06 Ekim 2006 Sayı: 2006/39 (39)
  Kızıl Bayrak'tan
   Düzen ordusunun dizginleri ele almaya
yönelik çıkışları
  Türkiye'nin gerçek anayasası ya da
kontrgerilla devleti gerçeği!
  Egemenlerin utanç verici Amerikancılık
yarışı
  Erdoğan'ın ABD ziyaretinden yansıyanlar
  PKK'nin yeni ateşkes süreci ve ötesi
Üniversitelerde sertleşen süreç ve
büyüyen tepki
Kadın emeğinin istihdama katılımı
çalışmaları ve kapitalist düzen gerçeği
Yasaların dili ve
sendikaların tututumu/ Yüksel Akkaya
Darbe şakşakçıları vazife başında!
 Gelişen saldırıları göğüslemek için
Devrimci birleşik mücadelenin artan
önemi / Orta sayfa
  Ulucanlar anmalarından
  Emekli-Sen Kartal Şube Başkanı Emir
Babakuş'la 7 Ekim mitingi üzerine
konuştuk
  Ders din kültürü ve ahlak bilgisi... Konu
Kneipp kürü!
  Türkiye Sosyal Forumu
etkinliklerinden
  Genel-İş Sendikası işyeri temsilcisi Göker
Şahin ile sınıf hareketinin durumu ve İstanbul İşçi Kurultayı’nı konuştuk
  Gürcistan: NATO-Rusya çekişme arenası
  Ortadoğu'da savaş cephesini genişletme
tehditleri!
  Meksika'da öğretmenlerin grevi sürüyor
  Brezilyaída başkanlık seçimleri ikinci
tura kaldı.
  Sorgulanan Doğu
  ESP ile dayanışma eylemlerinden
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Türkiye Sosyal Forumu gerçekleşti...

“Başka bir Türkiye, başka bir Avrupa, başka bir dünya mümkün!”

Bu yıl ilk kez düzenlenen Türkiye Sosyal Forumu 30 Eylül-2 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirildi. Forum boyunca Darphane-i Amire İstanbul Gazeteciler Cemiyeti ve İstanbul Tabip Odası'nın salonlarında 60'dan fazla kurum ve çevrenin düzenlediği 40'tan fazla seminer gerçekleştirildi.

Düzenlenen seminerlerde “Neoliberal küreselleşmeye ve savaşa, özelleştirmelere ve yoksulluğa, iklim değişikliğine ve çevrenin yok edilmesine, demokratik haklara saldırılara, cinsiyetçiliğe ve ırkçılığa karşı Başka Bir Dünya”nın nasıl yaratılacağı tartışıldı.

TSF'yi iki gün boyunca 2 binden fazla kişinin takip ettiği tahmin ediliyor...

1. gün:

TSF saat 9:00'da sosyal forum hakkına genel bir bilgilendirmenin yapıldığı açılış oturumu ile başladı.

Gün boyunca düzenlenen seminerler arasında en fazla ilgiyi “Kürt Sorunu-Hak ve Özgürlükler Mücadelesi”, Alex Callinicos'un konuşmacı olarak katıldığı “Alternatif Küreselleşme ve Yeni Sol” ve Tarık Ali'nin katıldığı “Savaş karşıtı hareketin geleceği” başlıklı seminerler gördü.

Gülhane Parkı'ndan Sultanahmet Meydanı'na kitlesel yürüyüş!

TSF bileşenleri saat 12:30'da Sultanahmet Meydanı'na bir yürüyüş gerçekleştirdi. Polisin engelleme çabalarına rağmen başlayan yürüyüşte “Başka Bir Dünya, Başka Bir Türkiye Mümkün!/Türkiye Sosyal Forumu” imzalı pankartın arkasında çeşitli sendika ve siyasetlerin pankartları taşındı.

Ortadoğu'da süren emperyalist işgal ve saldırganlığın lanetlendiği, halkların kardeşliği şiarının öne çıktığı sloganlar kitle tarafından sıkça atıldı. Sultanahmet Meydanı'nda gerçekleştirilen açıklamada, ABD emperyalizmi ve İsrail siyonizminin Ortadoğu üzerindeki işgal politikalarına değinildi. Bu politikaların halkların direnişiyle karşılaştığı vurgulandı.

Ardından, foruma, konuk ve destek olmak amacıyla gelen yazar Tarık Ali bir konuşma yaptı. Ali, ABD'nin her yerde yenilgi yaşadığını bugün ABD'nin ve NATO'nun yaptığını BM'nin de yapması halinde yenilgiyle karşılaşacağını söyledi. Tarık Ali'nin konuşmasından sonra basın açıklaması “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganıyla sona erdi. Yürüyüşe 1000'i aşkın kişi katıldı.

Kürt sorunu ve çözüm önerileri tartışıldı

HÖC, ESP, MB90, DTP ve EHP tarafından organize edilen “Kürt Sorunu-Hak ve Özgürlükler Mücadelesi” başlıklı seminer saat 13:30'da Darphane-i Amire-Büyük Salon'da gerçekleştirildi. Yoğun bir katılımla gerçekleşen semineri birçok kişi yer yetersizliğinden dolayı ayakta izledi.

Sunuş konuşmasının ardından ilk sözü ESP adına alan Mehmet Akgün “Kürt halkı bugün herkesten daha fazla barış istiyor... Ama biz biliyoruz ki herkesin bir barış anlayışı var. Sömürgecilerin barış anlayışı gelin teslim olun, gelin köleliği kabul edin demektir” diyerek “adil, onurlu, demokratik bir barış” talebini dillendirdi. Devlet güçlerinin silahlarını kullanarak kirli savaşı kışkırtmasına karşı kitlelerin silahlı direnişinin tek yol olduğunu belirten Akgün, Türkiye halklarının önündeki en temel görevin TMY karşıtı mücadele olduğunu söyledi.

Emekçi Hareket Partisi adına söz alan Hakan Öztürk sol hareketin Kürt hareketi üzerine yaptığı değerlendirmelerde bir umutsuzluk gözlendiğini belirtti. Yazılardaki umutsuz havayı ve sol hareketin Kürt sorununa dogmatik ve “aşırı Marksizan” baktığını iddia eden Öztürk, Kürt hareketinin kendi koşullarıyla değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

DTP adına konuşan Şamil Altan ise son süreçte yaşananlara değindi. Durumu “TC'nin ikinci uluslaşma hamlesi” olarak değerlendirdi. Kürt karşıtlığı üzerinden bir uluslaşma hamlesi yapılmaya çalışıldığı tespiti yaptı. Devletin “Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır” eksenli bir politika izlediğini belirten DTP temsilcisi artık Kürtlere karşı sadece askeri olarak mücadele vermek yerine devletin olayı sivillerle çözme yoluna gittiğini, yani linç ve benzeri kışkırtmalar ile sathı korumaya çalıştığını söyledi.

Son olarak HÖC adına söz alan Şadi Özpolat,“Sorunun çözümü iktidar olmaktır... Biz bugün emperyalizm üzerine ve egemen güçler içerisindeki herhangi bir kesim üzerine geliştirilen politikaların bir hayal olduğuna sadece inanmıyoruz, eminiz ve biliyoruz” şeklinde konuştu.

Sunumlar sırasında zaman zaman gergin anların yaşandığı seminer, soru-cevap bölümünün ardından son buldu.

Dünyada emperyalizm karşıtı hareketin durumu

Yoğun ilgiye konu olan bir başka etkinlik de Tarık Ali'nin konuşmacı olarak katıldığı “Savaş karşıtı hareketin geleceği” başlıklı seminer oldu.

Tarık Ali yaptığı konuşmada, Amerikan emperyalizmine ve neoliberal politikalara karşı direnen halklardan çeşitli örnekler vererek, ABD politikalarına ve açmazlarına işaret etti. Konuşma boyunca çeşitli ülkeler ve onların işgal-direniş süreçleri, mücadele biçimleri üzerinde durdu.

İlk olarak Ortadoğu'ya ve Irak işgaline değinen Tarık Ali, Wolfowitz ile gazeteciler arasında geçen bir diyaloğu aktardı. Wolfowitz kendisine Irak'ta işlerin niye bu kadar kötü gittiğinin sorulması üzerine, “çünkü direniş olacağını tahmin etmiyorduk” yanıtını verdiğini söyledi. Bu örnek üzerine ABD'nin direniş beklemiyor olmasına rağmen savaş karşıtlarının bunu gördüğünü ve bugün bu sayede ABD planlarının sekteye uğradığını söyledi.

Kuzey Irak'taki Kürt liderleri ise emperyalizm ile anlaşarak Kürt halkına en büyük zararı vermekle suçladı. Emperyalizme hiçbir şekilde güvenilmemesi gerektiğini söyledi. Emperyalizmin desteği ile kazanılan şeylerin yine emperyalistlerin çıkarlarına göre bir anda yerlebir edilebileceğini vurguladı. Konuşmada bağımsız olmak için öncelikle özgür olmak gerektiği, emperyalizme hizmet ederek ve onun jandarmalığını yaparak hiçbir biçimde özgür olunamayacağı söylendi. Kuzey Irak'ta yaşananların Kuzey Kürdistan'daki insanlara da sahte umutlar verdiğini ifade eden Tarık Ali, “Bir toprağınız olabilir, önemli olan bir toprağa sahip olmak değil onun içine koyacağın şeydir, eğer bu neoliberal sistemin kurallarına göre hareket eden bir sistemin bir millete özgü, yerelleştirilmiş versiyonundan ibaret olacaksa bunun hiçbir anlamı yoktur” dedi.

ABD'nin tek başına askeri olarak yenilmekten ziyade Amerikan halkının mücadeleye katılması ile gerçek anlamda yenileceğini belirten Ali, konuşmasını “dünyayı değiştirmek için sadece istemek yeterli olmaz, bu uğruna savaşılacak bir şeydir, uğruna savaşmayı gerektirir” sözleri ile sonlandırdı.

Gecekondulaşma, barınma hakkı ve kentsel dönüşüm

EHP, Yıkımlara Karşı Emekçi Halk Koordinasyonu, ÖMP, Göç-Der, Temel Haklar Federasyonu tarafından düzenlenen “Gecekondulaşma, Barınma Hakkı ve Kentsel Dönüşüm” semineri saat 15:30'da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nde gerçekleşti.

İlk olarak HÖC adına Cengiz Karakaş konuşma yaptı. Karakaş, gecekondulaşmanın ekonomik sıkıntıların olduğu bölgelerde yoğunlaştığını söyledi. Daha sonra gecekondu yıkımlarının yaşandığı bölgelerde mücadele deneyimlerine değindi. Buralarda yaşayan insanların mücadelesine destek olduklarını ve bunun sonucunda yıkımları belli oranda engelleyebildiklerini söyledi.

İkinci konuşmacı olarak söz alan Göç-Der'den Şefika Gürbüz, kentsel dönüşüm yaptırımından kaynaklanan barınma sorununun daha çok Kürt halkının yaşadığı bölgelerde yoğunlaştığını ve bunun çözümünün ancak ulusal sorunun çözülmesiyle mümkün olduğunu söyledi.

Özgürlükler İçin Mücadele Platformu adına konuşan Ali Şener Filizler, kapitalizmin dengesiz büyümesinden kaynaklanan istihdam sorununun yoğunlaştığı bölgelerde gecekondulaşma sorununun da artırdığını ve çözümün ise mücadeleden geçtiğini belirtti.

Yıkımlara Karşı Emekçi-Halk Kordinasyonu adına konuşan Köksal Doğan, barınma sorununun ve kentsel dönüşüm projesinin aslında bir sınıf sorunu olduğunu ve ancak işçi ve emekçilerin çözebileceğini söyledi.

Emekçi Hareket Partisi adına konuşan Zühre Kordon ise, barınma sorununun ve kentsel dönüşüm projelerinin dünya genelinde nasıl yaşandığını anlattı.

TSF'de ikinci gün:

Türkiye Sosyal Forumu'nun ikinci günü polis ablukası altında başladı. Sabahın erken saatlerinden itibaren Gülhane Parkı'nın kapılarını tutan polis, akşam saatlerine kadar bekleyişini sürdürdü. ESP'nin öğlen saatlerinde yapacağı yürüyüşe de izin vermeyen çevik kuvvet, eylem sonrasında da ortamı terörize etmeye devam etti.

İlk güne göre katılımın daha yüksek olduğu ikinci gün “Neo-liberal politikaların sendikal harekete etkileri ve alternatif çözüm önerileri”, “Emperyalizmin halkları teslim almak için kullandığı bir silah olarak tecrit”, “Gençliğin sorunları ve gençlik hareketinin geleceği”, “Ortadoğu'da emperyalist saldırganlık ve direniş” sunumları katılımın fazlalığı ve tartışmaların canlılığıyla dikkat çekti.

Neo-liberal politikalar ve sendikal hareket

DİSK ve KESK tarafından organize edilen ve KESK Genel Sekreteri Abdurrahman Daşdemir, Yrd. Doç. Dr. Metin Özuğurlu ve Tarık Ali'nin konuşmacı olarak katıldığı “Neoliberal politikaların sendikal harekete etkileri ve alternatif çözüm önerileri” semineri saat 10:15'te Darphane-i Amire-Büyük Salon'da gerçekleştirildi. Başlangıçta düşük olan katılım ilerleyen saatlerde arttı.

İlk olarak söz alan Tarık Ali, ‘89 çöküşü ile birlikte yaşanan psikolojik yıkımın boyutlarının ‘91'den itibaren hızla uygulamaya başlanan neo-liberal politikalar ile daha da arttığını ifade etti. Bu koşullarda sendikaların klasik yöntemlerle ihtiyaçlara cevap veremeyeceğini vurguladı. Yeni sendikal modellere ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekti.

Dünyada yaşanan durumu özetleyen Tarık Ali, “Artık bu koşullarda bugünkü ortamda insanlar sendikaların neo-liberal düzene karşı çıkamayacağı, yeteri kadar mücadele edemeyeceği hissine kapılıyorlar ve bu yüzden de giderek daha az sayıda insan sendikalara katılıyor. Bu global bir fenomendir, bütün dünyada sendikalara kayıtlı işçi sayısında önemli düşüşler görülüyor” diyerek yaşanan sendikal krize dikkat çekti.

Ali, yeni sendikal hareketler için Güney Amerika ülkelerinin iyi birer örnek oluşturduğunu vurguladı. Özellikle su kaynaklarının özelleştirilmesine karşı yürütülen “su savaşçıları” hareketinin Eva Morales'i yarattığını ve bugün başbakan olduğunu, Seatle'dan 10 yıl önce Caracas'ta yaşanan neo-leberal saldırı karşıtı eylemlerin ise bugün Chavez'i yarattığını ifade etti. Ali, Bolivya'dan bahsederken bugün seçimleri Morales'in halkçı politikalarının kazanmış olmasının Che Guavera'nın intikamının alınmış olduğu anlamına geldiğini söyledi. Ayrıca Arjantin'de yaşanan ve devrimci önderlikten yoksun olduğu için burjuvaziye yedeklenen sosyal hareketlenmeden de bahsetti.

Tarık Ali'nin ardından söz alan KESK Genel Sekreteri Abdurrahman Daşdemir, yaşanan neo-liberal saldırıların geleneksel yöntemler ile püskürtülemeyeceği ve yeni araçlar-yöntemler için yoğun tartışmalara ve çabalara ihtiyaç olduğunu söyledi.

Sendika modellerinin tartışılması gerekliliğine vurgu yapılan konuşma boyunca sık sık sendikalara sunulan “sosyal diyalog” çizgisi eleştirildi ve bunun neo-liberalizm tarafından ortaya konulan bir tuzak olduğuna dikkat çekildi.

Gençlik güçleri gençlik hareketinin sorunlarını tartıştı

Gençlik Dernekleri Federasyonu, DPG, Devrimci Öğrenci Sendikası Girişimi, Avukatlık Sınavına Karşı İnisiyatif, SGD, Boğaziçi Öğrencileri, Kaldıraç Dergisi, EHP Gençliği tarafından organize edilen seminerde, gençlik hareketinin yaşadığı sorunlar tartışıldı ve çeşitli örgütlenme deneyimleri aktarıldı.

İlk olarak söz alan Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi İlker Görüt, geçtiğimiz yıl BÜ'de Diyarbakır'da yaşanan olaylar üzerine gerçekleştirilen “Diyarbakır hakkında bilmek istemediklerimiz” çalışması ve onu takip eden TMY karşıtı çalışma hakkında bilgi verdi.

Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu Başkanı Göksen Çal, gençlik hareketinin bugün yaşadığı darlığı vurguladı ve bugünkü hareketin politik gençlik grupları ve onların yakın çevresinden ibaret olduğunu söyledi.

Konuşmasında gençlik gruplarının politikasızlıklarına da değinen Göksen, “Şu anda özneler yani bizler, aslında kendimize göre politika üretiyoruz, bu bir gerçek, kitlelere dönük, kitlelerin özlem ve taleplerini içeren, anlayan gençlikle buluşacak politikalar üretmekten henüz yoksunuz. Henüz bu konuda gerçekten birleşik ortak bir çıkış yakalayabilmiş değiliz ” sözleriyle gençlik kitlelerinden kopulduğunu söyledi.

EHP Gençliği adına söz alan Gözde Mutlucan ise konuşmasında gençliğin ‘68'de bütün siyasi hareketlenmeyi yarattığını söyledi ve yine aynı görevi alabileceğini, bu “öncü” rolü oynayabileceğini söyledi. Gözde sözlerini Mahir Çayan'dan bir alıntıyla bitirdi.

DPG dergisi adına konuşan Kemal Göltaş, liselilerin içinde bulunduğu açmazlar, geleceksizlik ve onlara dayatılan yoz kültür üzerine bir sunum gerçekleştirdi.

Kaldıraç dergisi adına konuşan Ekim Çiftçi, kapitalizmin topluma dayattığı yozlaşmayı, toplumu-insanı çürüten saldırılarını ve bunların üniversitelerdeki yansımalarını konu alan bir konuşma yaptı.

Ayrıca Devrimci Öğrenci Sendikası Girişimi adına konuşan temsilci, sendika sürecini aktardı. Avukatlık Sınavı Karşıtı İnisiyatifi adına söz alan Saliha Şahin, avukatlık sınavı ile mesleki yeterlilik sınavları hakkında bilgi verdi. Gençlik Dernekleri Federasyonu adına söz alan Hasan Gönen, üniversitelerin bugün yaşadığı ablukayı ve YÖK'ü teşhir eden bir konuşma yaptı.

“Ortadoğu'nun kurtuluşu sosyalizmdedir”

“Ortadoğu'da emperyalist saldırganlık ve direniş” başlıklı sunum TSF'de ilgi gören konular arasındaydı. ESP, MB90, HÖC, SDP, ÖMP, EHP, Kaldıraç Dergisi ve HKM tarafından organize edilen seminer Darphane-i Amire-Büyük Salon'da gerçekleştirildi.

Seminer boyunca söz alan konuşmacılar “Büyük Ortadoğu”, “Yeni Ortadoğu”, “Genişletilmiş Ortadoğu” vb. adlar altında Ortadoğu'ya yönelik emperyalist politikaları anlattılar. Sunumlarda ABD'nin bugüne kadar Ortadoğu üzerinden izlediği politikaların ekonomi-politiği masaya yatırıldı. Son dönemdeki küresel stratejileri ve savaş konsepti tartışıldı. Sunumlarda Ortadoğu'nun kurtuluşu için sosyalistlerin önderliğinde bir mücadele gerekliliği fikri öne çıktı.

Seminerde MB90 adına söz alan Sungur Savran, Ortadoğu'nun tek kurtuluşunun “Sosyalist Ortadoğu Federasyonu” olduğunu dile getirdi. Konuşmasına herkesin antiemperyalist olduğunu söyleyerek başlayan Savran “O zaman emperyalizme karşı konuşmak yetmez, emperyalizmin en sıkı müttefiklerinden biri olan kendi devletimizle, kendi burjuvazimizle mücadele etmemiz gerekir” şeklinde konuştu. Savran sözlerine emperyalizmin ancak sosyalistlerin önderliğinde bir mücadele ile yenilgiye uğratılacağını söyleyerek son verdi.

Kızıl Bayrak/İstanbul