Kapsamlı bir özelleştirme ve köleleştirme saldırısı...
Kamu Yönetimi Reformu
Sermaye devletinin saldırıları bitmek bilmiyor. 4857 sayılı kölelik yasasından sonra şimdi de sıra kamusal alana yönelik saldırılara geldi. Kapsamlı saldırı planları olan bu yasalar işçi-emekçilerin mücadelelerle kazanılmış haklarını tasfiye etmektedir.
İşçi ve emekçilerin birikimleri ile oluşturulan kamusal hizmet alanları artık sermaye için birer kâr alanına dönüştürülmektedir. Bütün temel hizmetler meta, emekçiler pazarlamacı haline getirilirken, hizmete ihtiyaç duyan insanlar da müşteri olarak kabul ediliyorlar. Bu çerçevede eğitim de, Koçların, Sabancıların, Doğramacıların vb. tekellerin elinde pazara sunulan mal haline gelirken, bu hizmete ihtiyaç duyan gençler paraları oranında muhatap alınan müşterilere dönüyor.
Bu politikaların hayata geçirilmesinde Kamu Yönetimi Reformu önemli bir yer tutuyor. Kamusal alanın sermayenin denetimine açılması, piyasa koşullarının uygulanması, çalışanlar için esnek çalışma, sözleşmeli çalışma vb. birçok saldırıdan oluşan Kamu Yönetimi Reformu üç ana başlıktan oluşuyor: Kamu Yönetimi Temel Kanunu Yasa Tasarısı, Yerel Yönetimler Reformu, Personel Rejimi Yasası.
Kamu Yönetimi Temel Kanunu
Sermayenin diğer saldırılarında olduğu gibi yine sık sık kalite, sürat, düzenleme, etkinlik, verimlilik vb. terimlere rastlıyoruz. Bütün bunlar temel bir gerçeğin üstünü örtme çabasından başka birşey ifade etmiyor. Bu gerçek tam da, KYTKTnin amacında belirtildiği gibi, rekabetçi piyasa şartlarının oluşturulmasıdır.
Bu konuda amaçlananı yasa tasarısının 3. maddesinin h bendi ifade etmektedir. Kamu kurum ve kuruluşları piyasada rekabet şartları içinde üretilen mal ve hizmetleri haksız rekabet üretecek şekilde üretemez. Bu ilkeye aykırılık teşkil edecek bütün birimler tasfiye edilir ve yerine yenileri kurulmaz. Bu şu anlama geliyor: İhsan Doğramacının Bilkenti varken sizin okulunuz haksız rekabet oluşturup parasız eğitim veremez. Hayırsever işadamının hastanesi orada müşteri beklerken siz devlet hastanesinde uygun bir fiyata dahi muayene olamazsınız. Bu haksız rekabettir, haksızlıktır. Hak ne midir? Hak şudur: Parayı veren düdüğü çalar; okula gider, muayene olur, yaşar... Birileri de böylece keselerini doldurur.
Yerel Yönetimler Reformu
Yerel Yönetimler Reformu, Belediye Kanunu Tasarısı, İl Özel İdaresi Kurumu Taslağı ve Belediye ve İl Özel İdaresi Gelirleri Kanunu Taslağı olmak üzere üç kısımdan oluşuyor.
Belediye Kanunu Tasarısının 7. maddesi şöyle demektedir: Belediye hizmet giderlerine belde halkının katılması esastır Bu katılımcılık adıyla sık rastladığımız saldırı, sözkonusu giderlerinin emekçilerin omuzlarına yıkılmasından başka birşey değildir. Devlet özel okulları destekler, emekçilerden topladığı parayla 11 bin çocuğu özel okullara yollayıp onların masraflarını karşılarken, A beldesindeki hastanenin, B mahallesindeki okulun tamirat masraflarını mahalle halkı, belde halkı ödeyecek. Bu soygunun adı da katılımcılık oluyor.
Tasarının Mahalli idarelerde sözleşmeli personel esastır maddesi Belediyeler, belediye hizmetlerini yerine getirmek üzere memur, işçi, ve sözleşmeli personel çalıştırabilir olarak değiştirilmiş.
Yeni Personel Rejimi Reformu
Birbirlerini tamamlayan saldırılar olan sözleşmeli çalışma, esnek çalışma, Toplam Kalite Yönetimi, performansa bağlı ücretlendirme, norm kadro gibi uygulamalar Personel Rejimi Reformunu oluşturuyor.
İş güvencesi ve çalışanların sosyal güvencelerini ortadan kaldıran bu uygulamalar kamusal alanı tam anlamıyla bir köle pazarına dönüştürüyor.
Gençlik ve saldırılar
Paralı eğitim saldırısıyla eğitim hakkına saldırılan, emperyalistlerle yürütülen pazarlıklarda kanı pazarlanan, kölelik yasasıyla geleceği karartılan gençlik, Kamu Reformu adlı saldırıdan da payını almaktadır. Herşeyden önce paralı eğitim saldırısı kamu alanına yönelik bu politikaların bir sonucudur. Ve saldırılardan gençliğin payına düşen, eğitim hakkından yoksunluğun yanısıra, emekçi çocukları olarak, sağlık, su, ulaşım, haberleşme, enerji vb. toplumsal hizmetlerden parası ölçüsünde, yani çok sınırlı yararlanma biçiminde olacaktır.
Gençlik saldırılara karşı harekete geçmeli, mücadelesini işçi ve emekçilerin mücadelesiyle birleştirmelidir. KESKin eylem takviminde yeralan eylemlere destek vermelidir.
|