30 Mart 2007 Sayı: 2007/12(12)

  Kızıl Bayrak'tan
   Kontrgerilla katliamının 30. yılında Taksim yasağı kırılmalıdır!..
  Sermaye devleti kendini tahkim ediyor
Düzen siyaseti keskin bir çatışmanın arifesinde!
Dink cinayetinde yeni ipuçları da devlete uzanıyor
Hüsnü Mübarek-Necdet Sezer buluşması...
 Newroz Türkiye’nin dört bir yanında coşkuyla kutlandı...
  Gençlik’ten Newroz kutlamaları...
  İşçi-emekçi hareketinden...
  “GATS ve AB Uyum Sürecinde Meslekler Nereye?” Sempozyumu 3. hazırlık toplantısı…
  “GATS ve AB Uyum Sürecinde Meslekler Nereye?” Sempozyumu ve İstanbul TMMOB yöneticilerinin tutumu üzerine kamuoyuna zorunlu bir açıklama…
  İddialı, etkili ve başarılı bir kampanya çalışması örneği...
  Gençlik hareketi...
  Birleşmiş Milletler savaş kundakçılarının güdümünde!
  Emperyalist güçler Filistin sorununa
çözüm mü arıyor?
  Sınıf hareketi...
  Devrimci yurtsever gençlik, durumu,
görev ve sorumlulukları / IV
  Bültenlerden...
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Adana’da gençlik etkinliği...

“Dünyanın bütün dillerini konuşuyoruz!”

Ekim Gençliği’nin 100. sayısı çerçevesinde devam eden “Dünyanın bütün dillerini konuşuyoruz!” şiarlı kampanyamızı 25 Mart günü Adana İnşaat Mühendisleri Odası Salonu’nda, ağırlığını üniversite öğrencilerinden oluşan, yaklaşık 70 kişinin katılımıyla başarılı ve coşkulu bir etkinlikle sonlandırdık.

Emperyalist saldırganlığın arttığı, Ortadoğu halklarına yönelik katliamların devam ettiği, başta Kürt halkı olmak üzere kardeş halklar arasına düşmanlık tohumlarının ekildiği, üniversitelerde faşist saldırıların tırmandığı böylesi bir dönemde, halkların kardeşliği vurgusunu her zamankinden daha güçlü yapmak yakıcı bir ihtiyaç haline geldi. 100. sayımız kapsamında başlattığımız kampanyayı tek başına yayın faaliyeti olarak kurgulamadık. Emperyalist-kapitalist sisteme karşı enternasyonalist bir bilinçle mücadele etmek gerektiğini, insanlığın tek ve gerçek kurtuluşu olan sosyalizmin acil ve güncel bir ihtiyaç olduğunu vurgulamayı hedefledik. Politik çalışmamızın bir parçası olarak yayın faaliyetimizi ele aldık. Adana’da böylesi bir faaliyeti örgütlemeye çalıştık.

Yaygın bir şekilde kullandığımız afişlerimizle, bildirilerimizle, davetiyelerimizle, bire bir sohbetlerle halkların kardeşliği şiarını kitlelere taşımaya çalıştık. Çukurova Üniversitesi’nde etkinliğe çağrı amaçlı yoğun afiş ve bildirinin yanısıra programının yeraldığı ozalit çıktılarla, her gün açtığımız Ekim Gençliği standımızla, davetiyelerimizle etkinliğin çağrısını yaptık.

Elektrik kesintisi ve bazı teknik aksaklıklar nedeniyle etkinliğe yarım saat geç başlamak zorunda kaldık.

Etkinlik programı “Dünyanın bütün dillerini konuşuyoruz!” şiarının amaç ve hedefiyle içeriğini anlatan açılış konuşmasıyla başladı, devrim ve sosyalizm şehitleri anısına yapılan saygı duruşuyla devam etti. Ekim Gençliği adına yapılan konuşmada emperyalist-kapitalist sistemin miadını doldurduğu, sosyalizmin yakıcı bir ihtiyaç olduğu vurgulandı. Ya barbarlık içinde çöküş ya sosyalizm ikileminin kendini dayattığı, dünya işçi sınıfının enternasyonalist birliğinin önemi ve yakıcı ihtiyacı dile getirildi. Gençliğin yaşadığı sorunların gerçek çözümünün sosyalizmde olduğu vurgulandı. Genç komünistlerin misyonu anlatıldı.

Çukurova Üniversitesi’nde çıkan ve 1.8 dergisi tarafından hazırlanan “Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek” isimli şiir dinletisi sunuldu. Yoğun bir emekle hazırlanan dinleti beğeniyle dinlendi. “Emperyalizm savaş demektir, barış sosyalizmle gelecek!” isimli sinevizyon gösterildi. Ümit Altıntaş yoldaşın kaleme aldığı “Tek Renk Kızıl” yazısı okundu. Yazının sonunda Ümit yoldaş selamlandı. Tek Renk Kızıl yazısı alkışlarla karşılandı.

Etkinliğin içeriğine uygun olarak halkların kardeşliği üzerine düşüncelerini kitle ile paylaşmak isteyenler açık kürsüden söz aldı. Çevre illerden etkinliğimize katılan, türkü ve marşlarla etkinliğimize destek veren Grup Nidal sahneye çıktı. Kapanış konuşmasında hepimizin ortak dili olan mücadelenin dilini konuşma çağrısı yapıldı. Etkinlik ayakta, yumruklarımız sıkılı, hep bir ağızdan söylediğimiz Enternasyonal Marşı ile sona erdi.

Adana BDSP, Şakirpaşa İşçi Kültür Evi, Adana SGD, ÇÖDER mesaj yollayarak etkinliğimizi selamladılar.

Adana Ekim Gençliği


Gençliğin geleceksizlik sorunu saldırılarla yeni bir boyut kazanıyor!

Çalışmaları süren “GATS ve AB Uyum Sürecinde Meslekler Nereye” başlıklı sempozyum hakkında, sempozyum çağrısını yapan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Öğrenci Komisyonu’nun düşüncelerini aldık...

Son dönemlerde üniversite öğrencilerini düşündüren/kaygılandıran gelişmeler oluyor. İnşaat Mühendisleri Odası’nın hazırladığı ve uygulamaya koyduğu yönetmelik ile mühendislik alanında somut adımların atıldığını biliyoruz. 3 ya da 5 yıl süreyle yapılacak staj, staj sonrası zorunlu sınav gibi uygulamalar şimdilik inşaat alanı ile sınırlı gözüküyorsa da, bu uygulamaların mühendisliğin tüm alanlarında “ön açıcı” olacağı açık.

Benzer şekilde, eğitim alanında sözleşmeli öğretmenlik, tıpta aile hekimliği, performansa dayalı çalışma olarak ortaya çıkan dönüşümler, hukuk alanında da stajyer avukatlık olarak hayat buluyor. Bu alanlarda da somut adımlar atılıp staj, sınav gibi uygulamalar zorunlu tutuluyor.

Tüm bu uygulamaların mimarlık mesleğine yansıması, yukarıda da bahsettiğimiz gibi, biçim olarak farklılık taşısa da özü itibariyle aynı. Tartışmaları devam eden Mimarlık Hakkında Kanun Taslağı’na göre, üniversiteden mezun olmuş mimar, hâlihazırda YÖK tarafından diplomasına el konduğunu da göz önüne alırsak, stajyer mimar olarak bir yıl süreyle mesleki bilgi ve deneyimini geliştirici çalışmalarda bulunmak, bu çalışmasıyla ilgili çalışan kurumdan olumlu değerlendirme raporu alarak, Mesleğe Kabul Kurulu tarafından Mesleki Sorumluluk Yetki Belgesi almak zorunda olacak. Aksi durumda mimar sayılmayacak, imza yetkisi de olmayacak.

Mimarlık özelinde başladığımız araştırmalar, sorunun hiç de mimarlık ile sınırlı olmadığını gösterdi. Diğer alanlarda pek çok açıdan daha ağır yaptırımları olan dönüşümler, bu haliyle mimarlık mesleği kadar diğer tüm disiplinleri de bağlıyor. Sorun gelecek(sizlik) sorunu ve gençliğin bilinen gelecek(sizlik) sorunu tüm bu dönüşümlerle birlikte farklı bir boyut kazanmakta. Saldırılar o kadar kapsamlı ve bütüne dönük ki, bizim de bu saldırıları karşılamak için dönüşümleri aynı bütünlük içinde ele almamızın gerektiğini düşünüyoruz.

İşte tam da bu yüzden öğrencilerin gelecek/geleceksizliklerini tartışabilecekleri bir platformu oluşturmak adına böyle bir çalışmanın önemli olduğuna inanıyoruz. Çağrıyı yaptığımız günden bugüne anlamlı adımlar atıldı. Çalışma, TMMOB bünyesindeki öğrenci komisyonlarını da aşan bir biçimde hukuk ve tıp öğrencilerinin de içinde bulunduğu bir platforma dönüştü.

Şimdi yapılması gereken, bu adımı anlamlı bir şekilde kullanmak, tartışan, çözüm arayan bir birliktelik oluşturmak ve bunun devamını sağlamak olacaktır. Bunun için sempozyum kadar öncesini oluşturan sürecin de iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Bu yönde, sempozyum öncesinde yapılan açık toplantılar ile tartışmaların olgunlaşacağını ve ikinci gün yapılacak foruma somut talepler ile gidilmesinin önünün açılacağını düşünüyoruz.



 

İzmir’de Mühendislik günleri...

İzmir’de Makine Mühendisleri Odası öğrenci komisyonunun düzenlediği “2007 Mühendislik günleri” 21 Mart günü başladı ve üç gün sürdü.

Etkinliğin sponsorluğunu TÖMER, Bemar (+), Das Akedamie, Gothe Institut gibi dil kurslarının yanı sıra Efes Pilsen’in yaptığı programın ilk günü “yapay zeka”, “bireysel kariyer planlama” ve “iş dünyasında sıra dışı yaşam” konulu konferanslar gerçekleştirildi. Programın ikinci günü ise “hidrojen enerjisi”, “Anadolu’da mitoloji”, “tembellik, can sıkıntısı ve yaratıcılık” konferansları yapıldı. Pink Floyd-Pulse konseri gerçekleştirildi. Programın son günü ise “yaratıcılık ve tasarım”, “beyin gücü ve hafıza geliştirme teknikleri” , “duygusal zekanın iş hayatındaki rolü” konulu konferanslar verildi ve program Bertolt Brecht’in “adam adamdır” oyunu sırasında verilen kokteylle bitirildi.

Tüm konferanslarda öne çıkan bireysel kurtuluş yolları arama vurgusu; geçtiğimiz dönem İzmir’de yine aynı odanın öğrenci komisyonu üye kurultayında oda yöneticisinin kürsüden attığı “kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganıyla ve öğrencilerin konuşmalarında öne çıkan “bir başka dünya” vurgusuyla çelişti.

Barbaros Epikmen Tunç’un verdiği yaratıcılık ve tasarım konulu konferansta yaratıcılığın bir ihtiyaç olduğundan, ancak kimsenin ihtiyaç duymadığı ürünlerin insanlara ihtiyaç olarak dayatıldığından ve bunun doğal olduğundan bahsedilmesi dikkate değerdi. Ayrıca konferans aralarında dağıtılan Redd Bullarla, konserde ve Bertolt Brecht gibi sosyalist bir oyun yazarının oyunu sırasında dağıtılan sponsor Efes Pilsen’in biralarıyla ve yine sponsor olan dil kurslarının çekiliş sonucu verdikleri bir kurluk burslarla Mühendislik Günleri reklamların yapıldığı günlere indirgendi. Gençliğin apolitizmin kıskacında olduğu bir dönemde Makine Mühendisleri gibi İzmir’de nispeten ileride duran bir odanın yine “başka bir dünya mümkün” diyen öğrenci komisyonunun düzenlediği mühendislik günleri çalışması, yoz kültürün bir parçasına dönüştürüldü.

TMMOB oda öğrenci komisyonlarının düzenledikleri etkinlik ve konferansların toplum yararına bir taraf olabilmesi için, kapitalizmin gençliğe sunamadığı gelecek karşısında alternatif olarak bizlere dayattığı bireysel kurtuluş yollarını ellerinin tersiyle itmesi gerekiyor.

Toplumcu Mimarlık Mühendislik Öğrencileri/Ege Üniversitesi


 

Avcılar’da sempozyum çalışmalarından…

13-14 Nisan tarihinde gerçekleşecek olan “GATS ve AB Uyum Sürecinde Meslekler Nereye?” başlıklı sempozyumu gündemleştirme ve çalışmalarını İÜ Avcılar Kampüsü’nde yerelleştirme faaliyetlerimiz sürüyor.

2. hazırlık toplantısından sonra 19 Mart günü Avcılar’da sempozyumu konuşmak ve yerelde nasıl bir çalışma yapabileceğimizi tartışmak için bir araya geldik. Avcılar Sempozyum Bileşeni olarak bir hafta boyunca, saldırının yoğun olarak yaşandığı Mühendislik Fakültesi’nde, Yetkin Mühendislik Tasarısı’nı ve Yetkin İnşaat Mühendisliği Yönetmeliği’ni anlatan bildirileri dağıtarak ve sınıflarda konuşmalar yaparak sempozyuma katılma çağrısı yaptık. İmza metnimizle öğretim üyelerini dolaşarak sempozyuma katılma çağrısı yaptık. Avcılar’da çalışma yapan Kimya Mühendisleri Odası ve Metalürji Mühendisleri Odası öğrenci komisyonundan arkadaşlarla, ayrıca Makine, Çevre ve Elektrik-Elektronik Kulübü üyeleriyle sempozyum, yetkin mühendislik, meslek ve alanlarda yaşanan saldırılara karşı faaliyeti birlikte örgütlemenin önemini anlattık.

Mühendislik fakültesi ve yemekhane önünde sempozyum tanıtım masası açmaya başladık. 29 Mart günü gerçekleşecek “yetkin mühendislik, meslek ve alanlarda yaşanılan dönüşümler” konulu panelin çağrısını yapmaya başladık. Ortak derslerin olduğu sınıfların katlarına hazırladığımız ozalitleri asmanın yanısıra, önümüzdeki hafta İnşaat fakültesinde bir araştırma görevlisinin de katılımıyla bir toplantı gerçekleştireceğiz.

Yetkin Mühendislik Tasarısı ve karşı karşıya kaldığımız geleceksizlik ve işsizlik sorunu öğrenciler tarafından yakıcı bir sorun olarak görülüyor. Öğretim üyelerinin birçoğu da eğitimin yetersizliği ve bu sorunun ancak eğitim sisteminin değiştirilmesiyle çözülebileceği konusunda hem fikir olduklarını ve çalışmamızı desteklediklerini söylüyorlar.

Avcılar “Meslekler Nereye” Sempozyumu Bileşeninden Toplumcu Mühendislik Öğrencileri


AÜ’de “F tipi fakülte” protestosu

27 Mart günü Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri, Japon Bahçesi’nin kapılarının öğrencilere kapatılmasını protesto etmek için, İletişim Fakültesi’nden bahçeye girişleri engellemek amacıyla yapılan kapının önünde bir eylem gerçekleştirdiler.

Bahçenin duvarlarına “F Tipi fakülteye hoşgeldiniz!”, “Hapishaneni özgürce yaşa!”, “Görüş saatleri 12:00-14:00 arasıdır!”, “Japon’a Fransız kalma!” dövizlerini asan öğrenciler, bahçeye çizdikleri uçurtmayla, tespihleriyle kapının önünde volta atarak, bu uygulamayı cezaevi koşullarına benzettiklerini mizahi bir tarzda anlatarak durumu protesto ettiler.

Saat 12:30’dan 14:00’e kadar süren eylemin ardından eyleme katılanlarla bir forum gerçekleştirilerek bundan sonra neler yapılabileceği tartışıldı. Forumun sonucunda bir imza kampanyasıyla bu durumu insanlara anlatma ve diğer fakültelere ulaşarak eylemliliklerin sürekliliğini sağlamak gerektiği konusunda kararlar alındı.

Gerçekleştirilen eyleme 30 kişi katılırken çevredeki öğrencilerin de ilgisi yoğun oldu.

Anadolu Üniversitesi Ekim Gençliği