ARSIVANA SAYFA
 
10 Şubat '01
SAYI: 06
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
İMF saldırı programı, düzenin zorlanma alanları ve devrimci görevler
TTB Merkez Konseyi açıklaması: "Ölümlere tanıklık yapmak istemiyoruz
Düzenin açmazları, mücadelenin olanakları
"Tekstil patronları saldırıda, sendika bürokratları uzlaşmada sınır tanımıyor!...
"Özgür" savcı ya da "hükümetin itibarı"
Kürdistan'da kontr-gerilla operasyonları sürüyor!
Ölüm Orucu Direnişi'yle dayanışma eylemleri
Öncü işçi inisiyatifi: Sermayenin karşısına bir sınf olarak çıkmanın zamanı gelmiştir!
Sınıf hareketi
Teslimiyet batağı terkedilmeksizin çıkış yolu bulunamaz
Ekim'den...
Direniş,katliam ve sol hareket/3
İHD İstanbul Şubesi: "Ölümleri, sakatlanmaları seyretmek istemiyoruz!"
Düzendeki çürüme ve kokuşmaya ilişkin itiraflar...
Faşist vahşetin ve devrimci direnişin Bayrampaşa cephesi.
Tutsak yakınlarının SAG eylemi
Emeperyalist küreselleşmeye militan kitlesel öfke
Uluslararası hareket
Ölüm Orucu direnişçilerinden mektup
Ölüm Orucu direnişçilerine mektup
Kitap tanıtımı: Haydari Kampı
Devrimci Taktiğin Sorunları
Yok saymak çözüm mü?
Mücadele Postası


Bu sayının
PDF formatını download
etmek için tıklayın



 
 

İHD İstanbul Şubesi: Ölüm Oruçları 111. gününde!...
Artık yeter demek için Ankara’ya gidiyoruz!..

Ölümleri, sakatlanmaları
seyretmek istemiyoruz!

"Hayata dönüş " operasyonu adı verilen ve 30 tutuklunun ölümü ve bir çok tutuklunun yaralanmasıyla sonuçlanan operasyon sonrası F tipi cezaevlerinde yaşananlar, bu sürece geçilmeden önce taşıdığımız derin kaygıları kanıtlamıştır.

Dört değişik tür bombanın atıldığı, ateşli silahlar ve iş araçlarının kullanıldığı, yüksek oranda şiddet içeren ve yok etmeyi amaçlayan ve bunu da başaran operasyonun parola sloganı ölüm oruçlarından ölmek üzere olan tutukluları kurtarmak, hayata yeniden döndürmek idi.

Daha önce bir çok defa bilançolarını açıkladığımız, acı sonuçlarını birlikte yaşadığımız bu operasyon sonrası, lüks villa olarak tanımlanan bu hapishanelere sevk edilen tutuklu ve hükümlüler işkenceye maruz kaldıklarını iddia etmişlerdir. 12 erkek tutuklu copla tecavüze uğradığını iddia etmiş, konuyla ilgili gerekli hukuki başvuruları yapmışlardır. Bir bayan tutuklu Gülay Efendioğlu, Mustafa Özen isimli gardiyan tarafından tecavüze uğradığını iddia etmiştir.

Tüm F tipi cezaevlerinde ölüm oruçları ve açlık grevleri artarak devam etmektedir. Operasyon yapılarak zor yoluyla çözülmeye çalışılan ölüm oruçları zorla çözülemediği gibi diyalog yolları da kapanmıştır. Adalet Bakanlığı operasyon öncesi kamuoyu önünde yaptığı tüm açıklamaları unutmuştur.

Ölüm oruçları 111. günündedir ve çözüm için bir adım dahi atılmamıştır. Nasıl ki F tipi cezaevleri kamuoyuna rağmen inşa edildiyse, tutuklu ve hükümlülerin ölümü de aynı şekilde ve kamuoyu susturularak gerçekleştirilmektedir.

Hiç kimsenin yükselen sesi dinlenmemektedir.
Avukatlar dinlenmemektedir!
Tutuklu ve hükümlü aileleri dinlenmemektedir!
İnsan hakları savunucuları dinlenmemektedir!
Tutuklular dinlenmemektedir!

Sorun kendi sessizliğinde devam etmekte, zorla beslemeler nedeniyle tutuklu ve hükümlüler sakatlanmaktadır. Devlet öldürmeyeceğini söylemektedir. Zorla müdahaleler sonucu yüzlerce insan sakat kalacaktır.
Zorla müdahale sonrası Semra Askeri isimli tutuklu bilincini yitirmiş, Çanakkale cezaevinden Kütahya’ya, oradan Tekirdağ’a götürülmüştür.

Edirne F Tipi Cezaevi: İsmet Ünver, Ayhan Koç, Kadri Kaya ve Recep Cingitaş ve Ayhan Bahar’ın durumları çok ağırdır. Ölüm Oruççusu Hasan Pınar 40 kiloya düşmüştür. Cengiz Bayır’ın durumunun iyi olmadığı, epilepsi hastası olduğu ve ilaçlarını para karşılığı alabileceğinin söylenmesi nedeniyle ilaçlarını alamadığı için sık sık kriz geçirdiği bildirilmiştir.

Serdar Karaçelik’in bacağındaki kurşun halen çıkartılmamıştır. Genç Ali Karabulut’un ayağında yanık yaraları var. Hüseyin Avşar aşırı kilo kaybederken kalçasında kurşun var.

Kandıra F Tipi Cezaevi: Fikret Kara operasyonda ayağından yaralanmış, tedavi amaçlı götürüldüğü Kocaeli Devlet Hastanesi’nde kelepçelenerek yaralı ayağı üzerinde 5 saat bekletilmiş. Fikret Kara, doktorların ancak ölüm orucunun bırakırsa tedavisinin yapılacağı tehdidinde bulunduklarını iddia etmiştir.

Ali Şanlı, Ahmet Özdemir ve Mehmet Zincir durumları ağır ve tuz şeker alımını kesmiş durumdalar. Kerim Tepeli tek kişilik hücrede tutulmakta, aile görüşüne götürülürken işkence gördüğünü iddia etmiştir. Cem Yıldız’ın aşırı kilo kaybı ve böbrek ağrıları mevcuttur. İdare hücreleri arama bahanesiyle hücreleri talan etmiştir. Son iki gündür tutuklular aile görüşüne çıkmamaktadır. Bazı tutuklular görüş yerine zorla, dövülerek getirilmiştir

Buca Cezaevi: Atatürk Eğitim Hastanesi’ne kaldırılan Mesut Avcı, Serhat Karadumanlı, Barış Yıldırım ve Ümit Kanlı’nın durumlarının ciddi olduğu iddia edilmektedir.

Sincan Cezaevi: Murat Kırsay, Bülent Öner, Hamit Süren, Haydar Demir, Mahmut Mete ve Cafer Tayyar Bektaş’ın durumları ağırlaşmıştır. (...)

Gebze Cezaevi: Cem Yıldız’ın durumu ağır. Cem Yıldız’a İzmit Devlet Hastanesi’nde zorla müdahale edilmek istenmiş, ancak o kabul etmemiştir. Alişan Yılmaz operasyonda kafasından aldığı darbe nedeniyle üç gün komada kalmış ve Kartal Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştır. Kenan Taybora operasyon sonrasında ağır yaralanmış ve Bayrampaşa Devlet Hastanesi’nde tedavisi sürmektedir, bilinci yeni açılmış fakat vücudunu hareket ettirememektedir.

Ankara Numune Hastanesi’nde bulunan ölüm oruççusu Fatma Hülya Tümgan’ın her geçen gün durumu ağırlaşmaktadır. Kalp rahatsızlığı, baş ağrısı ve vücudunda uyuşma mevcuttur. Sevinç Şahingöz’ün durumu ağırlaşmıştır. Kemik erimesi ve halsizlik mevcut.

Uşak Cezaevi: Vicdan Şahin yatağa bağlı yaşamaktadır, aşırı kilo kaybına uğramıştır. Sevgi Erdoğan’ın hareketlerinde kısıtlanma, görme ve duyma problemi var, durumu ağır. Zeliha Koyupınar katliam sırasında jandarma tarafından yatağa kelepçelendiği için bombalardan zehirlenmiş ve şu an solunum problemi yaşıyor. Gülten Işık aşırı kilo kaybetmiş ve durumu ağırlaşmıştır. Mehtap Tayboğan mide kanaması geçirdi. Gönül Aslan’ın durumu ağırlaşmıştır.

Kartal Cezaevi: Muhabbet Kurt operasyon sonrasında bacağından aldığı yaralara ameliyatla müdahale edilmiştir. Ölüm orucunu sürdüren Zeynep Arıkan zorla, bir operasyonla hastaneye kaldırılmış ve müdahale kabul etmediği için geri getirilmiştir.

Ermenek Cezaevi: Tutuklular, görüşe getirilirken sözlü taciz, küfür ve dayağa maruz kaldıklarını beyan etmişlerdir.

Elbistan Cezaevi: Ölüm orucunda bulunan Bülent Tunç, Mesut Tunç, Kazım Keleş ile Satı Kılıç’ın durumları ağırlaşmıştır. Tutuklularda baş dönmesi mide bulantısı, görme bozuklukları, konuşamama gibi sorunlar baş göstermiştir.

Cezaevlerinde son derece zor olanaklarla tutuklu ve hükümlü aileleri, onların örgütleri, Tabip Odaları ve avukatlar aracılığıyla açıklanan, kamuoyuna duyurulan bilgiler ve iddialar derneğimiz tarafından takip edilmektedir.

Tüm bu F tipi cezaevlerinde insan hakları ve mahkum haklarına aykırı uygulamalar olarak:

* Tek kişilik ve üç kişilik hücrelerde tam bir tecrit yaşanmaktadır.
* Tutuklu ve hükümlülerin dış dünya ile tek ilişki biçimi olan aile ve avukat görüşleri sınırlı tutulmakta, disiplin cezası aldıkları gerekçesiyle aile görüşü yasaklanmaktadır.
* Cezaevi içerisinde ortak yaşam mekanları kullanılmamaktadır.
* Acil sağlık sorunlarının çözümü için gerekenler hayata geçmemektedir. Özellikle havalandırma kapılarının kapalı olduğu saatlerde ve tek kişilik hücrelerde bu mümkün görünmemektedir.
* Yaşamsal gerekliliklerin bir çoğu dışarıdan ve idare tarafından denetlenmektedir. Bu, çoğu kez baskı aracı olarak da kullanılmaktadır. Örneğin Süper FM radyo tek kanalı ve yüksek sesle çalınmaktadır.
* İlan edilen sayıda ve özellikle giysi dışında eşya alınmamaktadır. Kitap olarak sadece okul, ders kitapları alınmakta, gazetelerin promosyon amaçlı olarak verdiği kitap ekleri dahi tutuklu ve hükümlülere verilmemektedir. Gazetelerden Evrensel ve Yeni Gündem içeriye alınmamaktadır.
* Personel, malzeme ve düzenleme eksiklikleri mevcuttur
* Kantinde fahiş fiyatla satış yapılmakta, ailelerden alınabilecek pek çok madde kantinden satılmaktadır.
* Tutuklulara sevklerde ve sayımlarda dayak ve onur kırıcı muamele yapılmaktadır. Tutuklulara ilk günlerde sayım nizamı dayatılmış, daha sonra bu uygulama görüşe çıkarılırken sağa sola bakma şeklinde komutlarla devam etmektedir. Aile ve avukat görüşlerinde aileler ve avukatlara onur kırıcı ve ahlak dışı arama yapılmaktadır.
Bu uygulamalar uluslararası tutuklu ve hükümlüler için uyulması gereken asgari standartlara aykırıdır.

Bu uygulamalar İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi kişisel haklar ve özgürlükler ile ilgili maddeler ve tutuklular açısından düzenlenen diğer pek çok ulusalüstü belgeler, anlayışlar ve bildirgelerdeki maddelerle çelişmektedir.

Bu tür bir uygulama dünyanın hiçbir yerinde şu an bu denli umarsız kullanılmamaktadır.

Dünyanın hiçbir yerinde yaşam hakkının kutsallığı bu denli çiğnenmemiştir.
Bizler insan hakları savunucuları, bu işin asıl cefasını acısını çeken aileler, eşler, kardeşler, analar, babalar ve çocuklarla birlikte:

Artık Yeter Demek İçin Ankara’ya Gidiyoruz.
Artık Yeter, Sorun Çözülmelidir!
Ölümleri Seyretmek İstemiyoruz.
12 Şubat 2001’de Ankara’dayız

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi