22 Eylül 2006 Sayı: 2006/37 (37)
  Kızıl Bayrak'tan
   Özgürlüğün yolu emperyalizme ve her türden gericiliğe karşı birleşik devrimci mücadeleden geçer
  Diyarbakır halkı devlet terörüne boyun eğmedi
  Uzun soluklu bir mücadeleye hazırlanmalıyız
  Sendikacılar Miami'ye, askerler Lübnan'a!
  İMF-TÜSİAD patentli sosyal yıkım programlarına geçit vermeyelim!
"Laik Cumhuriyet" düzeninde tarikatlar cirit atıyor
"Meşru ve fiili mücadele" bir söz kalıbı olmaktan çıkarılmalıdır!
BJ Tekstil işçileri mücadelelerine devam ediyor!
Eylem ve etkinliklerden
 "Tarihin sonu"ndan "post demokrasi"ye... / Orta sayfa
  Ulucanlar katliamının 7. yılında; Direniş öğretmeye devam ediyor!
  Tersane İşçileri Birliği Derneği açıldı!
  TMMOB mecliste görüşülen yasalara karşı yürüdü
  Siyonistler savaşı yeniden başlatma tehdidi savuruyor
  14. Bağlantısızlar Zirvesi Havana'da gerçekleşti
  Dünya'dan kısa kısa
  Büyük tekeller rekabetin faturasını işçilere kesiyor
  Diyarbakır katliamını lanetliyoruz! / Sosyalist Şoreşger
  Eylem ve etkinlik haberleri
  Bir-Kar Gençliği "Enternasyonal Gençlik Buluşması"na hazırlanıyor!
  Sermayeyi okullardan, emperyalizmi Ortadoğu'dan kovacağız!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Sermayeyi okullardan, emperyalizmi Ortadoğu'dan kovacağız!

Yeni eğitim ve öğretim yılı geçmiş senelerden devraldığı sorunlarla açılmış bulunuyor. Burjuva eğitim sisteminin çarpık iskeleti sürekli yeni enkazlar yaratıyor. Bu sene ilk kez denenen ÖSS'nin ardından sınav sistemi bir kez daha tartışmaya açılmış oldu. Sınav sisteminin yarattığı rant alanına ve doğal olarak dayandığı eşitsiz zemine kıyısından köşesinden dokunmayan bu değişim söylemlerinin sonunun da her sene patlayan ÖSS balonlarından farklı olmayacağı kesin.

Yaz tatilinin son bir ayı boyunca gensoru tartışmaları da dahil birçok tartışmada ismi geçen Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bütün bir üç ay boyunca türlü reformlardan, eğitimde Avrupa modellerinin örnek alınmasından bahsetti. Ancak daha sonra ortaya atılan MEB tavsiyeli 100 temel eserin çeşitli yayınevlerinden çıkan baskıları Avrupaileşme ile gericileşmede derinleşme arasında nasıl bir sıkışma yaşandığını gözler önüne serdi. Türk-islam sentezinin damgasını vurduğu bu kitapların burjuva medyada yoğun bir biçimde tartışılması üzerine bakanlık sözde meseleye el koydu. Ancak hemen akabinde aynı 100 temel eserin MEB baskıları incelendi. Ve onların içeriğinde de çok bir farklılık görülemedi.

Yaz süreci boyunca liseliler cephesinden temelde öne çıkan iki gündemi, OKS ve ÖSS'nin sonuçlarının açıklanması ile beraber, burjuva eğitim sisteminin bir kez daha barajın altında kaldığı gerçeği ile, eğitimde yaşanan ve düzeyi oldukça derinleşmiş olan eğitimde gericileşme oluşturuyordu. Okul kayıtlarının başladığı tarihe doğru ise, liselerde ticari eğitim uygulamaları, ağırlıklı olarak da paralı eğitim saldırısı yine gündeme oturdu.

Sözde zorunlu bağışları engellemenin biricik yolu anlamına gelen internet üzerinden kayıt, türlü torpillere sahne olduğu gibi, bir dizi teknik arıza ile uğraşılmasına da yol açtı. Ancak neredeyse hiçbir okulda süreç baştan sona internet üzerinden tamamlanmadı. Zira veliler zorunlu bağışlarını yapmak için okulların önünde kuyruk olmak zorundaydılar. Yine “kayıt parası almayacağız” nakaratları eşliğinde trilyonluk bir para sirkülâsyonu yaşandı. Açık ki yukarıda sıraladığımız üç gündemin kendisi liseli gençlik mücadelesinin önümüzdeki dönem ele alacağı üç temel gündemi de özetlemektedir.

Liseli gençliğin boğuştuğu sorunlar her geçen gün artarak büyümektedir. Ancak bu saldırılar karşısında liseli gençlik güçleri cephesinden örülen mücadele, esasta sorunların kapsamının yarattığı olanakların yansıması olmaktan çok uzaktır. Bunun gerisinde, paralı eğitimden eğitimde gericileşmeye bir dizi başlığın liselerde güçlü bir biçimde işlenmemesi veya işlenme çabası harcanan yerellerde bu gündemlerin kendinden menkul ele alınması ve sistemle ilişkisinin güçlü bir biçimde kurulamaması yatmaktadır.

Liseli gençliğin kendi sorunlarına seslenen bir çalışma örmek mutlak önemdedir. Çünkü sermayenin saldırılarının liseli gençlik kesimi cephesinden en rahat kavranabileceği noktayı bu oluşturmaktadır. Örneğin mühendislik fakültelerini kesen bir ticari eğitim saldırısı, ODTÜ'deki teknokent ilk elden politizasyonunun bir sınırı olan liseli güçleri harekete geçirmeyecektir. Ancak ticari eğitimin kendi eğitim alanı içerisinde ortaya çıkan görünümlerine şiddetli bir tepki duyacaktır. Burada devrimci, ilerici liselilere düşen ise, bu uygulamaların bütünlüklü yanını anlatabilmektir. Liselerde toplanan zorunlu bağış ile üniversitede alınan har(a)çların aynı şey olduğunu kavratabilmektir.

Emperyalizmin askeri olmayacağız!

Liseli gençlik doğal olarak ülke ve dünyadan kopuk yaşamıyor. Ticari eğitim saldırısı gibi, dünyayı bugün kasıp kavuran emperyalist işgaller sürecinin doğrudan sonuçlarıyla da karşılaşıyor. Bunun anlamı, bu yıl liselerde anti-emperyalist mücadele bilincini geliştirmek ve liseli gençliği emperyalist işgallere karşı oluşacak toplumsal muhalefetin dinamik bir bileşeni haline getirmek sorumluluğu ile karşı karşıya olduğumuzdur.

Irak işgalinin yaşandığı dönemden farklı olarak, bu kez Türkiye'de sermaye iktidarının emperyalistlerle kurduğu uşaklık ilişkisi 5 Eylül'de jet hızıyla çıkartılan tezkere ile üstü örtülemez bir hal almış oldu. Tezkere kararının sonucu olarak, önümüzdeki günlerde 20'li yaşlarına gelmiş genç insanlar Lübnan'a asker olarak gönderilecek. Emperyalizmin maşası olarak kullanılmak istenen bu gençler düzene tetikçilik yapmak zorunluluğu ile karşı karşıya bırakılacaklar.

Bugün Lübnan'da, Filistin'de yahut Ortadoğu'nun herhangi bir köşesinde yaşanan emperyalist işgalin salt o ülke halkını, o ülke işçi-emekçilerini kestiği düşünülebilir mi? Aksine bugün yaşanan her emperyalist savaşta esasında dünyanın bütün işçi ve emekçileri savaş mağduru oluyorlar. Bu salt iktisadi bir mağduriyet değil. Ancak işçi sınıfının tek düşmanı emperyalist-kapitalist sistemin yeniden inşası anlamına gelen bu savaşlara karşı mücadele edilmediği yerde kapitalizm ömrünü uzatmış oluyor. Bunun anlamı bugün askere gönderilecek olan Ahmet Usta'nın oğlu Mehmet, Çiftçi Osman'ın oğlu Durmuş, aslında ezeli düşmanının çıkarları için savaşa giriyor.

Emperyalizme uşaklıkta sınır tanımayan sermaye iktidarının karşısında anti-emperyalist bir mücadelenin büyütücüsü olmak, bugün kendine duyarlı diyen bütün güçler için ertelenemez bir sorumluluktur.

Ortadoğu'da işgalci, okulda müşteri olmayacağız!

Bugün liseli gençlik cephesinden temel önemde iki gündemin altını çizmiş olduk. Bunlardan biri ticari eğitim, diğeri emperyalist işgaldi. Ancak burada birbiriyle bağı olmayan iki ayrı gündemi zorlama bir biçimde yan yana getirmediğimizin altını çizmek istiyoruz. Aksine, her iki gündemin kökeninde de emperyalist-kapitalist sistemin politikaları yatmaktadır.

Bunu şöyle düşünmek gerekiyor. Alt sınıflara mensup liseli gençlerin ticarileşen eğitimin sonucunda yaşadıkları işsizlik ve geleceksizliktir. Bu sermaye iktidarının bu kesimlere reva gördüğü gelecek olarak da adlandırılabilir. Dünyada yaşanan ve emperyalist güçler cephesinden başarıyla sonuçlanan her işgal de, dünyanın her bir köşesindeki işçi ve emekçilerin, dolayısıyla alt sınıflara mensup liseli gençlerin geleceksizlik ve işsizlik sorunlarının derinleşmesi demektir. Çünkü esasta servet-sefalet kutuplaşması derinleşmekte ve bütün fatura dolaysız olarak geniş işçi ve emekçi kesimlerine kesilmektedir. Bu bütünlük içinde düşünüldüğünde, bugün geniş öğrenci kesimlerinin paralı eğitime karşı çıktığı kadar, emperyalist işgale de karşı çıkmaları mantıksal bir zorunluluktur.

Deneyimlerimizle yeni dönemi kazanacağız!

Yaz süreci liseli genç komünistler açısından oldukça verimli bir pratik-politik eğitim süreci oldu. “Gelecek, özgürlük ve sosyalizm için gençlik kampı”nda buluşan ve birçok farklı ildeki liseli gençlik çalışması deneyimlerini bu kampta birbirleriyle paylaşan liseli gençlik güçlerimiz, önümüzdeki döneme artık tek başına kendi yerelinin deneyimleriyle değil ama farklı ilde aynı mücadeleyi yürüten yoldaşlarının da deneyimleriyle girecek. Aynı zamanda sunumlar ve tartışmalar cephesinden oldukça güçlü bir eğitim alanı olan kamp, liseli gençlik güçlerimizin daha gelişkin bir bakış açısı kazanmalarına da yardımcı oldu.

İstanbul Liseli Gençlik Platformu'nun il çapında iki ayrı bölgede gerçekleştirdiği Devrim Okulları ve bu çalışma için çıkarttığı ön hazırlık kitapçığı ise bu yazın en özgün ve sonuçları itibariyle verimli örneğini teşkil ediyordu. 30'u aşkın liseli yaz boyunca haftalık olarak, devrimci faaliyetin sorunlarını, devrimci yaşamın zorluklarını aşmanın yollarını tartışmak için toplandılar. Önümüzdeki sene bu deneyim mutlaka tüm yereller cephesinden dikkate alınmalı ve geliştirilerek uygulanmalı. İLGP'nin yaz çalışması sürecinde ortaya koyduğu bu eğitsel deneyimin sonuçlarının yeni dönemde yansımasını bulacağına eminiz.

Bunun ilk yansıması şimdiden ortaya çıkmış durumda. İLGP yeni döneme “Sermayeyi okullardan, emperyalizmi Ortadoğu'dan kovacağız!” şiarlı bir kampanyayla başlıyor. Bu kampanya çerçevesinde anketlerden imza kampanyasına kadar çok çeşitli araçlar kullanacak olan İLGP'liler, bir yandan yaz boyunca düzenli hale getirdiği militan yayın satışlarını sürdürecek ve aynı zamanda eğitim süreçlerinin bir devamı olarak “Komünist Tartışmalar Platformu”na katılımlarını da sürekli kılacaklardır. İLGP'nin önümüzdeki döneme dair oluşturduğu bu planlamaların diğer iller cephesinden de dikkate alınması ve benzer bütünlülükte bir kampanya çalışması kurgulanması gerekmektedir.

Liselilerin Sesi'nin çıkmaya başlamasının üzerinden bir yıl geçti. Bugün 1. yaşını kutladığımız dergimiz, liselilerin bir serbest kürsüsü ve liseli gençlik mücadelesinin gündemlerinin ele alındığı bir kaynak olma özelliklerini güçlendirerek sürdürüyor. 1. yılımız vesilesiyle tüm liseli yoldaşlarımıza yayınımıza sahip çıkmaları ve katkılarını güçlendirerek sürdürmeleri çağrımızı yineliyoruz. Ayrıca yayının çalışmalarımız içerisindeki öneminin tekrar altını çizerek, en hızlı bir biçimde yayınımızın dağıtımını yaygınlaştırmanın yollarını üretmelerini bekliyoruz!

Liselilerin Sesi

(Liselilerin Sesi'in Eylül ‘06 tarihli 9. sayısından alınmıştır...)