İzmirde 1 Mayıs...
15 bini aşkın işçi-emekçi katılımı
Geçen yıllarla karşılaştırıldığında 2003 1 Mayısı İzmirde daha düşük bir katılımla gerçekleşti. Mitinge 15 bini aşkın bir kitle katıldı.
DİSK ve KESK katılım yönünden geçen yıla göre belirgin bir zayıflık sergiledi. Özelleştirme saldırısıyla yüzyüze olan Petkim ve Tüpraş işçilerinin örgütlü olduğu Petrol-İş ise en kitlesel işçi sendikasıydı. Devrimci çevrelerin de belli bir toparlanma içinde oldukları gözleniyordu.
Yürüyüş üç ayrı koldan başladı. Türk-İş Alsancaktan, KESK, DKÖler, devrimci çevreler Konaktan, BDSPnin de yer aldığı DİSK korteji fuarın Basmane kapısından yürüyüşe başladılar.
1 Mayıs öncesi
1 Mayıs öncesinde işçi ve kamu emekçi sendikaları cephesinde ciddi bir hazırlığın olmadığı gözlemlenebiliyordu. Belediye-İş geçen yılki kadar olmasa da afişleme çalışması yaptı. Liberal sol partilerden en ciddi hazırlık TKP tarafından yapılırken, EMEP ve ÖDP son günlere sığdırdıkları afiş çalışmasıyla geçen yılın oldukça gerisindeydiler.
Sınıf devrimcileri ise 1 Mayıs hazırlıklarını haftalar öncesinden gündemlerine aldılar. BDSP bildirileri hem işçilerin çalışma alanlarına hem de semtlerine ulaştırılırken, sonuncusu Aliağada Petkimin özelleştirmesine karşı yapılan miting olmak üzere İzmirde yapılan iki mitingte yaygın olarak dağıtıldı. BDSP ve Kızıl Bayrak afişleri Menemen, Çiğli, Karşıyaka, Buca güzergahlarında ve emekçilerin yaşadığı semtlerde yaygın bir şekilde yapıldı. Aliağadaki Petkim işçilerine ve Tirede TEKSİFe üye oldukları için işten atılan Tire Güçbirliği Tekstil işçilerine yapılan ziyaretlerin dışında, 1 Mayıstan birkaç hafta önce semtlere dönük 1 Mayıs hazırlık komiteleri oluşturulmaya çalışıldı. 1 Mayısa dönük bir piknik düzenlendi. Yapılan birebir sohbetlerle işçi ve emekçiler 1 Mayısa ¸ağrıldı.
Ve 1 Mayıs...
1 Mayısa DİSK kortejiyle katılan sınıf devrimcileri, en önde BDSP pankartı, ardından yine BDSP imzalı Ya barbarlık, ya sosyalizm!, Haramilerin saltanatını yıkacağız! yazılı İşçi Kültür Sanat Evi pankartları taşıdı. BDSP kortejinin sonunda, Direnişimize destek bekliyoruz! Tire Güçbirliği Tekstil işçileri imzalı pankartıyla Tirede sendikalaşma mücadelesi verirken Türk-İş TEKSİFe üye oldukları için işten atılan tekstil işçileri yer almışlardı.
Komünistler ağırlığını işçi ve emekçilerin oluşturduğu 100ü aşkın bir katılım gerçekleştirdiler. Güncel ve siyasi taleplerin yer aldığı dövizlerin yanı sıra yine bu talepleri ifade eden mavi önlükler giyildi.
Alana varılmasıyla başlayan 1 Mayıs mitingi, saat 13:00ten sonra organizasyonu yapan İzmir Savaş Karşıtı Platformun da katkılarıyla karnavalı andırmaya başladı. Yapılan konuşmalarda özelleştirmelere ve iş yasasına değinildi.
İşçi sendikaları cephesinden en kitlesel katılımı Petrol-İş sağlarken, Belediye-İş de iş bırakarak alana çıktı. Kitlesellik açısından Petrol-İşten sonra ikinci sırada yer alıyordu. Genel-İş de kitlesel katılım sağlayan sendikalar arasındaydı.
İzmirde 1 Mayıs ve kamu emekçileri hareketi
2003 1 Mayısı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de işçi-emekçi ve ezilen yoksul halklara karşı sermayenin saldırılarının yoğunlaşarak devam ettiği bir süreçte kutlandı. Dolayısıyla 1 Mayıs gösterileri, saldırılara karşı sınıfın tepkisinin ve mücadele kararlılığının da bir göstergesi olma özelliği taşıyordu. İşçi ve emekçi hareketinin suskunluğu kırıp sermayeye karşı sesini yükseltmesi için önemli bir olanaktı 1 Mayıs. Ancak bu olanak yeterince değerlendirilemedi. En azında İzmirdeki gösteriler buna işaret ediyor.
Elbetteki alana binlerce kişi çıktı, taleplerini haykırdı, emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı tepkisini dile getirdi. Kitle katılımının ağırlığını gençlik oluşturuyordu. İşçi ve kamu emekçileri sendikaları açısından 1 Mayısı değerlendirecek olursak, kitlesellikten ve coşkudan uzak, adeta bir piknik havasında geçti. KESK açısından tam bir ciddiyetsizliğin, hazırlıksızlığın ifadesiydi 1 Mayıs.
Miting saatinin öğleden sonraya alınması iş bırakma kararının alınmamasının ve aynı zamanda kendi tabanına olan güvensizliklerinin bir ifadesi idi. Her zaman olduğu gibi gerek KESK merkezi gerekse de sendika yönetimleri olsun 1 Mayısı özüne yakışır bir şekilde kutlamak için gereken çabayı sergilemediler. Taban çalışması yapılmadığı gibi kullanılacak materyaller de son iki güne sıkıştırılmış, afiş, bildiri, özel sayı vb. metaryaller birimlere bile taşınamamıştır. Gönderilen kimi paketler ise sendika binalarında SEKAya yollanmayı bekliyor!
Kamu emekçilerinin daha önce püskürttüğü kölelik yasası (kamu personeli rejimi yasası) yürürlüğe girmek üzere. Özelleştirmeler son hızla devam ediyor. İş güvencesinin yokedilmesi, kamu alanının tasfiyesi, sendikasızlaştırma, sefalet ücreti vb. saldırılar yoğunluğundan hiçbir şey yitirmiş değil. Değişik argümanlarla tüm kazanımlar yokedilmeye çalışılıyor. Toplu işten atmalar gündemde. Saldırılar bunlarla da sınırlı değil. Ama sınıf cephesinden yükselen ses son derece cılız. Düşünün ki İzmirden binlerce kamu emekçisi merkezi Ankara eylemlerine taşınırken 1 Mayısta iş bırakma çağrısı yapılmıyor, miting saati 14:00-15:00lere alınıyor ve KESKe bağlı tüm sendikaların alana taşıdığı kitle sayısı 1000-1500 kişiyi aşamıyor. Eğitim-Sen en fazla kitleyi alana taşımasına rağmen(en kalabalık katılan sendika şubesi 100-120 kişi) toplamda 1000 kişiyi bulamıyor. Şubelerin alana taşıdığı kişi sayısı ortalama 30-80 kişi arasında. İşçi sendikaları için de durum farklı değil. Bir-iki sendika dışında tablo daha da kötü.
Aslında bu durum şaşırtıcı da değil. 1 Mayıs, emperyalist savaş, personel rejimi yasası ve diğer saldırılar karşısında KESKin aldığı tutum ve pratik bugünkü tablosunun özetini veriyor. Diğer bir deyişle, devrimci mücadele programından ve perspektifinden uzak, reformist, uzlaşmacı anlayışların kamu emekçileri hareketinde yarattığı tahribatın sonuçlarını yaşıyoruz.
Sonuç olarak kamu emekçileri cephesinden 1 Mayıs, tarihsel anlam ve önemine uygun olarak kutlanmamıştır. Sınıf cephesi bundan 117 yıl önce yükseltilen mücadele bayrağına yeterince sahip çıkamamıştır. 117 yıl önce verilen dişediş mücadele ile kazanılan haklar bugün kölelik yasalarının uygulamaya geçirilmesi ile gaspedilmeye çalışılmaktadır. Ama hiçbir şey için geç değil. Devrimci bir irade ve ısrar ile yükseltilecek mücadele rüzgarı lehimize çevirebilir. Saldırıları püskürtmek ve işçiden emekten yana bir dünya kurmak mümkün. Burada görev ve sorumluluk elbette ki bu düzenden kırıntı bekleyenlerin değil, devrimci sosyalist işçi ve emekçilerindir. Bu perspektifle emperyalist savaş ve saldırganlığa, kapitalist sömürüye karşı taban örgütlenmelerini yaratarak sınıf kavgasını yükseltmek veonurlu bir gelecek yaratmak ellerimizdedir. Herşey bu konuda gösterilecek ısrar, devrimci kararlılık ve cürete bağlıdır. Sınıf devrimcileri, sosyalist kamu emekçileri bu sorumlulukla mücadeleye dört elle sarılmalıdır.
Sosyalist bir kamu emekçisi/İzmir
|