Lise ders kitaplarında neler öğretiliyor?
İlk, orta ve lise yıllarında beynimiz gerekli gereksiz birçok bilgiyle dolduruluyor. Ama bir çoğumuz bu bilgilerin yaşamımızda gerekli olup olmadığını sorgulamıyoruz. Çünkü verilen eğitimle bizlere otoritelere karşı itaatkar olmamız öğretiliyor. Bunun dışına çıkmanın suç olduğu hafızalarımıza kazınmaya çalışılıyor.
Her adımda gericilik
Liselerde okutulan hemen tüm kitaplarda (matematik ve geometri hariç) Atatürkçülük, milliyetçilik, kahraman Türklük teması ve din önemli bir yere sahip. Bu konularla alakası olmayan kitaplarda bile, örneğin İslam dinine övgülerle karşılaşırız. İslam dininin sevgiye, saygıya, hoşgörüye dayandığını anlatan cümlelere, paragraflara, hadislere rastlamak mümkün.
Örneğin bir tarih kitabında, Allahın izniyle hiç kimse cihadı terk etmeyecektir. Çünkü cihadı hangi kavim terk etmişse mutlaka Allah o kavmi zelil etmiştir. cümlesi yeralabilmektedir. Burada öğrencilere cihad çağrısı yapılıyor, din uğruna savaşmaları telkin ediliyor. Tarih ve coğrafya millileştirilerek bilim olmaktan çıkartılıyor. Amaç sistemin ideolojisini gençliğe aşılamak.
Sosyoloji kitaplarından birinde, yaklaşık on sayfa boyunca komünizm çürütülmeye, cumhuriyetin en iyi yönetim biçimi olduğun kanıtlanmaya çalışılıyor. Bu yapılırken bilimle ve gerçeklikle ilgisi olmayan bir sürü yalan yanlış şeyler söyleniyor.
Coğrafya kitabında Türki devletlerin ekonomileri anlatırken, Sovyetler Birliğinin bu devletler üzerinde nasıl baskı kurduğu kanıtlanmaya çalışılıyor.
Bir tarih kitabında da şunlar söyleniyor: Bir takım karanlık düşünceleri olan Şeyh Bedrettin, bugünkü komünizme benzeyen bir sistem kurmaya çalışmış. Hemen ardından, Börklüce Mustafaya yapılan işkenceler, Bedrettinin asılması meşru ve gerekli gösterilmeye çalışılıyor.
Yalan ve çarpıtmalarla dolu kitaplar
Kitaplarda anlatılan olayların gerçeklikle hiçbir alakası yok. Konuların anlatımı bile kendi içinde çelişkili. Örneğin; giriş cümlesinde Türklerin 1071 Malazgirt Savaşı ile Anadoluya geldiğini anlatan bir yazı, Anadolunun ezelden ebediyete Türklerin yurdu olduğunu anlatan bir cümleyle bitiyor. Ya da kimi kitaplarda Sümerlerin, Mısır uygarlıklarının Türk olduğu, hatta yazıyı bile Türklerin bulduğu söylenerek öğrencilerin gözünde Türklük, bu yolla da ırkçılık yüceltilmeye çalışılıyor. Avrupanın güçlü devletleri Yunan meselesi yüzünden birlikte hareket ederek Osmanlı Devletine saldırmışlardır. Yunanistan bu olaydan sonra, günümüzde olduğu gibi bütün meselelerde böyle bir beklenti içinde olmuştur denilerek, kardeş halklar düşman gösterilmeye çalışılıyor.
Bilimin tarafsızlığı hiçe sayılarak, İslami ideolojiye göre eğitim veriliyor. Biyoloji dersinde canlıların nasıl varolduğuna ilişkin farklı düşünceler anlatılırken, canlıların bir yaratıcısı olduğu görüşü sahipleniliyor ve diğer düşünceler çürütülmeye çalışıyor.
Meslek lisesi elektronik kitabında ise şu türden paragraflarla karşılaşabiliyoruz: Dünya ulusları sürekli bir bilimsel ve teknolojik yarış içerisindedirler. Bilim ve teknolojide ortaya çıkan bu gelişmeler kültürleri etkilemekte ve globalleşme ya da küreselleşme adı verilen bir dünya bütünleşmesi ortaya çıkmaktadır. Bizler ülkemizi bu bütünleşme sürecindeki gelişmelere başarılı bir şekilde uyum sağlaması için üzerimize düşen görevi hakkıyla yerine getirmeliyiz.
Kitaplarda dünyanın oluşumu, canlıların ve insanın türeyişleri vb. konular, sistemin yapısına ve dinsel ideolojiye uygun olmadığı için anlatılmıyor. Bunun yerine ezbere dayalı, gerçeklikle uzaktan yakından hiçbir ilgisi bulunmayan, beyinleri kötürümleştirmeye yönelik bir eğitim sistemi uygulanıyor.
12 Eylül 1980 darbesinin ardından eğitim alanını çok derinden etkileyen uygulamalar hayata geçirildi. Bunlardan biri ders müfredatlarının değiştirilmesi oldu. Bu değişiklik daha çok tarih derslerinde etkisini gösterdi. Bu dersi tam anlamıyla kendi görüşleri doğrultusunda yeniden şekillendirdiler. 80 öncesi tarih kitapları süreci 1965lere kadar alırken, nedense artık cumhuriyetin kurulmasından hemen sonrasında bitiyor. Bu uygulamayla öğrencilerin tarih dersini daha soyut kavramalarını sağlamaya çalışıyorlar. Geçmişte yaşanılan fetih, istila ve paylaşım savaşları vb. olaylar, birer hikaye olarak belleklerde canlandırmak istiyorlar.
Ders kitaplarının görünümü
Günümüzde okullarda okutulan ders kitaplarının görünümü, kullanılan resimleri bile eğitim sisteminin amacını gözler önüne seriyor. Kitaplarda (genellikle tarih ve coğrafya) kullanılan bol miktardaki cami, han, tekke, türbe resimleri görsellikle gençliği etkileme düşüncesinden kaynaklanıyor. Kullanılan savaş resimleriyle bizlerin yiğit ve kahraman türk milleti olduğumuz anlatılmaya çalışılıyor.
Osmanlı Devletinde kitaplarda bulunması zorunlu olan dönemin padişahını övücü sözler ve başlangıcındaki besmele artık yerini gençliğe hitabe, istiklal marşı ve Atatürk resimlerine bıraktı.
ABDye uşaklıkta sınır tanımayan sermaye devleti, kokuşmuş düzenini öğrenci gençliğe enjekte etmekte kullandığı derslerden bir tanesi olan TC Vatandaşlık ve İnsan Hakları dersinin bu seneki kitap kapağına Özgürlük Anıtının resmi konulmuş. Milli Eğitim Bakanlığı bununla herhalde öğrencilerin de Amerikan uşaklığını içselleştirmesini amaçlıyor.
Sistem neyi hedefliyor?
Sermaye devleti geleceğini güvence altına almak ve gençliği kendi ideolojisiyle donatmak için var gücüyle çalışıyor. Çünkü bir sistemin varolabilmesi için o sistemi sahiplenen insanların olması gerekiyor. Bunun için her alandan yükleniyor. Ama düzen de biliyor ki bunun en etkili alanı eğitim sistemi ve okullar. Eğitim sistemini kendi çıkarlarına göre düzenliyor ve ağaç yaşken eğilir mantığıyla, bizlere hayatı tanıma ve sorgulama şansı vermeden etkisi altına almaya ve eğitmeye çalışıyor. Ama sermaye devleti bu çabalarla yalnızca ömrünü biraz daha uzatabilir. Zira bir gün bu sömürü cenderesi parçalanacaktır.
Gençlik ne bu oyunlara kanacak, ne de sermayenin saldırıları karşısında sessiz kalacak. Bizler geleceği ellerimizde tutuyoruz ve bir gün onları, çarpıtmaya çalıştıkları tarihin çöplüğüne göndereceğiz. Çünkü bizler onurlu bir mücadelenin mirasçılarıyız ve bu mücadeleyi zafere taşımak için yılmaksızın yorulmaksızın çalışacağız.
ÖSS trafiği başladı
Milyonlarca öğrencinin gelecek olarak gördüğü üniversite sınav süreci başladı. Sınava girmek için gerekli hale getirdikleri kılavuz, form ve bankaya yatırılan paralarla soygun da başladı. Kılavuzlara 4 milyon, bankaya da 35 milyon yatırmamız gerekiyor. Soygun bu kadarla da kalmayacak, eğer sınavı kazanırsak katlanarak artacak. Tercih yapmak için yine bankalara on milyonlar yatırmamız gerekecek. Sonra üniversitede okumanın ayrıcalığıyla yüzmilyonlarla ifade edilen haracımızı yatırmamız gerekecek. Daha sonra bu saldırılar artarak devam edecek. Çıkarmaya çalıştıkları tasarıyla bu haraçları daha da artırmayı planlıyorlar.
İşte sistemin eğitim alanında gençliğe uyguladığı saldırılardan birkaçı. Bu saldırılara karşı Herkese eşit, parasız, bilimsel eğitim! ve Sınavsız üniversite! talepleri etrafında birleşip mücadeleyi yükseltelim!
|