konuda da mahkeme kararları var. Tek tek dava açan herkes parasını aldı. Bu kadar emeklinin tek tek mahkemeye başvurması ise mümkün değil. Bu da gerçekten emekliye eziyet ve kurumumuzu zarara uğratacak bir tutumdur. Biz geçmişte bunun için suç duyurusunda bulunmuştuk. Dönemin Çalışma Bakanı Murat Başesgioğlu “Mahkemeye gitmeyin! Araştırıyoruz, varsa alacağınız vereceğiz!” demişti. Ama böyle bir araştırmaya da gidilmedi, mahkeme kararları lehimize olduğu için böyle bir araştırmaya da gerek yoktu.

Bizim insanca yaşam talebimizi sağlaması gereken yer siyasi iktidardır. Ancak böyle bir şey de yok bugün için. Bakıyorsunuz; orada burada kömür, makarna dağıtarak kitleleleri yanlarına almaya çalışıyorlar. Diğer yandan sosyal devleti tasfiye ediyorlar. AKP’nin ilk döneminde İMF programları Türkiye’nin önüne konduğunda feryat ediyordu. “Bu programlarla ülkeyi yönetemezsiniz, bunun sosyal ayağı zayıf” diyorlardı. Bakıyoruz; sosyal güvenliğe bütçeden ayrılan pay çok az ama bir yerlerden bir şeyler ödeniyor.

Nasıl ki Başbakan “ananı da al git!” diyorsa ya da yeşil sermayeye parasını kaptırana “bana mı sordun verirken” diyorsa, “açım” diyen insanlara da benzer şeyler söylenecektir. Bunlar geçici uygulamalardır.

Devletin ısrarla Emekli-Sen’e dönük kapatma davası açması sadece Emekli-Sen’e yönelik bir politika değildir. Hayatın tüm alanlarında baskılar sürüyor. Emekten yana gazetelere, işçi haberlerine baktığımızda içler acısı mektuplar, haberler var. İnsanlar evlerine ekmek götürmek, çalışmak, sendikal haklarını kullanabilmek istiyorlar. Sermayenin uyguladığı politikalarda insan yer almıyor. Tuzla’da tersane havzasında her yıl onlarca insan ölüyor. Geçtiğimiz haftalarda toplam 5 kişi hayatını kaybetti. Oraya gelip giden bakanlar hiçbir şey olmamış gibi çekip gittiler. Şu anda milletvekili olan Torlak Tersanesi’nin sahibi Ali Torlak işçilerle alay eder gibi; “patronlar almıyorsa bareti işçiler kendileri alsınlar!” diyebiliyor. Şunu da eklemek isterim ki bizim devletten beklediğimiz bir şey yok. Devlet, kayıtdışı çalışmayı düzenlesin yeterli olur.

Dolayısıyla, haklarımızı koparıp almak için dişe diş bir mücadele vermek gerekiyor. Bu konuda ısrarcı olmamız gerekiyor. 24 Ocak kararları bu ülkede uygulansın diye 12 Eylül darbesi gerçekleştirildi. Bunun çok açık kanıtları var.

Son olarak şunu söylemek istiyorum. Bugün bu ülkede sayısı azımsanmayacak kadar emekli var ve Emekli-Sen’in üstlendiği görev ve sorumluluk fazlasıyla önemli bir yerde duruyor. Bizler insanca yaşam talebimizi anlattığımız, emeklileri örgütlü mücadeleye çağırdığımız sendikamız Emekli-Sen’in kapatılmasına karşı 20 Eylül’de Ankara’da görülecek davayı eylemle karşılayacağız. Emekliler olarak bir kez daha “mücadeleden emekli olunmaz” diyoruz ve tüm kesimleri 20 Eylül günü Ankara’ya destek vermeye çağırıyoruz!

Kızıl Bayrak/İstanbul


Dava hukuk mantığının dışında!..

DİSK/Emekli-Sen Eski Genel Sekreteri, DİSK Avukatı Rasim Öz kapatma davasını gazetemize değerlendirdi...

Hukukta temel bir ilke vardır. Bir konuda açılan davada kesinleşmiş bir hüküm varsa ikinci kez bir dava açılamaz. Daha evvel kapatma davası açıldı İstanbul Mahkemesi’nde. Ben bu sendikanın hem kurucusu hem de avukatıydım. Sendikanın kuruluşunda genel sekreterliğini yaptım. Ve o dava Şişli’de, Kadıköy’de açıldı reddedildi ve kesinleşti. Şimdi nasıl bir dava açabiliyorlar? Tamamen hukuk mantığının dışında, geçersizdir. Uluslararası sözleşmelere taraf olan ülkemiz Anayasa’nın 90. Maddesi’ne göre herkesin örgütlenme ve sendika hakkı vardır diyor. Bunun içine emekliler de giriyor.