Ölüm Orucu Direnişi İsviçre kamuoyuna maledildi...
Cenevredeki açlık grevi eylemi düzenlenen bir mitingle sona erdirildi
rÖncelikle açlık grevi eyleminin önemli ölçüde amacına ulaştığını belirtmek istiyoruz. İsviçre kamuoyunun, partilerin, sendikaların, parlamenterlerin, basının, ilerici kurumların, insan hakları kuruluşlarının dikkatini Türkiye cezaevlerine ve ÖO Direnişine çekmeyi başardık. Açlık grevi eylemi somut bir destek ve karşılık buldu.
20 Kasım tarihinde başlatılan açlık grevi ve ilk haftaya sığdırılan çalışmalar, 25 Kasım tarihli Kızıl Bayrak sayfalarına yansıdı. Eylemin sonraki sürecini ve yapılanları genel olarak özetlemek istiyoruz.
Açlık grevi eylemi ikinci haftasında da ilgi konusu olmaya ve destek görmeye devam etti. Yerli ve yabancılar grevi ziyaret etmeyi sürdürdüler. Kurumlara, kuruluşlara, basına ve kamuoyuna yönelik çalışmalar devam etti. Açlık grevcileri önlükleriyle birlikte şehrin kalabalık merkezlerinde ve pazar yerlerinde bildiriler dağıttı. Dayanışma hareketi yöneticisi ve basın temsilcisi eylemi ziyaret etti ve komite tarafından bilgilendirildi. İsviçre-Küba Derneği temsilcisi grevi ziyaret ederek başarı ve destek mesajını iletti. Tunus İnsan İakları ve Özgürlüklere Saygı Komitesi, Tunus cezaevlerinde açlık grevinde bulunan tutsaklarla dayanışmak amacıyla bir miting düzenledi. Açlık grevcileri ve ziyaretçilerle birlikte topluca eyleme destek sunuldu ve bildiriler dağıtıldı. Ebu Jamale özgürlük! komitesi tarafından bir gün sonra yapılan mitinge de yaklaşık 100 kişilik bir katılımla destek sunuldu. Eylemde pankart açıldı, bildiriler dağıtıldı, ÖO Direnişi, talepleri ve süreçle ilgili bir konuşma yapıldı.
Cenevre Parlamentosunda 26 parlamenterin katıldığı bir toplantıya, açlık grevi komitesi adına iki temsilci katıldı. Hazırlanan dosyalar parlamenterlere verildi. SAG ve ÖO Direnişiyle ilgili kısa bir konuşma yapıldı. Parlamenterler konuyu 1 Aralık 00 tarihli otrumda gündemlerine alacaklarını belirttiler.
Birleşmiş Milletler Yüksek İnsan Hakları Komitesiyle de açlık grevi komitesi adına bir heyet görüşme yaptı. Cezaevleri süreci ve ÖO Direnişi anlatıldı, dosya verildi ve talepler dile getirildi. Gerekli ilgiyi göstereceklerini, sorunla yakından ilgileneceklerini, zaten Ulucanlar katliamıyla ilgili Türk devletini suçlu bulduklarını ve savunma isteyeceklerini belirttiler. Görüşülen milletvekilleri, Adalet, İçişleri ve Başbakanlığa gönderdikleri protesto mektuplarının örneklerini açlık grevi komitesine ilettiler. Tutsakların taleplerini de içeren açıklamaları, hazırlanan bir mektup ve protesto kartlarından oluşan ve istemlerimizi dile getiren ince bir dosya 300 milletvekiline postalandı.
Cenevrenin kurtuluşu kutlamalarında Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz! pankartı açıldı ve bildiriler dağıtıldı. Açlık grevinin yapıldığı Cenevre Halkevinde ziyaretçi ve destekçilerden oluşan kalabalık bir kitleye hitaben sürece ilişkin bir konuşma yapıldı. Açlık grevi süresince yapılanlar açıklandı ve önümüzdeki eylemliliklere daha etkin katılımda bulunmaları çağrısı yapıldı.
2 Aralık günü Birleşmiş Milletler önünde 400ü aşkın bir kitleyle miting yapıldı. Mitingde, parlamentoda grubu bulanan Dayanışma hareketinden bir yetkili, anlamlı bir konuşma yaptı. Eylemimizle dayanışma içinde olduklarını ve ÖO direnişçilerini selamladıklarını dile getirdi. 1 Aralık 00 tarihli oturumda cezaevleri sorununu gündemlerine aldıklarını, Türkiyenin uyarılması ve gerekli tutumun alınması için Federal Hükümet düzeyinde girişimlerde bulunmasının kabul edildiğini, somut kararlar aldıklarını açıkladı.
Mitingte Kızıl Bayrak, Devrimci Demokrasi ve Kurtuluş adına ortak bir konuşma yapıldı. Ceyhan Cezaevindeki TKİP, DHKP-C ve TKP(ML) dava tutsaklarının mesajı ve Hoşçakalın! başlıklı mektupları okundu. Ayrıca Çankırı Cezaevindeki Ölüm Orucu direnişçisi TKİP tutsaklarının ve Gebze Cezaevindeki TKİP ÖO direnişçilerinin, ayrıca TKİP Yurtdışı Örgütünün mesajları okundu. TKP(ML) MK, Dersim Bölge Komitesi ve DHKP-C mesajları da okunanlar arasındaydı. Özgür Gelecek mitinge destek sundu. ATİK mesajı okundu. Atılım çevresi de sembolik düzeyde mitinge katılım sağladı ve mesajı okundu.
Direnişin sesini
Avrupa Parlamentosuna da taşıdık
Yurt dışında yaklaşık bir yıldır bazen yoğunlaşan, bazen zayıflayan bir çalışmayla hücre saldırısına karşı teşhir kampanyası yürütüldü. Zaman zaman yürüyüş ve mitinglerle birleştirilerek sürdürülen bu kampanya, 20 Ekim tarihinden itibaren bizim açımızdan tümüyle farklı bir eksene oturdu.
20 Ekimde yoldaşlarımız ve siper yoldaşları süresiz açlık grevi ve ölüm orucu direnişini başlattılar. Artık söz sırasını eyleme, direnişe bırakmıştı. Direnişin sesini, Avrupanın her yerine yaymalı, destek amaçlı eylemli tepkiler örgütleyerek direnişin gücüne güç katmalıydık. Her sözümüz, her çağrımız ve çabamız direnişe, direnişin zaferine hizmet etmeliydi. Hızla böyle bir çabanın içine girdik.
Bu çerçevede diğer etkinliklerin yanısıra Avrupanın birçok yerinde yürüyüş ve mitingler yapılacaktı. Amacımız bir yandan direnişin sesini, haklılığını ve meşruiyetini bulunduğumuz ülkelerdeki işçi ve emekçilere iletmek, diğer yandan ise, örgütleyeceğimiz eylemli tepkileri de arkamıza alarak uluslararası tüm kurum ve kuruluşları harekete geçirmekti. Bu perspektiften hareket ederek, yürüyüş ve mitinglerin merkezini, Berlinde Alman Parlamentosu, Cenevrede Birleşmiş Milletler merkezi, Londrada Uluslararası Af Örgütü ve Brükselde Avrupa Parlamentosunun önü olarak belirlemiştik.
Bir yandan destek açlık grevimizi sürdürürken, öte yandan yürüyüş için hazırlıklar yaptık. Nihayet 1 Aralıkta ortaklaşa kiraladığımız otobüslerle Brüksele gittik. Hafta içi olmasına rağmen 500 kişilik bir kitle toplayabildik. Yürüyüşümüzün en önünde Ölüm Orucu İle Dayanışma Komitesi imzalı pankart taşındı. Destek açlık grevinde olanlar, üzerindeki grev önlükleriyle pankartın arkasında dizilmişlerdi. Onları, altında direnişin sahibi üç partinin imzalarının yazıldığı pankartlar ve kortejleri izliyordu. Katılımın azlığına rağmen, yürüyüşe militan ve coşkulu bir ruh hakimdi. Başta Yaşasın Ölüm Orucu direnişimiz! ve Devrimci tutsaklar onurumuzdur! şiarları olmak üzere hep bir ağızdan sloganlarımızı attık. Deyim uygunsa Avrupa Parlamentosunun duvarları yürüyüş ve mitingin bitimine kadar bu öfke dolu sloganlarımızla çınladı.
Yürüyüş güzergahından gelip geçenlerin katılımımızla değil ama, yabancı olmamız ve öfke patlaması şeklinde haykırdığımız sloganlarımızla dikkatlerini çektiğimizi söyleyebiliriz. Bu ilgiyi yol boyunca, dağıttığımız bildirilerle değerlendirmeyi aynı anlama gelmek üzere niçin Brükselde olduğumuzu, niçin yürüdüğümüzü bizi izleyenlere anlatmayı ihmal etmedik.
Kısa mesafeli güzergahtan geçerek, toplanma alanına geldik. Burada Ölüm Orucu ile Dayanışma Komitesinin Türkçe, İngilizce ve Fransızca olmak üzere üç dilden hazırlanan konuşma metni okundu. Avrupa Parlamentosundan Hollandalı sosyalist bir parlamenter de bir konuşma yaptı. Direnişimizin haklı ve meşru bir direniş olduğunu belirtti, desteklediğini ve destek örgütlemek için çalışacağını açıkladı.
Brüksele gitmekteki asıl amacımız, Avrupa Parlamentosuna TCnin kinci, kalleş, korkak ve katliamcı kimliğinin somut bir belgesi niteliğindeki suç dosyalarını ulaştırmaktı. Bunu da başardık. Ölüm Orucu ile Dayanışma Komitesi adına, AP Komisyon Başkanı Prodinin kabinesinden bir yetkili ile görüşme yapıldı. Bu görüşmede Ölüm Orucu Direnişinin seyri üzrine kısaca bilgiler verildi. Komitenin hazırladığı suç dosyası sunuldu. Görüşmeye giden temsilciler özel olarak faşist Türk devletinin ölüm sınırına gelen devrimci tutsaklara müdahale etme kararı aldığı, bunun ise, kitlesel bir katliam anlamına geldiği, bu nedenle de, acil müdahaleyi zorunlu kıldığı vurgulanarak derhal harekete geçilmesi istendi.
Avrupa Parlamentosu nezdinde, ikinci bir görüşme daha yapılmak istenmiş, ancak Komisyon Başkanı o sırada parlamentoda olmadığı için, görüşülemedi. Ancak sekreterliğe verilmek üzere suç dosyaları bırakıldı. Herşeye rağmen Brüksel yürüyüşümüz amaçladıklarımızı gerçekleştirdiğimiz bir yürüyüş oldu.
TKİP taraftarları/Belçika
|