25 Ocak '03
Sayı: 04 (94)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalist savaş karşıtı mücadelenin güncel sorunları ve görevlerimiz
  Kapalı kapılar ardında hazırlıklar ve pazarlıklar kesintisiz sürüyor!
  Savaş karşıtı eylemlerden...
  TÜSİAD resmi politikayı açıkladı: Savaşa katılmamız gerek!
  Barışın güvencesi saraylar değil, sokaklardır!
  Ankara BES 1 No'lu Şube Başkanı Fikret Aslan'la savaş üzerine konuştuk...
  Dünya halkları savaşa ve saldırganlığa karşı ayakta!
  Savaşa karşı omuz omuza!
  Amerikancı medya savaş kışkırtıcılığına devam ediyor!
  AK Parti düzenin pislikleini aklamaya devam ediyor!
  Ciddiyetsizliğin son perdesi/5
  Özelleştirme emperyalizmin dünyayı köleleştirme planlarının bir parçasıdır
  Onurlu bir yaşam için mücadele saflarına!
  Tekstil-konfeksiyon işçilerinin durumu...
  Küçük-burjuva devrimciliği ve sınıf çalışması
  Emperyalist savaş ve emperyalist çıkarlar
  Sorular, sorular...
  İÜ'de bir dönemin ardından...
  İKE etkinliklerinden...
  M. Suphiler'in ruhuyla emperyalist savaşa karşı mücadele...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Ankara BES 1 No’lu Şube Başkanı Fikret Aslan’la savaş üzerine konuştuk...

“Bu savaşı durdurmak zorundayız!”

- ABD yakında Irak’a saldırmayı düşünüyor ve bu ülkede 100 bini aşkın ABD askerini ve son olarak gündeme gelen “ülkenin güvenliği için” NATO askerlerini konuşlandırmayı düşünüyor. Bu konudaki düşünceleriniz neler?

- ‘91 Körfez Savaşı sırasında Türk hükümeti ABD emperyalizminin yanındaydı. “Bir koyup beş alacağız” politikaları ile kamuoyunun savaş karşıtı tepkisi azaltılmak istendi. O dönemde de ABD emperyalizminin çıkarları doğrultusunda çalışıldı, şimdi de aynı şey yapılıyor. ABD’nin, IMF’nin, Dünya Bankası’nın politikalarıyla ülke tamamen abluka altına alınmış durumda. Irak’a dönük Amerikan müdahalesine ses çıkaramaz duruma getirilmek isteniyor.
ABD’nin, ülkenin kuzeyinden ikinci bir cephe açarak, buraya yerleşmesine izin verilmektedir. Washington Post gazetesinde de yer aldığı gibi, 15 bin civarında ABD askeri kuzeye konuşlandırılacak. Bu konuda hükümetin gizli temasları sürüyor ve kamuoyundan saklanıyor. Aynı şekilde limanlar, havaalanları ABD uzmanları tarafından gezilerek Irak savaşı ve sonrası için hazır hale getiriliyor.

Savaşın asıl nedenini herkes biliyor. ABD’nin müdahalesinin kimlere fatura edileceğini de. Uzun yıllardır planlanan bu savaş petrol için, ABD’nin bu bölgedeki devletleri, enerji yollarını denetlemek, kendi egemenliği altına alıp yönetmek için. Bunu onyıllar boyunca devam edecek bir süreç olarak değerlendirmek gerekiyor.

Ülkemiz egemenleri savaşta ABD tarafında yer almak için BM kararı, NATO kararı olması gerektiğini söylüyor. Bir yandan da başbakan Ortadoğu ülkelerini geziyor. Ben bunu, suç ortağı arama girişimleri, bu alanda yalnız kalmama çabası olarak görüyorum. Çünkü bu savaşla birlikte, bu ülkenin egemenleri sıkıntıya düşecek. Ortadoğu halkları ve devletleri nezdinde hedef konumuna gelecek. Bu durumda NATO askerlerini ülke topraklarında konuşlandırarak sorunu çözmeyi düşünüyorlar

- Bu savaşa karşı ne yapılabilir?

- Savaşa karşı şimdiye kadar bir takım gösteriler yapıldı. Mitingler, basın açıklamaları, imza kampanyaları... Halkı aydınlatma noktasında bir takım faaliyetlerin içerisinde bulunuldu. Bunlar protesto tarzının ötesine geçmeyen eylemlerdi. Bu tür protestoların bu savaşı durduramayacağı ortada. Ülke emekçileri olarak ülkemizin böyle bir savaşta yer almasını istemiyoruz. Onun için bir an önce hizmet sektöründe, fabrikalarda, atölyelerde, kamu kuruluşlarında çalışan emekçilerin ve işçilerin sürece katılarak, şalteri indirmesi gerekiyor. Üretimi durdurmadığımız noktada bu savaşı durdurmanın mümkün olmadığı ortada.

Ülkemiz egemenleri sözde savaş karşıtı bir görünüm çizmeye çalışsa da el altından yapılan yapılan birçok anlaşmayla ABD emperyalizminin yanında yer almaktadır. Üsler, limanlar, topraklar ve askeri güç olarak destek verecekleri kesin. Halk bu sürece müdahale etmediği noktada Irak savaşının önüne geçilmesi çok mümkün görünmüyor. Bu da ancak iş bırakarak mümkün olabilir.

- Hükümet programında kamu emekçilerinin tasfiyesi ve kamu kuruluşlarının özelleştirilmesi söz konusu. Savaş ortamı bu ve benzeri saldırıların hayata geçmesinde nasıl bir rol oynayacak?

- Sosyal devlet denilen olgunun kapitalist ülkelerde nasıl geliştiğini tarihsel süreç içerisinde hepimiz biliyoruz. Sosyalizmin kazanımları olarak kapitalist ülkelerde devlet geçici olarak bazı işleri yüklenmek zorunda kaldı. Bugün bu alanlardan tümüyle çekilerek, piyasanın işleyişine bırakmaya çalışıyorlar. Bunlar eğitim, sağlık, sosyal güvenlik alanları. Kısacası halka hizmet götüren yapılanmalar tamamen kâr alanına terkedilmeye çalışılıyor. Ayrıca bu alanlarda epeyce bir personel çalışıyor. Özelleştirmeyle birlikte onların da tasfiyesi söz konusu. Özellikle bugün organize sanayi bölgelerinde fiilen uygulanan esnek ve kuralsız çalışmayı yasaya bağlamaya çalışıyorlar. Bir bütün olarak saldırıların hepsini savaş ortamı içerisinde geçirmeye çalışacaklar. Özelleştirme, personel rejimi, sosyal güvenlik lanları vs. savaş ortamında tamamen piyasaya terketmeyi düşünüyorlar.

- Savaş durumunda kamu emekçilerini bekleyen görevler nelerdir?

Bütçenin büyük bir kısmı ranta, dış borçlara, faizlere gidiyor. Savaşla birlikte bütçenin bir kısmı savaşa ayrılacak, kamu emekçileri büyük bir yoksullaşma yaşayacak. 91 Körfez Savaşı’nda da kamu emekçileri yoksullaşma ve tasfiyeyi yaşamıştır, yine aynı şeyler yaşanacak.

Kamu emekçileri, saldırıları durdurmak için şimdiden harekete geçmelidir. BES Ankara 1 Nolu Şube olarak sendikamız üzerine düşeni yapmaya çalışıyor: Paneller, söyleşiler, bildiriler, broşürler vb. araçlarla tabanımızı aydınlatmaya, savaş üzerinden kendilerini nasıl bir sonuç beklediğini, bu haksız savaş içerisinde yer almamaları gerektiğini, en azından bunun bir insanlık görevi olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.

Son olarak vurgulamak istediğim, gerçekten ciddi bir süreçten geçiyoruz. Bu savaşı durdurmak zorundayız. “Amerikan emperyalizmi için ölmeyeceğiz, öldürmeyeceğiz!”, “Amerikan askeri olmayacağız!” diye sokaklarda haykırıyoruz. Bu sloganların ete-kemiğe büründürülmesi gerekiyor. İşyerlerinden doğru başlayarak bütün kamu emekçilerinin, işçilerin savaşa karşı ortak tavır alma görevi var, bu görevin yerine getirilmesi gerekiyor.

SY Kızıl Bayrak/Ankara



Devlet direnişi görmezden
gelmeye devam ediyor!

TAYAD’lı Aileler cezaevlerinde süren tecrit ve baskılar konusunu görüşmek için çeşitli illerden Ankara’ya geldiler. İstanbul, İzmir, Manisa ve Ankara’daki TAYAD’lı Aileler 20 Ocak günü Adalet Bakanı Cemil Çiçek’e ölüm orucuna ilişkin bazı raporları iletmek için bakanlığa gittiler. Sabah saatlerinde aileler Abdi İpekçi Parkı’nda toplandı. Aileler ve avukatlardan seçilen heyet Adalet Bakanlığı’na gitti.

Kitle saat 14.00’e doğru Yüksel Caddesi’ne yürüyüşe geçti; heyetin burada bekleneceği ve yapılan görüşmenin sonucunun burada kamuoyuna aktarılacağı açıklandı. Yüksel Caddesi’ne yüründü. Yaklaşık 300 kişinin katıldığı eylem heyetin gelişine kadar halay ve sloganlarla devam etti. Heyet geldiğinde, C. Çiçek yerine Köksal Toptan’la görüştürüldüklerini, oluşturdukları dosyaları da Köksal Toptan’a verdiklerini söylediler. Aileler, olumlu hiçbir gelişmenin olmadığını ve çeşitli görüşmeler için Ankara’da kalacaklarını belirterek eylemi sona erdirdiler.

21 Ocak günü ise TAYAD’lı Aileler’in görüşme talebiyle başbakanlığa gitmeleri ise gözaltı ile sonuçlandı.

SY Kızıl Bayrak/Ankara



Öğrenciler ABD Konsolosluğu önünde haykırdı...

“Myers defol! Amerikan askeri olmayacağız!”

İstanbul Üniversitesi öğrencileri olarak 20 Ocak Pazartesi günü Amerikan Genelkurmay Başkanı Myers’ın Türkiye’ye gelişini protesto etmek için bir eylem düzenledik. Eylem öncesinde sınırlı bir afiş çalışması ile duyurusu yapılan ani bir eylemdi.

Yaklaşık 30 İÜ öğrencisinin katıldığı eylem İstiklal Caddesi’nde “Emperyalist savaşa hayır!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!” sloganları ile başladı. “Myers defol! Amerikan askeri olmayacağız!” şiarının yazılı olduğu bir pankart açıldı. Sloganlarla İstiklal Caddesi’nde yürüdükten sonra Amerikan konsolosluğuna yöneldik. Konsolosluğun olduğu caddede yoğun bir polis ablukası vardı. Konsolosluk önündeki basın açıklamasına izin verilmedi. Bunun üzerine konsolosluğa yürüyeceğimizi söyledik.

Yaklaşık 15 dakika sloganlarımız eşliğinde yapılan pazarlıktan sonra TUYAP’ın önünde açıklama yapılmasına izin verildi. “Myers defol! “Amerikan askeri olmayacağız!”, “Yankee go home! Emperyalist savaşa hayır!” vb. sloganlardan sonra bir arkadaşımız basın açıklamasını okudu. ABD emperyalizminin simgesi “Sam amca” kuklalarının yakılması ile eylem sona erdi.

Ekim Gençliği/İstanbul Üniversitesi



Kafkas Üniversitesi’nde eylem...

“Katil ABD Ortadoğu’dan defol!”

Kafkas Üniversitesi Öğrenci İnisiyatifi tarafından 11 Ocak’ta, YÖK Yasa Tasarısına ve emperyalist savaşa karşı devrimci ve yurtsever öğrencilerin katılımıyla bir basın açıklaması düzenlendi. Yapılan açıklamada; YÖK Yasa Tasarısı’nın öğrenciler üzerinde yaratacağı olumsuzluklar dile getirildi. Bilimsel ve akademik eğitimin tamamen yok edilip üniversitelerin paralı ve sermayenin çıkarlarını gözeten birer kalifiye işçi yetiştiren kurumlar haline getirildiği ifade edildi.

Terörist ABD tarafından Irak nezdinde bütün Ortadoğu halklarına dayatılan emperyalist savaş, bunun Ortadoğu’nun mazlum ulusları üzerinde yaratacağı yıkım üzerinde duruldu ve tüm kamuoyunun duyarlı olması için çağrı yapıldı. Basın açıklamasına demokratik kitle örgütleri de desteklerini sundular.

“Kahrolsun ABD emperyalizmi!”, “F tipi üniversitelere hayır!”, “Emperyalist savaşa hayır!”, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol!”, “Savaşa değil eğitime bütçe!”, “YÖK gidecek üniversiteler bizimle özgürleşecek!” sloganları atıldıktan sonra eylem sona erdi.

Kafkas Üniversitesi Öğrenci İnisiyatifi