Hapishanelerdeki devrimci tutsakların Ölüm Orucu Direnişi 130. günlere yaklaştı. Devrimimizin onuru olan devrimci tutsaklar daha büyük bir kararlılıkla ve kitlesel bir biçimde ölüme yürüyorlar. Ne DGM ve RTÜKün sansürü, ne aşağılık sermaye basını ve medyanın suskunluk fesadı, ve ne de faşist devletin yalan ve karalama kampanyası eşliğinde F tipi hücrelerde sürmekte olan işkence operasyonu, direnişin sarsıcı etkisini engelleyemiyor. Ölüm Orucu direnişi Türkiyenin ve toplumun temel gündemlerinden biri olmaya devam ediyor. Amansız bir faşist terörle bir süredir engellenen protesto ve direnişe destek eylemleri yavaş yavaş yeniden uç vermeye başladı bile. Fiili sıkıyönetim rejimine rağmen terör çemberi kırılacak ve direnişin sesi soluğu yeniden sokaklara yayılacaktır.
Avrupada Ölüm Orucu Direnişini destek eylemleri 19 Aralık katliamının sonrasında belli bir durgunluk eğilimi içine girdi. Ölüm Orucunun beklentilerin ötesinde uzaması kitlelerde, hatta devrimci çevrelerde bile bir tür kanıksama durumu yarattı.
Kavrayışsızlığın da rol oynadığı bu tehlikeli gidişata müdahale etmek üzere, Kürt yurtsever hareketinin de içinde olduğu 13 ilerici ve devrimci parti ve örgütün yurtdışındaki güçleri olarak harekete geçtik.
Ölüm Orucu Direnişini desteklemek, devrimci tutsak yoldaşlarımızla dayanışmayı yeniden yükseltmek, yeniden başlatılıp yaygınlaştırılan gözaltı kayıpları ve ordunun Güney Kürdistana müdahalesini protesto etmek, bu topyekün saldırılara yanıt olabilmek için, kitlesel açlık grevi dahil bir dizi eylem kararı aldık.
Bu çerçevede ilk iş olarak Avrupa Parlamentosunun bulunduğu Strasburgda 19 Şubat tarihinde kitlesel bir açlık grevi başlattık. Açlık grevimiz halen 100 kişi ile sürdürülüyor.
Açlık grevimizi ve açlık grevi üzerinden ortaya koymak istediğimiz eylemlilikleri duyurmak amacıyla 20 Şubat tarihinde Açlık Grevi Basın Bürosu olarak Doç. H. Gerger ve Kürt santçısı Beser Şahinin de katıldığı bir basın toplantısı yaptık. Uluslararası basın ve TVler basın toplantımıza büyük bir ilgi gösterdiler. Açlık grevimize ilgi var ve giderek artıyor. Açlık grevimiz 3 Marta kadar sürecek.
Çalışma ve eylemlerin planlı ve organize biçimde hayata geçmesini teminat altına almak için kurduğumuz yürütme komitesi bir dizi etkinlikler gerçekleştirme kararı almış bulunuyor.
Her gün sabah ve akşam saatlerinde, üzerimizdeki grev önlükleriyle bildiri ve açıklamalarımızı dağıtmaya çıkacağız.
Sık sık direnişin seyri konusunda basını ve kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlayan açıklamalar yapacağız. Aynı anda çeşitli basın ve medya kuruluşlarını eylemlerimizi ve amaçlarını duyurmaları ve haber programları yapmaları için ziyaretler yapacağız.
Özgür Politika ve Medya TV eylemlerimizi sürekli duyuruyorlar. Daha özel programlarla bu katkısını arttırmasını isteyeceğiz.
23 Şubat Cuma akşamı, açlık grevi çadırında, hapishanelerdeki direniş, direnişin seyri, görev ve sorumluluklarımızın dile getirileceği ve tüm bileşenlerin katılacağı bir panel yapılacaktır.
24 Şubat Cumartesi günü, dayanışmacı devrimci sanatçı ve müzik gruplarının katılacağı bir şenlik yapacağız.
25 Şubat Pazar günü, Avrupada ilerici parlamenter, avukat, doktor vb. şahsiyetlerin katılacağı nispeten kitlesel bir yeni basın toplantısı yapmayı planladık.
Önümüzdeki hafta içinde meşaleli bir yürüyüş yapmayı düşünüyoruz.
Eylemliliğimizi, sözkonusu tüm güçlerin katılacağı 3 Marttaki bir büyük mitingle devam ettireceğiz.
Direnişin sesi soluğu olmak, tutsak yoldaşlarımıza tam sahip çıkmak ve faşist ablukayı kırmaları için her türlü destek ve dayanışmayı ortaya koyacağız.
İlerici insanlık;
Ülkemiz Türkiye ve Kürdistanda aylardır gerici-faşist rejim kıyım makinası gibi çalışıyor. İşçiler, emekçiler, ilerici anti-faşistler, yurtseverler bu zulüm makinasından geçiriliyor. En küçük bir hak arama girişimi gerici beyaz terörle bastırılmak isteniyor. Dünyanın ilerici insanlık ailesinin en seçkin evlatları devrimci tutsaklar Nazi toplama kamplarının bir benzeri olan cezaevlerinde katliamdan geçiriliyor ve izolasyon merkezleri olan F-Tipi tecrit hücrelerinde faşist zor altında teslim alınmak isteniyorlar.
Ama nafile, dünya gericiliğinin bir parçası olan Türk burjuvazisi ve faşist rejimi devrimcileri, bizi ve halklarımızı teslim alamıyor. 19 Aralık 2000de 20 cezaevinde aynı anda saldırı başlatıldı, 30a yakın devrimci katledildi. Yüzlercesi yaralandı ve sakat bırakıldı. Türk burjuvazisi ve medyası, bu faşist katliama hayata döndürme operasyonu dedi. Türk devletine demokrasi, insan hakları, bireysel özgürlükler konularında dersler veren ve kendi ülkelerinde bu hususların bolluğundan dem vuran Avrupa devletleri cezaevlerindeki katliam karşısında sustu. Yani katliamı onayladı. Ama ilerici halklar ve anti-faşist kurumlar, Türk devletinin katliamcılığını lanetledi.
Bize gelince, 19 Aralıkta faşizmin vahşetine bedenlerimizle barikatlar kurarak, yüksek tesirli bombalar, otomatik silahlar ve sinir gazlarına karşı zindanlarda günlerce direndik. Sokaklarda ve meydanlarda kalkanlı, robokoplu, coplu ve silahlı saldırılara karşı yürüdük. Bugün F Tipi zulüm hücrelerinde, 130 güne varan bir Öüm Orucu devrimci saldırı eylemiyle direniyoruz. Avrupanın dört bir yanında aylardır değişik düzey ve biçimlerdeki protestolarla faşist Türk devletinin katliamcılığından hesap soruyoruz.
Şimdi de dünyanın en önemli politik merkezlerinden biri olan Strasburgun bu meydanında Türkiye cezaevlerinde Açlık Grevi ve Ölüm Orucu direnişinde olan binlerce devrimcinin bu büyük ve haklı eylemiyle hem özdeşleşmek, hem bu haklı direnişi dünyanın ilerici insanlık ailesine anlatmak, Türk egemenlerinin politik rejimine saldırılarında geri adım attırarak cezaevlerinde ölümleri engellemek, Güney Kürdistandaki işgale son verilmesini, gözaltında kaybetme saldırılarını durdurmak amacıyla 15 günlük bir açlık grevi direnişi başlatmış bulunuyoruz. Açlık grevimiz yüz kişiyle sürecek.
Avrupanın demokratik ilerici kamuoyu;
Bugün Türkiyenin faşist toplama kamplarında, F Tipi hücrelerinde gerici politik baskılar ve onursuzlaştırma saldırılarıyla devrimci tutsaklar şahsında genelde insan olma olgusuna saldırılmaktadır. Bizlere yapılan saldırı ve uygulanan katliamı sizin ülkelerinizin sermaye rejimleri desteklemektedir. O halde bizlere yapılan bu saldırılar aynı zamanda sizleredir de. Bu insana yabancılaşma ve politik zora karşı mücadelede bizimle dayanışmaya girmek, açlık grevi direniş ve protestomuzu desteklemek, sizlerin de çok somut ve güncel insanlık görevinizdir. Bu tarihsel sorumluluktan kaçınmayın. Hep birlikte insanlık onurunu koruma bayrağını yükseltelim. Öyle ki, tarih karşısında en küçük bir utanç duygusu taşımadan başımız dik geleceğe yürüyebilelim.
1-F Tipi cezaevleri kapatılsın!
2-Hücrelerdeki tecrit ve işkence politikasına son verilsin!
3-Tutsak temsilcileriyle görüşülsün!
4-Tutsakların demokratik ve insani tüm talepleri kabul edilsin!
F Tipine karşı yaşasın Öüm Orucu Direnişimiz!
Kayıplar bulunacak, suçlulardan hesap sorulacak!
Faşist Türk ordusu Kürdistan defol!