Emperyalist işgalciler zor durumda...
Direnişi kırmak için yeni taktikler!
Emperyalist güçler Kasım ayının ilk yarısında en ağır kayıplarını verdiler. Bu sürede dört ABD helikopteri düşürüldü, uçaklarda bulunan askerlerin 40ı öldü. Nasıriye kentinde ise, İtalyan askerlerini hedef alan saldırıda 19 İtalyan askeri öldürüldü. Saldırı İtalyayı sarsmakla kalmadı, bölgeye asker göndermeyi planlayan ülkelerin de kararlarını gözden geçirmesine neden oldu.
Direnişin ulaştığı düzey emperyalist haydutları yeni taktikler aramaya zorluyor. İşgalci güçler, bir yandan Irak halkı üzerindeki terörü arttırıp, direnişin yoğun olduğu bölgelerde halkın üzerine bomba yağdırırken, öte yandan yönetimin Iraklılara devri için çalışmalara başlanacağı, seçim ve anayasa için takvim belirleneceği yönünde açıklamalar yapıyorlar. Bu saldırı ve vaatler aynı amacı güdüyor; Irak halkının direnişini kırmak.
Emperyalist ve gerici güçlerin ortak kaygısı
CİAnın Bağdattaki istasyon şefi tarafından hazırlanan bir raporda, Iraklı direnişçilerin 50 bin kişilik bir ordu oluşturduğu belirtiliyor ve direnişin halk içinde giderek daha çok destek bulduğu vurgulanıyor. Direnişçilerin sayısı tam bilinmese de, yapılan eylemler emperyalist işgal karşıtı mücadelenin derinlere kök salmaya başladığını gösteriyor. CİA raporunu inceleyen başka bir ABDli istihbarat yetkilisi şunları söylüyor: Direniş yaygın, güçlü ve daha da güçleniyor. Raporda; rotamızda hızlı bir değişiklik yapmamamız halinde kontrolü kaybedeceğimiz açıkça ifade edilmiş. Aynı yetkilinin itiraf ettiği bir diğer gerçek de, binlerce direnişçinin iddia edildiği gibi Baas partili olmadığıdır.
Başta ABD olmak üzere tüm emperyalist güç odakları ile gerici yardakçılarını en çok endişelendiren sorun, nüfusun yüzde 60ını oluşturan Şiilerin de Sünnilerle birleşerek ABD işgaline karşı ayaklanma başlatma olasılığıdır. Bu olasılığın gerçeğe dönüşmesi işgalcilerin sonu demek olacağı için, ABDnin Irak halklarını birbirine düşürmek için her türlü kirli yöntemi kullanacağı açıktır.
Dünyanın küstah jandarması ABDnin Irakta bozguna uğraması diğer emperyalist güç odaklarının da temel endişesidir. Bunu önleyebilmek için Bushla savaş çetesine akıl veriyorlar. Zira onlar da biliyor ki, ABDnin yenilgisi emperyalist/kapitalist barbarlık düzenin hanesine yazılacaktır. Bu güç odakları hem ABDnin sıkışmasından faydalanıp yağmadan pay almaya çalışıyorlar, hem de yaklaşan bozgunu önlemek için uğraşıyorlar.
U dönüşü mü, yeni taktikler mi?
Direnişin seyri, emperyalist işgal güçlerinin verdiği kayıpların katlanarak artmasına yol açıyor. Bu arada Irakta altyapı sorunlarını bile çözemeyen, kaosu derinleştiren işgal yönetimi ile Iraklı kuklalarından oluşan Geçici Konsey, Beyaz Saraydaki haydutların beklentisine karşılık veremiyor. Sömürge valisi Bremer yönetimindeki işgalciler istikrarı sağlamak bir yana, icraatlarıyla ülkeyi bir cehenneme çeviriyorlar. Sömürge valisi emrindeki Geçici Hükümet Konseyi (GHK) ise, baştan beri Irak halkının nazarında gayri-meşru olduğu için bir işe yaraması pek mümkün değil. Zaten GHKda toplanan uşak takımının derdi Irak halkları değil, kendi sefil çıkarlarıdır. Bu sorunlara Amerikada da güçlenen savaş karşıtı hareketi, savaş çetesinin bir yıl sonra yapılacak seçimleri kaybetme riskini de eklemek gerek. Bdurum Bush yönetimini yeni taktikler geliştirmeye zorluyor.
Bu taktiklerin bir boyutu işgal ordusunun yıkım ve katliamlarına daha da ağırlık vermesidir. Musulda iki helikopter ile 17 askerini kaybeden ABD ordusunun buna Sarmaşık Kasırgası II adı verilen saldırılarla karşılık vermesi bunun ilk göstergesidir. Bu saldırıda gece boyunca bombardıman sürdü, sabah ise ABD askerleri tank ve zırhlı araçlarla Tikritte gösteri yaparak halka gözdağı vermeye çalıştı. 7 saat süren baskınlarda 450 ev arandı ve çok sayıda Iraklı tutuklandı. Bazı yerleşim yerlerini dikenli tellerle çeviren Amerikan askerleri, Vietnamda da stratejik köy diye adlandırılan yerleri aynı şekilde dikenli tellerle çevirmişlerdi. Bu uygulama ile bölge halkı üstü açık bir toplama kampında yaşamaya zorlanıyor.
Taktiğin ikinci kısmını, Bushun U dönüşü ya da Dünyanın dediğine gelmek şeklinde değerlendirilen kimi adımlar atılacağına dair yapılan açıklamalar oluşturuyor. Bütün vatandaşların eşit olduğu bir anayasa, bağımsız bir adalet sistemi oluşturmak, en kısa sürede seçimlere gitmek, Iraklıların kendilerini yönetmesinin önünü açmak vb... Avrupa Komisyonunun dış ilişkilerden sorumlu üyesi Javier Solana ise, bir açıklama yaparak, ABDnin Irakta daha da zor duruma düşmemek için askerlerinin kontrolünü uluslararası güce devretmeye hazır olduğunu söyledi.
İşgalcileri bu açıklamaları yapmaya zorlayan Irak halklarının iradesine duyduğu saygı değil elbette. Bunun temel nedeni işgal karşıtı direnişin ulaştığı düzeydir. Emperyalist işgalciler muhtemelen bu konuda kimi göstermelik adımlar da atacaklardır. Ancak bu adımları Irak halkının kendini yönetmesi şeklinde sunmak, halkla alay etmekten başka bir anlam taşımıyor. Zira gündeme getirilen yeni taktikler ABD egemenliğinin Irakta ileride bölgenin tümünde- tam tesisini sağlamak içindir. Zaten haydutbaşı Bushun açıklaması da bu yönde. ABD güçlerinin Iraktan alelacele çekilmeyeceğini belirten Bush, Irakın terörle mücadelede yeni cephe olduğu konusundaki görüşlerinin devam ettiğini ifade ediyor, Direnişi ortadan kaldırana kadar bu ülkeden çıkmayacağız diyor.
Direnişe daha güçlü bir destek!
Direnişin bugünkü kapsamı bile Amerikan emperyalizmini ciddi bir çıkmaza sürüklemiş bulunuyor. Dahası, dünya jandarmasının dünyanın yeniden paylaşımı için başlattığı vahşi saldırının Irakın ötesine geçmesini de şimdilik engelledi. Buna rağmen direniş henüz başlangıç aşamasında sayılır, işgalci zorbaların Ortadoğudan sökülüp atılması için yeterli değildir. Direnişin hem Irak içinden, hem de bölge çapındaki dinamiklerle güçlendirilmeye ihtiyacı vardır.
Filistin halkının siyonist yıkım ve katliamlara, Irak halkının emperyalist işgale karşı yükselttikleri direnişler desteklenmeyi fazlasıyla hak ediyor. Bu direnişlerin akibeti bölge ve dünya halklarını da çok yakından ilgilendiriyor. Zira insanlığı sonu belirsiz felaketlere sürükleyen emperyalist paylaşım savaşına karşı halihazırdaki temel mevzilerdir bunlar. Nasıl ki, tüm gerici güç odakları, aralarındaki tüm çelişkilere karşın, direnen halkların zaferini engellemek için ortak hareket ediyorlarsa; dünya işçi-emekçileri ile emperyalizme, kapitalizme ve siyonizme karşı olan tüm güçlerin de giderek büyüyen bir dayanışma içinde olmaları bir zorunluluktur.
|