İTÜ ısınıyor, İTÜlü öğrencilerin yüreği de ısınıyor...
İTÜde boykot var!
İTÜde yemek fiyatları iki dönem arasında yine arttı. İlk dönem 600 bin lira, geçen sene aynı dönem 400 bin lira olan yemek fiyatları, ikinci döneme başlarken önce 750 bin lira oldu. Rektörlüğün açıklamasına göre, 1 Marttan itibaren jetonlu yemek 1 milyon liraya çıkartılırken, kartlı yemek 750 bin lirada kalacak. Elbette bu fiyat farkının nereden kaynaklandığına ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadı. Bu gecikme ise, Maslak dışındaki kampüslerde manyetik geçiş sisteminin ancak yetişecek olmasından kaynaklanıyor.
Yemekhanede kartlı turnike sistemine geçiş, İş Bankasının İTÜyü tekeline alma adımlarının bir yenisi olarak başlatıldı. Buna göre öğrenciler yemek paralarını önceden peşin olarak banka kartlarına yükleyecekler ve yemek alınan yere kurulmuş turnikelerden bu manyetik kartlarla geçecekler. Örneğin pratik olarak kartına 5 ya da 10 milyon lira yükleyecek binlerce öğrenci, İş Bankasına milyarlara varan bir peşin para rantı sağlayacak. Ayrıca bu uygulama, esas olarak üniversite bankacılığı şeklinde, İTÜnün özelleştirilmesinin hız kazanması anlamına da gelecek.
Üniversite bankacılığı kavramı ilk olarak, Garanti Bankasının Boğaziçi Üniversitesini tekeline alması olarak başlamıştı. Şimdi de, yıllardır yavaş yavaş İTÜyü tekeline almaya başlayan İş Bankasının bu işe hız vermesi anlamını taşıyor, bu uygulama. Önce harçlarımızı İş Bankasına yatırmaya başladık. Bu dönem harçlarını bir gün bile geç yatıranlara %80 (yanlış okumadınız yüzde seksen) faiz uygulandı. Sonra kimlik kartlarımız, İş Bankasına yatırdığımız 30 milyon lira karşılığında giriş kapılarındaki turnikelerden geçebileceğimiz manyetik kartlara dönüştürüldü. Şimdi, yemek yemeye bile aynı bankanın kartlarıyla girebileceğiz ancak. Çünkü rektörlüğün açıklamasına göre, kısa bir süre içinde jeton uygulaması tümüyle kaldırılacak. Kartlı geçişlerde, örneğin yemekhaneden verilen bu yemekle doymazsanız, ikinci geçiş için 3 milyon lira ödemek durumundasınız. Tabii arkadaşınıza yemek ısmarlamak da yasak. Yani, İş Bankası neye izin veriyorsa öyle yemek yiyebileceksiniz.
Boykotun ayak sesleri
İTÜnün özelleştirilmesi, İş Bankasının tekeli altına alınması, bu kapsamda yemekhanenin de özelleştirilmesi süreci, görüldüğü üzere köleleşme süreciyle beraber işliyor.
İşte tüm bunlara karşı odağına yemek zammının alındığı bir yemek boykotu başlattık. Dönemin ilk günü olan 19 Şubat Pazartesi günü, önceden bir hazırlığımız olmadığı ve karar da almamış olmamıza rağmen, insanları yemek yememeye davet ettik. Tüm devrimci, demokrat ve ilerici sol eğilimli öğrenciler olarak yaptığımız ortak davetimizin karşılığı, çıkan tabldot sayısının üçte birine düşmesi oldu.
Aynı akşam geniş bir toplantı yaptık. Toplantıya, bu yemek zammına karşı imzalı dilekçeleriyle birlikte topluca rektörlüğe yürüyüp rektörle görüşen Eğitim-Sen 6 Nolu Üniversiteler Şubesi yönetiminden de bir arkadaş katıldı ve oluşturmuş bulundukları araştırma komisyonundan bahsetti. Bu komisyona öğrenciler arasından da gönüllü arkadaşlar kattık. Bir yandan, ertesi günden itibaren 4 günlük (hafta sonuna kadar) uyarı boykotu yapmaya karar verdik. Diğer yandan ise, oluşturacağımız dilekçelerle zamanını sonradan kararlaştıracağımız bir yürüyüş yapmaya karar verdik.
Görev dağılımı yaptık, alternatif masa için para topladık ve toplantıyı bitirdik. Artık ertesi gün resmen başlayacağımız boykota hazırdık.
Ve BOYKOT!...
20 Şubat Salı günü yemek saatinden saatler önce görev almış arkadaşların malzemeleri getirmesiyle kaşarlı-salamlı-domatesli sandviç hazırlamaya başladık. Etrafı afişlerimizle donattık. Hazırladığımız imzasız bildirilerimizi yemek saati boyunca dağıttık. Yemekhane binasına girişten yemekhanenin olduğu kata çıkan dört merdivende üçerli beşerli durarak, yemeğe çıkan insanları boykota çağırdık. Yapılan zammın geri alınması için desteklerini istedik, üniversiteye gelmiş bireyler olarak kendi tepkilerini koymaya ve alternatif yemek standımızdan yemeye çağırdık. Birçoğu geri döndü ve boykota katıldı. Diğer günler ortalama olarak 4 bin civarında çıkan tabldot sayısı, boykotun ilk günü 1100e düştü. Üstelik boykotu kırabilmek için çevik kuvvet de toplu olarak yemek yemeye gelmişti!
İkinci gün, yemek standımızı biraz daha geliştirerek, aynı sandviçin yanında (fiyata dahil) meyve suyu da vermeye başladık. Ayrıca hazırlamış olduğumuz dilekçe örneklerini imzaya açtık. İnsanları artık yemek yememeleri yanında dilekçeleri de imzalamalaya çağırdık. Bu öğle arası boyunca 300ün üzerinde dilekçe toplamayı başardık.
Ama bu tabii henüz küçük bir başlangıçtı. İkinci gün tabldot sayısı 1040a kadar düştü. Çoğunluk yanımızda olmasına rağmen, yine de İTÜnün çok daha fazla bir potansiyeli olduğunu biliyoruz. Zira yemek yiyenlerin yarısından fazlasını burslu öğrenciler oluşturuyor. Ki bu yemek bursu üç yıl önceki yemek boykotunun kazanımıdır. O boykotun talepleri arasında yeralan yaygın yemek bursu kazanımıyla birlikte, yemek bursu alanların sayısı katlanarak çoğalmıştır. Yine rektör Sağlamerin çeteci kirli çarklarından nasiplenen ve normalde yemek yemeye gelmeyen hocalar, sırf boykotu kırmak için boykotun başından itibaren yemek yemeye gelmektedirler.
Üçüncü gün mönümüze fiyatı sabit tutarak (250 bin lira) elmayı da dahil ettik. Bu yazı yayına hazırlandığı sırada kaç tabldot çıktığının bilgisi henüz öğrenilememişti, ancak sayının gittikçe düştüğünü hissedebiliyorduk. Yine de yemek yemekte ısrar eden insanlara bir forumla, boykotu kırmaktaki ısrarlı ve kararlı çabanızdan ötürü rektör sizinle gurur duyuyor dedik. Bu arada dilekçeler elden ele yayılmaya başlanmış, boykotun üçüncü günü (dilekçelerin ikinci günü) itibarıyla 1000 dilekçeye yaklaşılmıştır. Üçüncü günün sonunda yapılan toplantıda ertesi gün fakültelere de afiş, bildiri, dilekçeler ve sınıf konuşmalarıyla yayılmasına gidilmesine (bunun için temsilciler seçtik) ve sonucuna göre yapacaklarımızı kararlaştırmaya karar verdik.
İTÜnün özelleştirilmesine direneceğiz!
İTÜlü öğrenciler olarak, İTÜnün özelleştirilmesine, tekellerin boyunduruğuna girmesine ve köleleştirilmesine geçit vermeyeceğiz. Şimdiye kadar çok mevzi kaybettik. Ancak kazanmanın tek yolu ve umudu mücadelededir. Teslimiyet ruhu yavaş yavaş yıkılıyor. Bu boykotun bir önemi de buradan geliyor. İTÜ öğrencisi uzun zamandan sonra yığınsal bir eylem yapıyor ve mücadeleye ısınıyor.
Evet, İTÜ ısınıyor. İTÜlü öğrencilerin yüreği de ısınıyor.
İTÜ'deki yemek boykotunda dağıtılan imzasız ortak bildiriden...
Yemek zammına karşı harçlıklarımızı savunalım!
Okulumuz tatil olur olmaz üniversite yönetimi "fırsat"ı değerlendirip yemeklere zam yapma kararı aldı. Bundan böyle yemek, jetonla 1 MİLYON TL'ye, kart uygulaması ile 750 BİN TL'ye yenilebilecek. (İşçi ve memur maaşlarına yaklaşık %20 zam yapıldığı, Aralık ayı itibarıyla enflasyonun %40 olarak gerçekleştiği bir dönemde Haziran 2000'den bugüne yemeğe yapılan zam oranı %150'dir.)
Kart uygulamasına geçmenin nedeni nedir? Her gün bankaya 750 BİN TL yatıramayacak öğrenci ve çalışandan peşin para yatırmaları yoluyla elde edilecek tatlı karlar olabilir mi mesela?!! Uzun vadede "gelir" elde etmeye yönelik "kurnazca" bir uygulama...
(...)
Devlet Memurları Yiyecek Yardım Yönetmeliği'ne göre yemek maliyetlerinin hesabı sadece yiyecek alım bedelleri üzerinden yapılır. İşçilik giderleri, yakıt ve su gibi giderler Katma Bütçe'den karşılandığından yemek maliyetine dahil edilmez. Sadece öğrenci harçları ve işçilerden alınan iaşe bedelleri ile yemek masrafları karşılanabilir. Bu demek oluyor ki, bizlerden alınan paralarla yemek masrafı zaten karşılanıyor. Dolayısıyla üniversite, yemeği ücretsiz dahi sunabilir.
(...)
Ne var ki, ne üniversiteler birer ticarethane ne de bizler müşteriyiz! Üniversite yönetiminin yemek zammı ve kartlı sistem uygulamasıyla meşrulaştırmaya ve kalıcı hale getirmeye çalıştığı soygunlara yüksek sesle HAYIR diyor ve okuldaki tüm öğrenci arkadaşlarımızı ve üniversite emekçilerini zamlı yemekleri BOYKOT ETMEYE çağırıyoruz.
20 Şubat 2001 Salı günü 4 günlük uyarı boykotuna başlıyoruz!
|