06 Ekim 2006 Sayı: 2006/39 (39)
  Kızıl Bayrak'tan
   Düzen ordusunun dizginleri ele almaya
yönelik çıkışları
  Türkiye'nin gerçek anayasası ya da
kontrgerilla devleti gerçeği!
  Egemenlerin utanç verici Amerikancılık
yarışı
  Erdoğan'ın ABD ziyaretinden yansıyanlar
  PKK'nin yeni ateşkes süreci ve ötesi
Üniversitelerde sertleşen süreç ve
büyüyen tepki
Kadın emeğinin istihdama katılımı
çalışmaları ve kapitalist düzen gerçeği
Yasaların dili ve
sendikaların tututumu/ Yüksel Akkaya
Darbe şakşakçıları vazife başında!
 Gelişen saldırıları göğüslemek için
Devrimci birleşik mücadelenin artan
önemi / Orta sayfa
  Ulucanlar anmalarından
  Emekli-Sen Kartal Şube Başkanı Emir
Babakuş'la 7 Ekim mitingi üzerine
konuştuk
  Ders din kültürü ve ahlak bilgisi... Konu
Kneipp kürü!
  Türkiye Sosyal Forumu
etkinliklerinden
  Genel-İş Sendikası işyeri temsilcisi Göker
Şahin ile sınıf hareketinin durumu ve İstanbul İşçi Kurultayı’nı konuştuk
  Gürcistan: NATO-Rusya çekişme arenası
  Ortadoğu'da savaş cephesini genişletme
tehditleri!
  Meksika'da öğretmenlerin grevi sürüyor
  Brezilyaída başkanlık seçimleri ikinci
tura kaldı.
  Sorgulanan Doğu
  ESP ile dayanışma eylemlerinden
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Sarıgazi Belediyesi'nde örgütlü Genel-İş Sendikası işyeri temsilcisi Göker Şahin ile sınıf hareketinin durumu ve İstanbul İşçi Kurultayı hakkında konuştuk...

“Kurultay sınıf bilincinin yaratılmasının bir adımı olmalı!”

- İşçi sınıfının bugünkü tablosu hakkında ne düşünüyorsunuz?

G. Şahin: İşçi sınıfı bugün son derece geri bir durumda. Bunun nedenini ben de kendi kafamda tartışıyorum. İşçi sınıfının mücadelesinin, örgütlenmesinin önünde bir dizi engel var. Her şeyden önce işçiler sınıf bilincinden yoksunlar. İktisadi olarak da bir bilince sahip değiller. Dünyada ve ülkede gelişen gündemlere, doğrudan işçi sınıfını ilgilendiren gündemlere uzak ve duyarsızlar. Öte yandan sistemin işçilerin birliğini, örgütlülüğünü engellemeye dönük çabaları da var. Maalesef bu çabalar bilinç yoksunluğundan kaynaklı olarak da fazlasıyla karşılık buluyor.

İşsizlik sorunu bizzat sistem tarafından yaratılıyor ve işçilere karşı kullanılıyor. Farklı farklı yöntemlerle işçiler arasında bir ayrım yaratılarak (ücret farkları, çalışma koşulları, dil, din, ırk, taşeronlar, emekli olup çalıştırılan işçiler…) ortak hareket edebilmesinin önü kesiliyor. Sınıf bilincinin olmadığı yerde bütün bunlar daha da kolay oluyor. Fakat sınıf bilincinin olduğu yerde ise durum daha farklı oluyor.

Örneğin bizim 14 yıllık bir sürecimiz var. Yaş ortalaması biraz yüksek. Yani çalışanlar geçmişteki hareketli süreçleri yaşamışlar. Doğal olarak da bir sınıf bilincine sahipler. Bu sayede yaşadığımız sorunlar karşısında gerekli tutumları gösterebiliyor ve haklarımızı alabiliyoruz.

- Bütün bu saydığınız sorunları aşmak ve işçi sınıfının mücadelesini geliştirebilmek için neler yapılabilir/yapmak gerekir?

Göker Şahin: İşçilerin harekete geçebilmesi ve örgütlü bir şekilde davranabilmesi için kendisinin bir sınıf olduğunu anlaması gerekir. İşçiliğin ne demek olduğunu kavraması gerekir. İşçilerin birbirlerine karşı güvenlerinin olması gerekir. Siyasal bir bilince sahip olması gerekir. Yani sorunların sistemle olan bağını görebilmesi gerekir. Bütün bunlarla birlikte ortak bir şekilde hareket ederek haklarını kazanmak için mücadele edebilmeli. Tabii bütün bunları yapabilmesi için de yol gösterecek birilerinin olması gerekir.

- 12 Kasım'da İşçi sınıfının tıkanan mücadele kanallarının ve çözüm yollarının tartışılacağı İstanbul İşçi Kurultayı hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Göker Şahin: Bu çerçevedeki bir kurultayı olumlu bir adım olarak görüyorum. Atılan bu adımın işçilere taşındığı oranda bir sınıf bilinci yaratacağını düşünüyorum. Bu adım amacına ulaştığı, başarılı olduğunda ise sınıfa daha büyük katkıları olacağına inanıyorum. Bu kurultayla birlikte işçi sınıfının yaşadığı sorunlar karşısında neler yapılması gerektiği daha iyi tartışılacak ve anlaşılacak diye düşünüyorum. Tabii çıkan çözüm yolları hayata geçirildiği oranda çok daha faydalı olabilecektir.

Kızıl Bayrak/Ümraniye

-------------------------------------------------------------------------------

OSİM-DER üyesi metal işçisi Şahin Şahin ile işçi sınıfının durumu ve İstanbul İşçi Kurultayı hakkında konuştuk...

“Kurultayda sorunlar tartışılmalı ve çözümler ortaya konmalıdır!”

- İşçi sınıfının mevcut durumu hakkında ne düşünüyorsun?

Ş. Şahin: İşçilerde bir yandan korku, bir yandan umarsızlık var. İnsanlar şu dönemde verilen 380 milyonla geçinemiyorlar, ama şikayet de etmiyorlar. Asıl olarak işini kaybetme korkusu yaşıyorlar. Bir de genel bir güvensizlik var. Bunların hepsi sınıf bilincinin olmamasından kaynaklanıyor.

Ben, kendi işyerimden örnek vermek istiyorum. Küçük bir işyerinde çalışıyorum. Zam dönemlerinde ancak patronun karşısına çıkabiliyorsun. Baskı kurarak üç aşağı beş yukarı istediğin ücreti de alıyorsun. Ancak bu dönem geçtikten sonra birliğimiz de unutulabiliyor. Unutulmasının temel sebebi ise sınıf bilincinin olmaması. Bundan kaynaklı işçi kendini kanıtlamak için her şeyi yapabiliyor.

Aynı zamanda işçi sınıfının siyasal bilinci ve düşüncesi de geri kalmış. Örneğin dinlediğin müzik yüzünden bile ‘terörist' olarak görülebiliyorsun. İşçi sınıfının bu geriliği aşması gerektiğini düşünüyorum. En başta siyasal bir bilince sahip olması gerekiyor diye düşünüyorum.

- Sınıfın içinde bulunduğu bu durum nasıl değişir sence. Neler yapmak gerekir?

Ş. Şahin: İşçi sınıfının akıldan çıkarmaması gereken bir gerçek var. Patron üstün değil. Ben varsam, patron var. Ben üretiyorsam, o kazanıyor. Ben olmasam, işçi sınıfı olmasa, patronlar hiçbir şey yapamaz. Bizim gücümüz buradan geliyor.

İkincisi, işçi sınıfına siyasal bir müdahale gerekir. Siyasallaşmazsa, işçi sınıfının çıkarlarını savunmazsa, onun siyasetini yapmazsa, karşı tarafın etkisine girer. Tıpkı bugün olduğu gibi. O yüzden siyasal müdahalenin çok önem taşıdığını düşünüyorum.

Üçüncü olarak işçi sınıfının yakın çevresinde işçi derneklerine, işçi örgütlenmelerine, sendikalara vb. oluşumlara katılması gerekir. Belli bir bilinci alması için bu tür yerlere gitmesi daha doğrusu örgütlenmenin bir parçası olması gerekir. Ancak böyle değişir, gelişir diye düşünüyorum.

- 12 Kasım tarihinde işçi sınıfın örgütlenme ve mücadele sorunlarının tartışılacağı İstanbul İşçi Kurultayı toplanacak. Bu kurultay hakkında ne düşünüyorsun?

Ş. Şahin: Kurultayda ayrı sektörlerde çalışan, sorunları aynı olan işçiler biraraya gelecekler. Dökümde çalışanı da, tekstil de çalışanı da, hatta sendikalısı da sorunlarının bir ve aynı olacağını görecekler. Bir işçinin oraya gidip “bu sorun sadece benim sorunum değil, bütün işçi sınıfının sorunudur” sonucunu çıkarmasını çok anlamlı buluyorum.

Bir düşünün, kurultay gibi araçlar olmasa, İstanbul işçileri nasıl toplanabilir? Ümraniye'deki işçi ile Topkapı'daki işçi nasıl buluşabilir? Bence kurultayın en güzel yanı bu.

Kurultayda sorunlar tartışılmalı ve çözümler ortaya konmalıdır. İşçiler, anlatılanlardan kendileri için gerekli sonuçları çıkarmalılar. Sorunlarını yenerek aşmalıdır.

Kurultay bence sadece bir isim. İsim önemli değil. Önemli olan, kurultayın örgütlü bir hareketi temsil ediyor olması.

Bence kurultayın en güzel yanlarından biri, A'yı bilmiyorsam, kurultaydan öğrenerek çıkacak olmamdır. 12 Kasım'da gerçekleşecek kurultay işçi sınıfının örgütlülük bilincinin gelişmesine hizmet edecektir. İşçi sınıfına en önemli katkıdır bu bence. İşçi sınıfı, ancak mücadele ettikçe kazanır. Kurultay da sadece bunun bir aracıdır. Kurultay, mücadelenin yol ve yöntemlerini bize gösterecektir.

Marks'ın sözleriyle sözlerimi bitirmek istiyorum; “İşçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaktır” diyorum. Kurtuluşumuzu yakınlaştırmak için tüm işçileri 12 Kasım'da İstanbul İşçi Kurultayı'nda buluşmaya çağırıyorum.

Kızıl Bayrak/Ümraniye