Kızıl Bayrak'tan...
Tersanelerde ard arda yaşanan iş cinayetleri günlerdir ilerici-devrimci güçlerin, devrimci basının ve kurumların gündeminde. Aynı zamanda sermaye medyası da konuyu gündemde tutuyor. Zira tersanelerde peşpeşe yaşanan iş cinayetleri sonucu 5 işçinin ölümü, bu sorunu gündemde tutmayı zorunlu hale getirdi. Kuşkusuz tersanelerde yaşanan ölümlerin tersaneleri gündeme taşıması tek başına yeterli değildi. Zira bugüne kadar onlarca ölüm yaşanmış ancak bu yine de beklenen tepki açığa çıkmamıştı. Bugün ise asıl olarak tersaneleri gündeme getiren şey, tersane işçilerinin ortaya koyduğu eylemli ve öfkeli tepkiler oldu.
Özellikle Tersane İşçileri Birliği tarafından gerçekleştirilen eylemler, tersanelerin gündemleştirilmesinde belirleyici oldu denebilir. Tersane İşçileri Birliği’nin önderliğinde 2 Eylül günü Taksim’de gerçekleştirilen kitlesel, öfkeli ve coşkulu eylem ve ardından son ölümün yaşandığı DESAN önündeki eylem, konunun geniş bir çerçevede gündeme taşınması sağladı.
Tersane işçisi yıllardır tersanelerde yaşanan cehennemi hayata tepki gösteriyor, ortaya koyduğu eylemlerle sessiz kalmayacağını dosta-düşmana bildiriyor. Asalak tersane patronlarına karşı militan ve kararlı bir mücadele yürütüyor. Tersanelerde hüküm süren köleliğe boyun eğmiyor. “Artık ölmek istemiyoruz!” şiarını yükselterek tersane patronlarına meydan okuyor.
Tersane işçilerinin yükselttiği bu mücadele artık gelinen yerde yalnız değil. Bu mücadele sınıf cephesinden anlamlı ilk desteklerini bulmaya başladı bile. Kuşkusuz bu kadarı ve bu sınırlar içerisindeki destek yeterli olmayacaktır. Tersane işçisinin hakları uğruna yürüttüğü mücadelenin kazanımla sonuçlanması halinde bunu sadece tersane işçisinin kazanımı olarak düşünmek doğru olmaz. Bu zorlu ve dişe diş kavgadaki her kazanım, her ileri atılan adım ve yaratılan her mevzi sınıf hareketini güçlendirmenin, havzadaki sınıf bölüklerini harekete geçirmenin, dahası sınıf kitlelerinin dayanışma bilincinin yükseltilebilmesi için tetikleyici bir rol oynayacaktır.
Tersane işçileri kendi ölümleri pahasına da olsa bu zorlu mücadelenin merkezinde duruyorlar. Tersanelerdeki cehennemi koşullar değişmediği sürece bu zorlu mücadele de sürecektir. Buradan kendi cephemizden söylenmesi gerekenler var. Tersanelerde büyüyen kavga herkesten önce sınıf devrimcilerinin kavgasıdır. Zira bu kavganın tam ortasındayız, merkezindeyiz ve temel taraflarından biriyiz.
Tersanelerdeki mücadele giderek zorlu bir sürece evriliyor. Asalak ve kan emeci tersane patronlarının ve taşeronların işçilerin kanı ve canı pahasına kurdukları saltanat, bu mücadelenin hedefi durumda şimdi. Tersane patronları yükselen mücadelenin önü kesmek, sınıf cephesinden büyütülen sınıf dayanışmasını boğmak, tersane işçilerinin mücadele dinamizmini ve örgütlenme bilincini ezmek için harekete geçmiş bulunuyorlar. Öyleyse tersane işçilerinin mücadelesine sahip çıkmak, her türlü maddi ve moral desteği vermek devrimci güncel bir sorumluluktur.
Sınıf devrimcileri bulundukları tüm alanlarda, bu sorumluluğun gerektirdiği bir bilinç, çaba ve seferberlik içinde olabilmeli ve harekete geçebilmelidir. |