9 Mart 2007 Sayı: 2007/09(09)

  Kızıl Bayrak'tan
   Kuşatmayı yarmak için devrimci sınıf mücadelesini yükseltelim!
  Irkçı-şoven histeriye karşı işçilerin birliği,
halkların kardeşliği!
  Kamu TİS’leri hükümetin ve sendika
ağalarının seçim taktiklerinin gölgesi altında
Darbeci Evren’in yeni çıkışının anlamı
Türkiye’de ve dünyada metal işçilerinin
ücretlerinin satın alma gücü - Yüksel Akkaya
Ticari Eğitime Karşı Gençlik koordinasyonu’nun 4. toplantısı…
 Ekim Gençliği’nin 100. sayı etkinliği...
  “Geleceğimiz hakkında söz söylemek
bizim için acil bir ihtiyaç!..”
  13-14 Nisan “GATS, AB Uyum Sürecinde Meslekler Nereye? Sempozyumu...”
  İşçi sınıfının kurtuluşunun kadınların da kurtuluşu olduğunu gören, bunun için
çarpan bir yürek…
  Kadınlar emperyalizme, şovenizme, sömürüye ve ezilmeye karşı alanlardaydı!
  8 Mart etkinliklerinden.
  8 Mart faaliyetlerinden...
  Grev tüm Airbus işletmelerinde!
  Dünyadan kısa kısa...
  ÖSS’ye karşı mücadeleye!
  Özgürlük ve gelecek mücadeleyle
kazanılır!
  Devrimci yurtsever gençlik, durumu görev ve sorumlulukları
  Etkinliklerden...
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Türkiye’de ve dünyada metal işçilerinin ücretlerinin satın alma gücü

Yüksel Akkaya

Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu’nun (IMF) her yıl düzenli olarak yaptığı “Metal İşçilerinin Ücretlerinin Satın Alma Gücü Paritesi” çalışması hem çeşitli ülkeler arasında hem de farklı yıllar açısından bir karşılaştırma yapmaya olanak vermektedir. Bu verilerden hareketle Türkiye’deki metal işçilerinin ücret düzeylerini karşılaştırmalı olarak ortaya koymak mümkündür. Birleşik Metal-İş’in web sitesinde yer alan veriler ile IMF’nin web sitesinde yer alan 2006 yılı raporunun 2005 yılı verileri karşılaştırıldığında ortaya oldukça farklı bir tablo çıkmaktadır.

Önce Birleşik Metal-İş’in seçtiği ülke ve doneler üzerinden bir değerlendirme yapıp, daha sonra başka ülkeler ile doneler üzerinden bir değerlendirme yaparak Türkiye’deki metal işçilerinin durumunu ortaya koymaya çalışacağız.

2001 yılı verilerine göre metal işçisinin Türkiye’deki saat ücreti 1.95 ABD doları iken 2005’te 3.10 dolara yükselmiştir. (*) AB’de ise 2001’de 12.7 dolar olan saat ücreti 2005’te 17.52 dolara yükselmiştir.# Bu durumda 2001’den 2005’e Türkiye’de metal işçilerinin saat ücreti dolar bazında yüzde 58 artmış iken AB’de bu artış oranı yüzde 37’dir. 2005 yılında Türkiye’de metal işçisinin saat ücreti 3.10 dolar iken Avusturya’da 10.41, İsveç’te 11.13, Belçika’da 12.78, Fransa’da 14.08, İrlanda’da 15.24, İtalya’da 15.70, İspanya’da 16.91, İngiltere’de 18.89, Finlandiya’da 20.82, Almanya’da 25.10, Danimarka’da 31.71 dolardır.

Bu tablo AB açısından gerçeğin sadece bir yüzünü gösterir. Bu nedenle diğer yüze de bakmakta yarar vardır. Diğer yüz ise daha sonra AB’ye üye olan ve üyeliğe aday olan ülkelerdeki ücret düzeyleridir. 2005 yılı itibari ile bir metal işçisinin saat ücreti Romanya’da 1.38, Litvanya’da 2.17, Letonya’da 2.81, Macaristan’da 4.04, Yunanistan’da 5.78, Kıbrıs’ta 8.76, Çek Cumhuriyeti’nde 4.76, Slovenya’da 5.29 dolardır.

AB üyeliğine aday Türkiye’de metal işçisinin aldığı saat ücreti Romanya, Litvanya ve Letonya’dan sonra en düşük olan ücrettir. Bu durumda Türkiye’nin metal sektörü açısından ucuz emek gücü olmaya devam ettiğini, yatırımcıların iştahını kabartacak bir konumda bulunduğunu söylemek yanlış olmasa gerek. Son yıllarda Türkiye’nin metal sektöründeki kâr oranlarının yüksekliği ve ihracatta önemli bir paya sahip olmasının arkasında Avrupa’nın bu ucuz emek gücünün yattığı oldukça açıktır. Kuşkusuz bu durum işçiler açısından daha iyi bir mücadelenin gerekliliğini de ortaya koyuyor. Hem örgütlenme açısından hem de haklar açısından.

2005 yılı açısından bakıldığında metal işçisinin saat ücretinin Arjantin’de 3.29, Brezilya’da 2.70, Şili’de 2.69, Meksika’da 2.21, Çin’de 5.91, Hindistan’da 0.78, Endonezya’da 0.67, G. Afrika’da 2.07, Ukrayna’da 0.99, Kanada’da 16.56, Japonya’da 16.42, ABD’de 17.04 dolar olduğu görülmektedir. Türkiye açısından bu verilerin içinde en anlamlı ve tehlikeli ücretin uygulandığı ülke yakın komşumuz Ukrayna olmaktadır. Bunun dışında emek gücünün maliyeti açısından Türkiye’nin ciddi bir baskı ve tehdit ile şimdilik karşı karşıya olduğunu söylemek zor gibi. Bu işçi sınıfının mücadele olanaklarını artıran olumlu bir durum olarak değerlendirilebilir.

Gıda ürünleri açısından baktığımızda Türkiye ve AB üyesi ve adayı ülkeler açısından karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır. 2005 yılında 1 kilogram buğday unu için tarım ülkesi olan Türkiye’de 16 dakika çalışmak gerekirken (2001 yılında bu süre 18 dakika idi) bu süre Kıbrıs’ta 6, Çek Cumhuriyeti’nde 4, Danimarka’da 4, Finlandiya’da 2, Almanya’da 1, İngiltere’de 1, Yunanistan’da 12, Macaristan’da 7, İtalya’da 4, Letonya’da 11, Litvanya’da 25, Romanya’da 18, Slovak Cumhuriyeti’nde 6, İspanya’da 3, İsveç’te 3 dakikadır. Tarım ülkesi Türkiye’den 1 kg. buğday unu için daha fazla çalışan ülkeler Litvanya ve Romanya’dır! Bu durum reel ücretleri artırmaya odaklanmış olan işçilerimizin ekmeğin temel kaynağı olan unun fiyatının yüksekliğine neden itiraz etmediğini, reel ücretlerini kemiren ekmek fiyatlarının artışları karşısında neden sessiz kaldığının araştırılmasını gerektirmektedir. Kuşkusuz sendikal politikalar açısından da yeni yönelişlere işaret eden bir durum olarak algılanmalıdır bu veriler.

1 kg. buğday unu için metal işçileri Arjantin’de 6, Avustralya’da 2, Brezilya’da 13, Kanada’da 4, Şili’de 20, Çin’de 25, Hindistan’da 24, Japonya’da 7, Meksika’da 24, Singapur’da 14, G. Afrika’da 23, Tunus’ta 4, Ukrayna’da 22, ABD’de 3 dakika çalışmaktadır. Bu veriler de metal işçilerinin buğday ununa yüksek bir bedel ödediklerini göstermektedir.

2005 yılında 1 kg. et satın almak için Türkiye’de bir metal işçisi 2001 yılında 2 saat 58 dakika çalışmak zorunda iken 2005’te bu süre 2 saat 48 dakikaya düşmüştür. AB üyesi ve adayı ülkelerde 2005 yılında 1 kg. et için çalışma süreleri Avusturya’da 1 saat 22 dakika, Belçika’da 1 saat 15 dakika, Kıbrıs’ta 43 dakika, Çek Cumhuriyeti’nde 4 saat 11 dakika, Danimarka’da 19 dakika, Finlandiya’da 47 dakika, Fransa’da 32 dakika, Almanya’da 27 dakika, İngiltere’de 1 saat 5 dakika, Yunanistan’da 2 saat 2 dakika, Macaristan’da, 1 saat 8 dakika, İrlanda’da 52 dakika, İtalya’da 58 dakika, Letonya’da 1 saat 46 dakika, Litvanya’da 1 saat 55 dakika Romanya’da 3 saat 22 dakika, İspanya’da 2 saat 5 dakika, İsveç’te 1 saat 27 dakikadır.

Buğday ununda olduğu gibi ette de Türkiye daha fazla çalışan ülkelerden biridir. Arjantin, Brezilya, Çin, Hindistan, G. Afrika, Tunus açısından bakıldığında ne yazık ki durum değişmemektedir. Bir tarım ülkesi olan Türkiye hem tarım politikaları hem de tarım ürünlerinin fiyatlandırılması politikaları açısından işçilere temel gıda maddelerini edinmeleri için daha fazla çalışmayı gerektirecek “işler” yapmışlardır. Bu da işçilerin sadece kendi ücretleri ile değil, kendi ücretlerini etkileyen diğer ürünlerin fiyatları ile de ilgilenmesi gerektiğini, mücadelenin eksenine bunları da oturtması gerektiğini göstermektedir. İşçinin kendi emek gücünü yeniden üretmesinde en önemli yeri tutan gıda maddelerini edinmek için pek çok ülkeden daha fazla süre çalışmak çalışma yaşamının temel sorunlarından birini oluşturmaktadır. Reel ücret artışlarının mücadelesinin tıkandığı yerlerde yeni mücadele alanı bu tür ürünler üzerinden açmak mümkün ve anlamlıdır.

Yukarıdaki tablo giysi (kadın ve erkek pantalonu, ayakkabı, gömlek gibi), dayanıklı tüketim malları (buzdolabı, televizyon, otomobil, çamaşır makinası gibi) açısından da bakıldığında değişmemektedir. Metal işçileri bu ürünleri de alabilmek için pek çok AB üyesi ve adayı ülke işçisinin yanısıra diğer ülke işçilerinden de fazla çalışmaktadır. Örneğin gıda ürünlerini edinmek için çalışılan süre ortalamasında Ukrayna,Tayland, Slovak Cumhuriyeti, Sırbistan, Nepal, Rusya, Romanya, Meksika, Litvanya, Letonya, Endonezya, Dominik Cumhuriyeti, Belarus ve Arjantin gibi ülkelerin işçilerinin Türkiye’den daha fazla çalıştığı görülmektedir.. Üstelik bunlardan Tayland, Rusya, Romanya, Endonezya, Dominik Cumhuriyeti ve Arjantin’in Türkiye ile arasında çok büyük bir fark da yoktur! Ancak Türkiye’nin bu ülkelerden farkı, önemli ihraç mallarından birinin tekstil ürünleri olmasıdır. Tekstil ülkesi Türkiye’de işçiler giyinmek için daha fazla çalışmaktadır, gıda ürünlerini edinmede olduğu gibi!

Dayanıklı tüketim ürünlerinde de önemli bir ihracatçı konumuna gelmiş olan Türkiye’de metal işçilerinin bu ürünleri elde etmek için de pek çok ülke işçisinden daha fazla çalışmak zorunda kalması düşündürücü olsa gerek. Gıda ve giysi ürünlerini edinmede Türkiye’deki metal işçilerinden daha fazla çalışan ülkelerin işçileri dayanıklı tüketim mallarını edinmede de aynı konumda bulunmaktadır. Anlaşılan odur ki sorun sadece ücretlerin düşüklüğünden değil, işçilerin tüketmekte olduğu ürünlerin fiyatları ile de ilgilidir. Bu nedenle işçiler, sendikalar ücretler kadar emek güçlerini üretmek, yaşamlarını kolaylaştırmak, refah düzeyini yükseltmek için tüketmek zorunda kaldıkları ürünlerin fiyatları ile de yakından ilgilenmek zorundadır. Bu ise daha da politikleşmiş bir işçi hareketini gerektirir ve kaçınılmazlaştırır.

(*) Birleşik Metal İş’in AB ortalaması için seçtiği ülkeler İsveç, İspanya, Portekiz, İtalya, İrlanda, İngiltere, Almanya, Fransa, Finlandiya, Danimarka, Belçika, Avusturya gibi ilk 12 üye ülkedir. Portekiz ile ilgili 2005 yılında veri olmadığı için biz Portekiz’i 2001 ve 2005 yılları için hesap dışı tutmak zorunda kaldık.