AKP ve Erdoğanın seçim sonrasındaki ilk mesajı sermayeye ve İMFye oldu. İMF ile görüşmeler süratle devam edecek, İMF programı aynen uygulanacak. Sermaye çevrelerine güven verecek ilk adım zaman geçirmeksizin açıklandı. İlk icraat mali af olacak. Bu uygulamayla; - Vergi affı getiriliyor. 130 bin itilaflı vergi dosyası affediliyor. Hortumcuların servetine dokunulmuyor. Şeffaflık, yoksullukla mücadele, temiz siyaset vaadeden AKP ilk adımıyla kara para sahiplerini, kaçakçıları, hortumcuları kurtaracağını ve aklayacağını, bu yönüyle 57. hükümeti aratmayacağını gösterdi. Programında uygulayacağını söylediği ekonomik tedbirlerden bazılarını alt alta sıraladığımızda, en az 57. yıkım hükümeti kadar sermaye partisi, işçi düşmanı olduğu ortaya çıkıyor. Sıcak paraya tüm kapılar açılacak, sermayenin önündeki engeller kaldırılacak (bürokratik, denetim vb.), patronlar daha az vergi ödeyecek, reel sektör için maliyet azaltıcı tedbirler uygulanacak (girdi maliyetleri azaltılacak, elektrik, su gibi girdilerin maliyeti düşürülecek), özelleştirmeye süratle devam edilecek, yabancı sermaye girişi hızlandırılacak, İMFye olan borçlar ödenecek... AKP, İMF ile yapılan programda iki noktayı yetersiz buluyor. İlki reel sektör. Bunun anlamı yukarıda saydıklarımızın 57. hükümet tarafından süratle uygulanamaması. Özetle herşey sermayenin ihtiyaçları için yapılmalı diyor. İkinci yetersizlik ise sosyal politikalar. Bu yönde tek satır somut bir şey söylemiyor. Krizden inleyen emekçilerin mağduriyetlerinin önlenmesi, acılarının dindirilmesi gibi genel laflar edilerek bazı sosyal politikaların uygulanacağı söyleniyor. Ama bunların neler olduğu ve nasıl önleyecekleri sorusu Nasrettin Hocanın hikayesini hatırlatıyor. Kendisinden alacağını isteyen komşusuna hoca elindeki fidanı gösterir. Fidanı evin önündeki yol kenarına dikeceğini, fidan büyüyüp çalı olduğunda oradan geçen koyunların yünlerinin çalıya takılacağını, çalıya takılan tüyleri toplayıp eğirdikten sonra pazrda satacağını ve kazandığı paralarla borcunu ödeyeceğini söyler. AKPnin bugün açlık ve yoksullukla boğuşan emekçilere tek söylediği, daha fazla sabır! İşçi ve emekçilerin sorunlarının çözümünü sermayenin sorunlarının çözümüne bağlayan AKP, sözde emekçilerin gerçekte ise sermaye çıkarları için hareket ediyor. Örneğin işsizlik sorununun çözümünü, yerli ve yabancı sermayenin önündeki engellerin kaldırılmasına ve yapılacak yardımlarla yatırım için teşvik edilmesine bağlıyor. Yine işsizliğin çözümü için; Ülke gerçeklerine ve teknolojik gelişmelere cevap verecek bir insan gücü planlaması yapılacak, mesleki ve teknik eğitime ağırlık verilecek. Standart dışı esnek çalışma biçimleri, ülke şartlarına ve uluslararası kriterlere uygun yasal düzenlemeye kavuşturulacaktır diyen AKP, eğitimi sermayenin ihtiyaçlarına uygun olarak düzenleyeceğini, sermaye için ucuz ve kaliiye iş gücü sağlayacak mesleki ve teknik eğitimi yaygınlaştıracağını ve çalışma yaşamı kuralsızlaştırılarak ortaçağ koşullarına dönülmesi demek olan esnek çalışmanın uygulanacağını söylüyor. İşte AKPnin işsizlik sorununun çözümü için sunduğu program bu. Seçim sonuçlarının açıklanmasının hemen ardından ABDye, ABye, işbirlikçi sermaye çevrelerine ve orduya bağlılığını bir kez daha yineleyip göreve hazır ve nazır olduğunu gösteren Erdoğan, ilk icraatlarının AB üyelik sürecini, İMF programını devam ettirmek olacağını ve olası Irak savaşında ordunun alacağı kararlara uyacağını, dolayısıyla savaşa ortak olacağını söylerken; işçi ve emekçilerin işsizlik, sefalet ücretleriyle ağır çalışma koşulları, açlık ve yoksulluk, eğitim ve sağlık gibi temel sorunları konusunda tek bir laf etmiyor. İşçi ve emekçilere yönelik tek sözü üç yıl daha kemerlerin sıkılması... Sermayenin egemenliği sisteminde, buna hizmet edeceğini söyleyen parti ve hükümetlerin yönetiminde emekçiler 30 yıl da sabretseler, bunun karşılığı yoksulluk, sefalet ve yıkımın daha da derinleşmesi olacaktır. AKPnin bugün söylediklerinin 57. hükümet ve önceki burjuva hükümetlerinin söylediklerinden ve yaptıklarından hiçbir farkı yoktur. İMF programı uygulanmaya devam edilecek, ABDnin çıkarları için Irak savaşına ortak olunacak, sermayenin ABsine girmek için istenilen şartlar yerine getirilecek. Yani içerde ve dışarda emperyalistler ve işbirlikçi sermaye ne istiyorsa o yapılacak. ADBnin en önemli yayın organı olan Washington Post gazetesinin AKPnin seçimden birinci çıkmasını ABD için rahatlatıcı olarak değerlendirmesi ve Türkiyenin en büyük patronlarından Sabancının Erdoğanın açıklamalarının ardından son derce memnun olduğunu söylemesi bu açıdan nedensiz değildir. Bu düzen değişmediği koşullarda kim hükümet olursa olsun emekçiler için değişen bir şey olmaz. Yıllardan beri sağ ve sol etiketli onca hükümet değişmesine rağmen işçi ve emekçilerin yaşadığı sefalet, açlık ve yoksulluk değişmedi. Cem Boyner ve Bülent Eczacıbaşının piyasa kuralları işledikten ve İMF programına devam edildikten sonra hükümetin kim olduğu fark etmez sözleri bu gerçeği ifade etmektedir. |
|||||