06 Ekim 2006 Sayı: 2006/39 (39)
  Kızıl Bayrak'tan
   Düzen ordusunun dizginleri ele almaya
yönelik çıkışları
  Türkiye'nin gerçek anayasası ya da
kontrgerilla devleti gerçeği!
  Egemenlerin utanç verici Amerikancılık
yarışı
  Erdoğan'ın ABD ziyaretinden yansıyanlar
  PKK'nin yeni ateşkes süreci ve ötesi
Üniversitelerde sertleşen süreç ve
büyüyen tepki
Kadın emeğinin istihdama katılımı
çalışmaları ve kapitalist düzen gerçeği
Yasaların dili ve
sendikaların tututumu/ Yüksel Akkaya
Darbe şakşakçıları vazife başında!
 Gelişen saldırıları göğüslemek için
Devrimci birleşik mücadelenin artan
önemi / Orta sayfa
  Ulucanlar anmalarından
  Emekli-Sen Kartal Şube Başkanı Emir
Babakuş'la 7 Ekim mitingi üzerine
konuştuk
  Ders din kültürü ve ahlak bilgisi... Konu
Kneipp kürü!
  Türkiye Sosyal Forumu
etkinliklerinden
  Genel-İş Sendikası işyeri temsilcisi Göker
Şahin ile sınıf hareketinin durumu ve İstanbul İşçi Kurultayı’nı konuştuk
  Gürcistan: NATO-Rusya çekişme arenası
  Ortadoğu'da savaş cephesini genişletme
tehditleri!
  Meksika'da öğretmenlerin grevi sürüyor
  Brezilyaída başkanlık seçimleri ikinci
tura kaldı.
  Sorgulanan Doğu
  ESP ile dayanışma eylemlerinden
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

PKK'nin yeni ateşkes süreci ve ötesi

PKK bir kez daha ateşkes ilan etti. Ateşkesle ilgili açıklamada, hemen bütün umutların ABD'ye ve onun Türkiye üzerindeki basıncına bağlandığı görülüyor. Keza Talabani'nin konuyla ilgili açıklamaları ve tartışmalarda ortaya konulan kimi bilgiler, PKK'nın ateşkes kararının arkasında ABD ile yapılan pazarlıkların olduğunu gösteriyor. Talabani'nin PKK'yi “ateşkese ikna ettik” demesi, ardından İmralı'dan gelen çağrı ve PKK'nin tek taraflı ateşkese gitmesi, ABD emperyalizminin ağırlığını koymasının bir sonucudur. PKK'nin Kürt sorununun “çözümü” için ABD'nin hamiliğini ve müdahalelerini adres göstermesi ve kendini tümüyle buna endekslemeye yönelmesi yeni bir şey olmasa da önemli bir güncel gelişmedir.

PKK tarafından yapılan açıklamada, bir süredir başta Abdullah Öcalan ve DTP'den gelmekte olan ateşkes çağrılarına uyularak ateşkes ilan edildiği bildirildi. Basın toplantısında konuşan Murat Karayılan, bölgenin önemli bir dönemeçten geçtiğini ifade ederek, son günlerde ateşkes için çok sayıda çağrı yapıldığına işaret etti. Karayılan, bu çağrıları yapanlar arasında ABD, Kuzey Irak Kürt yönetimi ve çeşitli çevreleri sayarak, 1 Ekim tarihinden itibaren ateşkes kararı alındığını ifade etti.

Kürt sorununun artık uluslararası bir niteliğe büründüğüne vurgu yapılan açıklamada, ABD'ye de çağrı yapıldı. Oluşturulan “Üçlü Mekanizma” ve bu kapsamdaki koordinatörlerin de hareketi tasfiye etmeye çalışmaması gerektiği ifade edildi. Hiçbir koşul öne sürmeyen ve süre sınırlaması olmayan açıklamada son olarak şu görüşler dile getirildi:

“Özellikle hem ABD'nin hem de Kürt sorununu yakından tanıyan ve yaşayan bir devlet olarak Irak devletinin attığımız bu ateşkes adımı karşısında çözümleyici rol oynaması önemli olacaktır. Hareketimiz bu ateşkesle kendi cephesinden yapılması gerekeni yapmıştır. Demokratik sürecin ve istikrarın gelişmesi için başta ateşkes çağrısında bulunanlar ilgili güçler olmak üzere, ilgili devletlerin ve çevrelerin üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye, Kürt halkı dahil herkesin çıkarlarının buluştuğu adil, demokratik bir proje temelinde sorunun çözümü için çaba göstermeye çağırıyoruz...”

Öcalan da ateşkes çağrısında, “Bu sürece AB ile ABD'nin de destek ve katkı sunması, en azından, sürecin önünü tıkamamaları gerekir” demişti.

Sermaye iktidarının ateşkese yanıtı: Geleneksel imha ve inkar politikasına devam!

Sermaye iktidarı, daha önceki ateşkeslerde olduğu gibi, buna da olumsuz bir yaklaşım sergiledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Beyaz Saray'da Bush ile yapacağı görüşme öncesine denk gelen konuşmasında Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt, PKK'nin ilan ettiği ateşkesi tanımayacaklarını belirterek “ateşkes süreci” tanımını da reddetti.

Bu konuda Irak devlet başkanı Celal Talabani'nin “PKK'yi ateşkes konusunda ikna ettik” açıklamalarına da öfkelenen Büyükanıt, Talabani için, “Irak devlet başkanı sıfatını taşıyan kişi” tanımlamasını kullandı. Ordunun askeri tedbirlerine devam edeceğini belirterek, “Türk Silahlı Kuvvetleri, tek bir silahlı terörist kalmayana kadar mücadelesine devam edecektir” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da ateşkesin devletler arasında olabileceğini, bu nedenle “terör örgütü PKK'nin ancak silah bırakabileceğini” söyledi. Erdoğan, “Ateşkes ifadesi yanlış bir şey. Silahı terör örgütünün bırakması gerekir” dedi.

Bu gelişmelerin de bir kez daha gösterdiği gibi, 80 yıllık inkarcı politikanın yükünü omuzlarında taşıyan ve Kürt hareketine karşı geleneksel olarak ezme ve sindirme politikası izleyen Türk burjuvazisi adına ordusuyla ve hükümetiyle ülkeyi yönetenler, kurulu toplumsal ve siyasal düzenin temellerine dokunmayan iğreti bir çözüme bile öyle kolay yanaşmayacaklardır.

Bu, görmek isteyen herkesin görebileceği yalın bir gerçektir artık.

ABD ateşkes süreci üzerinden bölgede daha avantajlı bir konumu hedefliyor

Son olarak ABD emperyalizminin Türkiye'nin talebi üzerine özel temsilci atamasıyla şekillenen süreç, ilk etapta PKK'nin ateşkes ilan etmesini, orta ve uzun vadede de aşamalı olarak silahsızlandırılmasını öngörüyor. Bu politika ile ABD, sadece Türkiye'ye verdiği PKK'nin silahlı eylem yapmasına son verme sözünü yerine getirmekten öte, bölgesel çıkarları açısından da kendisi için avantajlı bir konum sağlamayı amaçlıyor. Bu çerçevede ABD, özellikle Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının güvenceye alınmasını istiyor.

Ayrıca ABD emperyalizmi, Irak'ta yaşadığı açmazdan kurtulmak için Güney Kürdistan'ı stratejik üs haline getirmeyi ve güçlerini bu bölgeye kaydırmayı planlıyor. ABD, bu plan dolayısıyla, sözkonusu bölgenin istikrarlı bir hale getirilmesine ve askerlerinin bu alanda çatışmaya girmemesine özen gösteriyor. ABD emperyalizmi, İran'a yönelik olarak hayata geçirmeye çalıştığı saldırgan politikalar konusunda da ayak sürüyen Türkiye'yi de bu çerçevede daha doğrudan yanına çekebilmeyi hedefliyor.

ABD, PKK konusunda verdiği sözleri hayata geçirmeye başladığını öne sürerek, Türkiye'den bazı somut istemlerde bulunabilecek. Buna göre ABD emperyalizmi, Türkiye'den, İran konusunda “daha uyumlu bir politika” talep edebilecek. Nitekim Cumhuriyet gazetesinin haberine göre; Erdoğan'ın-Bush görüşmesinde, PKK'nin ortadan kaldırılmasına karşılık, Erdoğan'ın Bush'a, Türkiye'nin İran'a yakın durmayacağı ve ABD'nin yanında yer alacağı mesajını vereceği kaydediliyordu, görüşme öncesinde. Yine aynı gazete, bu çerçevede Türkiye'nin Lübnan'dan sonra, Bağdat'a da yaklaşık 5 bin asker gönderme önerisinde bulunduğunu iddia ediyor.

Kısacası ABD açısından, emperyalist çıkarlarının ötesinde hiçbir şeyin önemi yoktur. Ona göre, sefil amaçlarına ulaşmak için her yol mübahtır. Yüzüstü bırakılmayacak, ihanet edilmeyecek hiçbir halk yoktur. Kürt halkının yakın tarihi de bu yalın gerçeğe yeterince tanıklık etmektedir.

Teslimiyet sürecinin bilançosu: Devrimden başka çözüm yoktur!

Gelinen noktada Kürt hareketi, ateşkes politikası üzerinden sistem içi bir manevraya sistem içi bir karşılık vermiştir. Açıktır ki, bunun nedeni, hareketin kendisinin de programıyla, stratejisiyle sistem içi oluşudur. Salt en dar anlamda ulusal taleplere daralan hareket için başlangıçta kendi mülk sahibi sınıflarıyla barışma biçiminde başlayan süreç, giderek Türk burjuvazisine ve emperyalist burjuvaziye doğru genişlemiştir. Bunun sonucu olarak Kürt ulasal sorunu, kendini doğuran sisteme karşı mücadeleden, bir başka ifade ile devrim perspektifinden kopartılmış, düzen içi bazı kırıntıların elde edilmesine indirgenmiştir. Kırıntı düzeyinde taleplere gerilemesine rağmen, bunların karşılanmıyor oluşunun ana nedeni, sermaye iktidarının vazgeçemediği 80 yıllık imha, inkar ve asimilasyon politikalarıdır.

Yaşanan gelişmeler, döne döne sistem içi güçlerin Kürt sorunu dahil hiçbir sorunu çözemeyeceğini gösteriyor. Zira onlar sorunun kaynağıdırlar. Yapılması gereken ise, kuşkusuz ki, emperyalist sistemi aşmayı ve kurulu toplumsal düzeni yıkmayı hedefleyen, bu çerçevede tüm milliyetlerden Türkiye işçi sınıfı ve emekçileriyle ortak bir devrimci mücadele hattında bütünleşmeyi sağlamaktır.

--------------------------------------------------------------------------------

İntifada'ya destek eylemleri...

Ankara: “Filistin halkı yalnız değildir!”

2. İntifada'nın başlamasının 6. yıldönümünde, Filistin direnişine destek vermek için Emperyalizme ve Siyonizme Karşı Ankara Platformu tarafından 28 Eylül günü Filistin Konsolosluğu önünde basın açıklaması gerçekleştirildi.

“Filistin'de intifada, Ortadoğu'da direniş kazanacak” pankartı açılarak yapılan kısa bir yürüyüşün ardından konsolosluk önüne gelindi. Burada yapılan basın açıklamasında Filistin'de yıllardır süren direniş karşısında emperyalistlerin ve siyonistlerin yenileceği vurgulandı.

Yaklaşık 40 kişinin katıldığı basın açıklaması coşkulu sloganlarla son buldu.

Kızıl Bayrak/Ankara

 

İzmir: “Filistin'de intifada, Ortadoğu'da direniş kazanacak!”

İzmir Emperyalizme ve Siyonizme Karşı Birlik, 2. Filistin İntifadası'nın 6. yıldönümünde, Filistin halkının siyonist İsrail barbarlığına karşı sergilediği destansı direnişi yapılan bir eylemle selamlandı.

28 Eylül Perşembe günü saat 13.00'te Konak Kemeraltı girişinde yapılan eylemde “Filistin'de intifada, Ortadoğu'da direniş kazanacak!” pankartı açıldı. Eylemde Yeni Kapı Tiyatro Topluluğu da kısa bir oyun sergiledi.

Eylemde “Katil ABD Ortadoğu'dan defol!”, “Filistin'de intifada, Ortadoğu'da direniş kazanacak!”, “Her yer Filistin hepimiz Filistinli'yiz!”, “Her yer Lübnan hepimiz Lübnanlı'yız!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak/İzmir