Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Aralık 2003
Sayı: 67
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  28 Aralık'ta Ankara'da olacağız!
  Öğrenci gençlik baskı ve terörle susturulmaya çalışılıyor...
  YÖK'ten "demokratı" var!
  Soruşturma terörü tırmandırılıyor!
  "Terör" demagojisiyle amaçlanan ne?
  Bush İngiltere'de yüzbinlerin protestosu ile karşılandı
  Yasanızı parçalayacağız!
  TÜSİAD'ın "çerçeve yasa"sı ne anlama geliyor?
  Kamu Yönetimi Reformu
  Kampanya çalışmalarından...
  Kampanyada yeni bir adım, yeni bir ısrar, yeni bir irade!
  Irak'ta direniş ve direnişe destek büyüyor!
  Direnen halklar kazanacak!
  Kürt gençliği gerçek özgürlük yolunu yürüyecektir!
  Üniversite ve siyaset
  İşte çürüyen kapitalizmin "bilim insanı"!
  Bir slogan ve ötesi... Özerk-demokratik üniversite
  Orak-çekiçli kızıl bayrak ezilen uluslara hep yol gösterecek!
  Avrupa'da üniversiteli gençlik alanlara iniyor!
  Lise ders kitaplarında neler öğretiliyor?
  19 aralık direnişi ve katliamı...
  "Modern ve seçkin bir genç olun"!
  O duvarlarınızı yıkacağız!
  Başkan Mao ve Josef Stalin...
  Komünist Tartışmalar'ın ilki Ankara'da gerçekleştirildi
  "Soba, pencere camı ve iki ekmek"
  Erdal Eren...
  Eğitimin ticarileştirlmesine hayır!..
  Direniş daha yeni başladı!
  İLGP- Girişimi Bülteni'nden...
  Okur mektupları



 
 
Gençliği uyuşturma aracı: Futbol

Futbol kapitalizmin etkin bir biçimde kullanarak gençliği zehirlediği araçlardan biridir. Che Guevara’nın da altını çizdiği gibi kapitalizmin gençliği yozlaştırıcı seçenekleri arasında en öndedir. Burada futbola değil sistem tarafından onun nasıl kullanılacağına değineceğiz.

Futbol vücudun tüm organlarının katıldığı, kollektivizme dayanan, ender güzelikteki sporlardan biridir. O kollektif bir spor olarak ilk olarak işçiler arasında oynanmaya başlansa da, bugün sistem tarafından kullanılan vazgeçilmez uyuşturuculardan biridir.

Futbol Türkiye’de büyük bir etki alanına sahip. Sistem işçilerin, emekçilerin, gençlerin önüne futbol maçlarını sürerek istediğini yapıyor. Maçların hemen sonrasında eğer zafer sarhoşuysak tüpe, ekmeğe yapılan zamları es geçeriz hep. Tabii ki bu zamların yapıldığını hepimiz görürüz. Hatta sık sık “Bugün önemli bir maç var. Yarın kim bilir nelere zam gelecek?” cümlesini duyarız.

Tabii ki kapitalizmin amacı tek başına sömürüyü perdelemek değil. Sistem bu yolla insanların beynini kontrol altına almaya çalışıyor. Sistemin sömürüsüne karşı bir şey yapmayan, hakkını ararken polisle çatışmayı göze alamayanlar bile maçlara gidip birbirleriyle satırlı bıçaklı kavga edebiliyorlar. Bir süre sonra bu kişilik bozulmalarına neden oluyor.

Futbol bir yönden de insanları bir araya gelmesinde, dostluğun gelişmesinde önemli bir yere sahip. Tabi kullanılabildiğinde. Mahalle gençliği içerisinde futbolu bir araç olarak kullanabiliriz. Farklı sektörlerden, işyerlerinden işçileri futbol araclılığıyla bir araya getirebiliriz.

Bulunduğum şehirde yazın Şakirpaşa İşçi Kültür Evi’nde bir futbol turnuvası düzenlenmişti. Amaç, yeni insanlarla tanışmak, bireyselliğe, kültürel yozlaşmaya alternatif olarak, kavga dövüşten uzak, ben kazanacağım mantığının güdülmediği bir turnuva düzenlemekti. Fakat turnuvanın istenilen amaçlara tam olarak ulaştığı söylenemez. İnsanların birbirleriyle dostluğunu geliştirmesi, kollektif yaşamı oturtması, bencil düşünceleri atması o kadar kolay değil. Ancak pratik planda önemli bir adım.

Futbol insanların boş kalan zamanlarının çoğunu dolduruyor. Genç komünistler olarak bu etkinlikleri çoğaltarak sistemin politikalarını boşa düşürebiliriz.

Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!

Genç bir komünist/Adana



İLGP çatısı altında birleşelim!

İşçi ve emekçiler üzerindeki ekonomik baskı ve sömürü eğitim alanında da karşımıza çıkmaktadır. İşçi ve emekçi çocuklarının eğitim hayatı bir dizi sorunla engellenmektedir.

Okullara çocuklarını yazdırmak isteyen ailelerden ödenmesi mümkün olmayan kayıt paralarının talep edilmesi; eğitim yılı boyunca öğrenci arkadaşlarımızdan istenen aidat parası başlığı altında yazılı parası, spor parası gibi paraların okul yönetimince toplanması; bu paraların bir çok durumda okul giderleri için değil de yöneticilerin kendi giderleri için harcanması vb., okulların halka hizmet veren birer eğitim kurumu olmaktan çok özelleştirmeye yönelmiş birer ticarethane olduğunun göstergesidir. Okulların ticarethaneye dönüştürülmesinde kuşkusuz bozuk eğitim sistemi ön plandadır. Ayrıca eğitimcilerin öğrencilere uyguladıkları baskılar, öğrenci arkadaşlarımızın o derslerden soğumalarına ve okullarını bırakmalarına neden olmaktadır. Bu baskılar daha çok derslere yönelik olup öğrenci arkadaşlarımızı krkuya yöneltmektedir.

Bu olaylar eğitim sistemindeki bozuklukların ne kadar ciddi boyutlara ulaştığını göstermektedir. Biz öğrencilere düşen görev ise, eğitimde karşımıza çıkan sorunları kabullenmek yerine, bu olumsuzluklara karşı tepki göstermek ve sesimizi duyurmaktadır. İşte bu yüzden hepimiz İLGP (İstanbul Liseli Gençlik Platformu) çatısı altında toplanmalıyız. Çünkü İLGP’nin gücü ile okulları özelleştirmek isteyenlere karşı bir cephe açmış oluruz. İLGP, biz öğrencilerin sesini duyuracağı ve bu sesin yankılanacağı yerdir. İLGP, biz öğrencilerin kendi haklarını savunacağı tek çatıdır. Bu çatıda hep birlikte buluşalım.

Kurtuluş yok tek başına; ya hep beraber, ya hiçbirimiz!

Bir dershane öğrencisi



İnternet kafeler liselerde

Sistemin gençliği yoz kültürüyle kuşatmak için kullandığı araçlardan bir tanesi olan internet kafeler artık liselere taşınıyor. Özellikle liseli gençliğin zamanının büyük bir bölümünü geçirdiği, bilgisayarın içine gömülerek yaşamla tüm bağlantısını kesen internet kafeleri liselere taşıyarak, gençliği kendi saflarına kazanmayı planlıyorlar. Üstelik bir taşla iki kuş vurmayı hedefliyor. Bir yandan gençliği yozlaştırırken, bir yandan eğitim kurumları olması gereken okulları ticarethane haline getirme hesabı yapıyorlar.