Kızıl Bayrak'tan 6 Kasımda üniversite gençliğinin düzenlediği geleneksel YÖK protestolarının ikinci hedefi bu kez emperyalist savaş ve saldırganlık oldu. YÖKe ve paralı eğitime karşı şiarların yanı sıra, Amerikan askeri olmayacağız! şiarıyla yürüdüler. Polis saldırısıyla birlikte televizyon kanallarının ana haber bültenlerine girebilen eylemci gençliğin sloganları bu sayede daha geniş kitlelere de ulaşmış oldu. Özellikle, Ankaradaki eylemde polisin bir yargısız infaz girişiminin, genci kapatıp işkenceye çektiği deponun kapısına dayanan vatandaşlar tarafından engellendiği haberi, dikkatlerin gençliğin ve taleplerinin üzerine daha fazla toplanmasına yol açtı. Görüleceği gibi işler gençlik cephesinde daha bir rayında gitmekte. Gençlik, azınlık bir kitlesiyle dahi olsa, kendine yönelik saldırıların yanı sıra emperyalist savaş gibi tüm halkları tehdit eden bir vahşi saldırıya karşı da mücadele içindedir. Sorunların çözümünü düzen partilerine ve parlamentosuna havale etmek gibi bir teslimiyetçiliğe düşmemektedir. Emperyalist savaş dünyada ise daha geniş kesimleri karşısına almış durumda. Saldırganlığın merkezi ABD başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde düzenlenen eylemlerde yükseltilen sloganlarla, kitleler, savaş borularının seslerini bastırmaya/susturmaya çalışmakta. Özellikle Amerikada savaşa karşı çıkanlar, saldırının bugünkü hedefi haline getirilmiş olan Irak halkıyla dayanışmanın yanı sıra, saldırganlığın içte de kendi hak ve özgürlüklerini tırpanlamanın vesilesi yapılmasına karşı mücadele ediyorlar. Kazanılmış hak ve özgürlüklerini korumaya çalışıyorlar. Bu haksız savaşında Amerikanın yanında saldırıya katılmaya karar vermiş bulunan Türkiyede de sürecin benzer biçimde işleyeceği açık. Savaş bir kez başladığında, zaten kuşa çevrilmiş durumdaki kırıntı hakları dahi kullanamaz hale gelecek işçi ve emekçi yığınlar. Çocukları savaşa, komşu bir halkın üzerine ölmeye ve öldürmeye gönderilecek. Tüm bunların üzerine savaşın ekonomik faturasını da onların üstlenmesi istenecek. Bunlar biliniyor. Ancak, hedef kitle konumundaki işçi ve emekçiler yeterince bilmiyor veya bir türlü inanmak istemiyor olmalı ki, hali hazırda savaşa karşı etkin bir mücadele yükseltilemiyor. Durumun ciddiyetinin kitlelere bir an önce anlatılması, emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı mücadelenin savaşın coğrafyasında bulunan ülkemizde de yükseltilmesi ve yaygınlaştırılması, acil görevlerimizin başında geliyor. Seçim çalışmalarıyla gücü ve etkinliği artırılmış durumdaki faaliyetimiz, zaman geçirmeden, savaşa ve saldırganlığa karşı faaliyete yoğunlaştırılmalıdır. |
|||||