Irakta direniş ve
direnişe destek büyüyor!
Irak işgali ABD için her geçen gün daha da büyük bir bataklığa dönüşüyor. İşgal güçlerine karşı günde ortalama 30 saldırı düzenleniyor.
ABD, Irak halkının direnişini karalamak ve saplandığı bataklıkta yanına yeni güçleri çekebilmek için elinden gelen herşeyi yapıyor. ABD, direnişçilerin Saddam fanatikleri olduğunu iddia ederken, direnişçiler yaptıkları her açıklamada Saddam rejimi ile hiçbir ilgileri olmadığını özellikle belirtiyorlar. Hatta ABDnin Irak işgalinin suçlusu olarak Saddamı görüyor ve Saddam öldüğü takdirde arada hiçbir bağın olmadığının ortaya çıkacağını söylüyorlar. Geçtiğimiz aylarda BM binasına düzenlenen saldırının kendileri ile ilgisi olmadığını, BMnin uygulanan ambargo ile zaten savaşa dahil olduğunu, ancak sivillere yönelik bir saldırı düzenlemeyeceklerini bildiriyorlar. BMye ve Ürdün Konsolosluğuna yönelik saldırıların Irak direnişinin imajını zedelemeye yönelik irer kontra operasyonu olduğunu iddia eden direnişçiler, direnişi bir bağımsızlık savaşı olarak tanımlıyorlar. Direnişin (ABD kendi basın-yayın kuruluşlarından direniş tanımının kullanılmamasını istedi) Bağdat, Felluce, Ramadi arasındaki Sünni üçgeni adı verilen bölge ile sınırlı olduğunu, Irak halkından destek görmediğini iddia eden ABDye en iyi cevabı Irak halkı veriyor. Her fırsatta ABDyi ülkelerinde gömek istemediklerine dair gösteriler, işgal güçlerine yönelik saldırıların arkasından ise sevinç gösterileri düzenliyorlar.
ABDyi bu denli zora sokan, direnişin gerilla savaşı şeklinde yürütülüyor olması. Saldırıların ne zaman ve nereden geleceğini bilemeyen işgal kuvvetleri sürekli korku içerisinde yaşıyorlar. Bu ise askerlerin psikolojisinde önemli bozukluklara yol açıyor. ABD askerleri kameraları tüfek sanarak gazetecileri öldürüyor, maruz kaldıkları saldırıların ardından ortalığı yaylım ateşine tutarak yüzlerce Iraklı sivilin ölümüne yol açıyorlar. Son haftalarda düzenledikleri operasyonlarda yine yüzlerce sivili katleden işgal kuvvetleri her geçen gün Irak halkının daha da büyüyen öfkesi ve nefreti ile karşı karşıya kalıyorlar.
ABD bu denli köşeye sıkışırken, direniş giderek güçleniyor. Yeni direniş grupları ortaya çıkarken mevcut gruplar işgalcilere karşı ortak mücadele için adımlar atıyorlar. 1992de sürgünde İsviçrede kurulan ve içerisinde panarabist, islamcı ve komünist grupların yer aldığı Yurtsever Birlik daha Amerikan işgali başlamadan önce Irakın savunulması için bir çağrıda bulunmuştu. Bugün ise Irak Ulusal Direniş ve Kurtuluş Cephesinin kurulması için çaba gösteriyor.
Irak Komünist Partisinin muhalif kanadı adına açıklama yapan Ahmed Karim, askeri direnişin hızlı geliştiğini, yoksul sınıfların geniş kitleleri tarafından güçlü bir şekilde desteklenerek onlar arasında kök saldığını söylüyor. Direnişin diğer halklardan aldığı desteğin de sürekli arttığını belirten Karim, işgalcilerin er ya da geç ülkeden kovulacağını söylüyor. Bir zamanlar özellikle güneyde güçlü partilerden biri olan Irak Komünist Partisi, bugün işgal güçlerinin atadığı Geçici Hükümet Konseyinde yer alarak bir ceset haline dönmüş durumda. Parti üyeleri partiden ayrılarak, Biz Iraklı komünistler olarak karşı-devrimci parti liderleri olmaksızın direnişe katılıyoruz! diyorlar.
Kürt ve Şii kesimler için de aynı durum geçerli. Şii liderler kendi çıkarları gerektirdiğinde direnişe destek verirken, ülkenin en güçlü Şii örgütü olan SCIRI (Irak İçin İslam Devrimi Yüksek Konseyi), etkisi altındaki kitlenin öfkesini Sünni aşiretlere yöneltmeye çabalıyor, direnişin Saddam fanatikleri ve El Kaide militanlarınca yürütüldüğünü iddia ediyor. Ancak direnişin gücü her geçen gün onları daha da zora sokuyor. Kürt grupları ise (KDP ve KYB) ilk günden itibaren işgalcilerin yanında saf tuttular. Irak halkının onlara karşı öfkesi de gün geçtikçe yükseliyor.
İşgal güçleri tarafından atanan Geçici Hükümet Konseyi ise bugün Irak halkı tarafından ciddiye bile alınmıyor. Konseye verilen destek, ona bağlı organizasyonların bir avuç işbirlikçisinden ibaret. Konseyde yer alan örgütlerin tabanını oluşturan kitlenin büyük çoğunluğu işgalin karşısında yer alıyor, direnişin safına geçiyor. Konsey üyesi olan SCIRI lideri Ayetullah Muhammed Bekir El Hekimin öldürülmesinin ardından üç gün süren cenaze törenlerinde yüzbinlerce insan Amerikaya ölüm!, Saddama ölüm! sloganları attı.
Şu anda ülkede Şiiler, Sünniler, komünistler vb.den oluşan 40ın üzerinde direniş grubu olduğu söyleniyor. Diğer halklardan alacakları desteğin kendileri için oldukça önemli olduğunun farkında olan direnişçiler, özellikle de işgalci ülkeler olan Amerika ve İngiliz halkından destek bekliyorlar. Bu ülkelerde oluşacak baskı ile işgalci kuvvetlerin geri çekilmek zorunda kalacağını, Iraktaki direnişin zaferle sonuçlanmasının dünyadaki bütün kurtuluş hareketleri için zafer olacağını söylüyorlar.
Irak direnişi ABDyi tam bir çaresizlik ve acz içinde bıraktı. İtalyan askerlerinin uğradığı saldırıların ardından sembolik de olsa işgale destek vermeye hazırlanan ülkeler asker gönderme hazırlıklarını askıya aldılar. İşgalin askeri ve ekonomik yükünü kaldıramayan ABD, bizzat Bushun Irak ziyareti ve İşimiz bitene kadar buradayız! açıklaması ile gövde gösterisi yapmaya çalışsa da, içine düştükleri durum sürekli ağırlaşıyor. Bushun ziyaretinin gizliliği, iki saat içerisinde geri dönmesi, taşıdıkları korkuyu gözler önüne serdi. Bushun İngiltere ziyareti sırasında yaşananlar ise ABDnin içerisine düştüğü bataklığın bir başka göstergesi. Ziyaretin gerçekleştirildiği saatlerde yüzbinlerce protestocu işgale karşı sokaklara çıktı. Göstericiler ABDnin IraktaSaddam heykelini devirmesine gönderme yaparak hazırladıkları Bush heykelini devirdiler. Büyüyen direniş ve direnişe destek, ABDyi Irakta da Vietnam türü bir hezimetin beklediğini gösteriyor.
ÇÜde soruşturma terörü
ÇÜ Rektörlüğünün düzenlediği açılış şenliğinde YÖKü protesto eden ve alternatif açılış şenliği düzenleyen öğrencilere soruşturma açıldı. Soruşturma terörüne karşı 18 Kasımda üniversitede bir eylem gerçekleştirildi. Eylem Eğitim Fakültesi önünde başladı. Buradan rektörlüğün önüne kadar yürünerek basın açıklaması okundu. Tekrar Eğitim Fakültesinin önüne gelinerek eylem bitirildi. Eylemde Baskılar bizi yıldıramaz!, YÖKe hayır!, YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek! sloganları atıldı. Eyleme yaklaşık 70 kişi katıldı.
Son olarak 6 Kasımda YÖKü protesto eden ve Güruh adlı tiyatro oyununu oynayan yaklaşık 30 öğrenciye soruşturma açıldı.
Baskılar bizi yıldıramaz!
Yeni başkan Erdoğan Teziç
8 Yıllık Kemal Gürüz saltanatı 5 Aralıkta son bulmuştu. 12 Eylül askeri faşist darbesinin gayrımeşru çocuğu YÖKe sermaye açısından kusursuz denebilecek bir başarıyla hükmeden, binlerce öğrenciye ve akademisyene soruşturma açan, sürgüne yollayan üniversitelerin apoletsiz komutanı Kemal Gürüz, yerini Galatasaray Üniversitesi rektörü Erdoğan Teziçe bıraktı.
Önümüzdeki süreçte öğrenci gençlik açısından değişen birşey olmayacak. Zira sadece fazlasıyla yıpranmış bulunan bir başkanın yerini yeni biri alıyor, kurum ve zihniyet ise olduğu gibi duruyor. Öğrenci gençliğin YÖKe karşı mücadelesi de kaldığı yerden tüm gücüyle devam edecek.
|