6 Aralık'03
Sayı: 2003 (10)


  Kızıl Bayrak'tan
  Genel "terör" edebiyatı ve temel ayrım noktaları
  Hak ve özgürlüklerimiz için mücadeleyi yükseltelim!
  Semiren burjuvazi, tüketilen insanlık!
  Terör örgütleri ve terör devletleri!
  İnsanca yaşamaya yeterli, vergiden muaf asgari ücret!
  Esenyurt İKE'ye keyfi jandarma baskını
  Kamuda tasfiye saldırısı ve KESK
  Genel kurulların aynasında sendikal hareket
  Direniş emperyalist zorbaları Irak'tan söküp atacaktır!
  İşgal güçlerine moral operasyonu!
  Sınıftan...
  Sermayenin saldırılarına karşı Almanya'da gençliğin mücadelesi büyüyor!
  KADEK'in feshi ve KONGRA-GEL oluşumu...
  Gürcistan: Kitle tepkisi düzenin potasına akıtıldı
  Emperyalist-siyonist zorbalar barışın önünde engeldir!
  AB: Militarizme bir adım daha
  Avrupa'da üniversiteli gençlik sokaklara iniyor!
  Bültenlerden...
  Partimiz 25. kuruluş yıldönümünde de yaşıyor, yaşayacak!..
  Kadın: Kapitalizmde köle!
  Cemal Keser'in anısına...
  Kısa polis tarihi
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Çıkarken...

Sincan Organize işçilerinin sesi artık duvarların arkasında boğulamayacak. Çünkü artık, biz Sincan Organize işçilerinin sesi ve soluğu olacak olan bir bültenimiz var. Bülten, değişik fabrikalarda iş güvencesinden yoksun, sigortasız, sendikasız, düşük ücretle; kısacası kölece çalışan biz Organize işçilerinin umudunu taşımak için çıkıyor.

Umut diyoruz, ama umut Organize’de yaşatılması en zor olan şeydir. Çünkü Organize adeta bir cehennemdir. İşçiler bu cehennemde iliklerine kadar sömürülüyor, sonra da bir posa gibi kenara atılıyorlar. Çünkü Organize’de her şey asalak patronların insafına bağlı. Patronlarda da insaf yok!

Kârlarına kâr katmak için sömürüde hiçbir sınır tanımıyorlar. Hiçbir yasa, hiçbir kural Sincan Organize’nin kapısından içeri giremiyor. Çalışma sürelerinde sınır yok, ama ücretler asgari ücretin altında. Sigorta yok, işçilerin canı sudan ucuz, hesabını tutan da yok. İş cinayetlerinin üstü kapatıldığı gibi, iş göremez hale gelen işçinin yüzüne Organize’nin kapıları da kapatılır. Çünkü Organize’nin kapısında içerideki işçi öğüten dişlilerinin arasına girmeye aday binlerce işsiz var.

Bültenimiz, patronlardan insaf bekleyenlerin değil, patronların bu sömürü cehenneminde umudu yaşatmak ve büyütmek için bir araya gelen işçilerin elleriyle çıkıyor. Bu amansız sömürüye, bu amansız kıyıcılığa dur demek için çıkıyor. Bültenimiz, bugüne kadar bu cehennemde yakılıp kavrulan binlerce işçiye acıyı paylaşma ve umudu çoğaltma çağrısı yapıyor.

Sincan Organize işçileri bültenimizle birlikte patronların insafsızlığına ve kuralsız sömürüsüne “artık yeter!” diyecekler. Artık Organize’nin hiçbir fabrikasında yaşananlar gizli kalmayacak. Bültenimiz, Organize’nin hangi fabrikasında çalışıyorsa çalışsın tüm işçilerin kürsüsü olacak. İşçiler sorunlarını ve maruz kaldıkları kötü çalışma şartlarını bülten aracılığıyla tüm Organize işçileriyle paylaşacak, böylelikle yalnız olmadıklarını görecekler.

Bültenimiz, sadece işçilerin kürsüsü olmakla da kalmayacak. Bültenle sorunlarımızı paylaştığımız gibi, ellerimizi de birleştireceğiz. Çünkü sorunları aşmanın, sömürüye ve kuralsızlığa ket vurmanın yolu bir araya gelmekten ve sesimizi ortaklaştırmaktan geçiyor.

Birleşmek ve birlikte davranmanın ne demek olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak o denli birbirimizden kopuk ve birbirimize güvensiziz ki çaresizce herşeye boyun eğiyoruz. İşte bültenimiz bir araya gelmek ve sesimizi ortaklaştırmak için bir ilk adımdır. Bunun için bülten ilk adım olmanın zorluklarına ve engellerine göğüs germe cesaretidir.

Bültenle ilk adımı atarak yolu açmış bulunuyoruz. Şimdi açılan bu yola çıkmanın ve omuz omuza yürümenin zamanıdır. Bu bilinçle tüm Sincan Organize’de çalışan sınıf kardeşlerimizi yola çıkmaya, omuz omuza yürümeye çağırıyoruz.

Bültenimizi sahiplenelim, okuyalım, okutalım! Sesimizi çoğaltalım, umudumuzu büyütelim!

(Sincan Organize Sanayii İşçileri Bülteni’nin
Aralık ‘03 tarihli ilk sayısından...)



Sincan Organize Sanayi Bölgesi:
Sermaye için cennet, işçiler için cehennem!

Sincan Organize Sanayi Bölgesi, 1990 yılında devlet tarafından sermayeye bir sömürü cenneti olarak yaklaşık beş yüz bin metrekarelik alana kuruldu. Dökümden demir işleri sanayisine, tekstil ve giyim sanayisinden ağaç işlerine kadar yüzlerce fabrika burada faaliyet gösteriyor.

OSB’ler birbirleriyle işbirliği halinde üretim yapan orta ölçekli fabrikaların, planlı bir şekilde ortak altyapı hizmetlerinden yararlanacakları şekilde oluşturulmuş bölgelerdir. Bu haliyle de değişik faaliyet konularına sahip olsalar dahi çalışma şartları ve örgütlenişleri bakımından kocaman bir fabrikayı andırmaktadırlar. Sermayedarlar için ortak dayanışma imkanları yanında, devletin sağladığı destek ve üretim garantisi ile güvenliğin ve çalışmanın sıkı bir denetime tabi tutulması nedeniyle OSB’ler bir sömürü kampı niteliğindedir.

Organize bir sömürü kampıdır!

İş yasası denilen kölelik yasasıyla birlikte saldırılardan birisi olan taşeronlaştırma yasal bir zemin bulduğu için gittikçe yayılmaktadır. Öyle ki, birçok fabrikada birden fazla taşeron faaliyet göstermektedir. İşçiler ağır çalışma koşullarında, asgari ücretle veya biraz üzerinde çalıştırılmakta ve belli bir deneme süresinden sonra veya işler azaldığı zaman işten çıkarılıp yerine yenileri alınmaktadır.

Organize’de çalışma süreleri de oldukça fazladır. İşin niteliğine ve yoğunluğuna bağlı olarak sürekli olarak değişmekte, bazı durumlarda 24 saate kadar çıkabilmektedir. Fazla çalışma karşılığında ise çoğu yerde ek mesai ücreti ödenmemektedir.

Organize’de işçiler için herşey sermayedarlar ve onların amirlerinin iki dudağı arasından çıkacak söze bağlıdır. İstenildiği sürede, istenilen sayıda işçi çalıştırmanın önünde herhangi bir engel yoktur. Bundan dolayı işlerdeki her dalgalanma işçi sayısına doğrudan yansımaktadır. Yüzlerce işçi bir günde kapı dışarı edildiği gibi, birkaç günde yüzlerce işçi bulunup çalıştırılabilmektedir. Her yerde olduğu gibi sermayenin işçilere karşı kullandığı en etkili silah işsizliktir.

Aynı fabrikada uzun yıllar çalışan işçilerin sayısı oldukça azdır. Her kış veya kışa yaklaşıldığında (çünkü işler genellikle bu mevsimde azalır) az sayıdaki usta ve patrona ya da şeflere yakın olan işçiler hariç işçilerin büyük çoğunluğu işten çıkarılmaktadır. Bu döneme işçi çıkarma mevsimi de denilebilir. Böylelikle işçilik maliyetleri en alt seviyede tutulmaktadır.

Organize’de tüm bunlar yanında iş cinayetleri ve yaralanmaları da oldukça fazladır. Bunların çoğu sermayedarların maliyeti düşürerek kârlarını arttırmak için asgari güvenlik önlemlerini almamaları, gereken koruma malzemelerini sağlamamaları nedeniyle gerçekleşmektedir. Yaşanan olaylar hiç olmamış sayılarak, üzerleri kapatılmakta, sakat kalan işçiler Organize’nin kapısının dışına atılmaktadır.

İşte Organize gerçeği budur. Bu gerçek patronlar için başka, işçiler için başka bir anlama gelmektedir. Patronlar için Organize bir cennet, işçiler içinse tam anlamıyla bir cehennemdir.

Örgütlenerek mücadele etmek
tek çıkış yoludur!

Mevcut bu durumu değiştirmenin yolu örgütlenmek, sendikalaşmaktır. Ancak OSB’deki fabrikalar genel olarak sendikasızdır. Sendikalı olan fabrikalarda ise asalak patronlar yanlısı işbirlikçi sendikalar bulunmaktadır. Dolayısıyla sendikalı olmak bu durumda işçiler için herhangi bir değişiklik yaratmamaktadır. Bu durum birçok işçi için sendikalara karşı güvensizlik yaratmaktadır. Oysa sendikalaşmak işçilerin birleşik inisiyatifi ve gücü olarak anlaşıldığında ve gereğince davranıldığında Organize’deki durumu değiştirmek için olmazsa olmazlardandır.

İşçilerin birçoğu örgütlenerek tek bir yumruk haline gelindiğinde neler olabileceğini bildiği halde, ne kendilerine ne de diğer işçilere güvenmedikleri için bir araya gelememektedir. İşçilerin bu geri tavırlarını iyi bilen ve değerlendiren asalak patronlar sendikal örgütlülüğün OSB’ye girmemesi için her yola, her çareye başvurabilmektedir. Sendikal girişimler patronlar tarafından tam bir dayanışmayla ezilmektedir. Sendikal çalışmaya katılan işçiler işten atılmakla ve bir daha o bölgede iş bulmakta zorlanmaktadır.

Organize çapında bir örgütlenme ve
mücadele için omuz omuza!

OSB’de sendikalaşma bu anlamda oldukça güç görünmektedir. Ancak imkansız değildir. Geçmişte aynı şartlarda çalışan başka OSB’lerde işçiler bir araya gelerek örgütlenmenin ilk adımlarını atabildiler, durumlarında bir takım değişiklikler yapabildiler.

Bu deneyimlerden görüleceği üzere OSB’lerde örgütlenmek tek tek fabrikalardan tekil çıkışlarla başarılamıyor. Bir bütün olarak bölge çapında örgütlenerek, ya da tekil çıkışları hızla genelleştirildiği ölçüde başarı sağlanabiliyor. OSB’yi tek bir fabrika gibi düşünürsek örgütlenmeyi de aynı ölçüde tek bir fabrikaymış gibi örmek gerekiyor.

Bunun için tek tek fabrikalarda sendikalaşmayla başlamak yerine, öncelikle OSB’deki tüm fabrika işçilerini kapsayan bir dernekleşme çalışmasıyla işe başlanabilir. Dernek Organize’deki işçilerin bir araya getirilerek, ortak dayanışma ve harekete geçme zeminini kurmak demektir. Böylelikle bölge çapında daha güçlü hareket ve örgütlenmenin de yolu açılmış olacaktır.

Bir araya geliş ve sorunlarımızı ortak biçimde göğüslemek için öyleyse değişik fabrikalardan işçiler olarak yan yana gelmeli ve somut bir çalışma programı oluşturmalıyız. Bültenimiz bunun bir ilk adımı olarak yayın hayatına başlamış bulunuyor zaten. Bu adımı genelleştirmek ve Organize çapında işçilerin birliğini sağlamak için ileri çıkalım. Omuz omuza verelim. Sömürü cehennemini toprağa gömelim.

Yaşasın örgütlü mücadelemiz!
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!

(Sincan Organize Sanayii İşçileri Bülteni’nin
Aralık ‘03 tarihli ilk sayısından...)