ARSIVANA SAYFA
 
24 Şubat '01
SAYI: 08
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Siyasal istikrarsızlığın ekonomik temeli
Ölümcül krizin sıklaşan nöbetleri
"Devlet krizi"nin dibinde çürümüş ekonomik düzen vardır
ABD saldırganlığının gerisinde sertleşen emperyalist rekabet var!
Bağdat'a emperyalist saldırı
"Tütün reformu" yasalaşıyor!
Kocaeli'nde 18 Mart'ta işçi mitingi var!
Kurtköy Canbaztepe'de gecekondu arzisi üzerine kirli rant hesapları
Diyarbakır erken kararıyor
İTÜ'de boykot var!
Katliamların hesabını sormak için Ulucanlar davasına katılalım!
Yeni zindan genelgesi de devrimci tutsakların direnişi ile parçalanacak!
Dünyada güncel durum/2
Toplumsal hayatın tüm alanlarında kadın-erkek eşitliği!
Kadınlar politikaya çekilmeksizin, yığınlar politikaya katılamaz /V.İ.Lenin
Bir eğitim emekçisiyle 8 Mart üzerine...
Emeğin mağduru: Kadın
Direnişçilerin kaleminden
Avrupa'da meydanlar yeniden ısınıyor
Avrupa'daki Türkiyeli ve Kürdistanlı ilerici-devrimci güçlerin ortak açıklama ve çağrısı
Direnişçilerin kaleminden
Basında Nazım Hikmet tartışması
Kapitalizm ve bilimsel-teknolojik gelişmeler
Mücadele Postası


Bu sayının
PDF formatını download
etmek için tıklayın



 
 

Herkese sağlığa ve ihtiyaca uygun ucuz konut!

Kurtköy Canbaztepe’de gecekondu arazisi
üzerine kirli rant hesapları

İPendik bölgesinde açılan havaalanı ile birlikte çeşitli bahanelerle yıkılmak istenen kondular sorunu şu günlerde yeni bir boyut kazanmış durumdadır.
Pendik bölgesinde Kurtköy Canbaztepe’de bulunan toplam 900 civarında gecekondu için, bizzat Pendik Belediyesi’nin inisiyatifinde projeler hazırlanmış durumda. 55 hane hazine arazisi gösterilerek, burada İSKİ’nin su deposu projesi hayata geçirilmeye çalışılıyor. Kalan kondular içinse toplu konut projeleri hazırlanmış durumda. Geriye kalan tek şey ise, sessizce, tereyağından kıl çeker gibi bu işi (yıkımı) gerçekleştirip, bu bölgeyi rant alanına dönüştürmektir.

Gecekondu sakinlerinin nerede ve nasıl yaşayacağına gelince, bu soru(n)lar her zaman olduğu gibi, Pendik Belediyesinin ya da devletin hiç umurunda değildir. Çünkü 900 hanede oturan insanlar (kundaktaki bebeğinden en yaşlı insanına kadar) devletin arazisini işgal etmiş oluyor ve devlet cephesinden birinci dereceden suçlu sayılıyorlar. Ama bu aynı bölgeye su ve elektrik hattını, okulu, park alanlarını inşa eden devletin kendisi değil midir? Ve aynı zamanda bu insanlar burada ikamet ettiği günden bu güne kadar, çöp vergisinden tutun da ödemesi gereken tüm vergileri ödeyen insanlar değiller mi? Bu da demek oluyor ki, devlet işine geldiği zaman yasadışı konumlanma olduğu halde yasal muameleler yapabiliyor. İşine gelmediği zamansa, buradaki gecekonduların devlet arazisi olduğunu söyleyerek, bir anda insanları yok sayabiliyor.

Yıllardır yerleşim alanlarına müdahale etmeyen devlet, şimdi neden müdahale (yıkım) yoluna gidiyor? Havaalanı bölgesi olduğundan beri arazilerin değerinde %100’lere, hatta %200’lere varan artışlar oldu. Ve devlet, sermayeye peşkeş çekmek için bundan iyi bir gerekçe bulamazdı herhalde. Daha önceleri müdahaleler (yıkım) olduğu zaman, devletin kıyafetini giyen küçük asalaklar rüşvet yoluyla bunu geçiştirmişlerdi.

Şimdi Pendik Belediyesi tarafından inşaası düşünülen yaşanılabilir konutlara gelince, buralarda gecekondu sahiplerinin oturamayacağı açık, aldığı asgari ücretle bir aileyi zor bela ayakta tutmaya çalışan işçinin, emekçinin milyarlarca lira değerindeki bu toplu konutlarda oturması mümkün değil. Bu da buralarda oturacakların zenginler olması anlamına geliyor.

Sonuç olarak karşımıza çıkan tablo, devletin, yıllardan beri azgın bir sömürü ve kölece yaşamaya mahkum kıldığı işçi ve emekçilerin (yani çalışan ve sömürülen çoğunluğun) çıkarlarını değil, bir avuç asalağın çıkarlarını savunduğunu gösterir.

Ama halkın bunu bilmesi, sorunun çözümü anlamına gelmiyor. Bu sorunun çözümü, saldırının toplumsal ve sınıfsal zeminlere dayandığının bilincinde olmak ve buna karşı pratik çaba ve tutum almakla olanaklıdır. Bu da, halkın tek silahı olan örgütlü gücünü hayata geçirerek, kendisi üzerinde oynanan oyunları boşa çıkarmasından geçiyor.

Herkese sağlığa ve ihtiyaca uygun ucuz konut!
İnsanca yaşama hakkımız engellenemez!
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz!

Kurtköy’den bir işçi




İZELMAN işçilerinden
DİSK’in 34. yılı kutlaması

Daha önceki yıllarda İzmir’de DİSK’e bağlı sendikalarca ortaklaşa kutlanan DİSK’in kuruluş yıldönümü, bu yıl sadece Genel-İş 3 No’lu şube tarafından kutlandı. İzelman işçilerinin DİSK Genel-İş 3 No’lu şubede örgütlenmesi üzerine yaşanan sorunlardan dolayı, bu yıl kuruluş yıldönümü etkinlikleri ortaklaşa yapılamadı.

İzelman işçileri tarafından gerçekleştirilen DİSK’in 34. yıldönümü etkinliğine yaklaşık 800 kişi katıldı. 17 Şubat günü saat 18:30’da başlayan gecede, salonda “İşsizliğe, pahalılığa, zamma, zulme son!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Örgütsüz halk köle halktır!”, “Geçici işçiler daimi kadroya geçirilmelidir!”, “Angaryaya-taşeronlaştırmaya ve özelleştirmeye hayır!” pankartları asıldı.

İşçi sınıfı mücadelesinde şehit düşenler anısına yapılan saygı duruşunun ardından, ilk konuşmayı Genel-iş 3 No’lu Şube Sekreteri Yusuf Gencer yaptı. DİSK’in kısa tarihçesinden bahseden Gencer, 34. kuruluş yıldönümünün diğer illerde kutlanmadığını belirtti. Sırasıyla Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu ve ÇHD Sube Başkanı Av. Mustafa Ufacık söz alarak birer konuşma yaptılar.

İzelman işçilerinin kendi süreçleriyle ilgili konuşmalar yaptığı ve yine çocuk işçilerin şiirler okunduğu gecede, çeşitli müzik gruplarının verdiği konserden sonra etkinlik bitirildi. Gecede ayrıca, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz!”,”İnadına sendika inadına özgürlük!”,”Kahrolsun sarı sendikacılar!”,”İzelman işçisi engellenemez!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak/İzmir


Kamu emekçilerinden kısa kısa...

KESK’ten G-20 toplantısına tepki

KESK Genel Başkanı Sami Evren, İstanbul’da gerçekleşen G-20 toplantısına tepki göstererek “ Bugün ülkemizde G-20 toplantısı var. Bu toplantıyla ödeyeceğimiz bedelin, verilecek tavizlerin sayısı ve kapsamı belirlenecek. Alınan bütün kararlar ise yine İMF ve Dünya Bankası tarafından uygulatılacak. Bu küresel saldırının bir parçasıdır”dedi.

Evren ayrıca, Emek Platformu’nun 1 Aralık’ta yaptığı iş bırakma eyleminden sonra 7681 adli soruşturma, 64 bin 308 idari soruşturma açıldığını, 73 kamu emekçisinin sürgün edildiğini, buna karşı yapılan protestolarda Dersim’de polisin kitleye saldırdığını, bu saldırılara KESK ve toplumsal muhalefet dinamiklerinin göz yummayacağını, en sert yanıtın verileceğini belirtti.

Eğitim emekçileri soruşturma terörünü protesto etti

Eğitim-Sen İstanbul 5 No’lu Şubesi 20 Şubat günü, Maltepe Meydanı’nda saat 12.30’da bir basın açıklaması yaparak, 1 Aralık sonrası yapılan adli ve idari soruşturmaları protesto etti. Açıklamada, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz!” sloganları atıldı. Şube Başkanı Ali Rıza Aydın, Maltepe ilçesinde idari soruşturmalara ek olarak adli soruşturma sürecini tamamlamak üzere ön incelemenin başlatıldığını belirtti. Ayrıca yetkililerin KESK’i muhatap almaları gerekirken tek tek üyelere yönelik ceza ve baskılara başvurmalarının kabul edilemez bir tutum olduğunu söyledi.

SES’ten ücret eşitsizliklerine karşı basın açıklaması

SES İstanbul şubelerine bağlı kamu emekçileri 20 Şubat günü, SHÇEK İstanbul İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada ücret adaletsizliğinin ortadan kaldırılması ve emekçilerin birliğini parçalama çalışmasına son verilmesi istendi. SES Bakırköy Şube Başkanı Leyla Koç, burada yaptığı konuşmada, SHÇEK’teki çalışmanın ekip olarak yürütüldüğü, bakıcı annelerin ve idare hizmetlerinde çalışanların varolan haklardan yararlanamadığını, ücret dengesizliğinin çalışma yaşamındaki iş barışını bozduğunu, herkesin bu haktan yararlanması ve eşitsizliğin giderilmesi gerektiğini söyledi.

Tüm Bel-Sen üyeleri TİS hakkı için eylem yaptılar

Tüm Bel-Sen İstanbul 1 No’lu Şube üyesi belediye emekçileri, toplu sözleşme hakkı için 21 Şubat günü Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda eylem yaptılar. Bakırköy Belediyesi İşyeri Baştemsilcisi Kamil Ergün, “Gerekirse kapı kapı dolaşarak başkanı şikayet edeceğiz. Tüm demokratik haklarımızı kullanacağız, buna üretimden gelen gücümüz de dahildir” dedi.