22 Eylül 2006 Sayı: 2006/37 (37)
  Kızıl Bayrak'tan
   Özgürlüğün yolu emperyalizme ve her türden gericiliğe karşı birleşik devrimci mücadeleden geçer
  Diyarbakır halkı devlet terörüne boyun eğmedi
  Uzun soluklu bir mücadeleye hazırlanmalıyız
  Sendikacılar Miami'ye, askerler Lübnan'a!
  İMF-TÜSİAD patentli sosyal yıkım programlarına geçit vermeyelim!
"Laik Cumhuriyet" düzeninde tarikatlar cirit atıyor
"Meşru ve fiili mücadele" bir söz kalıbı olmaktan çıkarılmalıdır!
BJ Tekstil işçileri mücadelelerine devam ediyor!
Eylem ve etkinliklerden
 "Tarihin sonu"ndan "post demokrasi"ye... / Orta sayfa
  Ulucanlar katliamının 7. yılında; Direniş öğretmeye devam ediyor!
  Tersane İşçileri Birliği Derneği açıldı!
  TMMOB mecliste görüşülen yasalara karşı yürüdü
  Siyonistler savaşı yeniden başlatma tehdidi savuruyor
  14. Bağlantısızlar Zirvesi Havana'da gerçekleşti
  Dünya'dan kısa kısa
  Büyük tekeller rekabetin faturasını işçilere kesiyor
  Diyarbakır katliamını lanetliyoruz! / Sosyalist Şoreşger
  Eylem ve etkinlik haberleri
  Bir-Kar Gençliği "Enternasyonal Gençlik Buluşması"na hazırlanıyor!
  Sermayeyi okullardan, emperyalizmi Ortadoğu'dan kovacağız!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Ford onbinlerce işçiyi işten atmaya hazırlanıyor...

Büyük tekeller rekabetin faturasını işçilere kesiyor

ABD'nin ikinci büyük otomotiv tekeli Ford, bu yılın başında 25-30 bin arasında işçinin işine son vermeyi hedefleyen planlarını açıklamıştı. Yeni açıklanan plana göre ise bu rakam 90 bine yaklaşıyor. Bu devasa şirketin bünyesinde çalışanların sayısı 300 bin civarında.

Şirketin “zarar ettiği” gerekçesine dayandırılan plana göre, Ford tekeli 16 fabrikasını kapatacak. Şirket yönetimi, kapatma işleminin 2008 yılı itibarıyla tamamlanacağını duyurdu. Bunun sonucunda ilk etapta 14 bin çalışanı işten atmaya hazırlanan şirket (4 bin işçinin şimdiden sokağa atıldığı bildiriliyor), 75 bin işçiyi ise, önerdiği tazminatlarla ayrılmaya teşvik edecek. Bu sayede şirket, 2008 yılına kadar yıllık maliyeti 5 milyar dolar düşürmeyi hedefliyor.

Bugün dünyada otomotiv sektöründe rekabet had safhaya ulaşmış bulunuyor. Bu koşullarda büyük işçi kıyımı da Ford'un hedeflerine ulaşmasını sağlayamayacak. Sektör analistleri, Japon şirketlerinin rekabeti ile başedemeyen Ford'un, bütün bu önlemlere rağmen pazar payının düşmeye devam edeceğini söylüyorlar. Buna göre, birkaç yıl öncesine kadar yüzde 25'lerde seyreden Ford'un pazar payı, yüzde 12-13'lere kadar düşebilecek. Bu ise, “yeni yapılanma paketleri” adı altında tensikatların devam edeceğini gösteriyor.

Ford tekelinin başlattığı saldırının tüm azgınlığına rağmen, saldırının hedefindeki işçilerin üyesi olduğu Birleşik Otomotiv İşçileri Sendikası'nın (UAW) şefleri, ihanet çukuru içinde debeleniyor. Nitekim, Ford'un onbinlerce işçiyi sokağa atma planı, UAW yönetimince “olumlu” karşılandı. Saldırıyla ilgili açıklama yapan Sendika Genel Başkanı Ron Gettelfinger, “Üyelerimiz bir kez daha, zorlu koşullar altında zorlu kararlar vermek durumunda. Şirketi olumlu bir yöne sevketmek, işverenin görevi” diyebiliyor.

Ford tekeli ile ihanet içindeki sendika ağaları arasında sıkışıp kalan işçilerden de henüz kayda değer bir tepki yansımış değil. Oysa şirket-sendikal ihanet çetesi ittifakıyla yöneltilen bu pervasız saldırıya karşı dev bir güç anlamına gelen onbinlerce işçi direniş yolunu seçebilirse, büyük yankılar uyandıracak bir süreç başlatılabilir.

-----------------------------------------------------------------------------------

Meksika'da yüzbinler yine alanlarda!

2 Temmuz'da yapılan Meksika başkanlık seçimlerinde görülen yaygın yolsuzluk üzerine başlayan eylemler devam ediyor. Hatırlanacağı üzere, hileli seçim sonuçlarını reddeden, hakkını sokaklarda ve mahkemelerde arayacağını ilan eden “solcu” aday Andres Lopez Obrador'un, tüm “oylar yeniden ve elle tekrar sayılsın” talebi Federal Seçim Mahkemesi'nce reddedilmiş, seçim sandıklarının küçük bir bölümü yerinden sayılmıştı. Sonuçta ABD destekli aday Felipe Calderon devlet başkanı ilan edilmişti.

Mahkemenin Amerikancı aday lehine verdiği karar, kitlesel eylemlerin daha da yayılmasına yol açtı. Başkent Mexico City'nin merkezindeki meydanda toplanan yüzbinlerce kişi, seçim sonuçlarını tanımadıklarını bir kez daha yineleyerek, eski Mexico City Belediye Başkanı Andres Lopez Obrador'u, ülkenin “yasal başkanı” ilan ettiler. Eylemi “kongre” şeklinde kurgulayan Obrador ile destekçileri, Meksika'da hüküm süren “ayrıcalık ve yolsuzluk rejimini” ortadan kaldırmaya dönük kararlarını ilan ettiler.

“Kongre”yi açan yazar Elena Poniatowska, Meksikalılar'ın özgür insanlar olduklarını, çürüme ve eşitsizliğe karşı savaşmak istedikleri için çoğunun sokakta olduğunu söyledi. Obrador ise, “Yalnız değilsin!”, “Hileye hayır!”, “Fox ve Calderon, demokrasi düşmanları!” sloganları eşliğinde, eylemlerin “meşru olmayan başkan” Calderon görevini bırakıncaya kadar süreceğini de ifade etti.

Meksikalılar'ı, Calderon'u destekleyen büyük tekelleri boykot etmeye çağıran Obrado, “Sadece Meksikalı şirketleri değil, Calderon'a destek veren uluslararası tekelleri; Wal-Mart ve Citigroup'u da boykot edeceğiz” diye konuştu. Obrador'u, “var olan hükümete paralel demokratik hükümete başkan” olarak atayan eyleme katılan yüzbinlerin sembolik kararı, siyasi gözlemciler tarafından “Calderon karşıtı gösterilerin artarak süreceği ve Meksika'nın daha derin bir siyasi kriz eşiğinde olduğu” yorumlarına neden oldu.

Bazı çevreler tarafından “ikili iktidar” gibi abartılı değerlendirmelere konu edilen Meksika'daki kitlesel eylemler ancak düzen solunun denetiminden çıkabildiği koşullarda ülkede yeni bir sürecin önü açılabilecektir.

-------------------------------------------------------------------------------------

Amerikalı işçiler sağlık hakkının gaspına karşı grevde!

Saldırgan ABD rejimi, emperyalist işgalleri sürdürmek için her yıl yüzmilyarlarca dolar harcıyor. Ezilen halkları köleleştirmek için her yola başvuran bu rejim, Amerikalı emekçilerin sosyal kazanımlarına da saldırıyor. Bu saldırının hedefinde olan Sacramento şehir çalışanı 14 bin işçinin 8 bini, 5 Eylül'de greve çıktı.

Sendikalarla toplu iş sözleşmesi için masaya oturan kent yönetimi, sağlık harcamalarının 5 yıl süreyle işçiler tarafından üstlenilmesini dayatıyor. Sağlık hizmetinin özel şirketler kontrolünde olduğu ABD'de, sağlık hizmetlerinin fiyatı, emekçilerin gelir düzeyine göre çok yüksek. Dolayısıyla kent yönetiminin sağlık harcamalarını işçilerin sırtına yıkma girişimi, ciddi hak gaspları anlamına geliyor.

İşçilerin örgütlü olduğu beş ayrı sendikanın oluşturduğu sendikal birlik bu dayatmayı reddederek grevi başlatmıştı. 8 bin işçinin grevinin, son yıllarda bölgedeki en büyük işçi eylemi olduğu bildiriliyor.

Amerikan işçi sınıfı, rejimin yürüttüğü emperyalist saldırganlık ve savaş politikasına karşı henüz kayda değer bir tepki göstermemektedir. Oysa hak gaspları ile emperyalist saldırganlık arasında dolaysız bağlar mevcuttur.

-------------------------------------------------------------------------------------

Yunanistan'da üniversite öğrencileri polisle çatıştı

Geçtiğimiz aylarda Yunanistan'da hareketlenen öğrenci gençlik; yüksek öğrenim kurumlarının kamusal karakterinin korunması ve parasız yüksek öğrenim hakkı; eğitime bütçeden yüzde 5 pay ayrılması; üniversitelere ayrılan sübvansiyonların her yıl yüzde 20 oranında artırılması; araştırma giderlerinin devlet bütçesinden karşılanması; araç-gereçlerin parasız verilmesi, öğrencilerin barınma sorununun çözülmesi; öğrencilerin toplu taşıma araçlarından ücretsiz yararlanması; özel okullar için verilen kredilerin iptali, özel okul açılmasının yasaklanması talepleriyle militan eylemler gerçekleştirmişlerdi.

Gelinen aşamada eğitimle ilgili yeni yasa tasarısını ve öğretim üyelerinin ücretlerini protesto etmek amacıyla 18-22 Eylül tarihleri arasında ilköğretim okullarında ve üniversitelerde bir haftalık grev kararı alındı. Öğretim üyeleri, hükümetin geri adım atmaması durumunda grevin süresiz uzayacağını ilan etti.

Grevlerinin 3. gününde Atina'nın Panepistimiou Caddesi'nde bulunan Atina Üniversitesi Rektörlüğü önünde saat 12.00'de toplanmaya başlayan çok sayıda öğrenci ve öğretim üyesi saat 13.30'da meclis binasına doğru yürüyüşe geçti. Meclis binasının önüne gelen eylemciler hazırladıkları bildiriyi meclise sunmak istediler. Kolluk güçleri eylemcilerin meclis binasına girmesine engel olmaya çalışması üzerine çatışma yaşandı. Polis, eylemcilere göz yaşartıcı bomba ve biber gazı ile saldırdı. Saldırı üzerine kitle tekrar Atina Üniversitesi Rektörlük binasına doğru yürüyüşe geçti.

Kolluk güçlerinin ablukası altında gerçekleşen yürüyüş sırasında ortamın tekrar gerilmesi üzerine göstericilerle polis arasında çatışma çıktı, üç üniversite öğrencisi gözaltına alındı. Gözaltına alınan öğrencilerin serbest bırakılmasını isteyen öğretim üyeleriyle polis arasındaki yaşanan gerginlik yeni bir çatışmaya neden oldu. Geç saatlere kadar rektörlük binası önünde bekleyen eylemciler, gözaltına alınan öğrencilerin serbest bırakılması için toplantı düzenleme kararı aldılar.