6 Aralık'03
Sayı: 2003 (10)


  Kızıl Bayrak'tan
  Genel "terör" edebiyatı ve temel ayrım noktaları
  Hak ve özgürlüklerimiz için mücadeleyi yükseltelim!
  Semiren burjuvazi, tüketilen insanlık!
  Terör örgütleri ve terör devletleri!
  İnsanca yaşamaya yeterli, vergiden muaf asgari ücret!
  Esenyurt İKE'ye keyfi jandarma baskını
  Kamuda tasfiye saldırısı ve KESK
  Genel kurulların aynasında sendikal hareket
  Direniş emperyalist zorbaları Irak'tan söküp atacaktır!
  İşgal güçlerine moral operasyonu!
  Sınıftan...
  Sermayenin saldırılarına karşı Almanya'da gençliğin mücadelesi büyüyor!
  KADEK'in feshi ve KONGRA-GEL oluşumu...
  Gürcistan: Kitle tepkisi düzenin potasına akıtıldı
  Emperyalist-siyonist zorbalar barışın önünde engeldir!
  AB: Militarizme bir adım daha
  Avrupa'da üniversiteli gençlik sokaklara iniyor!
  Bültenlerden...
  Partimiz 25. kuruluş yıldönümünde de yaşıyor, yaşayacak!..
  Kadın: Kapitalizmde köle!
  Cemal Keser'in anısına...
  Kısa polis tarihi
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Irak halkının direnişini kırmak için vahşi saldırılarını tırmandırıyorlar...

Direniş emperyalist zorbaları
Irak’tan söküp atacaktır!

İşgal ordusu siyonistlerin Filistin halkına karşı yürüttüğü akıl almaz vahşi politikaların aynısını bir süre önce Irak’ta uygulamaya başladı. Ancak bu saldırganlık da direnişi zayıflatamadı. Kasım ayının bilançosu işgalciler için oldukça ağır oldu. 79’u Amerikan askeri olmak üzere toplam 111 kayıp verdiler. ABD ordusunun Kasım ayı kayıpları Eylül-Ekim aylarının toplamını geçti. Bu arada işgalcilerle işbirliği yapan Iraklılar’ın yanı sıra ajanlar, diplomatlar, iş adamları gibi “sivil”ler de hedef alınmaya başlandı.

Direnişçiler ile onları sahiplenen Irak halkı da ağır bir bedel ödüyor. Modern silahlarla donanmış Amerikan ordusu her yerde ölüm saçıyor. Savaş uçakları, tanklar, füzeler, bombalar Irak’ta ölüm kusuyor. Bu sınırsız vahşetin amacı direnişi kırıp, işgalin amacına ulaşmasını sağlamak. Böylece dünya jandarması ABD’ye karşı çıkılamayacağını dünya aleme göstermek. Oysa Irak halkı onursuz bir teslimiyeti değil, bedel ödeyerek onurlu bir gelecek için mücadele yolunu seçiyor. Bu da Bush’la savaş çetesinin planlarını tersine çeviriyor. Hem kanlı yüzleri dünya önünde teşhir oluyor, hem de “yenilmez güç” efsanesi yerle bir ediliyor.

Bir tümen işgalci asker saf dışı bırakıldı

Kırılamayan direniş Irak’a asker göndermeyi planlayan rejimleri kara kara düşündürürken, son eylemler uşakların işini içinden çıkılamaz hale getirdi. İspanya Ulusal İstihbarat Merkezi’nden 8 kişilik bir ekibi taşıyan 3 aracın, görevden dönüşte başkent Bağdat’ın 30 kilometre güneyindeki Suvayrah kasabasında saldırıya uğraması, 7 istihbarat üyesinin ölümü, birinin yaralanması, ardından 2 Güney Koreli işadamı, 2 Japon diplomat ve bir Kolombiyalı müteahhidin peşpeşe öldürülmesi... Bu gelişmeler ABD’ye uşaklık ile halklarının savaş karşıtı muhalefeti arasında sıkışan rejimleri tam bir ikileme düşürdü. İşgalcilerin “saldırılar bizi yolumuzdan döndüremez” gibi iddialı açıklamaları içine düştükleri aczi gizlemeye yetmiyor artık.

Irak halkının kendilerini istemediğini direnerek dile getirmesi emperyalist haydutları tam bir çıkmaza sürüklemiş bulunuyor. Saddam diktatörlüğü ile emperyalist kuşatma altında perişan edilen Irak halkı daha şimdiden, dünyanın en modern silahlarıyla donanmış ordusunun bir tümen askerini safdışı bırakmayı başardı. Emperyalist ordular verdikleri kayıp sayısını şimdilik sadece kendileri biliyorlar. Buna rağmen, kendi açıklamalarına göre bile, bir tümene yakın asker (yaklaşık 10 bin) ölü, yaralı, sakat, intihar, kaza nedeniyle savaş dışı bırakılmış bulunuyor. Haydutların kibri gözönüne alındığında, bu azımsanacak bir rakam değil. “Kurtarıcı” gibi sahte maskeleri atıp cellat suratlarıyla ortalıkta dolaşmaları, saldırganlıkta sınır tanımamaları, bu ağır kayıplarla da bağlantılıdır.

Samarra katliamı emperyalist işgalin
sadece bir karesidir

ABD ordusundan Korgeneral William MacDonald, zafer kazanmış komutan edasıyla gazetecilere yaptığı açıklamada, Irak’ın Samarra kentinde ABD konvoylarına bir dizi saldırı düzenlendiğini belirterek, “4. Piyade Tümeni saldırıları geri püskürttü. 54 saldırgan öldürüldü, 8’i yakalandı. Saldırılar birbirine çok yakın yerlerde yapıldı” dedi. Bu haberi okuyup/dinleyenlerin, eğer Irak’taki gelişmeleri az-çok takip ediyorlarsa, akıllarına ilk gelen şey, yeni bir katliamın daha gerçekleştirildiği olmuştur. Zira işgal güçlerinin kayıp vermeden 54 direnişçiyi öldürdükleri iddiasının hiçbir inandırıcılığı yoktur. Birkaç direnişçinin bulunduğu bir alandaki tüm insanlar hedef alınarak kitlesel bir katliam yapıldığı gün gibi ortadadır. Nitekim çok geçmeden, katliamı gerçekleştiren askeri birlikte blunan bir askerin “Gerçeği Savunan Askerler” (SFTT) adlı kuruluşun internet sitesine gönderdiği mektup, katliamı tüm yönleriyle ortaya sermiştir.

Medyada çıkan haberlerin aksine ölenlerin çoğunluğunun sivil olduğunu açıklayan asker şunları yazmaktadır: “Tanklar, zırhlılar ve cipler evleri, binaları ve araçları yakıp yıktılar. Konvoy ilerlemeye devam etti ve tehdit olarak algılanan tüm hedeflere ateş açtık. (...) Bir sokaktan üzerimize atılan mermilerin ardından, bölge ve çevre binalar ateşe tutuldu. Bütün kasaba savaş alanına dönmüştü (...) Zaten ABD askerleri, eğer üzerlerine evlerden, araçlardan ateş açılırsa, o bina veya araçları, içlerinde kim olduğuna bakmaksızın düşman olarak görme yönünde emir almıştır.”

Sadece bu anlatım bile işgalcilerin Irak halklarına reva gördükleri zulmü göstermeye yeter. Artık saldırı hedefi olan bölge, köy, kasaba, mahalle kuşatamaya alınıyor, insanların hasta olsalar bile evlerini terketmeleri engelleniyor. Katliamlar, toplu tutuklamalar günden güne yaygınlaşıyor.

Tabii bu zorbalık işgalcileri rahatlatmaya yetmiyor. Zira gittikçe batağa saplandıklarını onlar da görüyorlar. Söz konusu asker de mektubunda bunu dile getiriyor; “Bu operasyonların isyanı bozguna uğratacağını düşünmek mümkün değil (...) Muhtemelen Irak halkının nefretini toplamaktayız. İçine düştüğümüz çukurdan çıkmak yerine, daha derine yuvarlanıyoruz” diyor.

Kim bu “Irak’ın Dostları”?

ABD dışişleri bakanı Colin Powell, Irak’ta yeni yönetimin tesisiyle ilgili düzenlemeler ve buna yönelik takvimin belirlenmesi konusunda BM’nin aktif rol almasını istedi. Bush’un da öyle düşündüğünü söylen Powell, “BM önümüzdeki 6 ay içinde gerçekten önemli bir rol oynayabilir. Bu tür çalışmalar için yeterli tecrübesi ve uzmanları var” dedi. BM Genel Sekreteri Kofi Annan da Irak’a yeni temsilci atamaya hazırlanıyor.

Görünen o ki, Kofi Annan temsilci atamaktan daha önemli işlerlerle de meşgul oluyor. Hizmet etmekle yükümlü olduğu emperyalist efendileri için çırpınıp duruyor. Son icraatı, Irak’ın geleceği konusunda görüş alışverişinde bulunmak üzere 16 ülkenin katılacağı bir toplantı düzenleme hazırlığı.

Toplantı önümüzdeki Pazartesi günü New York’ta yapılacak. Toplantıya Irak’ın komşuları Türkiye, Suriye, Ürdün, İran, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Mısır’ın yanı sıra Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa da katılacak. Ayrıca Almanya, İspanya, Şili, Angola ve Pakistan da toplantıya katılacak ülkeler arasında. Kısaca “Irak’ın Dostları” adı verilen yeni grubun toplantısı büyükelçiler düzeyinde yapılacak.

Kendilerine “Irak’ın Dostları” payesini biçen bu gerici cephenin ikiyüzlülüğü üzerinde durmaya gerek yok. İran ile Suriye özgün konumlarından dolayı ayrı tutulsalar bile, yine de bu payeyi hak etmezler. Diğerleri emperyalist haydutlar ile uşaklarından oluşuyor zaten.

Bu toplantının bileşimine baktığımızda, Japonya dışındaki tüm emperyalist güç odaklarının bir araya geldiğini görüyoruz. Bu da Irak’ın yağmalanması konusunda anlaşma zemini arandığını gösteriyor. ABD’nin vereceği ödünler karşılığında emperyalist/kapitalist sistemin jandarmasını bataklıktan çekmeye çalışacaklar. Eğer aralarında anlaşırlarsa, Irak halkının anti-emperyalist direnişini hep birlikte ezmeye çalışacaklar. Ortadoğu gibi hassas bir bölgede direniş ateşinin yayılmasını engellemek için ellerinden geleni yapacaklar.

Gerici cepheyi oluşturan asalakların çıkarı, hangi yolla olursa olsun direnişi kırmaktır. Bölge işçi-emekçilerinin çıkarı ise, emperyalist-siyonist-gerici cepheyi yakmak için direniş ateşini harlamaktır.