Kızıl Bayrak'tan...
İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşırken, dünyada ve ülkemizdeki gelişmeler, bu yıl, dünya işçilerinin birlik, mücadele ve dayanışma ihtiyacının daha da arttığını, daha yakıcı hale geldiğini gösteriyor.
Sadece, emperyalist-kapitalist sermayenin işçi sınıfı ve emekçi kitlelere yönelik, yoğunlaşan iktisadi, sosyal, siyasal saldırıları değil; sadece emperyalist devletlerin mazlum halklara yönelik askeri saldırıları da değil; sermaye düzeninin bizatihi varlığı dahi işçi sınıfının tarihi görevlerine daha fazla işaret etmektedir.
Sermaye düzeni ve devletleri, işçi sınıfını işsizlik, açlık ve sefaletin pençesinde yıkıma sürüklemekle yetinmiyor, ezilen halkları savaş ve işgal yıkımlarıyla teslim almaya çalışıyor. Tüm dünya halklarını, tüm insanlığı, dahası havası, suyu, toprağıyla, yaşadığımız yer küreyi hızla yokoluşa sürükleyen varlık ve iktidarını sürdürmekte direniyor.
Evet, gelinen noktada artık emperyalist-kapitalist düzenin eylemlerinin de ötesinde varlığı insanlık için tehdit haline gelmiştir. Küresel kirlenme, küresel ısınma, kuraklık, susuzluk gibi temel küresel tehditlerin tek adresi, azami sömürü/azami kâr üzerine kurulu kapitalist-emperyalist sistemdir. Ve çok iyi bilindiği gibi, bu sömürü sisteminin insanlığı sürüklediği yıkım sadece yukarıda sayılan maddi sorunlarla sınırlı da değildir. İnsanlık, bu sistem tarafından aynı zamanda bir sosyal yozlaşma ve çürüme bataklığına da hızla sürüklenmektedir.
Sistemin saldırıları tüm insanlığa yöneldiğine göre, çözümün de tüm insanlık tarafından aranması ve bulunması gerektiği düşünülebilir. Ve bu düşünce, işçi sınıfının tarihsel misyonunun artık anlamını yitirdiği sonucuna götürebilir. Sermaye ile birlikte yarattığı sorunların da küreselleştiği bir evrede, çözümün de küresel bir direnişte aranması mantığa aykırı olmamakla birlikte, maddi gerçekler, küresel bir direnişin dahi örgütlenmesi için, halen, işçi sınıfının örgütlü kalkışma ihtiyacına işaret ediyor. Sistemden zarar gören herkesin -işçi ve emekçiler dışta tutulduğunda, aynı zamanda sistemden de yararlanan kişilerin bile- harekete geçirilebilmesi, kurulu sistemle sömürü dışında hiçbir ilişkisi bulunmayan işçi sınıfının gerçekleştirebileceği bir eylem olabilir.
Türkiye işçi sınıfı, 2007 1 Mayısı’na, Devrimci 1 Mayıs Platformu’nun çağrı metninde ortaya koyduğu taleplerin yanında, bu küresel ve tarihsel görevleri çerçevesinde de yaklaşmalı, ülkenin dört bir yanında gerçekleştireceği 1 Mayıs eylemlerini, hak ve taleplerini yüksek perdeden isteyeceği platformlar olarak değerlendirmelidir.
İşçi sınıfı ve emekçi kitlelerin 1 Mayıs’ta ortaya koyacağı tutum, son aylarda iyice kuvvetlendirilmeye çalışılan ırkçı-şoven rüzgarları kırmada da etkili olacaktır. |