Gürcistan halkı nihayet Eduard Şevardnadzeyi hak ettiği bir biçimde kovmayı başardı. Parlamentonun basılarak yönetici kliğin dünyanın gözleri önünde son derece aşağılayıcı bir tarzda kapı dışı.edilmiş olması, bu ülkede hızlanarak yaşanan gelişmelerin hiç kuşkusuz en anlamlı yönünü oluşturmaktadır. Şevardnadzenin kovulması, ister istemez, bir ay önce Bolivyada yaşananları, ayağa kalkan halk hareketini çağrıştırmaktadır. 90lı yılların başlarında Doğu Avrupa ülkelerinin rejimlerinin ardarda yıkılışları saklı tutulursa, halk hareketinin yöneticileri hırsız kovalar gibi kovduğuna nadir tanık olunmaktad r. Bu bakımdan, Gürcistan halkının Bolivyadaki gibi başarıyla sonuçlandırdıkları eylem, ezilen halkların ve sömürülen emekçilerin mücadelesine örnek olma açısından önemlidir.
Tüm dünyada kapitalist düzenin bunalımının faturası emekçi kitlelere, yoksul halklara ödettirilmektedir. Bunalımın giderek derinleşmesi, beraberinde işçi ve emekçilere ödettirilen faturanın da ağırlaşmas.nı getiriyor. Yıllardır birçok ülkede örgütlenen eylemlerin, patlak veren direnişlerin gücü bu durumu değiştirmeye yetmedi. Bazı Avrupa ülkelerinde emeklilik sistemine, sosyal kazanımlara karşı sermayenin başlatt.ğı saldırı dalgası güçlü ve uzun soluklu emekçi eylemlerine rağmen geri püskürtülemedi. Arjantin, Bolivya gibi bağımlı ülkelerde emekçiler ve yoksul kitleler taleplerini ülkede bi isyan havası estirerek ifade ettiler, ama iktidarı geçici geri adım attırmaya zorlama dışında ciddi ve kalıcı kazanımlar elde edemediler.
Düzenden taviz koparmakta zorluk çeken, onun saldırılarını geri püskürtme fırsatını yakalayamayan, tam tersine, sürekli kazanım kaybeden işçi ve emekçi hareketi, buna rağmen yılmamakta, direnmektedir. Fakat, .ermayenin saldırılarının artan dozu karşısında işçi ve emekçi hareketi bir nevi öfke biriktirme döneminden geçiyor. Bu öfkenin, genelde sonuçsuz da kalsa ve çoğu kez düzen içi çekişmelerin kaldıracına da dönüşse, döne döne patlak vermesi, var olan birikimin derinliğinin ve yoğunluğunun kanıtıdır. Yani, sonucu ne olursa olsun, entegre olmuş, iletişim bağlamında bu kadar küç&.uml;lmüş bir dünyada yöneticileri kovma eylemlerinin bu kadar kısa aralıkla yinelenmesi, nesnel olarak toplumsal muhalefete umut vermeye, onun kendi kendisine güven duygusunun güçlenmesine yarıyor. Batı Avrupa ülkelernde örneğin emeklilik reformu ya da bir başka konuda milyonlar sokağa dökülüyor, eylem günler boyu devam ediyor, ulaşım kitleniyor, hayat duruyor, üretim felce uğruyor, fakat sonuçta düzen bir m&.uml;steşarını dahi feda etmeden eylemi boğabiliyor. Bu insanlar Bolivyada kızılderili köylülerin, Gürcistanda işsizlerin devlet başkanlarını kovabildiklerini gördüklerinde, ister istemez, sorunlara başka bir gouml;zle bakmak, düzenin daha fazla zorlanabileceğinin mümkün olduğunu hesaba katmak zorundadırlar. Açıktır ki mücadele deneyimleri arasında bu tür etkilenmelerin pratik sonuçları kendini zaman içind hissettirir. Dünyanın değişik yörelerinde aynı talepler uğruna patlak veren mücadele dinamiklerinin genel seyri süreci bu yöne doğru zorluyor.
Halk hareketinin Gürcistanda önünü açtığı yönetim değişikliğinin başka sonuçları da mevcuttur. Bu sonuçlar çok geçmeden kendini daha net bir biçimde hissettirecek.ir. Gürcistan halkı kısa süre içinde kadife devrimin gerçek yüzünü görecek, yeni yönetici ekibin emekçi kitlelerin talep ve çıkarlarına cevap veren bir politikanın taşıyıcısı olmadı.curren;ına tanık olacaktır. Yeni yönetici ekibin en güçlü unsuru, eğer işin içinden başka bir iş çıkmazsa, önümüzde Ocak ayında devlet başkanlığına seçilecek olan Mikhayil Sakaşvili, H.rward Üniversitesinin yetiştirdiği bir ultra liberaldir. Onun önderliğindeki yönetici ekibin Gürcü halkına sunacağı tek politik seçenek, bu ülkenin jeo-stratejik konumunu, doğal zengnliklerini ABD emperyalizmine daha arsız bir biçimde peşkeş çekmektir. Zaten, yakın döneme kadar Şevardnadzenin memurları konumunda olan yeni önderler ekibi, Washingtonun ve uluslararası sermayenin desteğini almak am cıyla onlara daha fazla güvence vermeyi, yani kölelik ilişkisini daha da pekiştirmeyi hedeflediğini ilan etti.
Öte yandan, ABDde ve Avrupada eğitim görmüş bu teknik elemanlar ancak Washingtonun yeşil ışığı yakıp cesaret vermesinden sonra başına çöreklenmiş oldukları halk hareketini parlamentoya yöneltt.ler. CİA ve ABD özel kuvvetlerinin komutasında olan Gürcistan polisi ve ordusunun gelişmelere seyirci kalması, sürecin dikkate alınması gereken bir başka göstergesidir. Düzene karşı biriken ve patlak veren kitle öfkesinin bu kadar başarılı bir biçimde yine düzenin potasına akıtılmış, birbirlerini aratmayan klikler arası çatışmanın aracına dönüştürülmüş olması, ABD emperyalizmi ile yeni yönetici klik arasındaki yakın ve yoğ.n işbirliğini gösteriyor. ABD emperyalizminin sadık dostu Eduard Şevardnadze yönetimine karşı biriken toplumsal tepki patlak vermeye başladığı andan itibaren, Washington uşağının yıpranmışlığına daha fazla tahamm&uum;l göstermedi. Bu tepkinin ABDnin uzun vadeli hesap ve çıkarlarını tehdit etme aşamasına gelmemesi için at değiştirmeyi tercih etti. Oysa, başta James Baker olmak üzere ABD emperyalizminin seçkin akıl hocalarının s dık dostu olan Eduard Şevardnadze, ABD emperyalizminin Kafkasyaya politik, iktisadi ve askeri bakımdan ayağını yerleştirmesinin aracı olmuştu.
Bu nedenle, Gürcistandaki yönetim değişikliği, bu aşamasından sonra, bir Gürcü sorunu olmaktan çıkmakta, ABD ile Rusya arasında dolayımsız ve açık bir çekişme konusuna dönüşmektedir. Ed.ard Şevardnadze, her ne kadar ABDnin Kafkasyadaki bir uzantısı olarak hareket etti, tüm icraatı buna hizmet etti ise de, Rusyanın doğrudan, hatta suikasta varan tehditleri karşısında yer yer uzlaşmaya gitmek, dengeyi bulmak eğilimi gösterdi. İddialarının gereğini yerine getirme kudreti olmayan Rusya ise Şevardnadze yönetiminin verdiği sembolik tavizler sonucu ortaya çıkan statükoya, arasıra sitem etse de, sonuçta katlanır bir ta.ır takındı. Gürcistanda işbaşına gelen yeni ekiple birlikte bu statüko parçalanmış, dolayısıyla, ABD ile Rusya arasında yıllardır sürmekte olan gölge güreşi de aynı şekilde sona ermiş bulunuyor. Bundan sonra, Moskovabir yandan Washingtonun dümen suyunda yüzme, öte yandan da arasıra ona şantajda bulunup iddia sahibi olduğunu hatırlatma, ikili oynama olanaklarını önemli ölçüde kaybetmiştir. ABD emperyalizmi Gürcistan& 146;da ortaya çıkan yeni koşullar üzerinden Rusyanın en temel saydığı çıkarlarına doğrudan el uzatmış, tehdit unsuruna dönüşmüş durumdadır.
Çünkü, ABD emperyalizminin akıl hocaları ve yöneticileri, Kafkasyanın kendileri için stratejik bir bölge olduğunu, ulusal çıkarlarına tekabül eden bir alan teşkil ettiğini çoktan, Sov.etler Birliğinin dağılmasının hemen ardından ilan ettiler. Kafkasyanın petrol ve doğalgaz kaynaklarına el atma ABD emperyalizminin bu stratejisinin sadece iktisadi boyutudur. Bu yol, bugüne kadar, Gürcistana bir köprü başı işlevi gördürülerek kısmen açıldı. Fakat, ABD emperyalizminin bölgeye atfettiği önem salt iktisadi nitelikte olmaktan uzaktır, Rusyanın geleneksel ve aynı zamanda da stratejik nüfu alanlarına el koymayı hedeflemektedir. Yeni Gürcü yönetiminin ABD ile ilişkilerini daha ileri bir aşamaya taşımak istemesi ve temel perspektifinin bu olması ister istemez Rus-Amerikan ilişkilerini bir sınava hazırlıyor.
Nitekim, Gürcistan sorunu nedeniyle ABD-Rusya ilişkilerinde ilk sancıların açığa çıkması fazla sürmedi. Birkaç gün önce Maastrischtte yapılan AGİT toplantısı sırasında Colin Powell Gürcistan konusu.da Rusyayı uyarma, hatta üstü kapalı tehdit etme ihtiyacı duydu. Moskovanın ayrılıkçı akımları desteklememesi, Gürcistanın toprak bütünlüğüne saygı göstermesi gerektiğini bildirdi. Ayrıca, ABD yönetiminin üst düzeyde yaptığı bir değerlendirme toplantısı sonucunda, Pentagonun şefi Donald Rumsfeldin en geç bir hafta içerisinde bizzat Gürcistana gönderilmesi kara laştırıldı.
Rusya, ABD emperyalizminin, doğrudan ya da NATO aracılığı ile, Doğu Avrupa ve Baltık Körfezi ülkelerine yerleşmesine seyirci kalmak zorunda kalmıştı. Ancak, Kafkasya konusunda aynı tavrı takınma şansına sahip değil. On.n içindir ki, Kremlinin durumdan duyduğu rahatsızlığı anında dışa vurdu. Eduard Şevardnadzenin parlamentodan kovulması üzerine, anında Dışişleri Bakanı Ivanov Gürcistana gönderildi. Aynı saatlerde, Rus Genelkurmay ikinci başkanı Gürcistandaki Rus askerlerinin geri çekilmelerinin zaman alacağını, belki de on yıl süreceğini açıkladı. Bunlar, Rusyanın ne kadar ince damarına basılmış olduğunun gös.ergeleri. Rus halkının hassasiyeti ve gelecek yıl yapılacak olan başkanlık seçimleri Putini daha net konuşmak zorunda bıraktığı gibi, ABDnin Irakta düştüğü konum Kremline sataşmaya gö&curre;üs germe olanağı vermektedir. Sonuçta Gürcistan, büyük bir ihtimalle, ya ABD-Rusya ilişkileri çerçevesinde ya da körüklenme ihtimali yüksek olan bir iç savaş aracılığı ile, uluslararası gündemde önemini koruyacaktır.