09 Kasım '02
Sayı: 44 (84)


  Kızıl Bayrak'tan
  3 Kasım seçimleri
  Şimdi sıra AKP hükümetinde...
  3 Kasım seçimleri, AKP ve emperyalistlerin beklentileri
  Yıkımın sahnedeki sorumlularının yıkımı
  Felsefesi serbest piyasacı, programı İMF'ci...
  Yeni hükümete eski program!
  İstanbul'da 6 Kasım eylemleri...
  Ankara'da 6 Kasım eylemleri...
  6 Kasım eylemlerinden...
  Emperyalist savaş karşıtı eylemlerden...
  Günü kazanarak geleceğe hazırlanıyoruz!
  Esenyurt BDSP çalışması...
  Anadolu Yakası BDSP çalışması...
  Sefaköy ve İkitelli BDSP çalışması...
  Adana BDSP çalışması...
  Dikmen BDSP çalışması...
  Hüseyingazi BDSP çalışması...
  Mamak BDSP çalışması...
  Seçim sonuçları üzerine...
  Komünistler ve ulusal kurtuluş mücadeleleri
  Petrol devleri sabırsız
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Adana BDSP çalışması...

Emekçilerle buluşan güçlü ve
canlı bir faaliyet yürüttük

Birbuçuk aydır yoğun bir şekilde sürdürdüğümüz ve Amerikancı düzen partilerinin karşısına işçi sınıfının devrimci programı ve bağımsız sosyalist adaylarla çıktığımız seçim çalışmamızı noktalamış bulunuyoruz. Artı ve eksikleriyle seçim çalışmamızı değerlendirirken, yakaladığımız çalışma temposunu daha da artırarak, seçim çalışmamızın güçlerimizde yarattığı moral ve motivasyonu 4 Kasımlar’a taşımak sorumluluğu ve bilinciyle hareket etmenin zorunlu olduğunu düşünüyoruz. Seçim çalışmamızdaki olumlu ve olumsuz yanlarımızı görmek, olumsuzlukları aşmak için çaba harcarken, olumlulukları önümüzdeki döneme taşımanın çabası içindeyiz. Özellikle de işçi ve emekçilere yönelik saldırıların yoğunlaşacağı, emperyalist savaşın g¨ndeme geleceği bugünlerde bunun devrimci bir görev ve sorumluluk olduğunun bilincindeyiz.

Adana’da BDSP çalışmaları İşçi Kültür Evleri’nin hazırlamış olduğu anketle birlikte başladı. 3 ayrı semtte yürütülen anket çalışmasının ardından, Özden Demirel’in adaylığının kesinleşmesiyle birlikte çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. 25 Eylül’de Uçak Mahallesi’nde hedeflemiş olduğumuz seçim bürosunu açtık. Açılışı bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyururken, açıklama sonrasında bir açılış etkinliği gerçekleştirdik.

Ayrıca bir dizi etkinlik düzenledik. Bunlardan biri emperyalist savaşla ilgili düzenlediğimiz seminerdi. Ancak seminere katılım oldukça düşük oldu. Buna rağmen verimli tartışmalar yürütüldü. Film gösterimlerine de katılım beklenenin altındaydı. Daha sonraki süreçte, hemen her hafta, katılımın her seferinde arttığı etkinlikler gerçekleştirdik.

Düzenlediğimiz etkinlikler sonucu seçim büromuz mahalle halkı için bir çekim merkezi haline geldi. Gerek bu etkinliklerin planlanmasında ve hazırlanmasında, gerekse etkinliklere katılım noktasında semt gençliğinin yoğun ilgisinden söz edebiliriz. Varolan bu ilgiyi değerlendirebilmek, ilişkilerimize şekil verebilmek ve katkılarını daha örgütlü bir şekilde alabilmek amacıyla kültürel faaliyet grupları oluşturduk. Bu tür etkinlikler mahalle halkıyla daha yakın diyaloglar kurmamızı, onlarla kaynaşmamızı kolaylaştırdı. Diğer yandan uzun süreden beri kitlelere dönük açık etkinliklerin yapılmadığı mahallede bir güven ortamı yarattı. Bu, kitlelerdeki devlet terörü korkusunun kırılmasına da katkı sundu. Etkinliklere katılımın ve sahiplenmenin her geçen gün artmasını, çalışmamızın kitlelere verdiği güvenin bir sonucu olarak da anlamak gereir. Büroda kullandığımız diğer araçlar da (büronun yukarısına asılmış “Çözüm ne seçimde ne mecliste, çözüm devrimde kurtuluş sosyalizmde!” şiarlı pankart, tüm gün yüksek sesle yaptığımız müzik yayını vb.) bizleri mahalle emekçilerinin gözünde meşrulaştırdı. Seçim bürosu üzerinden yürütmüş olduğumuz faaliyetin oldukça verimli olduğuu söyleyebiliriz.

Emekçi semtlerine, hedeflediğimiz fabrika ve işyerlerine yönelik yoğun bir bildiri dağıtımı ve afiş çalışması gerçekleştirdik. 25 bine yakın bildiriyi emekçilerin, yoksulların bulunduğu semtlerde, semt pazarlarında, kahvelerde; 1500’e yakın afişi de yine aynı semtler ve şehir merkezinde kullandık.

Seçim büromuzun bulunduğu yer semt pazarının içinde olduğundan, binlerce insanın gelip gittiği pazarın kurulduğu günde (Cuma öğleden sonra ve Cumartesi öğlene kadar) çalışmalarmızı daha da yoğunlaştırdık. Özellikle bildiri dağıtımı, sözlü ajitasyon, gazete satışı, kuşlama vb. faaliyetlerini pazarın kurulduğu günlerde daha yoğun yaptık.

Arkadaş Radyo’da Özden Demirel’in BDSP’yi anlattığı, işçi sınıfı ve emekçileri Amerikancı-İMF’ci düzen partilerinden hesap sormaya, BDSP’yi desteklemeye çağırdığı 45 dakikalık program oldukça iyiydi. Yaptığımız basın açıklamalarına basın yeterince ilgi göstermezken, maddi olanaksızlıklarımızdan kaynaklı TV programına katılamadık.

Gündüzleri çalışmalarımızın ağırlığını pratik faaliyet (bildiri, afiş vb.) oluştururken, akşamları da ev ziyaretleri gerçekleştiriyorduk. İki veya üçerli gruplar oluşturarak gerçekleştirdiğimiz ev ziyaretleri oldukça anlamlıydı. Kapı kapı çalarak, sokak sokak dolaşarak yaptığımız bu gezmelerde yeni insanlarla tanışarak, ileriye yönelik çalışmalarımızda değerlendirebileceğimiz kalıcı ilişkiler yakaladık.

İşyerleri, işyeri temsilcilikleri ve sendika ziyaretleri planladık. Bir işyeri ziyareti gerçekleştirirken, dört işyeri temsilciliği ile görüşme çabamız ancak bir işyerinde karşılığını bulabildi. Sendikalardansa DİSK Emekli-Sen’de bir görüşme gerçekleştirebildik. Kendi programımızı ortaya koyup tartıştığımız görüşme oldukça olumluydu.

BDSP’yi üniversite öğrencilerine taşımak amacıyla Ekim Gençliği’nin merkezi olarak çıkardığı materyalleri kullandık. Merkezi yerlere müzik yayının da yapıldığı standlar açtık. Alternatif açılış etkinliğini de seçim çalışmalarımız doğrultusunda değerlendirdik.

Sonuç olarak sınırlı güç ve olanaklarımızla oldukça yoğun bir çalışma gerçekleştirdik. Bir semtte yoğunlaşan çalışmamızdan anlamlı ilişkiler çıkarttık. Güçlerimizin daha uygun planlanmasıyla daha yaygın ve etkin bir çalışma yürütebilirdik. Çalışmada gözlemleyebildiğimiz temel eksikliklerden biri faaliyetin planlanmasında yaşandı.

Semt gençliği üzerinde yarattığımız olumlu etki, bu semtte işçi kültür evini oluşturacak dinamikleri de açığa çıkarmış oldu. Bu ilişkileri kalıcılaştıracak, geliştirecek ve güçlendirecek bir kuruma ihtiyaç olduğunu düşünerek işçi kültür evini açma doğrultusunda çalışmalarımıza başladık. Liseli gençlerle kurduğumuz ilişkiler üzerinden bir liseli gençlik platformu oluşturabilecek bir zemin yaratmış bulunuyoruz.

Adana’daki çalışmamızı kendi içerisinde bir takım sınırlılıklar taşımasına rağmen; güçlü, canlı, yoğun emek harcanan, farklı alanlarda emekçilerle buluşmayı başarabilen bir çalışma olarak değerlendiriyoruz.

BDSP çalışanları/Adana



26 Eylül anmasına katılanların davası sürüyor

Devrim şehitlerinin cenazelerine katılanlara açılan dava devam ediyor.

26 Eylül’de Ulucanlar Cezaevi’nde katledilen TKİP MK üyesi Habip Gül’ün Helvacı’da cenaze törenine katılmak için giderken gözaltına alındıktan sonra tutuklanan arkadaşların duruşmasına Habip Gül’ün akrabalarıyla birlikte yaklaşık 15 kişi katıldı. Yurtdışından yabancı gözlemcilerin de katıldığı duruşmada bazı özel TV kanallarının çektiği olayla ilgili görüntüler izlendi. Kesin kararın açıklanmadığı duruşmada dava 20 Aralık tarihine ertelendi.

Bu davanın dışında 7 Kasım günü Ölüm Orucu Direnişi’nde şehit düşen MLKP dava tutsağı Hüseyin Kayacı’nın cenaze törenine katılanlara açılan davanın duruşması da yapıldı. 51 kişiye açılan davada 47 kişi delil yetersizliğinden beraat etti. Kalanların ise ifadeleri alındıktan sonra haklarında karar verileceği belirtildi. Bu davaya da insan hakları savunucuları dışında yurtdışından bir gözlemci heyet katıldı.

SY Kızıl Bayrak/İzmir



“Sosyalizmin kızıl bayrağını
göndere çekeceğiz!”

Merhaba can yoldaşlar,

Seçim çalışması yaparken sermaye beslemesi faşistlerin saldırısına uğradınız. Ankara’daki dostlar ise sorgusuz-sualsiz gözaltına alınarak Ulucanlar hapishanesine gönderildi. Bu dün olduğu gibi bugün de bu tür saldırılarla karşılaşacağımız anlamına gelmektedir. Sermaye düzeni varoldukça bu tür saldırılarla her zaman yüzyüze olacağız.

İşçi ve emekçiler İMF’nin yıkım programları altında sefalete itilirken, kapitalistler kârlarına kâr katmaktadırlar. Buna karşı mücadele eden ilerici, devrimci güçlere karşı azgınca saldırılar yapılmaktadır. Kimi zaman devlet eliyle, kimi zaman faşist beslemeler eliyle... Düzen kendileri gibi düşünmeyen insanlara tahammül edememekte, baskı araçlarını hemen devreye sokmaktadır. Bunun anlaşılır bir yanı vardır. Çünkü düzen her yönden bir sıkışmışlığı yaşamaktadır.

Bunun içindir ki bizlerin seçim çalışmalarımıza engel olarak kitlelerle bağ kurmamızı önlemeye çalışmaktadır. Kimi zaman hukuk terörünü, kimi zaman faşist beslemelerini kullanarak, kimi zaman da kanunlarının yetmediği yerde orman kanunları ile bizleri engellemeye çalışmaktadır. Gayretleri boşunadır. Hevesleri kursaklarında kalacaktır.

Gün gelecek sermaye düzeninden hiçbir beklentisi kalmamış işçi-emekçi kitlelerle buluşup tarihin tekerliğini tersine çevireceğiz. Gün gelecek sosyalizmin kızıl bayrağını bu topraklarda göndere çekeceğiz. Ve böylece gündüzlerinde sömürülmediğimiz, gecelerinde aç yatmadığımız güzel günler göreceğiz.

Bu inançla yola çıkarak büyük devrimci Rosa Luxemburg’un söylediği gibi: “Vardık, varız, varolacağız!” diyoruz.

SY Kızıl Bayrak çalışanları ve
okurları/İzmir