Rektörler ve hükümet çerçeve yasada uzlaştı...
Yasanızı parçalayacağız!
YÖK-AKP arasında laiklik eksenli tartışmalara son noktayı TÜSİAD koydu. Hükümet ve rektörler, TÜSİADın yaklaşık bir ay önce hazırladığı raporun çizdiği çerçeveye uygun bir yasal düzenleme yapma noktasında anlaştılar.
Tartışmalar ilk başladığı günden bu yana, bu sahte tartışmada sermayenin politikaları çerçevesinde uzlaşılacağını ifade etmiştik. Gelinen yerde sermayenin uzlaştırıcı eli devreye girdi, hükümet ile ÜAK bir çerçeve yasa oluşturmak noktasında mutabakata vardılar.
Sahte tartışmaya son nokta TÜSİADdan!
YÖK yasa taslağının meclise gelmesinin gecikmesi sermaye açısından soruna dönüşmeye başlamıştı. Bunun üzerine TÜSİAD devreye girdi. Hazırladığı raporda üniversitelerin reform ihtiyacına vurgu yapan TÜSİAD, bir çerçeve yasa hazırlamasını önererek, tartışmalara ağırlığını koydu. Bu müdahalenin gerisindeki temel etken ise, GATS sözleşmeleri çerçevesinde verilen taahhütlerin süresinin dolacak olması, bu nedenle bir an önce yasa tasarısının hazırlanma ihtiyacı.
Raporda ortaya konulan önerileri üç temel başlıkta toplayabiliriz: Birincisi, üniversite yönetim şeklinin her üniversite yönetmeliklerine bırakılması (idari özerklik), üniversite sermaye işbirliğini geliştirecek adımların atılması, girişimci üniversite yapısına uygun yasal düzenlemeler yapmak (mali özerklik) ve son olarak ise YÖK ve ÜAKın yapısını daha demokratik bir eksene oturtmak...
Bu müdahalenin ardından mutabakata varan hükümet ve rektörler, aklın ve bilimin buluşması gereken noktada buluştuk, bu diyalog süreci bunan sonra da devam edecek derken, burjuva medyada İşte uzlaşma ,Rektörler memnun vb. başlıklar atıldı.
Aklın ve bilimin değil sermayenin buluşması
Tasarının ilk tartışılmaya başladığı günden bu yana, tasanın neo-liberal özünü ortaya koymuş, bu öze dair bir tartışmanın olmadığını ifade etmiştik. Bugün, bu neo-liberal özün üç ayağını oluşturan üniversite-sermaye işbirliği, girişimci üniversite ve paralı eğitim çerçeve yasaya olduğu gibi taşınmaktadır.
YÖKün iki yıl önce hazırladığı ile AKP hükümetinin hazırladığı her iki taslakta da girişimci üniversite ve mali özerklik çerçeve yasada da aynen korunuyor. Üniversitelerin idarî ve malî konularda, anayasa ve kanunlar çerçevesinde, serbestçe karar alarak uygulayabilmelerini sağlayan mali özerklik sermayenin üniversitelere yönelik oluşturduğu neo-liberal politikaların özü durumunda. Çerçeve yasaya da aynen taşınacak olan mali özerklik, işletme hesabı ve torba bütçe uygulamaları ile daha önceki yasal düzenlemelerdeki yerini almıştı.
Mali özerklik ile getirilecek olan işletme hesabının girdilerinden bazıları şöyle: Bütçe kanununda, ilk işletme hesabının kurulması için üniversite bütçesine konulan ödenekler, üniversitenin her türlü fiziki olanak, tesis, araç, gereç, teçhizat, insan gücü ve bilgi birikimini kullanarak üreteceği hizmet ve mallardan elde edilen gelirler, üniversiteye ait veya üniversiteye tahsis edilmiş olan taşınır ve taşınmaz malların kiralanması ve işletilmesinden elde edilen gelirler, gerçek ve tüzel kişilerce yapılan bağış ve yardımlar, kâr payı, faiz ve nemalandırma gelirleri, bilimsel araştırmalar için yapılan şartlı bağış ve yardımlar, işletme hesabından öğrencilere kullandırılan kredilerin geri ödemeleri, öğrencilerin ödeyeceği katkı payları ve diğer ödemeler...
Bunlar, üniversitelerin işletme hesabı ile nasıl birer işletmeye dönüştürüleceğini ortaya koymaktadır. Mali özerklik ile devlet üniversitelerden elini çekerken, üniversitelerin mali finansmanı karşılamak çeşitli sermaye kurumlarına (kendileri için teknolojik araştırmalar yapılması kaydıyla) ve tabii ki biz öğrencilere düşmektedir. Finansmanın öğrencilerin ödeyeceği haraçlara da bağlanması, bu haraçların daha da arttırılmaları anlamına gelmektedir. Daha önceki taslakta harçların öğrenim maliyetinin yarısına kadar yükseltilebileceği maddesi çerçeve yasaya da aynen alınacak gibi görünmektedir.
Yasanızı Kızılayda parçalayacağız!
Üniversitelerimizin birer işletmeye dönüştürülmesi ekseninde uzlaşmaya varan hükümet ve ÜAK artık işlerinin çok kolay olacağını düşünmektedirler. Hazırlanacak yasa ile yüksek öğretimin tüm sorunları kısa ve orta vadede çözülecektir diyenlerin tek çözümü, üniversitelerin işletme, rektörlerin patron, eğitimin de meta haline gelmesidir.
Biz üniversite gençliği olarak neo-liberal politikalara karşı tavrımızı tüm dünyada örgütlenen eylemler, boykotlar ve işgallerle gösterdik ve göstermeye devam ediyoruz. 96 eylemlilikleri ve bu eylemliliklerin taçlandırıldığı Beyazıt işgali buna bir örnektir; yasa tasarısı ilk kez gündeme geldiğinde yapılan 18 Mayıs Kızılay eylemi buna örnektir; son 6 Kasımda Kızılayı üç saat çatışma alanına çeviren yüzlerce öğrencinin ortaya koyduğu mücadele buna örnektir; geçtiğimiz hafta Berlinde binlerce üniversitelinin katıldığı işgaller ve boykotlar buna örnektir. Ve bu örnekler önümüzdeki dönem daha güçlü ve daha militan bir tarzda sermaye uşaklarının karşısına çıkacaktır.
Bu saldırıya karşı gereken yanıtı öğrenci gençlik Kızılay Meydanında verecek, yasa alanlarda parçalanacaktır!
|