21 Eylül 2007 Sayı: 2007/37(37)

  Kızıl Bayrak'tan
   ABD-Türkiye ilişkilerinde “yeni dönem”...
  Anayasa tartışmaları ve liberal sol...
Gül’ün büyük Kürdistan seferi...
Küreselleşen dünya “küreselleşen yoksulluk” demektir...
Cezaevlerinde hak ihlalleri ve keyfi uygulamalar sürüyor…
Temelinde mülk olan adalet kardeşliğe düşman, katillere kalkandır!
  Kamu emekçileri hareketinin sorunları,
imkanlar ve devrimci müdahale ihtiyacı
  İttifak politikasını düşünmek - Haluk Gerger
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Novamed grevi 1. yılında...
  Haber-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Akcan’la TİS süreci üzerine konuştuk...
  DİSK/Emekli-Sen yöneticileriyle kapatma saldırısı üzerine konuştuk...
  Sabra-Şatila katliamının 25. yıldönümü...
  Fransa da saldırgan koroya katıldı!
  Ortadoğu’dan...
  Dünyadan...
  Kavganın sürdüğü her yerde Neruda ve şiiri yaşıyor!
  Ulucanlar katliamı ve direnişinin 8. yılında...
  Partinin düşünen önderleri ve savaşan
neferleri önünde saygıyla eğiliyoruz...
  2. Enternasyonal Gençlik Buluşması başarıyla gerçekleşti...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Haber-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Akcan’la TİS süreci üzerine konuştuk...

“Taleplerimizde sonuna kadar kararlıyız!”

- TİS sürecinde bir tıkanma yaşandı. Sendika olarak bu süreç içerisinde talepleriniz nelerdi?

Bizim için öncelikli olan talepleri iki başlık üzerinden ele alabiliriz: Ekonomik temelli talepler ve sözleşmenin kapsamı ile ilgili taleplerimiz. Fakat şunu belirtmek gerekir ki, bu iki talebimiz karşısında işverenin teklifi sendikal örgütlenmemizi ortadan kaldıracak türden. Sendikal örgütlülüğü tasfiye eden bir yaklaşım ile karşı karşıyayız.

- Somut örnekleri ile açabilir misiniz?

Örneğin işverenin ortaya koyduğu tekliflerle, kapsam dışı çalışan sayısını fazlalaştırarak, sendikayı bir sonraki dönemde yetki alamaz duruma getirmek hedefleniyor. Türk Telekom’un ana omurgasını oluşturacak olan kadronun kapsam dışına çıkarılmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Bizim bu konuda ortaya koyduğumuz talepler AB normlarına, Anayasamıza ve yasalarımıza uygun olan yaklaşımdır. Dünya normlarında da bu böyledir. Örneğin işveren adına işyerinde işi sevk ve idare edenler sendikanın kapsamı dışında kalacak. Bunun dışındakilerin ise kapsam içinde olması gerekmektedir. İşverenin yaklaşımı ise doğrudan sendikal örgütlenmeyi hedeflemektedir.

Ekonomik alandaki anlaşmazlık noktaları için de aynı şeyler geçerli. Şu an için sendika kapsamındaki işçiler aleyhine bir ücretlendirme söz konusudur. Bunun sebebi ise aynı ünvana ve kıdeme sahip kapsam dışı bir işçiye işverenin daha fazla ücret vererek, işçiler arasında ünvan ve kıdem gözetmeden bir ayrımcılık yapmasıdır. Sendika kapsamı dışında kalanlarla sendikalı çalışanlarımız arasında, aynı ünvan ve aynı kıdem yılına sahip oldukları halde ücret farkı var. Biz bu farkı kapatmaya çalışıyoruz ve adil bir ücretlendirmenin oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz. Bu adaletsiz yaklaşım iş barışını bozabilecek bir muhtevaya sahiptir. İşveren ise, bu adaletsiz yaklaşımını koruyarak, sendikalı üyelerimize ödenmekte olan 60 günlük ikramiyenin kaldırılması talebi ile adaletsiz yaklaşımını biraz daha derinleştirmektedir. Bunun nedeni de işverenin sendikasızlaşmayı istemesidir. Sendikal örgütlenmemizin devam edebilmesi için bu ücret farkının kapatılması gerekmektedir.

Bu farkı kapatabilmek için kapsam içinde çalışanlarımız için yaklaşık olarak %19’luk bir artış gerekmektedir. Fakat işveren bütün bunları görmezden gelerek, birinci yıl için %4, ikinci yılın ilk altı ayı için %4 ve ikinci altı ay için de %4 öneriyor. Bununla birlikte sosyal yardım alanında da iki yıllık olarak %4’de ısrar ediyor.

Aynı zamanda Türk Telekom’un kamu kuruluşundan özel kuruluş statüsüne geçişinde çalışanlar açısından ekonomik alanda belli kayıplar sözkonusu. Örneğin bu bağlamda ikramiyelerin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Kamu kuruluşu iken 52 gün üzerinden ödenmekte olan ilave tediyeler SSK prim kazancına tabi değildi. Kuruluş özelleşince ilave tediyeler ikramiyeye dönüştüğünden, bu ödemeler SSK primine tabi olduğundan, üyelerimizin kayıpları ortaya çıktı. Bu kayıpları gidermek amacıyla, bu konuda 120 gün üzerinden bir talebimiz var. İşveren ise biraz önce ifade ettiğim gibi 60 günlük ikramiye ödemesinin kaldırılmasını talep ediyor. Bu çalışanlar açısından eskiye göre %16,9’luk gelir kayıbı anlamına gelir.

Bir de esnek çalışma hususu var. Türk Telekom çalışanları için hafta sonu çalışmayı da zorunlu kılacak bir esnek çalışma dayatması var. Bu kabul edilemez.

- Esnek çalışmaya dair hükümler Harb-İş’in de önüne konulmuştu...

Evet, Harb-İş de bu durumla karşı karşıya kaldı. Fakat esnek çalışma yılların kazanımlarını ortadan kaldıracak, kabul edilemez düzeyde bir saldırıdır. Biz toplu sözleşmeyi yılların birikimini kaybetmek için yapmıyoruz, hak kazanmak için yapıyoruz.

- İşverenin bu talepler konusunda yaklaşımı uzlaşmazlık oldu ve anlaşıldığı kadarıyla bugün tabanınızla birlikte haklarınızı kazanmak konusunda bir kararlılık içerisindesiniz...

Türk Telekom büyük bir yapı, reklamlarda da ifade edildiği gibi sektörün devi. Türk Telekom’un 2006 yılı kârı 2 milyar 700 milyon dolar. Biz, hesapladık sendika olarak ortaya koyduğumuz taleplerin toplamı Telekom’un yıllık kârının %6’sı kadardır. Düşünün ki, çalışanlarımız 100 liralık kâr sağlıyorlar size ve sonra bu karın 94’üne dokunmadan kendi talepleri olan %6’lık kısmını istiyorlar. Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantımız’da da değerlendirdik bu durumu. Taleplerimizin gayet makul olduğunu, bu kararlardan geriye adım atmamızın söz konusu olamadığını ifade ettik.

Ayrıca, Türk Telekom tarafından yapılan açıklamada, işçilerimizin sektördeki diğer çalışanlara göre yüksek ücretle çalıştığı yollu iddiaları var. Bu konuda bir işletme baz alınacaksa, bu işletme sektörün devi olan Türk Telekom olmalı. Biz internet ağından GSM şebekelerine kadar iletişim sektörünün temel üretim alanıyız.

- Geçtiğimiz günlerde kitlesel bir eylemle birlikte grev kararınızı açıkladınız. Bu konudaki hazırlıklar ne düzeyde?

Grev kararı ülke genelinde tüm işyerlerinde ilan edildi. Şube başkanlarımız ve işyeri temsilcilerimizin yaptığı basın açıklamaları ile birlikte grev kararı işyerlerinin ilan panolarına asıldı. Ankara’da grev ilan edilmesinin ardından Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantımızı yaptık. Taleplerimizi, grev hazırlıklarımızı bir kez daha gözden geçirdik. İşyerlerinde hazırlıklarımız sürüyor, önümüzde yasa gereği iki aylık bir süre var. Bu süre bu ayın 14’ünde başladı. Hazırlıklarımız tamamlanınca, bu iki aylık süreyi beklemeyi de düşünmüyoruz. Bu konuda sonuna kadar kararlıyız. Önümüzdeki Cumartesi günü de Türk-İş Genel Merkezi’nde 700 temsilcimizle birlikte bir toplantı yapacağız. Bu toplantıda tüm çalışanlarımızın ortak kararlarını alarak süreci belirleyeceğiz.

- Lokavt kararı ya da grev oylaması gibi bir takım karşı adımlarla karşılaştınız mı?

İşveren için süre yarın (20 Eylül) doluyor. Henüz hiçbir işyerinde lokavt kararı ya da grev oylaması gibi bir karşı adımla karşılaşmadık. Bu süreç içerisinde önümüzde bir engel çıkabilceğini düşünmüyoruz.

- Bu süreç içerisinde yeni eylem takvimleri oluşturmayı düşünüyor musunuz?

Bu konuda henüz netleşmiş bir şey yok. Ama elbette bu süreç ilerledikçe Ankara başta olmak üzere büyük şehirlerde belli eylem ve mitingler örgütleyebiliriz. Biz kazanacağımıza inanıyoruz ve bizim için bu süreç kazanana kadar da sürecektir.

Kızıl Bayrak/Ankara

 

Tuzla’daki devlet terörü protesto edildi!

Yıkım ekipleri 12 Eylül sabahı çevik kuvvet eşliğinde Şifa ve Mimar Sinan Mahalleleri’ne girerek kaçak olduğu iddia edilen evleri yıkmak istemişlerdi. Mahallelinin evlerine sahip çıkması üzerine sabah saatlerinde halkın üzerine azgınca saldıran çevik kuvvet mahallede terör estirmişti. Gün boyu süren çatışmalar sırasında çok sayıda kişi ağır yaralanırken polis birçok kişiyi gözaltına almıştı.

Tuzla’da yaşanan devlet terörü 13 Eylül akşamı Galatasaray Postanesi önünde yapılan eylemle protesto edildi. 100’ü aşkın kişinin katıldığı eylemde “Tuzla’da yıkımlar durdurulsun! Polis terörüne son!” pankartı açıldı.

DHP, HÖC, ESP, BDSP, ÖMP, TÖP, ODAK, SODAP, HKM, Kaldıraç, Tüm-İGD, DTP, ÖDP, EMEP, EHP, TKP, SDP, Halkevleri, DİP Girişimi (İşçi Mücadelesi) ve Partizan tarafından gerçekleştirilen eylem saat 19:00’da coşkulu sloganlarla başladı. Eylemi örgütleyen kurumlar adına okunan basın metninde Tuzla’da yaşanan saldırı anlatıldı ve düzenin demokratikleşme masalları teşhir edildi. “Dün 12 Eylül askeri darbesinin 27. yılı vesilesiyle protestolar yapılırken, aynı gün insanların barınma hakkı yok sayılarak, insanların böylesi saldırılara maruz kalmaları, 12 Eylül rejiminin tüm detaylarıyla devam ettiğinin göstergesidir” denildi. Basın açıklaması devlet terörünün protesto edilmesi ve yıkımların durdurulması talebinin yinelenmesi ile son buldu.

Eylemde “Tuzla’da yıkımlar durdurulsun!”, “Kentsel dönüşüm yasası iptal edilsin!”, “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek!”, “Polis terörüne son” ve “Yaşasın devrimci dayanışma” sloganları atıldı.

Kızıl Barak/İstanbul