06 Ekim 2006 Sayı: 2006/39 (39)
  Kızıl Bayrak'tan
   Düzen ordusunun dizginleri ele almaya
yönelik çıkışları
  Türkiye'nin gerçek anayasası ya da
kontrgerilla devleti gerçeği!
  Egemenlerin utanç verici Amerikancılık
yarışı
  Erdoğan'ın ABD ziyaretinden yansıyanlar
  PKK'nin yeni ateşkes süreci ve ötesi
Üniversitelerde sertleşen süreç ve
büyüyen tepki
Kadın emeğinin istihdama katılımı
çalışmaları ve kapitalist düzen gerçeği
Yasaların dili ve
sendikaların tututumu/ Yüksel Akkaya
Darbe şakşakçıları vazife başında!
 Gelişen saldırıları göğüslemek için
Devrimci birleşik mücadelenin artan
önemi / Orta sayfa
  Ulucanlar anmalarından
  Emekli-Sen Kartal Şube Başkanı Emir
Babakuş'la 7 Ekim mitingi üzerine
konuştuk
  Ders din kültürü ve ahlak bilgisi... Konu
Kneipp kürü!
  Türkiye Sosyal Forumu
etkinliklerinden
  Genel-İş Sendikası işyeri temsilcisi Göker
Şahin ile sınıf hareketinin durumu ve İstanbul İşçi Kurultayı’nı konuştuk
  Gürcistan: NATO-Rusya çekişme arenası
  Ortadoğu'da savaş cephesini genişletme
tehditleri!
  Meksika'da öğretmenlerin grevi sürüyor
  Brezilyaída başkanlık seçimleri ikinci
tura kaldı.
  Sorgulanan Doğu
  ESP ile dayanışma eylemlerinden
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

“Sosyal politika” değil, düzensiz, kuralsız, sigortasız ve güvencesiz işgücü piyasası politikası…

Kadın emeğinin istihdama katılımı çalışmaları ve kapitalist düzen gerçeği

Son yıllarda başta AB ülkeleri olmak üzere Türkiye'de de aktif işgücü politikaları işsizliğin çözümü olarak sunulmakta, bu konuda çalışmalar yürütülmektedir. Türkiye İş ve İşçi Bulma Kurumu'nun yeniden yapılandırılarak İŞKUR haline getirilmesi, özel istihdam bürolarının yasal dayanağa kavuşturulması, valilikler, belediyeler, muhtarlıklar, Halk Eğitim Merkezleri, KOSGEB ve TESK tarafından açılan mesleki eğitim kursları bu politika doğrultusunda gündeme getirilen uygulamalardır.

Aktif işgücü politikaları çerçevesinde kadın emeğinin istihdama katılımı üzerine çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Bunlardan ilk akla geleni TÜSİAD tarafından organize edilen Kadın İstihdamı Zirvesi'dir (Şubat 2006, İstanbul). Merkezi düzeyde yapılan çalışmaların dışında yerel birimlerde de kadının istihdama katılımını arttırıcı çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmaların başında kadınları sanayi için gerekli olan elemanları yetiştirmek üzere kurslara yönlendirmek ve akabinde çoğunlukla düşük ücretle, sigortasız, sendikasız sektörlerde işe yerleştirmektir. Bu sektörlerin başında kadın emeğinin yoğun olarak istihdam edildiği tekstil gelmektedir.

Kadın emeğini istihdama yönlendirmek için son olarak Düzce bölgesinde Valilik başkanlığında İl İstihdam Kurulu biraraya gelerek bir dizi karar aldı. Buna göre; tekstil, CNC, doğalgaz tesisatçılığı gibi alanlarda kurs verilmesi, tekstil firmalarının bayan işçi talebini karşılamak için köy ve mahalle muhtarları nezdinde çalışma grubu oluşturulması karara bağlandı. Ayrıca işsizlerin İŞKUR'a kayıtlarının yapılması da öngörülüyor. Kararın ana gerekçesi tekstil sektöründe başgösteren kadın işçi açığının karşılanmasıdır. Benzer kararlar şu veya bu isim altında farklı bölgelerde de alınmaktadır. Ancak alınan kararların ortak özelliği sermayenin isteklerini tam olarak karşılama çabasıdır. Her ne kadar işsizlikle mücdele adı altında sunulsa da, kararlara yön veren temel güdü budur.

“Aktif işgücü politikaları” nedir?

“Aktif işgücü politikaları” verimliliği yükseltmek, işsizlik süresini en aza indirmek üzerinden kurgulanmıştır. Bu politikalar iş arayanlara danışmanlık hizmetleri, sermayenin ihtiyaçlarına uygun eğitim olanağının sağlanması ve geçici iş yaratmayı hedeflemektedir.

Eğitim hizmetlerinin amacı, sistemin ihtiyaç duyduğu nitelikte elemanların sağlanmasıdır. Bu amaçla sermaye-eğitim kurumlarının işbirliği, mesleki eğitim kurslarıyla işgücüne vasıf kazandırılması, ara eleman ihtiyacının giderilmesi amaçlanmaktadır.

Aktif işgücü politikaları savunulurken işe girme konusunda dezavantajlı olan gruplara, kadınlara, gençlere öncelik verildiği sıkça dillendirilir. Yüksek ücretli işlerin giderek azaldığı ve işin getirdiği hakların çok sınırlı olduğu bir ortamda, düşük ücretli işlerde hak alma bilinci gelişmeyen veya çeşitli nedenlerle sesini çıkarmayan kadınların ve gençlerin tercih edildiği açıktır. Sermayenin bu kesimlere yönelmesi “sosyal politika”nın değil, düzensiz, kuralsız, sigortasız, güvencesiz işgücü piyasası politikalarının, kâr üzerine kurulu kapitalist sistemin tercihidir. Verilere baktığımızda en fazla tekstil sektöründe sigortasız çalışanın olduğunu görürüz. Bunların çoğu da kadın işçidir. Tekstil patronları dahi 800 bin sigortasız (kayıt dışı) işçinin sektörde yer aldığını belirtmektedir.

Bu politikanın bir diğer özelliği, işsizlerin aktif (samimi) olarak iş arayıp aramadıklarını kontrol altına alma adı altında, tüm işsizleri İŞKUR'a kaydetmek ve kimi zaman rencide edici ve istemedikleri işlerde çalışmayı kabul etmek zorunda bırakmaktır. İşin kendisinin kişilik üzerindeki etkisi düşünüldüğünde, bu politikayla kişiliksizleştirmenin de amaçlandığını söylemek zor olmayacaktır.

Aktif işgücü politikaları işsizliğin toplumsal değil bireysel bir sorun olarak algılanmasına dönüktür. Durum bu olunca iş bulmak da bireylere veya bu bireylere yol gösterecek mesleki kurslara, özel istihdam bürolarına terkedilmektedir. Devletin bütçeden bunun için pay ayırması gereksiz kılınmaktadır. “Eğer iş bulamıyorsan bunun nedeni gerekli kurslara gitmemen ya da sana teklif edilen ücretle işe girmeyi kabul etmemen ya da beğenmemendir” argümanıyla işsizlik açıklanmaktadır.

Kapitalist sistem ancak yedek işgücü ordusu varolduğu sürece kârını arttırma olanağına sahiptir. Bu nedenle aktif işgücü politikalarıyla işgücüne katılımı artırmak aynı zamanda aynı iş için rekabeti ve nitelikli işsizler ordusunun çoğalmasını beraberinde getirecektir. Bunun anlamı kadınların istihdama katılımının önünü almak değil, sadece sermayenin kadın emeğini istihdama katmak için neden uğraş verdiğini açıklamaktır. Ancak sermayenin bu amacına ulaşmasını engellemenin yolu, özgül koşullarını da dikkate alacak bir biçimde, kadın işçilere dönük bilinçlendirme-örgütleme çalışmalarına ağırlık vermekle mümkün olacaktır.

--------------------------------------------------------------------------------

KESK AKP binasına siyah çelenk bıraktı

KESK'e üye emekçiler 30 Eylül günü AKP'nin kamu sektörüne yönelik saldırılarını protesto etmek amacıyla AKP Genel Merkezi önüne siyah çelenk bıraktı. Ceyhun Atıf Kansu Caddesi'nde toplanan emekçiler, hükümeti protesto eden sloganlarla Genel Merkez'e doğru yürüyüşe geçtiler.

Polis barikatıyla karşılaşan emekçiler bulundukları yerde açıklama yaptılar. Açıklamayı yapan KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Özgür Bozdoğan, AKP'nin hükümete geldiğinden bu yana kamuda tahribat yaratan uygulamalara devam ettiğini söyledi. Kamu kurumlarında kadrolaşma çalışmalarına dikkat çekerek, hükümetin, başta KESK üyeleri olmak üzere kendi gibi düşünmeyenleri baskı altına aldığını ifade etti.

Açıklamanın ardından KESK yöneticileri, üzerinde, “Kadrolaşma, baskı, sürgün ve cezalara son!” yazılı siyah çelengi AKP Genel Merkezi önüne bıraktı.

---------------------------------------------------------------------------

Adana'da KESK'ten basın açıklaması...

27 Eylül günü İnönü Parkı'nda bir araya gelen KESK'liler, toplu görüşme sürecinde oynanan orta oyununu protesto etmek ve seslerini duyurabilmek amacıyla bir basın açıklaması gerçekleştirdiler.

KESK dönem sözcüsü ve SES Adana Şube Başkanı Mehmet Antmen yaptığı açıklamada, Kamu Sen ve Memur Sen'i hükümetin orta oyununa ortak olmakla suçladıktan sonra şunları söyledi; “Gelin bizimle birlikte belirleyeceğimiz bir takvim çerçevesinde demokratik tepkilerimizi, hizmet üretiminden gelen gücümüzü gösterelim. 2007 bütçesinin halktan ve emekten yana bir tercih yapılması için taraf olalım...”

Açıklamanın ardından eylem sona erdi.

Kızıl Bayrak/Adana

---------------------------------------------------------------------------------

Pirelli'de işten atmalara karşı eylem ve bir kez daha sendikal ihanet

Kocaeli'nin Köseköy İlçesi'nde kurulu olan Türk Pirelli Fabrikası patronu, 3 Ekim günü, uzun süreli istirahat aldıkları ve verimsiz çalıştıkları gerekçesiyle 6 işçiyi iş akitlerini feshederek attı. Lastik-İş Sendikası'nda örgütlü olan işçiler üretimi durdurarak eyleme geçtiler. İşçiler iş durdurma eylemini gece vardiyasından çıkmayarak fabrika içinde sürdürdüler. Fabrikaya sabah saatlerinde gelen Lastik-İş Genel Başkanı Abdullah Karacan işten atmalarla ilgili patronla görüştü. İşçilerin kararlılığı karşısında eyleme devam edeceklerini söyleyen Karacan, işçiler eylemlerine devam ettikleri takdirde toplam 75 işçinin işine son vereceğini söyleyen patronun tehdidi ile karşılaştı. Pirelli patronu işten atmakla tehdit ettiği 19 işçinin adını da sendika yöneticilerine verdi.

Bu tehdit karşısında kararlı bir tutum sergilemek, tüm gücüyle eylemi sürdürme iradesi göstermek yerine geri adım atan Lastik-İş Genel Başkanı, bir kez daha ihanetçi kimliğini gösterdi. Eylem sonlandırılarak öğle saatlerinde işçiler tekrar çalışmaya başladılar.

Bu açık ihanet yetmezmiş gibi Lastik-İş Kocaeli Şube Başkanı Hasan Hüseyin Çakar basına yaptığı açıklamada, Genel Başkanları'nın atılan işçilerin işe alınması için büyük çaba harcadığını ancak daha fazla işçinin işten atılmaması için işyeri temsilcileriyle beraber bu kararı aldıklarını söyleyerek ihaneti sahiplendi.

Pirelli Fabrikası'nda daha önce de toplu işten atmalar yaşanmış ve sendikanın tavrı yine aynı olmuştu.

Kızıl Bayrak/Kocaeli