6 Aralık'03
Sayı: 2003 (10)


  Kızıl Bayrak'tan
  Genel "terör" edebiyatı ve temel ayrım noktaları
  Hak ve özgürlüklerimiz için mücadeleyi yükseltelim!
  Semiren burjuvazi, tüketilen insanlık!
  Terör örgütleri ve terör devletleri!
  İnsanca yaşamaya yeterli, vergiden muaf asgari ücret!
  Esenyurt İKE'ye keyfi jandarma baskını
  Kamuda tasfiye saldırısı ve KESK
  Genel kurulların aynasında sendikal hareket
  Direniş emperyalist zorbaları Irak'tan söküp atacaktır!
  İşgal güçlerine moral operasyonu!
  Sınıftan...
  Sermayenin saldırılarına karşı Almanya'da gençliğin mücadelesi büyüyor!
  KADEK'in feshi ve KONGRA-GEL oluşumu...
  Gürcistan: Kitle tepkisi düzenin potasına akıtıldı
  Emperyalist-siyonist zorbalar barışın önünde engeldir!
  AB: Militarizme bir adım daha
  Avrupa'da üniversiteli gençlik sokaklara iniyor!
  Bültenlerden...
  Partimiz 25. kuruluş yıldönümünde de yaşıyor, yaşayacak!..
  Kadın: Kapitalizmde köle!
  Cemal Keser'in anısına...
  Kısa polis tarihi
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Tecrit duvarı gölgesinde “barış” görüşmelerini
başlatma çabaları...

Emperyalist-siyonist zorbalar
barışın önünde engeldir!

Irak’ın işgalinden sonra Filistin’de süren siyonist saldırganlık kamuoyunda geri plana düştü. Bunu fırsat bilen kasap Şaron liderliğindeki siyonistler daha saldırgan, pervasız tutumlar sergiliyorlar. İşgal, yıkım, katliam, toplu tutuklamalar vb. günlük icraatlar olarak sürüyor.

Yanı sıra, ABD yönetimi tarafından hazırlanan “yol haritası”, ölü doğmasına rağmen, çözüm reçetesi olarak direnen Filistin halkının önüne sürülüyor. Siyonistler belli kırıntılar karşılığında Filistin direnişini kırmayı hedefliyorlar, ancak “yol haritası”nın hayata geçirilmesi için verdikleri taahhütleri bir kenara bırakarak saldırgan tutumlarını sürdürüyorlar.

Kurey ile Şaron “barışı” görüşmeye hazırlanıyor!

“Yol haritası” önceki Filistin başbakanı Mahmut Abbas döneminde gündeme getirilmişti. Kısa sürede fiyaskoyla sonuçlanan girişim, Abbas hükümetinin düşüşünü de beraberinde getirdi. Ardından Filistin başbakanlığına seçilen Ahmet Kurey de “yol haritası”na bağlı olduklarını açıkladı.

Kurey, Şaron’la “barış masası”na oturmaya hazır, ama bir şartı var. Şaron ile ancak “güvenlik duvarı dahil çeşitli konularda uzlaşma isteği göstermesi” durumunda bir araya geleceğini ifade eden Kurey, “eğer bu konularda ciddi bir çalışma için istekli olursa görüşme olacak” demişti. İsrail’in ördüğü tecrit duvarına karşı çıkan Kurey, bu tutumun barış çabalarını sabote ettiğini söyleyerek, emperyalist güçlerden de sürece daha etkin bir müdahale istiyor.

İçeriği boşaltılan “barış” kavramından kasap Şaron da sık sık söz ediyor. İkiyüzlü söylemlere bakılırsa, barışı en çok isteyen siyonist İsrail devletidir. Tabii barışla ilgili sarfedilen sözler, siyonist vahşetin devam etmesi önünde bir engel teşkil etmiyor. Nitekim Kurey’in açıklamasına İsrail rejiminden hemen karşılık geldi. Şaron’a yakınlığıyla bilinen milletvekili Guidon Saar, devlet radyosuna yaptığı açıklamada, Şaron-Kurey görüşmesinin Filistinliler için olduğu kadar İsrailliler için de önemli olduğunu belirterek, “Şaron, Kurey ile görüşmek için hiçbir ön koşulu kabul etmeyeceğini açıkça ifade etti” dedi.
Bu arada, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi William Burns’un, barış için sunulan “yol haritası”nın uygulanmasıyla ilgili taraflarla temaslarda bulunmak üzere bölgeye gelmesi bekleniyor. Görüldüğü kadarıyla ABD emperyalizmi “yol haritası”nı tekrar canlandırmaya çalışıyor. Bölgeyi kan gölüne çeviren emperyalist savaşın mimarı ABD de amacının “barışı tesis etmek” olduğunu iddia etmekten geri durmuyor. Emperyalist-siyonist gericilerin iddialarına bakılırsa, barış istemeyen tek taraf Filistin halkı. Onların barışı Filistin halkına köleliği dayattığı sürece, işgal karşıtı direniş böyle bir barışın önündeki en ciddi engel olmaya devam edecektir.

“Cenevre girişimi” yeni bir umut mu?

İsrailli muhalifler ile kimi Filistinliler bir süredir üzerinde çalıştıkları gayri resmi barış anlaşması “Cenevre girişimi”ni imzalamaya hazırlanıyorlar. İsrail tarafında politikacı Yossi Beilin, eski İşçi Partisi lideri Amram Mitzna, eski parlamento başkanı Avraham Burg, yazar Amos Oz gibi İsrailli muhalifler; Filistin tarafında ise başını eski Filistinli Bakan Yasser Abed Rabbo’nun çektiği bir grup Filistinli belgeyi imzalayacak. 700 kişinin davet edildiği törene ABD esi başkanı Jimmy Carter’ın da katılacağı açıklandı.

Şaron yönetimi “Cenevre girişimi”ne katılan İsrailliler’i vatan haini ilan etti ve imzalanacak anlaşmayı tanımayacağını vurguladı. ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’in girişimcilerle görüşeceğini açıklamasından duydukları rahatsızlığı da anında dile getirdiler. Bu, anlaşmanın, savaş istemeyen İsrailliler’in daha güçlü bir çıkış yapmalarına vesile olabileceğinden duyulan kaygıya işaret ediyor. Zira İsrailliler’in yüzde 31’i şimdiden girişime destek veriyor. Filistin lideri Yaser Arafat da anlaşmayı destekliyor. Güvenlikten Sorumlu Müsteşarı Cibril Racub, Arafat’ın isteği üzerine, Cenevre’deki 200 kişilik Filistin heyetine başkanlık ediyor.

Filistin’den yansıyan tepkiler Arafat’ın tutumundan farklı oldu. Cenevre anlaşmasına karşı şiddetli bir tepki olduğu görüldü. Kudüs konusu ve mültecilerin dönüş hakkından vazgeçilmesi, anlaşmaya muhalefet eden Filistinliler’i ayaklandırdı. Düzenledikleri gösterilerle anlaşmayı imzalayacak Filistinli heyeti engellemeye çalıştılar. El Fetih’in askeri kanadı El Aksa Şehitleri Tugayı da yayınladığı bildiride, Filistin davasına darbe vuracak bir taviz vermemeleri ve Filistin halkının geleceğiyle oynamamaları için belgeye imza atacak Filistinlileri uyardı.

Görüldüğü kadarıyla “Cenevre girişimi”, AB emperyalistlerinin Filistin sorununda daha aktif rol almasını isteyenler tarafından gündeme getirildi. Oysa AB’nin şimdiye kadar siyonist vahşete karşı kayda değer bir tepki gösterdiğine tanık olunmamıştır. ABD ile siyonistlerin icraatlarını izlemekle yetinmiştir. Mültecilerin dönüşünü İsrail devletinin insafına terkeden, Yahudi yerleşimlerinin ancak bir kısmının yıkılmasıyla yetinen, Kudüs konusunda Filistinliler’in hassasiyetlerini gözetmeyen bu girişimin çözüm üretmesi zaten beklenmiyor.

Tecrit duvarı inşaatı devam ediyor

Şaron yönetimi “yol haritası”nın uygulanması için Yahudi yerleşimlerinin bir kısmını yıkmayı, tecrit duvarının inşasını durdurmayı taahhüt etmişti. Ama siyonistlerin verdikleri sözü tutmak gibi bir sorunları hiçbir zaman olmadı. Haydutbaşı Bush’un desteğiyle “yol haritası”nın ilanından sonra yerleşimleri yıkmak bir yana yenilerinin yapımına ara bile verilmedi. Tecrit duvarının ise, verilen kısa bir aradan sonra, kapsamı genişletilerek inşaatına hız verildi. İsrail rejimi adına konuşanlar, Filistin halkının yaşam alanlarını üstü açık bir hapishaneye çeviren duvarın hayati öneminden sözedecek kadar küstahlar. Arkalarında Amerikan emperyalizminin tam desteği olunca herhangi bir yasa ya da kuralı tanımaları gereksizleşiyor.

BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından hazırlanan, “İsrail’in Batı Şeria’da inşa ettiği güvenlik duvarının yasalara aykırı olduğu ve barış sürecini başarısızlığa uğrattığı” yönündeki raporuna, siyonistler bildik küstah tutumlarıyla tepki vermekte gecikmediler. İsrail Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Filistin yönetimi, Filistinli terörist örgütlere karşı çıkmak için etkin biçimde çaba sarfetmediği sürece, güvenlik duvarının inşasına alternatif yoktur” denildi. Duvarın masum insanları korumak amacıyla inşa edildiği gibi gülünç iddialar da tekrarlandı.

Ayrıca Yahudi yerleşimlerine de yenilerinin ekleneceği resmi açıklamalarda ifade ediliyor. İsrail’in Maariv Gazetesi, adı açıklanmayan yetkililere dayandırdığı haberinde, barış çabalarının başarısızlığa uğraması durumunda, Şaron’un Batı Şeria’da Guş Etzion, Maale Adumim gibi büyük yerleşim birimlerine yenilerini ekleyeceği belirtildi.

Bush-Şaron katillerinin saldırgan politikaları devam ettiği sürece “barış” görüşmelerinin başarıya ulaşması elbette beklenemez. Barış bir yana, savaşın tüm bölgeye yayılması gibi bir felaketin gerçekleşmesi olasılığı çok daha yüksektir. Tüm veriler, ABD destekli siyonist vahşetin devam edeceğini gösteriyor. Tabii ki Filistin halkının buna karşı direnişinin de...

Filistin’de ve bölgede emperyalist-siyonist cellatları geriletmek, Ortadoğu halklarının Filistin ve Irak direnişiyle eylemli dayanışmasına bağlıdır.



Irkçılığa ve sosyal saldırılara karşı yürüyüş

İsviçre’de son dönemlerde kamu çalışanlarına karşı saldırı politikası hızlandırılmaktadır. 26 Kasım günü Lozan’da kamu çalışanları 2004 yılında ücretlerin düşmesi, sosyal hakların kısıtlanması, esnek çalışma ve benzer saldırılara karşı sokaklara dökülerek hükümetin politikalarını protesto ettiler.

Lozan’da toplam 24 bin kamu çalışanından 10 bini bu eyleme katıldı. Eylemi kamu çalışanları sendikası organize etti. İkinci gün ise bir buçuk saatlik iş durdurma eylemine gidildi. Eylemler değişik biçimler altında devam edecek.

19 Ekim’de yapılan genel seçimlerde sağcı-ırkçı parti birinci parti geldi (İsviçre Halkçı Parti/CUDS). Giderek körüklenen yabancı düşmanlığına karşı Lozan’da 29 Kasım günü bir protesto yürüyüşü düzenlendi. Bizler de bu yürüşlere Bir-Kar ambleminin yeraldığı Fransızca “Kapitalist sömürüye, işsizliğe ve sosyal hakların gasplarına karşı mücadeleye, direnişe!” ve “Kapitalizm savaş demektir! Kahrolsun emperyalist savaşlar!” şiarlı pankartlarla katıldık. Yürüyüşe 1000’i aşkın bir kitle katıldı. Büyük çoğunluğu gençlerden oluşuyordu.

29 Kasım günü saat 18:00’de başka bir yerde de ırkçılıkla ilgili bir yürüyüş yapıldı.

Bir-Kar olarak her üç yürüyüşte de yer aldık. Özellikle kamu çalışanlarının eylemi hayli militan bir havada geçti. Sistemi ve sosyal saldırıları teşhir eden döviz ve pankartlar taşındı, sloganlar atıldı.

Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!

Bir-Kar/İsviçre