Ben 17 yaşında işçi bir gencim. Daha gençlik baharımda bu sistemin yarattığı iğrenç ve tiksinti verici çalışma şartlarının yavaş yavaş içine girmekteyim. Her an her yanımdan bir baskı geleceğini bilmekte, ama bu baskıların hepsini aşacağıma inanmaktayım. Sosyal ve öğrenci hayatımdaki baskıları çalışma hayatımda da görmemek için her zaman direniyor, kendimi ve işçi yoldaşlarımı savunuyorum. Ben Gebze Plastikçiler Sanayii Sitesinde bir fabrikada çalışıyorum. Çalışma şartlarımız yoğun fakat ortamımız güzel. Bu ortamı dağıtmak isteyen bir yönetimimiz var. Her işyeri gibi patron, ustabaşı, usta üçlüsü denilen şahıslar yoğun baskı uyguluyorlar. Ancak bu ağır koşulların ve davranışların bazı işçi arkadaşlarımızı yıldırtmadığı kanısındayım. Belki de ortamı dağıtmak istemelerinin amacı, işçi arkadaşlarımın direnişini azaltmak, kendilerine köpeklik ettirmek içindir. Bizim fabrikada çok lise mezunu var. Ben de onlardan biriyim. Fakat bu baskı ve uygulamalara karşı direniş yapan ilk kıvılcımım. Kendisine müslümanım diyen ustabaşımız üzerime çok gelip ağır yükler yüklüyor. Tuvalete giderken bile izliyorlar. Sigara içmek yasak. Hatta bazı arkadaşlarımı yemek tatilinde bile yemekten kaldırıyorlar, sanki bir hayvan gibi. Yemek saatimizin 15 dakika olduğunu bile unutuyorlar. Küfür de çok. Hele bana yapılanlar. Alevi kökenli olduğum için bana Alevi dölü, boşver şu it komünisti, sizin kökünüzü kurutacağız, şerefsiz ve daha çok küfür ediyorlar. Ustabaşımız, patronumuzun teyzesinin oğlu. Biraz da bize yapılan baskıların sebebi bu. Saat tam 18:00 olduğunda paydos ediyoruz. Servis 18:15te kalkıyor. Bu 15 dakikalık zamanda yerleri mi temizleyelim yoksa üzerimizi mi, şaşırıyoruz. Yarı pis kalan yerler, yarı yağlı makinalar, yarı kirli yüzümüzle işyerinden çıkıyoruz. Fakat sabah ustabaşından Niye akşam yerleri temizlemediniz salaklar, Bak bak makinelerin üzerindeki yağlara bak fırçalarını akşamdan duyarmış gibi oluyoruz. Daha gençlik baharımızı yaşayamadan, çarpık sistemin yarattığı çok zor çalışma şartlarının içine atılan, ezilen, sömürülen, iç ve dış baskılara boyun eğmek zorunda kalan gençlerimizin tek çözümü örgütlenmektir. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz! Aydostan bir işçi
Yeter Gün ağardı başın kaldır emekçi O. Dağlı (Maksudi)
Amsterdam ve Rotterdamdaki eylemlere binlerce savaş karşıtı katıldı... 26 Ekim günü Avrupanın birçok kentinde savaş karşıtı yürüyüşler ve çeşitli eylemler düzenlendi. Bu eylemlere binlerce insan katıldı. Savaş karşıtı sloganlarla ve oynadıkları tiyatro, skeç, vb. etkinliklerle savaşa karşı tepkilerini dile getirdiler. Aynı gün Hollandanın en büyük kenti olan Amsterdam ve Rotterdamda da savaş karşıtı protesto yürüyüşü yapıldı. Hava şartlarının kötü olmasına karşın eylemlere binlerce insan katıldı. Başkent Amsterdamda Groen Links (Yeşil Sol) ve Socialistiche Partij (Sosyalist Parti) başkanları ve çeşitli milletvekillerinin de katıldığı eylem coşkulu geçti. BİR-KAR olarak bizler de bu eylemlerde Almanca ve Hollandaca Emperyalist savaşa ve saldırganlığa karşı Ortadoğu halklarıyla dayanışmayı yükseltim!/Bir-Kar imzalı bildirilerimizle katıldık. Bildirilerimiz, savaşın özünü işçi ve emekçilere anlatmakta kullandığı açık ve yalın diliyle, büyük ilgi gördü. Savaş karşıtı eylemlerde bundan böyle daha etkin bir şekilde yerimizi alacağız ve bildirilerimiz de dahil olmak üzere çeşitli materyallerimizi daha etkin bir şekilde kullanacağız. Yayılmacı savaş ve saldırganlığa karşı işçi ve emekçileri daha etkin mücadeleye çağırıyor ve İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu (BİR-KAR) çatısı altında birleşmeye, mücadele etmeye çağırıyoruz. Kahrolsun halkların katili emperyalizm ve sömürgecilik! Bir-Kar/Hollanda
Öfkenin kıvılcımı Çıldırtan ürpertisinde sabahların, Rahime Henden |
|||||