ARSIVANA SAYFA
 
10 Şubat '01
SAYI: 06
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
İMF saldırı programı, düzenin zorlanma alanları ve devrimci görevler
TTB Merkez Konseyi açıklaması: "Ölümlere tanıklık yapmak istemiyoruz
Düzenin açmazları, mücadelenin olanakları
"Tekstil patronları saldırıda, sendika bürokratları uzlaşmada sınır tanımıyor!...
"Özgür" savcı ya da "hükümetin itibarı"
Kürdistan'da kontr-gerilla operasyonları sürüyor!
Ölüm Orucu Direnişi'yle dayanışma eylemleri
Öncü işçi inisiyatifi: Sermayenin karşısına bir sınf olarak çıkmanın zamanı gelmiştir!
Sınıf hareketi
Teslimiyet batağı terkedilmeksizin çıkış yolu bulunamaz
Ekim'den...
Direniş,katliam ve sol hareket/3
İHD İstanbul Şubesi: "Ölümleri, sakatlanmaları seyretmek istemiyoruz!"
Düzendeki çürüme ve kokuşmaya ilişkin itiraflar...
Faşist vahşetin ve devrimci direnişin Bayrampaşa cephesi.
Tutsak yakınlarının SAG eylemi
Emeperyalist küreselleşmeye militan kitlesel öfke
Uluslararası hareket
Ölüm Orucu direnişçilerinden mektup
Ölüm Orucu direnişçilerine mektup
Kitap tanıtımı: Haydari Kampı
Devrimci Taktiğin Sorunları
Yok saymak çözüm mü?
Mücadele Postası


Bu sayının
PDF formatını download
etmek için tıklayın



 
 

Öncü İşçi İnisiyatifi’nin sürdürdüğü çalışmalara katılan
işçilerin gözlem ve değerlendirmeleri...

Sermayenin karşısına bir sınıf olarak
çıkmanın zamanı gelmiştir!

Biz metal ve tekstil sektöründe çalışan işçileriz. İstanbul’un Avrupa yakasında organize edilen ve işçi-emekçilerin sorunlarının tartışıldığı geniş katılımlı toplantıya biz de katıldık. Toplantıda tekstil sektörünün ve birçok sektörün sorunları dile getirildi.

Önplana çıkan genel sorunlar başlıca şöyle idi; sigortasız çalışma, maaşların ödenmemesi, işçi sirkülasyonu, işçilerin birbirleriyle rekabete sürüklenmesi, zorunlu mesai, tüm bunlara bağlı olarak sendikal ve genel faaliyet yürütmenin zorluğu vb.

Metal sektörü üzerinden tartışılan sorunlar; ağır iş şartlarına karşın ücretlerin düşük olması, iş güvencesinin olmaması, kimyasal maddelerin yaydığı kokuların çeşitli hastalıklara yolaçması ve taşeronlaştırmanın yaygınlığı gibi, diğer sektörlerle ortaklaşılan sorunlardı.

Bu sorunların çözümüne nasıl ulaşılabileceği üzerine tartıştık. Ortak tartışma sonucunda, örgütlenmekten başka çıkar yol olmadığı konusunda herkes hemfikirdi. Örgütlü bir çalışma yürütebilmek için faaliyet komitesi seçmek gerekliydi. Komitenin bileşenleri gönüllü arkadaşların öne çıkmasıyla belirlendi.

Komitenin ilk toplantısında, “Tüm işçi ve emekçileri sermayenin saldırılarına karşı BİRLEŞİK MÜCADELEYİ YÜKSELTMEYE ÇAĞIRIYORUZ!” başlıklı bildirgeyi çıkardık. Kitle örgütlerine, legal sol parti binalarına ve sendikalarda örgütlü işyerlerinin toplantı salonlarının panolarına asma kararı aldık. Hemen ardından bildirgemizi ulaştırılması gereken yerlere vakit kaybetmeden ulaştırmaya başladık.

Eğitim-Sen, ÖDP, EMEP, Manşet ve Expres gazetesi, HADEP, Petrol-İş, Halkevleri, Dayanışma gazetesi ve CHP, bildirilerimizi ilk ulaştırdığımız yerler oldu. Ayrıca, Cengiz Tekstil işçilerinin toplandığı yere, Avcılar ve Küçükçekmece Belediyesi’nin tüm birimlerine ve Esenyurt İşçievi’nde düzenlenen toplantıya katılan değişik sektörlerden işçi arkadaşlara bildirimizi dağıttık.

Bildirgemizin ulaştırılması esnasında olumlu-olumsuz tepkiler aldık.

HADEP, Eğitim-Sen, Dayanışma, CHP, Avcılar ve Küçükçekmece Belediyesi’nin bütün birimleri, bildirgemizi ilgiyle karşıladılar. Bazı yerlerde bildirgemizi biz astık. Bazı yerlerde ise kendileri asmak istediler. Manşet ve Expres gazetelerine bildirgemizi içeriğini anlatarak verdik. Verdikleri karşılık, böyle anlamlı bir çalışmayı gazetelerinde ücretsiz yayınlayabilecekleri şeklinde oldu.

Cengiz Tekstil’den katılan arkadaşların desteğiyle yayınladığımız bildirgenin altına Cengiz Tekstil işçileri imzası atmamızı bazı işçi arkadaşlar eleştirdiler. Bu eleştiri; “Esenyurt’tan tekstil işçileri imzası olduğu halde, niye bizim imzamızı ayrıca atıyorsunuz? Biz Esenyurt tekstil işçileri kapsamında yer alıyoruz” şeklindeydi. Biz ise, “Cengiz Tekstil işçilerinin sürdürmüş olduğu direnişe atfen böyle bir imza kullandık. Kaldı ki toplantıya katılan bazı arkadaşlarınızla birlikte bu kararı aldık” dedik.

Bildirgemizi EMEP’e götürdük. Alışık olduğumuz grupçu bakışaçısıyla; bu bildirgede yeralan söylemlerin gereğini zaten yaptıklarını, bundan dolayı da asmaya gerek duymadıklarını söylediler. Bu arada biz “gençler”i kırmamak için asabileceklerini eklemeyi de ihmal etmediler. Elbette bu tutumlarına şaşırmadık. Öyle ya, bu liberal işçi politikacıları ne de olsa sınıfın tek temsilcileri, onların gevşek liberal “sınıf parti”leri varken sınıfa yönelik başka çalışmaların ve iddiaların sözü mü olurdu.

Bir sonraki toplantıda sorunlarımızın ve taleplerimizin yeraldığı bir bildiri çıkarma kararı alındı. Hemen ardından, “Tüm işçi ve emekçileri, sermayenin saldırılarına karşı; BİRLEŞİK MÜCADELEYİ YÜKSELTMEYE ÇAĞIRIYORUZ!” başlıklı ve “İstanbul Avrupa yakasından çeşitli sektörlerde çalışan öncü işçiler” imzalı çok sayıda bildiri çıkarttık. Bildirilerimizi birçok fabrikada servislere, işçilerin sabahları toplandıkları güzergahlara dağıtmaya başladık. Genel olarak dağıtımlarda (bir fabrika dışında) olumsuz bir tepkiyle karşılaşmadık. Oldukça olumlu karşılayanlar, soru soranlar oluyordu. Kimisi yazılan şeylerin doğru olduğunu, ama bu birliği ve beraberliği yaratmanın zor olduğunu dile getiriyorlardı. Biz de, şu an ihtiyaç duyduğumuz birlik ve örgütlülüğü yaratmanın kolay olmadığını, ama imkansız da olmadığını, bunun için emek vermek gerektiğini vurguladık.

Bildiri dağıtımına devam ediyoruz. Çalışmada çeşitli araçlar yaratıp daha geniş kitlelere ulaşarak, onları mücadeleye katacağız. Çünkü, sermaye devletinin biz işçi ve emekçilere dayattığı insanlık dışı yaşam koşullarına, faşist baskı ve katliamlara karşı sınıfsal örgütlülüğümüzü sağlayıp bir sınıf olarak sermayenin karşısına çıkmanın zamanı gelmiştir.

Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!

Öncü İşçi Komitesi’nden işçiler



Kazanmanın yolu örgütlü mücadeleden geçiyor

İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!

Sermaye düzeninin biz işçi ve emekçilere yönelik saldırısı her geçen gün azgınlaşıyor. Bugün çok daha sistemli ve acımasız bir saldırıyla karşı karşıyayız.

İşçilere sefalet ücreti, taşeronlaştırma, esnek üretim, sendikasızlaştırma ve özelleştirme dayatılmaktadır. Her türlü hak arama mücadelesi sermayenin terör güçleri polis ve jandarma tarafından dipçik ve copla bastırılmaya çalışılmaktadır. İşçiler tam bir ücretli köle haline getirilmek istenmektedir. Telekom, THY gibi devlet kuruluşları özelleştirilmekte, SSK tasfiye edilmektedir.

Bu saldırıları boşa çıkarmak, haklarımızı savunmak, sermayenin karşısında örgütlü bir sınıf olarak durmak ve taban örgütlülüğünü sağlamak için, İstanbul’un çeşitli bölgelerinde değişik işkollarından (tekstil-metal) öncü ve devrimci işçiler olarak toplantılar düzenledik. Canlı bir tartışma ortamında geçen toplantıda sınıfa yönelik saldırıları, işçilerin durumunu, direnişte olan fabrikaları tartıştık. Devletin cezaevlerinde gerçekleştirdiği katliamı lanetleyip, devrimci tutsaklarla dayanışmayı yükseltmek için biz işçilere düşen görev ve sorumluluklara dikkat çektik. Toplantılar sonucunda belli kararlar aldık. 5 bin adet bildiri hazırladık ve taleplerimizi içeren bir deklarasyon yayınladık:

- İMF’nin ekonomik-sosyal yıkım politikalarına, emperyalist yağma ve sömürüye hayır!
- Özelleştirmeler durdurulsun. Tahkim yasası iptal edilsin!
- Gaspedilen sosyal haklar geri verilsin!
- Tüm çalışanlara grevli-toplusözleşmeli sendika yasası! Yasa işçilerin talepleri doğrultusunda değiştirilsin! Bütün çalışanların ücretleri toplusözleşmeyle belirlensin!
- Aynı işi yapan işçiler arasında ücret eşitsizliğine hayır! Eşit işe eşit ücret!
- İnsanca yaşamaya yetecek vergiden muaf asgari ücret!
- Tüm çalışanlara genel sigorta hakkı!
- SSK’nın tasfiyesi durdurulsun. Sigortasız işçi çalıştırma engellensin!
- Esnek üretim, parça başı çalışma, taşeronlaştırma yasaklansın!
- Çalışma günü 7 saatle sınırlansın. Zorunlu fazla mesailer yasaklansın!
- Örgütlenme, hak arama ve gösteri yapmanın önündeki her türlü engel kaldırılsın!
- İşçi ve emekçilere, devrimcilere, hakkını arayanlara dönük her türlü baskıya, işkence ve katliama, hücre ve tecrit politikalarına son verilsin!

Bildirilerimizin en geniş işçi ve emekçi kitlelere ulaşması için görev dağılımı yaptık.

Çalıştığımız fabrika mevsimlik işçi çalıştırmaktadır. Asgari ücretle çalıştırılan bu işçileri patron sırasıyla işten çıkarmaktadır. 50’ye yakın işçi işten atıldı.

Fabrikamız Türk Metal Sendikası’nda örgütlü ve şu an sözleşme masasına oturmuş durumda. Patron %5 gibi komik bir zam önerdi. İşçiler buna karşı tepkililer, fakat herşeyi sendika ağalarından bekliyorlar.

İşçiler olarak haklarımızı kazanmanın yolu, fabrikalarda taban örgütlülüklerini yaratmak, sendikalarımızı işlevli hale getirmek ve patron uşağı sendika ağalarının denetiminden çıkarmaktan geçiyor. Bu ise, fabrikalardaki öncü ve devrimci işçilerin örgütlü mücadeleleri sonucu olacaktır.

İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!
Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!

Davutpaşa’dan metal işçileri