06 Ekim 2006 Sayı: 2006/39 (39)
  Kızıl Bayrak'tan
   Düzen ordusunun dizginleri ele almaya
yönelik çıkışları
  Türkiye'nin gerçek anayasası ya da
kontrgerilla devleti gerçeği!
  Egemenlerin utanç verici Amerikancılık
yarışı
  Erdoğan'ın ABD ziyaretinden yansıyanlar
  PKK'nin yeni ateşkes süreci ve ötesi
Üniversitelerde sertleşen süreç ve
büyüyen tepki
Kadın emeğinin istihdama katılımı
çalışmaları ve kapitalist düzen gerçeği
Yasaların dili ve
sendikaların tututumu/ Yüksel Akkaya
Darbe şakşakçıları vazife başında!
 Gelişen saldırıları göğüslemek için
Devrimci birleşik mücadelenin artan
önemi / Orta sayfa
  Ulucanlar anmalarından
  Emekli-Sen Kartal Şube Başkanı Emir
Babakuş'la 7 Ekim mitingi üzerine
konuştuk
  Ders din kültürü ve ahlak bilgisi... Konu
Kneipp kürü!
  Türkiye Sosyal Forumu
etkinliklerinden
  Genel-İş Sendikası işyeri temsilcisi Göker
Şahin ile sınıf hareketinin durumu ve İstanbul İşçi Kurultayı’nı konuştuk
  Gürcistan: NATO-Rusya çekişme arenası
  Ortadoğu'da savaş cephesini genişletme
tehditleri!
  Meksika'da öğretmenlerin grevi sürüyor
  Brezilyaída başkanlık seçimleri ikinci
tura kaldı.
  Sorgulanan Doğu
  ESP ile dayanışma eylemlerinden
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Brezilya'da başkanlık seçimleri ikinci tura kaldı

İlk turda yüzde elli oranında oy alan aday olmadığından, Brezilya devlet başkanlığı seçimleri Ekim ayında yapılacak ikinci tura kaldı. Halen cumhurbaşkanı olan “solcu” Luiz İnacio Lula da Silva en yüksek oyu alan aday olmakla birlikte, oy oranı yüzde ellinin altında kaldı. Yüksek seçim komisyonu, Lula'nın oy oranının yüzde 48 civarında kaldığını açıkladı.

Lula da Silva'nın en yakın rakibi Geraldo Alckmin'e verilen destek, Lula'nın lideri olduğu İşçi Partisi'nin (PT) yolsuzluk skandallarıyla sarsılması nedeniyle artış gösterdi. İlk turda yüzde 41 civarında oy aldığı açıklanan Geraldo Alckmin'in, ikinci turda Lula ile başa baş bir yarışa girmesi olası görünüyor.

Önceki seçimde Topraksız Kır İşçileri Hareketi (MST), sol-sosyalist güçler, işçi sendikaları tarafından desteklenen PT Başkanı Lula da Silva, açık farkla galip gelmişti. Ancak başkanlığı döneminde uyguladığı neoliberal politikalarla işçi ve emekçilere değil, sermayeye hizmet eden “solcu başkan”, başta MST olmak üzere sol-sosyalist güçlerle sendikaların bir kısmının desteğini yitirdi. PT'nin solunda kalan birkaç parti ve örgüt, farklı bir adayla seçimlere katıldılar.

PT'nin yolsuzluk bataklığı içinde çırpınması oy oranın düşmesinde etken oldu. Ancak Brezilya burjuvazisinin bir kesimi ile bazı uluslararası tekellerin Lula'ya verdiği destek devam ediyor.

Lula da Silva'nın başkan seçilmesiyle, Brezilya işçi sınıfı, emekçiler ve sol-sosyalist güçler toplumsal gelişme konusunda umutlanmışlardı. Brezilya solu, Lula hükümetinin dört yıllık iktidar süresi içerisinde neoliberal modeli alaşağı edip, emekçiler lehine politikalar uygulayacağını var sayıyordu. Bu umutlar bir-iki yıl içinde yerini hayal kırıklığına bıraktı.

Büyük sermaye için çalışan Lula, kitleler önünde demagoji yapmaktan geri durmad. Bir yandan ardı ardına baskıcı kanunlar geçirmeye, asgari ücreti düşürmeye, işçilerin işten atılmasını kolaylaştırmaya, toplumsal hareketleri kanun dışı ilan etmeye devam ederken, öte yandan da yoksullara “acınızı paylaşıyorum” demeçleri verdi.

Lula başkanlığındaki PT yönetiminin ücretleri düşüren uygulamaları, sosyal yıkım saldırıları parti içinde de ciddi tepkilere neden oldu. Ancak parti içi çatışma, gerici politikalara karşı çıkan bir senatörle üç milletvekilinin atılması, diğer muhaliflerin uzaklaştırılması ya da kendilerine karşı önlem alınacağı tehditlerinin savrulmasıyla sonuçlandı.

Fiili toprak işgallerini bir yana bırakıp Lula'nın seçim kampanyasına katılan MST saflarında da büyük hayal kırıklığı yaşandı. MST'nin taleplerini karşılama sözü veren Lula, başkanlık koltuğuna oturunca vaadlerini “unuttu”. 430 bin topraksız aileyi yerleştireceğine yemin eden Lula, sadece 50-60 bin civarında aileyi yerleştirdi.

Bölgesel ve yerel MST liderleri ve eylemciler, topraksız kır işçilerinin Lula rejiminde bir geleceklerinin olmadığını, hareketin bu burjuva yönetimden kopmak zorunda olduğunu ve denenmiş meşru-militan kitlesel eylemlere geri dönülmesi gerektiğini anladı. Böylece Lula'nın vaadlerine kanan MST liderleriyle militanları, birkaç yıl eylemsiz kaldıktan sonra yeniden fiili toprak işgallerine başladılar.

Verdiği vaadler ve yaydığı temelsiz hayallerle işçi-emekçi hareketiyle sol-sosyalist güçlerin belli bir dönem için rotayı şaşırmasına neden Lula da Silva, Brezilya burjuvazisine büyük hizmetlerde bulunmuş oldu. İkinci kez başkanlığa seçilme olasılığı yüksek olan Lula'nın sermaye için canla başla çalışmaya devam edeceğinden kuşku duyulmuyor. Ancak PT ve lideri Lula'nın uğrusuz rollerinin teşhir olması, işçi-emekçi hareketi ile sol-sosyalist güçlerin, düzen içi beklentilerden arınmış, iktidar perspektifine dayalı devrimci bir program uğruna mücadele etmelerinin yolunu açacaktır.

---------------------------------------------------------------------------------

Filistin'in öncelikli sorunu emperyalist-siyonist ablukayı parçalamaktır!

Filistin'de “ulusal birlik hükümeti” kurma çabalarının sonuç vermemesi ya da sonuç vermesinin engellenmesi ardından başlayan gerginlik, vahim sonuçlar yaratan çatışmalara yol açtı. Emperyalist kuşatma/siyonist işgal altındaki topraklarda Filistinliler'in birbirine kurşun sıkması, Tel Aviv ve Washington'daki savaş kurmaylarını fazlasıyla memnun etmiş olmalı.

El Fetih-Hamas arasında yaşanan çatışmalarda 10 kişi hayatını kaybederken, 100'ü aşkın kişi yaralandı. Taraflar, günlerce süren olaylardan birbirini sorumlu tuttu. Görüşmelerde bulunan Filistin Yönetimi lideri Mahmut Abbas'la başbakan İsmail Haniye, yaşanan çatışmaların önlenmesi ve bunalımın giderilmesi için gerekli önlemlerin alınması yönünde çağrı yaptılar. Haniye ile Abbas, güvenlik güçlerinin yasaları uygulayarak düzeni sağlaması gerektiğini belirterek, çatışmalara son verilmesini ve ulusal birlik hükümeti kurulması yönündeki görüşmelerin yeniden başlatılmasını istediler.

Ancak bu çağrı beklenen etkiyi yaratmadı. Hamas yetkilileri, Abbas ekibinin hükümete karşı “darbe” girişiminde bulunduğunu öne sürerken, El Fetih'e bağlı El Aksa Şehitleri Tugayı tarafından yayınlanan bildiride ise Hamas liderleri tehdit edildi.

Açıklamada, çatışmaların sorumlusu olduğu iddia edilen Hamas'ın Şam'daki siyasi büro şefi Halid Meşal, Filistin İçişleri Bakanı Said Siyam ile bakanlığın üst düzey yetkililerinden Yusuf El-Zahar'ın hedef alınacağı söylendi.

Gelişmeler üzerine Hamas ise, “Filistin toplumunu tahribe, siyasi ve toplumsal düzene karşı darbe yapmaya dönük” planlar karşısında eli kolu bağlı kalmayacaklarını açıkladı. Filistin Özerk Yönetimi'ne mensup az sayıdaki kişinin sebep olduğu karışıklıklar kınanarak İçişleri Bakanlığı'nın düzeni, güvenliği sağlayacağı ve yasaları uygulayacağı ifade edildi.

Bazı iddialara göre, ekonomik ambargo ve baskılarla Hamas'ın İsrail'i tanımasını sağlayamayan ABD ve İsrail, El-Fetih eliyle iç karışıklık çıkararak Hamas'a karşı bir çeşit darbe yapmaya çalışıyor.

Nitekim Hamas'ın kurduğu Filistin hükümeti, Batı Şeria'da Hamas karşıtı eylemlerin devam etmesi üzerine, bakanlıkların faaliyetlerinin askıya alındığını duyurdu. Hükümet sözcüsü Gazi Hamad, “Batı Şeria'daki hükümet binalarına saldırı düzenlenmesi ve bazı Hamas yetkililerinin kaçırılmaya çalışılması üzerine, bütün hükümet kurumlarındaki faaliyetlerin askıya alındığını” açıkladı

Filistin lideri Mahmud Abbas da, olayların devam etmesi üzerine halka itidal çağrısında bulundu. Abbas, şimdiye kadar aşılmamış “kırmızı çizginin” son olaylarla aşıldığını söyledi. Kırmızı çizgiden kastedilen ise iç savaş. Abbas, iç savaşa meydan vermeyeceklerinin altını çizdi. Olayların devam etmesi üzerine İsmail Haniye'den de benzer açıklamalar geldi.

Filistin'de bu vahim olaylar cereyan ederken, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın Ortadoğu turunda olması dikkatlerden kaçmadı. Bölgedeki Amerikan işbirlikçisi rejimleri İran'a karşı ortak cephede buluşturmaya çalışan ABD emperyalizminin, bu amaca ulaşabilmek için öncelikle Filistin sorununa “çözüm” üretmesi gerektiği yönünde görüşler giderek yaygınlık kazanırken, savaş kundakçısı Rice'ın da bu yönde çaba harcayacağı söyleniyor.

Ortadoğu gezisi devam eden ABD Dışişleri Bakanı, Mahmut Abbas'ı güçlendirmek için gerici Arap rejimleriyle formüller ararken, Bush liderliğindeki savaş çetesiyle suç ortaklığına giren Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan üçlüsünün ise, Filistin'de Hamas'ı dışlayan bir hükümetin kurulmasını istediği bildiriliyor.

Gerginliğin devam ettiği günlerde, sürgündeki Filistinliler'in Londra'da yayınladığı El-Kuds El Arabi gazetesi, Mahmud Abbas'ın İsrail İç İstihbarat Teşkilatı Şin-Bet'in şefi Yuval Diskin ile gizlice görüştüğünü yazdı. Gazete, Mahmud Abbas'ın, Körfez'deki bazı Arap ülkelerinden yetkililerle birlikte Ürdün'ün Akabe limanında İsrail iç istihbarat örgütü şefiyle görüştüğünü iddia etti.

Filistin'de patlak veren çatışmaların herşeyden önce ABD ve siyonistlerin işine yaradığı açıktır. Verili koşullarda Filistin halkı için öncelikli olan, emperyalist kuşatma/siyonist işgal ablukasını parçalamak için tüm olanakları seferber ederek ortak bir cephede direnmektir.