ARSIVANA SAYFA
 
24 Şubat '01
SAYI: 08
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Siyasal istikrarsızlığın ekonomik temeli
Ölümcül krizin sıklaşan nöbetleri
"Devlet krizi"nin dibinde çürümüş ekonomik düzen vardır
ABD saldırganlığının gerisinde sertleşen emperyalist rekabet var!
Bağdat'a emperyalist saldırı
"Tütün reformu" yasalaşıyor!
Kocaeli'nde 18 Mart'ta işçi mitingi var!
Kurtköy Canbaztepe'de gecekondu arzisi üzerine kirli rant hesapları
Diyarbakır erken kararıyor
İTÜ'de boykot var!
Katliamların hesabını sormak için Ulucanlar davasına katılalım!
Yeni zindan genelgesi de devrimci tutsakların direnişi ile parçalanacak!
Dünyada güncel durum/2
Toplumsal hayatın tüm alanlarında kadın-erkek eşitliği!
Kadınlar politikaya çekilmeksizin, yığınlar politikaya katılamaz /V.İ.Lenin
Bir eğitim emekçisiyle 8 Mart üzerine...
Emeğin mağduru: Kadın
Direnişçilerin kaleminden
Avrupa'da meydanlar yeniden ısınıyor
Avrupa'daki Türkiyeli ve Kürdistanlı ilerici-devrimci güçlerin ortak açıklama ve çağrısı
Direnişçilerin kaleminden
Basında Nazım Hikmet tartışması
Kapitalizm ve bilimsel-teknolojik gelişmeler
Mücadele Postası


Bu sayının
PDF formatını download
etmek için tıklayın



 
 

Ankete katılanların en çok yakındıkları noktalar:
terfi olanaklarının sınırlı olması ve ücret düşüklüğü

Emeğin mağduru: Kadın

Gözde Akgüngör

(Cumhuriyet, 27 Aralık ‘00)

İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana’da yaşayan 15-49 yaş arasındaki kadınlarla yapılan görüşmelerden oluşan anket, Türkiye’de çalışan kentli kadının panoramasını ortaya çıkardı.

Çalışan kentli kadınların yüzde 9’unun sendikanın anlamını, yüzde 26’sının ise sendikanın çalışana faydası olup olmadığını bilmediği ortaya çıktı.

İşgücü istatistiklerinde temizlik, yemek pişirme, çocuk doğurma, çocukların ve ailenin diğer bireylerinin bakımı gibi faaliyetlerin, genellikle “iktisadi faaliyet tanımı” dışında bırakılması, kadınların üretim sürecine katkısının, gerçekleşenin çok altında yansıtılmasına neden oluyor. Bu da, kadınların her zaman ulusal ve evrensel gelişmenin bir parçası olmalarına karşın, sosyal konumuyla ezildiklerini ve sömürüldüklerini gösteriyor.

Başbakanlık araştırması

Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Kadının İstihdamının Geliştirilmesi (KİG) projesi kapsamında “Kentlerde Kadınların İş Yaşamına Katılım Sorunlarının Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Boyutları” konulu bir araştırma yapıldı. Araştırmanın ekseninde yer alan anketler İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana’da yaşayan 15-49 yaş arasındaki kadınlarla yapılan görüşmelerden oluşuyor.

Araştırma, söz konusu kadınların yüzde 18’inin halen çalıştığını, yüzde 10’unun iş aradığını, yüzde 59’unun da iş aramadığını belirledi. Ankete göre işgücüne katılımın en yüksek olduğu kent yüzde 50 ile Adana.

Ancak kadınlarda ücretsiz olarak veya ara sıra ve yarım gün gibi düzensiz çalışma biçimlerinin varlığı, iş aramakta karşılaşılan zorluklar ve uygun iş bulamayıp iş aramadan vazgeçilmesi, iş bulma kurumuna başvurmaksızın genelde tanıdık ve akraba aracılığı ile iş arama, kadının çalışmasına toplumsal onayın azlığı ve benzeri faktörlerin etkisiyle kadın işsiz sayısı tam olarak saptanamıyor.

Öte yandan Devlet İstatistik Enstitüsü’nün (DİE) 3. dönem (temmuz-eylül) hane halkı işgücü anketi, kentlerde erkek işsizlik oranının yüzde 6.9, kadınlarda yüzde 12.5 olduğunu ortaya koyuyor.

İş yaşamına ilk adım

Çalışmaya 15 ve daha küçük yaşta başlayan kadın oranı yüzde 24. Bu oran İzmir’de yüzde 36, Ankara’da ise yüzde 7 olarak belirlendi. 18 yaşın altında çalışmaya başlayan kadınlar ise toplamın yüzde 43’ünü oluşturuyor.

Anketten kadınların çok sık iş değiştirme eğiliminde olmadığı sonucu da çıkıyor. Araştırma kapsamında bulunan, yaşamının belli bir döneminde çalışmış kadınların yüzde 38’i hiç iş değiştirmemiş. Ankara’da iş değiştirmemiş olanların oranının en yüksek olması devlet memuru oranının yüksekliğiyle açıklanıyor. Sosyo-ekonomik konum ve eğitim düzeyi yükseldikçe değiştirilen iş sayısı yükseliyor.

Amirler erkek

Kadınların yüzde 35’i kadın-erkek dengeli işyerlerinde, yüzde 37’si kadınların çoğunlukta olduğu yerlerde çalışmış. Eğitim düzeyi ve sosyo-ekonomik düzey arttıkça, ortalama yüzde 71 olan erkek amir oranının arttığına da dikkat çekiliyor. Amirin cinsiyeti sorulduğunda fark etmeyeceğini söyleyenler yüzde 61 ile çoğunlukta. Ancak kadın amir tercih edenler, eğitimsizlerde yüzde 40 iken, lise üstü eğitimlilerde yüzde 8 olarak ortaya konmuş.

Verdikleri yanıtlarla ankete katılanlar, en çok terfi olanaklarının kısıtlı olması ve ücret düşüklüğü nedeniyle memnun olmadıklarını belirtmiş. Bunun dışında memnuniyetsizlik doğuran etkenler çalışma koşulları, sosyal olanaklar ve çalışma saatleri olarak sıralanıyor.

“Sendika da ne?”

Kadınların yüzde 54’ü son çalıştıkları işyerinde sigortalı değilken, bu oran Adana’da yüzde 65 olarak göze çarpıyor. Yaş gruplarına göre bir değerlendirme yapıldığında, 15-19 yaş grubunda sigortalı oranının ortalamanın altında çıktığı biliniyor. Eğitim düzeyine göre yapılan değerlendirme ise, eğitimsizlerin yüzde 69’unun sigortasız çalıştığını ortaya koyuyor. Sigortalı olma oranının da yüzde 60 ile, lise mezunlarında en yüksek olduğu belirlenmiş.

İlk kez iş arayanlarda son okuduğu eğitim kurumunu bitireli 10 yıldan fazla olanların oranı yüzde 48. Kadınların yüzde 6’sı eğitiminin tamamlanmasının ardından 1-3 ay sonra, yüzde 7’si 4-8 ay sonra, yüzde 3’ü 9-12 ay sonra, yüzde 12’si de 1-2 yıl sonra iş yaşamına katılıyor.

Çalışma süresi

Anketten çıkan sonuca göre kadınların pek azı haftada 5 gün ve 40 saat çalışıyor. Kadınların yüzde 46’sı 45 saatten fazla, yüzde 10’u ise 30 saatten az çalışıyor.

Kadınların yüzde 76’sı haftada 5 gün çalışmak istiyor. Haftada 6 gün çalışmaya razı olan kesimin ağırlıklı olarak düşük eğitimli, bekâr ve genç yaş grubundan olduğu belirtiliyor. Saat olarak sorulduğunda haftada 40 saatin üzerinde çalışmaya razı olma oranının yüzde 29 olduğu görülüyor.

İş arayan kadınların yüzde 33’ü bir yıldan fazla bir zamandır iş aradığını söylemiş. Bu kesimin yüzde 47’si eğitimsiz. Bir aydan az zamandır iş arayanlarsa toplamın yüzde 13’ünü oluşturuyor.




8 Mart bilinciyle sürece yüklenelim!..

Ben petro-kimya sektöründe çalışan bir işçiyim. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşırken, ben de çalıştığım fabrikada, sosyalizm için bir mücadele çağrısı anlamına gelen bugünün kadın ve erkek işçilere anlamını anlatmak için propaganda faaliyeti yürütüyorum.

Şimdiden çalışma tezgahlarımızın başında, çay paydoslarında ve yemek aralarında kısa sohbet ortamı yaratmaya çalışıyoruz. Bu vesile ile hem günü propaganda ediyor, hem de işyerinde, bir fabrika çalışmasının ön ayaklarını oluşturma çabasında oluyoruz. Kuşkusuz fabrika çalışmamızın hedefinde yeni 8 Martlar yaratmanın kendisi var. Tabii ki bu günü yaratmak proleter bir bilinçten yoksun işçilerin, bir proleter bilinçle mücadeleye katılmasını sağlamaktan geçer. Ama bu da sürekli, özverili ve kararlı bir çaba gerektirir.

Fabrikalardaki tüm öncü ve ileri işçiler olarak, bir mücadele günü olan 8 Mart bilinci ve F tipi ölüm hücrelerinde 125. gündür süren onurlu Ölüm Orucu direnişinin çoşkusuyla, burjuvazinin işçi ve emekçilere dayattığı sefalet koşullarına karşı direnelim, sürece tüm gücümüzle yüklenelim ve kazanalım.

Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!

Bir petro-kimya işçisi/Esenyurt