03 Mayıs'03
Sayı: 17 (107)


  Kızıl Bayrak'tan
  İşçi sınıfı kazanılmadan 1 Mayıslar kazanılamaz!
  İstanbul'da 1 Mayıs...
  Ankara'da 1 Mayıs...
  Ankara'da 1 Mayıs'a yoğun gençlik katılımı...
  Türkiye'de 1 Mayıs...
  İzmir'de 1 Mayıs...
  1 Mayıs eylemlerinden...
  Irak halkının direnişi işgalcilerin planlarını bozacak!
  Irak'ta yeni bir Vietnam sendromu korkusu
  Kölelik yasası TBMM Genel Kurulu'na geliyor...
  Özelleştirme yağmasına karşı topyekûn mücadeleye!
  1 Mayıs dünya ölçüsünde yaygın ve kitlesel gösterilerle kutlandı
  Almanya'da 1 Mayıs...
  Dünyada 1 Mayıs...
  Depreme değil çürümüş düzene isyan!
  Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan...
  1 Mayıs çalışmalarından...
  1 Mayıs çalışmalarından...
  1 Mayıs çalışmalarından...
  İsviçre'de Ekim Gençliği kampı...
  Devrim davasının yenilmez neferi Hatice Yürekli'yi andık...
  İmparatorluğun şeytani dehası: Irak yeniden ayağa kalkacak mı?
  Bıji 1 Gulan!
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Depreme değil çürümüş düzene isyan!

Perşembe günü Bingöl’de 6.4 şiddetinde bir deprem yaşandı. Yerle bir olan Yatılı Bölge Okulu’nun yatakhane binasının altından şu ana kadar 80 kişinin cesedi çıkarıldı. Halen 60-70 kişinin enkaz altında olduğu tahmin ediliyor.

Her zaman olduğu gibi deprem
bir kez daha emekçileri vurdu!

Her zaman daha olduğu gibi, depremin yol açtığı yıkımın altından devlet çıktı! Bir taraftan yıkıntılar altında kalan evlatlarını kurtarmaya çalışan halk, bir taraftan da bu yıkıma yol açan köhnemiş düzene isyan ediyor. Ve doğal olarak bu isyan anlayışla değil şiddetle zorbalıkla karşılanıyor. Bingöl’de depremde yıkıma uğrayan yerlere ise şu ana kadar kitlelerin ihtiyacını karşılamak için en temel yardımlar bile gitmiş değil.

Türkiye ve daha özelde Bingöl bir deprem bölgesi. Buna rağmen ve üstelik doğrudan Bayındırlık Bakanlığı ve Belediye’nin gözetiminde 1998’de yaptırılan bir yatakhane yıkılıyor. İhaleyi veren de, işi yaptırıp denetleyen de bizzat devletin kendisi. İşte halk bu gerçeğe isyan ediyor. Deprem üzerine vaazlar veren, nutuklar atan bu kurumlar bu sistemin çürümüşlüğünü, sermayenin aç gözlülüğünü temsil ediyor.

Türkiye’de ve deprem bölgesinde değişen hiç bir şeyin olmadığını görmek için daha kaç felaket yaşanması, daha kaç bin insanın katledilmesi gerekiyor? Öncesinde de sonrasında da manzara hep aynıdır: Emekçiler doğal afetler karşısında kaderleriyle başbaşa bırakılır. Sermaye hükümetlerinin tek önerisi ise emekçilerin altından kalkamayacakları düzeyde deprem sigortasıdır. Yani yeni bir rant kaynağı, yeni bir soygun.

Namlular bir kez daha halka çevrildi

Halk bir taraftan ölen çocuklarının naaşı, yaralılarının tedavisiyle uğraşırken kendi kısıtlı imkanlarıyla yaralarını sarmaya çalışırken bir taraftan da taraftan da devletin gelmeyen yardımlara isyan ediyor. Halkın gelmeyen çadırlara, yiyecek vb. ihtiyaçlarına karşı öfkesi ertesi gün çatışmalara dönüştü. Buna karşı anında özel harekat timleri ve jandarmalar valililiğin etrafını sardılar. Dinmeyen öfkesini Valiliğe girerek göstermeye çalışan Bingöl emekçileri jandarmanın ateş açmasıyla durdurabildi ancak. Daha sonrasında ise sokak aralarında kitle ile polis-jandarma arasında taşlı sopalı çatışmalar meydana geldi. Yayına girdiğimiz anda kitlenin dinmeyen öfkesi hala devam ediyordu.

Medya ise bu isyanı bir kaç provokatöre bağlayarak yaşanan yıkımın acılarını paylaşmak derdinde değil, enkaz altında kalan devleti kurtarma telaşında olduğunu bir kez daha gösterdi. Ne de olsa onun görevi bu: Gereklerin üstünü örtmek, gerçeği ters yüz etmek.

Bu savaşlar, yıkımlar ve zulüm düzenini enkaza gömmek için emekçilerin isyandan başka bir seçeneği, bundan daha meşru bir hakkı yoktur!



Bingöl’de yıkılan binalar değil
yağma sisteminin kendisidir!

Bingöl halkı 1 Mayıs sabahı büyük bir depremle sarsıldı. Bingöl’de meydana gelen deprem sonucunda çoğu kamuya ait pek çok bina içindekilerin tepesine yıkıldı. Şu ana kadar yüz kadar insanın cesedi çıkartıldı. Pek çok kişi ise halen yıkıntılar altında.

Bu düzenin bir yağma ve yolsuzluklar düzeni olduğu, bu düzende insan hayatının değil kârın ve rantın önemli olduğu 4 yıl önceki büyük depremle gözler önüne serilmişti. Sermaye devletinin yöneticileri depremin yol açtığı yıkımların önüne geçmek için güya tedbirler aldılar, yasa ve yönetmelikler çıkardılar. Fakat o günden bu yana hiçbir şeyin değişmediğini yapılanların hepsinin halkı aldatmaktan başka bir amacının bulunmadığını Bingöl depremi bütün açıklığıyla gösterdi. Bingöl depremi, düzenin kokuşmuşluğuna, çürümüşlüğüne bir kez daha ayna tuttu. Bingöl’de ilk önce yıkılanlar ve en fazla hasar görenler bir kez daha kamu binaları oldu. Hem de ‘99 depreminden sonra, “Türkiye depreme hazırlanıyor” palavraları eşiğinde yaptırılan kamu binaları.

Halka çadır yerine kurşun!

Bingöl depreminde halk bir kez daha sahipsiz bırakıldı. Aç ve açıkta kalan Bingöllüler ellerindeki sınırlı olanaklarla çocuklarını yıkıntılar arasından çekip çıkarmanın derdine düştüler.

2 Mayıs günü yetkililer televizyonlarda Bingöl’e ne kadar çadır ne kadar battaniye ve kaç ton yiyecek gönderildiğini sayıp dökerken kendilerine en ufak bir yardım ulaşmadığı için öfkelenen Bingöl halkı gelen çadırların dağıtılması talebiyle Bingöl Valiliği’nin önünde toplandı. Fakat aldıkları yanıt tam da bu düzene yakışan cinstendi. Bingöl Valisi çadırların dağıtılmamasına gerekçeler uydururken polis ve jandarma halkı dağıtmak için ateş açtı.

Fakat halkın korkup kaçışacağını düşünen düzen bekçilerinin hesabı tutmadı. Bingöl halkının öfkesi daha da büyüdü. Çatışma valilik önünden sokak aralarına yayıldı. Şu an yüzlerce, belki binlerce Bingöllü’nün sokak aralarında devlet güçleriyle çatıştığı haberleri geliyor.

Tepki ve isyan depremi değil
kokuşmuş sistemi hedef alıyor!

Bingöl halkı elbette ki uğradığı deprem yıkımından dolayı acılı. Ama onun öfkesinin hedefinde yatan bu değil. Bingöl halkı insana değer vermeyen sisteme; üç kuruş maddi menfaat uğruna insanların diri diri mezara gömülmesini umursamayan düzene isyan ediyor. Bingöl halkı kendisini yıkıntıların başında sahipsiz, aç ve çıplak bırakan fakat üzerine kurşun yağdırmak için anında yüzlerce askeri valilik önüne yığma becerisi gösteren devlete isyan ediyor.

BDSP olarak Bingöl halkının acısını ve öfkesini paylaşıyoruz. Onurlu tepkilerine destek, kurşunlara karşı yürüttükleri mücadeleye omuz veriyoruz. Onlar dilenmek yerine hakları olanı istiyorlar, bu yağma ve talan düzenine karşı olması gerektiği şekilde tutum alıyorlar.

Tüm işçi ve emekçileri, devrimci, ilerici kişi ve kurumları Bingöl halkıyla dayanışmaya, onların haklı mücadelesini sahiplenmeye ve desteklemeye çağırıyoruz.

Bağımsız Devrimci
Sınıf Platformu (BDSP)