ARSIVANA SAYFA
 
10 Şubat '01
SAYI: 06
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
İMF saldırı programı, düzenin zorlanma alanları ve devrimci görevler
TTB Merkez Konseyi açıklaması: "Ölümlere tanıklık yapmak istemiyoruz
Düzenin açmazları, mücadelenin olanakları
"Tekstil patronları saldırıda, sendika bürokratları uzlaşmada sınır tanımıyor!...
"Özgür" savcı ya da "hükümetin itibarı"
Kürdistan'da kontr-gerilla operasyonları sürüyor!
Ölüm Orucu Direnişi'yle dayanışma eylemleri
Öncü işçi inisiyatifi: Sermayenin karşısına bir sınf olarak çıkmanın zamanı gelmiştir!
Sınıf hareketi
Teslimiyet batağı terkedilmeksizin çıkış yolu bulunamaz
Ekim'den...
Direniş,katliam ve sol hareket/3
İHD İstanbul Şubesi: "Ölümleri, sakatlanmaları seyretmek istemiyoruz!"
Düzendeki çürüme ve kokuşmaya ilişkin itiraflar...
Faşist vahşetin ve devrimci direnişin Bayrampaşa cephesi.
Tutsak yakınlarının SAG eylemi
Emeperyalist küreselleşmeye militan kitlesel öfke
Uluslararası hareket
Ölüm Orucu direnişçilerinden mektup
Ölüm Orucu direnişçilerine mektup
Kitap tanıtımı: Haydari Kampı
Devrimci Taktiğin Sorunları
Yok saymak çözüm mü?
Mücadele Postası


Bu sayının
PDF formatını download
etmek için tıklayın



 
 

İşçilere karşı arsızlık örneği oyunlar

Kısa bir süre önce patron “eğitim çalışması” adı altında yeni bir uygulama başlattı. Sermayenin son taktiklerinden biri olan bu uygulama üzerinde duracağım.

Çalıştığım fabrika orta ölçekli ve yabancı sermaye ortaklı. Geçtiğimiz yıl, General Motors, Chrysler, Ford vd. tekellerin yönetimi altında verilen “OS Küveys 2000 Kalite Belgesi”ni alan bir fabrika. Bunun, dünyada sınırlı sayıdaki işletmeye verilen bir belge olduğu söyleniyor.

Önce bu belge üzerinde toplantılar yapıldı. Toplantılarda en fazla kalite sistemi üzerinde duruldu.

Saatte belirli sayıda iş istendiği için, ürünlerde hata çıkması normaldir. İşler yoğun olduğunda hızlı ve daha çok çalışıldığı için, ürünlerde daha fazla hata çıkar. Atölye şefi işçileri toplayıp herkesin önünde hatadan sorumlu işçiye hakaret edip aşağılar. Bu bir yönetim tarzı. Şeflerin işçiler üzerinde yarattığı korkunun yanısıra büyük bir öfke birikimi sözkonusudur. Patron şefe yüklenir, şef de işçilere... Bu nedenle şefin biri bunalıma girdi. En ufak bir şeyde hayvan gibi bağırıp bizi aşağılıyordu. İşçiler artık bu durumu kanıksamışlardı ve sınırlı bir şekilde tepki gösteriyorlardı.

Temmuz dönemiydi. Kapitalist işveren, zam nedeniyle ortaya çıkan tepkilerin farkındaydı. Bir öneri kutusu koyup, işçilerin öneri ve şikayetlerini yazarak buraya atmalarını istedi. Fakat daha başında, maaş ve yemek gibi temel konularda öneri ve şikayetlerimizi kabul etmeyeceklerini ve değerlendirmeye almayacaklarını da söyledi. Öneriler sadece nasıl daha iyi ve daha fazla üretim yapılacağı konusunda olacaktı. Ya da makinelerle ilgili sorun ve şikayetler değerlendirilecekti. Yani, kölelik zincirlerimizi kendi ellerimizle daha da sıkılaştıracaktık.

Bir süre sonra bizi yine toplayıp, daha iyi ve hatasız üretim için atölyelerde gruplar oluşturma düşüncesinden bahsettiler. Bu gruplar ortaya çıkabilecek hataları önlemek için çalışan ekipler olacaklardı. Böylece, bizim fikrimizi alarak, bizi daha iyi nasıl sömüreceklerinin yöntemlerini bizden öğrenmeye çalışıyorlardı.

Geçtiğimiz günlerde bir toplantı daha yaptılar ve öneri yapan birkaç işçiyi kutladılar. Patron toplantının amacını açıklayan bir konuşma yaptı. Demokrasiden başladı, haklarımızdan çıktı. Öneride bulunmak bizim hakkımızmış, bunu kullanmalıymışız, vb... İşçilere pasta getirerek sözde bir kutlama düzenlediler. İdari personelin çoğu bu kutlamada hazırdı. Bir işçinin önerisi kabul edilmişti. Patron yalakası olan bu işçinin önerisi, fabrika yönetimiyle işçiler arasında daha iyi ilişkiler kurulması ve pekiştirilmesi için gezi ve toplantılar düzenlenmesiydi. İşçi çiçek verilerek ödüllendirildi. Bu çiçekli ve pastalı törenle duygularımızı okşayarak, sömürüyü meşrulaştırmaya çalıştılar.

Bunun zam dö
nemine getirilmesi bilinçli bir taktik, zira bu ay zamlı çalışıyoruz. Fabrikada belli politikalar her dönem uygulanır. Örneğin işten atmalar çok sık yaşandığı için, işçiler tarafından artık kanıksanmış durumdadır. Zam konusunda da aynıdır. İkinci zam düşük yapılır ve asıl zammın yılbaşında yapılacağı söylenir. Yılbaşındaysa hiçbir fark olmaz.

Patronların, biz işçilerin fikirlerini ve haklarını önemsedikleri için böyle bir öneri sistemine başvurmadıkları yeterince açıktır. Bu bir yana, patron bugün yapacağı üç kuruş zammı nasıl kapatacağının hesabını yapıyor. Utanmadan haklarımızdan bahsetmesi, bizim daha iyi sömürülmemize yönelik fikir ve önerilerimizi sunmamız içindir.

Genel olarak metal sektöründe, işçiler arasında rekabeti körüklemek, ayrımcılığı artırmak için buna benzer politikalar (işçi ödüllendirme, yılın işçisi, ayın işçisi vb.) uygulanmaktadır. Kimi büyük fabrikalarda altın verilerek ödüllendirme bile yapılmaktadır.

Biz öncü ve sınıf devrimcisi işçiler, sermayenin bu kirli oyunlarını işçiler nezdinde teşhir etmeliyiz. Bunların arkasından farklı saldırılar geleceği bilincini yerleştirmeliyiz.

Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!

Bir metal işçisi/İstanbul



Ekonomi üniversitesi yapılması için İzmir Ticaret Odası’na devredilen Sümerbank fabrikası ile ilgili olarak iş çıkışında işçilerle konuştuk...

“Sonuna kadar direneceğiz!”

- Sümerbank’ın satışıyla ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

1. işçi: Özelleştirildiği gün yürüyüş yaptık. Özelleştirmeye tüm işçiler olarak karşıyız. Birilerine peşkeş çekiliyor.

- Bundan sonra na yapmayı düşünüyorsunuz?

1. işçi: İşçi arkadaşlarla birlikte sonuna kadar direneceğiz.

2. işçi: Buraya ekonomi üniversitesi yapacaklarmış. Sermaye sahibi insanların çocukları burada eğitim görecekler. Madem bunların bu kadar paraları var, bölgemiz içinde Türkiye’nin sayılı üniversiteleri var, oraya destek versinler. Orada fakülte açsınlar, buraya dokunmasınlar. Kendi çocukları okuyacak burada, benim çocuklarım okuyamayacak. Çünkü ben dolar üzerinden 5-10 bin dolar veremeyeceğim, çocuklarımı okutamayacağım.

3. işçi: Şu anda mücadelemizi devam ettireceğiz, başka yapılacak bir şey yok. Kapattırmamak için mücadele edeceğiz.

- Teksif’in düşündüğü bir şeyler var mı? En son yürüyüş olmuştu. Sizce fabrikayı kapattırmamak konusunda kararlı mı?

3. işçi: Ben buna inanmıyorum. Çünkü bugüne kadar özelleştirme yapılan yerlerde arkadaşlarımızın hepsi dışarda kaldı.

4. işçi: İşçilerin iş garantisi konusunda, işçileri başka yerlere göndermeleri gerekiyor. İşçilerin geleceğinin garanti olması için. Yani işçiler, başka bir yerden garanti verilmeden fabrikanın kapatılmasını istemiyorlar. Ya fabrika kapatılmasın ya da garanti versinler. Arkadaşlar bu konuda birlik ve beraberlik içerisindeler.

5. işçi: Bizim garantimiz olsa eylem yapmayız. Bizim garatimiz yok ki şimdi. Eylemimize devam edeceğiz. Eylemlerimiz devam edecek.

- Peki şimdiye kadar yapılan eylemler sizce yeterli mi?

5. işçi: Yeterli olsa da olmasa da devam edeceğiz. Bundan önce de 3130 işçi daha özelleştirmelerden dolayı kurban verildi. Daha önce olduğu gibi, POAŞ’ta olduğu gibi, bazı yerlerde olduğu gibi. Şimdi sıra bize geldi. Ne şartlarda bilemiyorum, ama Özel İdare’den gelen bilgiye göre, size iş güvencesi vereceğiz diyorlar. Ama nereye yerleştirecekler?

6. işçi: En son giren işçi ‘85’te dedi arkadaşımız. Burdaki insanların en genci 40-45 yaşında. 40 yaşına kadar adam hep burda çalışmış.

Başka bir meslek edinmemiş. Bir iş yapmamış adama devlet iş vermiyorsa kim iş verecek yani? Zamanında almasalardı, adam başka bir iş kolunda çalışsaydı başka bir mesleği olurdu. Şimdi kapıya kondu mu kimsenin iş güvencesi yok.

- Ne yapmak gerekiyor?

6. işçi: Ne yapmak gerekiyor? İşçilerin eylemlerde birleşip devam etmesi gerekiyor. Devletin bu konuları göz önünde bulundurması lazım. Yani gelecek, coplanacak, adı bilmem neye çıkacak. Devlet bizi polisle, şunla bunla başbaşa bırakmasın. Burdaki insanlara iş versin. Buradaki fabrika üretim yapıyor, çalışıyor. İnsanlar işsiz kalmasın, çocuklaramız aç kalmasın. Dedim ya, burdaki insanlar en az 40-45 yaşında. Herkesin çocuğu okuyor. Üniversitede okuyor, ortaokulda okuyor, ilkokulda okuyor. Okul masraflarını gideremez. Burdaki insanlar sokakta kalınca aç kalır.

- Mücadeleye devam edecek misiniz?

6. işçi: Mücadele şart. Mücadele edeceğiz. Gerekirse buraya barikat kurarız, yine de mücadelemize devam edeceğiz.

- TEKSİF sizce bu konuda yeterli mi?

6. işçi: TEKSİF’in şimdiye kadar yeterli olduğuna inanmıyorum. Türk-İş bir defa yeterli değil. Çünkü zamanında özelleştirmenin altına imza attılar.

Kızıl Bayrak/İzmir



Kısa kısa haberler...

Birleşik Sağlık-iş İzmir Şubesi’nden
sürgünleri protesto

Birleşik Sağlık-iş İzmir Şube Başkanı Akın Mandak, yaptığı yazılı açıklamayla üyelerinin sürgün edilmesini protesto etti. Açıklamada şunlar söylendi: “...Çok sayıda yöneticimiz ve üyelerimiz üzerinde baskılar yoğulaşmaktadır. Birleşik Sağlık-İş, halkımızın sağlığını, ulusötesi sermaye çevrelerinin peşkeşine açan, hastanelerimiz mikrop saçar hala getiren ve sağlık çalışanlarının haklarını hiçe sayan anlayışlarla sonuna kadar mücadele edecektir.”

Ümraniye PTT’de baskı ve sürgünlere proteso

3 Şubat 2001 tarihinde Ümraniye PTT’si dağıtım bölümünde çalışan Haber-Sen üyesi iki memur sürgün edildi. Haber-Sen Anadolu Yakası şubesince yapılmak istenen basın açıklaması polis ve idare tarafından engellenmeye çalışılmasına rağmen, sonuçta açıklama yapıldı. PTT Ümraniye Merkez Müdürlüğü önünde yapılan açıklamayı, Haber-Sen Şube başkanı Kadir Baydemir yaptı. Açıklamada polis ve idarenin baskısı kınanarak, Ümraniye PTT Merkezi’nde uzun zamandır iki geçici başdağıtıcının neden olduğu sorunların yaşandığını, dağıtıcılar üzerinde baskı uygulandığı, hakarete varan konuşmaların yapıldığı ve bu kişilerin görev yerlerinin değiştirildiğini, ancak tekrar geri döndükleri belirtildi. Daha sonra da işyeri temsilcisi Orhan Özaltun ve üye Halil Yıldırım’ın sürgün edildikleri, sürgün edilen iki kişinin görevlerine iade edilmeleri istendi.