06 Ekim 2006 Sayı: 2006/39 (39)
  Kızıl Bayrak'tan
   Düzen ordusunun dizginleri ele almaya
yönelik çıkışları
  Türkiye'nin gerçek anayasası ya da
kontrgerilla devleti gerçeği!
  Egemenlerin utanç verici Amerikancılık
yarışı
  Erdoğan'ın ABD ziyaretinden yansıyanlar
  PKK'nin yeni ateşkes süreci ve ötesi
Üniversitelerde sertleşen süreç ve
büyüyen tepki
Kadın emeğinin istihdama katılımı
çalışmaları ve kapitalist düzen gerçeği
Yasaların dili ve
sendikaların tututumu/ Yüksel Akkaya
Darbe şakşakçıları vazife başında!
 Gelişen saldırıları göğüslemek için
Devrimci birleşik mücadelenin artan
önemi / Orta sayfa
  Ulucanlar anmalarından
  Emekli-Sen Kartal Şube Başkanı Emir
Babakuş'la 7 Ekim mitingi üzerine
konuştuk
  Ders din kültürü ve ahlak bilgisi... Konu
Kneipp kürü!
  Türkiye Sosyal Forumu
etkinliklerinden
  Genel-İş Sendikası işyeri temsilcisi Göker
Şahin ile sınıf hareketinin durumu ve İstanbul İşçi Kurultayı’nı konuştuk
  Gürcistan: NATO-Rusya çekişme arenası
  Ortadoğu'da savaş cephesini genişletme
tehditleri!
  Meksika'da öğretmenlerin grevi sürüyor
  Brezilyaída başkanlık seçimleri ikinci
tura kaldı.
  Sorgulanan Doğu
  ESP ile dayanışma eylemlerinden
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Gürcistan: NATO-Rusya çekişme arenası

Amerikan yetiştirmesi Mihail Saakaşvili'nin CIA-Soros-satılmış işbirlikçiler koalisyonu ile başa geçmesinden sonra, Gürcistan rejimi rotayı belirgin biçimde batılı emperyalistlere doğru kırmıştı. Daha önce Rusya ile ABD-AB arasında denge politikası izleyen yönetim, işi NATO üyeliği noktasına vardırdı.

Emperyalistlerin kurduğu kurtlar sofrasında aktif bir katılımcı olarak yer almaya hazırlanan Rusya, “arka bahçe”de yaşanan bu gelişmeden doğal olarak rahatsız oldu. Zira bu gelişme ile batılı emperyalistlerin savaş aygıtı NATO, resmen kapıya dayanmış olacaktı. Nitekim bunun ilk yansıması, Rusya'nın Gürcistan'daki askeri üslerini kapatmak için takvim vermek durumunda kalması oldu.

Geçen hafta Gürcistan'ın başkenti Tiflis'te yaşanan olay, Rusya ile zaten gergin olan ilişkileri kriz düzeyine sıçrattı. Öyle ki, ortalığı teskin etmek için AB hemen devreye girmek durumunda kaldı.

Sözkonusu olayda Gürcistan yönetimi, dört Rus subayını gözaltına alarak, bunların “tehlikeli bir casusluk şebekesi”nin parçası olduklarını öne sürdü. Gürcü yetkililer, “Bu kişiler, Gürcistan'ın savunma kapasitesine, NATO ile entegrasyon programına, enerji güvenliği konusuna, ülkedeki siyasal parti ve örgütlere, askeri güçlerin altyapısına özel bir ilgi göstermekteydiler” iddiasında bulundu. Nitekim suçlamalarla ilgili olarak 10 kadar Gürcü de gözaltına alındı. Ayrıca İçişleri Bakanlığı'na bağlı kuvvetler de, “casuslukla” suçlanan bir başka Rus subayın teslim edilmesi talebiyle, Tiflis'teki Rus askeri karargâhını kuşattı.

Tiflis'te gerçekleşen bu olay, Moskova'yı ayağa kaldırdı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Gürcistan'ı “devlet terörü” uygulamakla suçlayarak, Tiflis'in kendilerini tahrik etmeye çalıştığını söyledi. Rusya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yuri Baluyevsky olayı, “rezalet” ve “hakaret” olarak nitelendirirken, Rusya Savunma Bakanı ve Başbakan Birinci Yardımcısı Sergey İvanov ise, Gürcistan'ı, Moskova'yı “şık olmayan” bir karşılık vermeye tahrik etmekle suçladı.

Rus subayların gözaltına alınmalarının arkasında ABD ve NATO'nun olduğunu söyleyen Rus yetkililer, anında Gürcistan'a karşı yaptırım uygulamaya başladı. Suçlamaları “saçma” olarak niteleyen Rusya hükümeti, ilk adımda Tiflis Büyükelçisi'ni geri çağırmış, büyükelçilik personelinin bir kısmını geri çekmiş, Gürcistan vatandaşlarına vize verilmesini durdurmuştu. Dahası Rusya, Gürcistan'a ulaşım ambargosu da uygulamaya başladı.

Alınan karar üzerine Rusya Ulaştırma Bakanlığı, kara, hava, deniz ve tren yolu ulaşımının yanı sıra posta hizmetlerinin kesilmesi talimatı verdi. Rus hava yolları Aeroflot seferlerini iptal etti. Rus yetkililer, Gürcistan'a elektrik ve doğalgazın kesileceği tehdidi de savurdu.

Rusya'nın sert tepkisinden ürken Mihail Saakaşvili yönetimi, casusluk iddiasından vazgeçmemekle birlikte, Rus subayları ertesi gün AB yetkililerine teslim etti. Ancak bu adım, Moskova rejiminin Gürcistan'a karşı aldığı sert önlemleri yumuşatmasına yetmedi. Hatta Putin yönetimi, olayı “burun sürtme” noktasına vardırdı. AB'nin araya girmesi, şimdilik olayı yatıştırmış gibi görünse de, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ülkesinin yakın gelecekte Gürcistan'a uyguladığı yaptırımları kaldırma niyeti olmadığını söyledi.

Renkli “devrim”le Gürcistan cumhurbaşkanı makamına terfi ettirilen Mihail Saakaşvili ise, Rus subayların ülkelerinde bir casusluk şebekesi oluşturmaya çalıştığı konusunda halen ısrarlı. Olayla ilgili açıklamasında subayların tesliminin, bir iyi niyet göstergesi olduğunu öne süren Saakaşvili, “Rusya'yla iyi ilişkiler istiyoruz ama yeniden filizlenmeye başlayan imparatorluğun arka bahçesi olmak istemiyoruz” dedi.

Eğer Saakaşvili, ülkesinin Rusya'nın “arka bahçe”si olmasına karşı çıkarken Gürcistan'ın bağımsızlığını savunsaydı, bu tutumun bir anlamı olurdu. Oysa başında bulunduğu gerici işbirlikçi yönetimle birlikte Saakaşvili, Gürcistan'ı Rusya'nın değil ama NATO'nun “arka bahçe”si yapmaya çalışıyor. Bu haliyle Saakaşvili'nin tutumu, herhangi bir soysuz işbirlikçinin tutumundan zerre kadar farklı değildir ve herhangi bir haklı yan taşımamaktadır.

---------------------------------------------------------------------------------

Adana'da emekçilerden baz istasyonuna tepki...

“Çocuklarımız ve biz ölmek istemiyoruz!”

Uçak Mahallesi'nde yaklaşık üç aydır süren baz istasyonu inşası ve tartışmaları devam ediyor. Emekçilerin yoğun tepkisine rağmen, yapımı tamamlanan baz istasyonu çevik kuvvet polisleri eşliğinde evin çatısına yerleştirildi. Emekçilerin eylemi polis yığınağıyla engellenmeye çalışıldı.

Mahalleye yerleştirilecek olan baz istasyonu haberini alan mahalle emekçileri aylar öncesinden tepkilerin ortaya koymuş ve baz istasyonun konulacağı evin yakınlarına astıkları, “Kanser üretici bu baz istasyonundan dolayı bizlerin ve çocuklarımızın ölmesini istemiyoruz” şiarının yazılı olduğu bir pankartla durumu protesto ederek, seslerini duyurmaya çalışmışlardı.

Mahalle halkı değişik zamanlarda birkaç kez eylem yapmış, çağırmalarına rağmen basın eylemi izlemeye gelmemişti. 4 Ekim günü baz istasyonunun yerine takılacağını duyan emekçiler bir protesto gerçekleştirdiler. Baz istasyonun kurulacağı evin sahibiyle yaşanılan gerginlik, ev sahibinin camiye kaçmasıyla sona erdi. Daha önce savcılığa suç duyurusunda bulunan emekçiler net bir yanıt alamadılar.

Konuştuğumuz ve daha sonra evlerinde ziyaret ettiğimiz emekçiler, baz istasyonu kapanana kadar ellerinden geleni yapacaklarını, fakat en büyük sorunlarının birlikte hareket edememek olduğunu söylediler.

Kızıl Bayrak/Adana

--------------------------------------------------------------------------------------

Gürcistan'da gelişmeler

Selamlar,

İnsanlık var olduğundan bugüne dünyanın dört bir yanında savaşlar yaşanmıştır. Hele yaşadığımız çağda özellikle emperyalistler, çıkarları uğruna küçük uluslara acımasızca saldırmışlardır. Çok yakınımızda yaşanan Irak, Afganistan ve Çeçenistan buna örnektir. Emperyalistlerin çıkar ve yayılmacılıkları doğrultusunda bu saldırılardan ve ulusça yokedilme politikasından Kuzey Kafkasya'nın gerçek sahipleri olan küçük uluslar da yeterince nasibini almıştır. Şu an bu uluslar Kuzey Kafkasya'da yaşadıkları yerlerde azınlık durumuna düşürülmüşlerdir. Abhazlar, Abazinler, Adigeler, Kabardeyler, Asetinler ve Çeçenler...

Sanıyorum bu ulusların varlığını Abhazlar ve Çeçenler dışındakilerini Türkiye'de yaşayanların birçoğu bilmiyordur. Tüm bu saydığım ulusların toplamına Türkiye'de Çerkez denmektedir. Yukarıda adı geçen bu uluslar Rus çarlığı döneminde yıllar boyu acımasızca saldırılara ve işgale uğramış ve en sonunda 1864 yılında anavatanlarından sürgün edilmişlerdir. Ve bu uluslar şu anda başta Türkiye Diasporası'nda olmak üzere dünyanın birçok ülkesine dağılmak ve o ülkelere sığınmak zorunda kalmışlardır.

Şu an sürgündeki uluslar yok olmakla karşı karşıyadırlar. Anavatanlarında kalanlar azınlıkta da olsalar topraklarını ve kimliklerini korumayı başarmışlar. Örneğin Çerkezler gibi. Bu uluslar SSCB döneminde özerk cumhuriyet yapılarına kavuşmuşlardır.

Ancak SSCB'nin dağılması ile birlikte yeniden o korkulu günler geri dönmüştür. Bugün Çeçenistan Rusya işgali altındadır, Abhazya ise 1993 yılında Gürcistan emperyalizmine karşı vermiş olduğu bağımsızlık savaşını kazanarak bir tarih yazmıştır. Ancak bugünlerde yeniden Gürcistan'ın yeni saldırılarısıyla karşı karşıyadır. Gürcistan ile Rusya arasında Karadeniz kıyı şeridi boyunca yer alan bu küçük ülkenin Gürcistan tarafından yeniden askeri ablukaya alınması Türkiye'de kamuoyu tarafından gündeme getirilmemiştir.

Tabii bunda en büyük etken Türkiye'nin ABD çıkarları doğrultusunda dış politika izlemesi ve onun uşaklığını yapmasıdır. Başta ABD olmak üzere diğer batılı emperyalistler Büyük Ortadoğu Projesi ile birlikte Kafkas petrollerine mutlak hakim olmak için bir uşağa ihtiyaç duymaktadırlar. Gürcistan onların en büyük stratejik taşeronudur. Ancak hedefe ulaşmak için ABD'nin bu yeni uşağının sorunlardan arındırılması gerekmektedir. Gürcistan'ın en büyük sorunu ise Abhazya ve Abhaz halkıdır. Gürcistan bu anlamda ABD emperyalizminden güç alarak bugünlerde yeni saldırı politikaları üretmekte ve çeşitli provokasyon manevraları ile saldırıya zemin yaratmaktadır. Abhazya sınırında yer alan Kuduri vadisine Şaakaşvili yönetimine muhalif grubu ayıklama bahanesiyle askeri yığınak yapmıştır.

Niye mi yazdım bunları?

Ola ki önümüzdeki günlerde böyle bir saldırı olursa şaşırmayın diye. Bir de sizi dilim döndüğünce, aklım erdiğince kısa da olsa bilgilendirmeye çalıştım. Eğer gazetenizde kısa da olsa yayınlama şansınız olursa hiç değilse devrimci kamuoyu da bilgilenmiş olur diye düşünüyorum.

Tüm dostlara sevgiler, saygılar.

C. Vanacha

(Kızıl Bayrak okuru/Düzce)